ATAYA SAYGIYLA...
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü, Aramızdan Ayrılışının 79. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz!...
Ülkemizin kurtarıcısı, devletimizin kurucusu YÜCE ÖNDER ATATÜRK, 10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe vefat etti!
O tarihten bu yana 10 Kasım’la başlayan hafta, ülkemizde Atatürk Haftası olarak değerlendirilir. Bu hafta içinde; Atatürk’ün yaşamı, yurtseverliği, inkılap ve ilkeleri anlatılır. Ata’nın daha iyi tanıtılması amacıyla açık oturumlar düzenlenir. Radyo ve televizyonda, Atatürk’ün konuşmaları kendi sesinden dinletilir. Atatürk’le ilgili filmler gösterilir.
10 Kasım günü Atatürk, tüm yurtta törenlerle anılır. Ölüm anı olan saat dokuzu beş geçe “ti” sesi ile saygı duruşuna geçilir. Kara ve deniz taşıtları oldukları yerde durarak düdüklerini çalarlar. Düzenlenen anma törenlerinde Ata’nın yaşam öyküsü, Atatürk inkılap ve ilkeleri anlatılır, seçilmiş Atatürk şiirleri okunur.
Atatürk’ün Son Günleri ve Ölümü
Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlık durumu 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı.1938 başlarında Atatürk’ün genel halinde başlayan iştahsızlık ve halsizliğe bir de burun kanamaları ve kaşıntılar eklendi. Vücudunun çeşitli yerlerinde durduk yerde kaşntılar meydana geliyor ve burun kanamaları güçlükle önleniyordu.Bu kaşıntıların Çankaya Köşkü’ndeki karıncalardan meydana geldiği öne sürüldü ve köşk ilaçlamaya alındı, Atatürk de özel bir kür tedavisi için Yalova Termal’e gönderildi..Termal Otel‘de,22 Ocak 1938 günü Atatürk’ü muayene eden Dr.Nihat Reşat Belger, karaciğerden kuşkulandı ve Atatürk’e siroz teşhisi koydu.Doktor Belger, Atatürk’e mutlak surette perhiz yapmasını tavsiye etti. Atatürk, Termal Otel‘deki tedavisine bir süre daha devam etti, ancak doktorların bütün itirazlarına rağmen 1 Şubat 1938′de tedaviyi yarıda bırakarak Bursa’ya hareket etti.
Atatürk’ün sağlık durumunun ciddiyet göstermesi hükümeti de telaşlandırdı. Başbakan Celal Bayar, Avrupa’dan iki hekim getirilmesini önerse de Atatürk o günlerdeki Hatay meselesi yüzünden hastalığının dışarıda duyulmasının iyi olmayacağını düşündüğünü belirtti ve bunu reddetti. Türk doktorların kapsamlı bir muayene yapmasını kabul etti. Nihayet 6 Mart 1938 günü beş doktor Çankaya Köşkü’nde Atatürk’e bir konsültasyon yaptılar ve siroz hastalığı teşhisini yinelediler. Atatürk’ün kesinlikle alkolü kesmesi gerektiğini ve yoğun çalışma temposunu biraz düşürmesini istediler. Atatürk bu önerilere olumlu yanıt verdi. Bu muayeneden bir süre sonra Başbakan Celal Bayar’ın tavsiyesi üzerine Paris Tıp Fakültesi’nden Prof.Dr. Noel Fissenger Ankara‘ya davet edildi. Fransız doktor Atatürk’ü muayene etti ve diğer doktorların teşhis ve tavsiyeleriyle örtüşen bir tanı-tedavi ortaya koydu. Atatürk’ün rahatsızlığı ve özellikle Avrupa’dan doktor getirilmesi, dünyada geniş bir yankı buldu. Atatürk’ün ölmek üzere olduğu ve siyasi mirasını kime bırakacağı yönündeki haberler üzerine Atatürk tüm dünyaya sağlıklı olduğunu göstermek istercesine 19 Mayıs 1938 günü Ankara Stadyumu’nda halkın karşısına çıktı.O gün son defa Ankaralılar’ın karşısındaydı,kutlamalar çok parlak geçti hatta o günün anısına Ankara Stadyumu’nun adı 19 Mayıs Stadyumu olarak değiştirildi.
Atatürk hemen aynı gün törenden sonra Mersin’e hareket etti. Daha sonra Adana’ya geçti. Askeri geçit törenleri yaptırdı ve ordunun başında olduğunu herkese gösterdi. Yaptıkları işe yaramıştı, dış basında hastalık hatta “ölüyor” tarzı haberler kesildi. Fransızlar Hatay konusunda tüm şartları kabul ettiklerini bildirdiler. Ancak bu seyahat Atatürk’ün hastalığını iyiden iyiye arttırmıştı. Atatürk 26 Mayıs 1938 günü son defa Ankara‘dan ayrıldı ve İstanbul’a hareket etti..
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.