'Belediyelerin kreş açması, kadının iş gücüne katılımını artırır'
Doç. Dr. Urhan, "Belediyelerin, kadınların iş gücüne katılımı için kreş açması son derece önemlidir. Çünkü asgari ücretle veya ona yakın ücretle çalışan kadınların, piyasadan bakım hizmeti alma imkanları yok." dedi.
Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Betül Urhan, belediyelerin, kadınların iş gücüne katılımı için kreş açmasının son derece önemli olduğuna işaret ederek, "Çünkü asgari ücretle veya ona yakın ücretle çalışan kadınların, piyasadan bakım hizmeti alma imkanları yok. Bu bakımı, bazı kadınlar ninelerle veya akrabalarla çözmeye çalışıyor, çözemeyenler emek piyasasından ayrılıyor." dedi.
Bağımsız Kamu Çalışanları Sendikası (BAK-SEN) tarafından Meclis Konferans Salonunda "Çalışma Hayatında Kadınlar ve Karşılaştıkları Sorunlar" başlıklı söyleşi düzenlendi.
BAK-SEN Genel Başkanı Tülin Yanmaz Özgen, açılış konuşmasında, Türkiye'de kadınların daha önceki yıllarda olduğu gibi 2018 yılında da sokakta, toplu taşıma araçlarında, iş yerlerinde ve evlerinde şiddete maruz kaldıklarına işaret etti.
Özgen, yargıda suçluyu koruyan, işlenen kadın ve çocuk cinayetlerine yönelik cezaları azaltan iyi hal indirimlerinin acilen kaldırılmasını talep etti.
Öte yandan kadınların ev işlerinde ücretsiz çalıştırıldıklarına dikkati çeken Özgen, "Evde yapılan iş de iştir. Ev işçisi olan kadınlar da işçidir. Evde çalışan kadınların da yasal güvenceye kavuşturulması için gereken çalışmalar yapılmalı. Kamu ve yerel yönetimler tarafından kreşler ve bakım evleri açılarak kadınların üzerindeki sorumluluklar alınmalıdır. Kadın istihdamına yönelik kamu politikaları oluşturulmalı. Kadın ve erkek arasındaki ücret eşitsizlikleri giderilmelidir." diye konuştu.
Kadınların sendikal mücadelede elini taşın altına koyması gerektiğini belirten Özgen, hayatı üreten kadının, yaşamı değiştirebileceğini vurguladı.
"Temizlik ve yemek, ücretli bir işse erkek yapıyor"
Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Urhan, Türkiye'de kadınların çalışma hayatında yaşadıkları sorunların temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığını vurguladı.
Türkiye'nin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıran ülkeler sıralamasında 145 ülke arasında 131. sırada yer aldığını bildiren Urhan, bu sıranın, iç açıcı bir tabloyu ortaya koymadığını dile getirdi.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, kadınların emek piyasasına katılımlarını doğrudan ve olumsuz şekilde etkilediğini kaydeden Urhan, kadınların iş gücüne katılım sayılarının giderek arttığı 2000'li yıllardan sonra, kadın-erkek çalışan eşitsizliklerinin verilere yansımaya başladığına dikkati çekti.
"Cinsiyet", tıbbi bir kavramken; "toplumsal cinsiyetin" sosyolojik bir kategori olduğunu anlatan Urhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, kadın ve erkeği birbirinden ayırt etme biçimi ve onlara verilen toplumsal rollerdir. Her toplumda ve her ailede farklıdır. Çocuk doğar doğmaz, aileler tarafından sosyalleşme sürecinde bireylere toplumsal cinsiyet benimsetilir. Her toplumun ve kültürün, kızları ve erkekleri değerlendirme yöntemleri vardır. Doğumdan itibaren bu değerler, kızlara ve erkeklere yüklenir. Aslında doğal olan, kadınlar açısından farklı olan şey, kadının üreme yetisidir. Örneğin yemek yapmak için üreme organına ihtiyaç yok.
Öte yandan temizlik ve yemek, ücretli bir işse erkek yapıyor. Evde bu işleri neden sadece kadınlar yapıyor? Bu rolleri kadınlara yükleyen şeyler doğallaştırılmıştır. Bu doğalmış gibi görünen şeyler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin merkezinde yer alır. Ölçümlere göre tam zamanlı çalışan kadınlar ev işlerine 5 saat zaman ayırırken, erkekler sadece 57 dakika ayırıyor. Hesaplamalara göre bu işlerin ücret karşılığı trilyon dolarlar ediyor. Kadınlar bu işleri sevgi karşılığı yapmasa, bir erkeğin bunlar için ne kadar para ödemesi gerekiyor?"
"Bakım meselesi politikanın konusu haline gelmeli"
Urhan, Türkiye'de kadınların daha çok esnek ve güvencesiz işlerde çalıştırıldıklarını belirterek, bu durumun kadınların emekli olma oranlarını düşürdüğüne işaret etti.
Urhan, tam zamanlı çalışan kadınların, ev işleri nedeniyle sendikal faaliyetlere zaman bulamadıklarını da dile getirerek, "Türkiye'de evin içindeki rol ve sorumluluklar, kadınların iyi bir eş ve anne olmak için yaptığı şeyler, aslında cinsiyete dayalı iş bölümüdür. Toplumsal olarak yüklenen rol ve sorumluluklar, kadınların iş piyasasına anne ve eş rolüyle sokuyor. Örneğin çoğunlukla terfi yükseltme eğitimlerine kadınlar, zaman yokluğu ve işverenlerin tutumu nedeniyle katılmazlar." şeklinde konuştu.
Urhan, kadınların iş gücüne katılma oranının erkeklerden düşük olduğunu, bu durumun Türkiye'de iş gücüne katılım oranını da düşürdüğünü vurguladı.
Kadınların kayıt dışı çalışma oranının erkeklerden yüksek olduğunu kaydeden Urhan, "Yerel seçimler var önümüzde. Belediyelerin, kadınların iş gücüne katılımı için kreş açması son derece önemlidir. Çünkü asgari ücretle veya ona yakın ücretle çalışan kadınların, piyasadan bakım hizmeti alma imkanları yok. Bu bakımı, bazı kadınlar ninelerle veya akrabalarla çözmeye çalışıyor, çözemeyenler emek piyasasından ayrılıyor. Öte yandan anaokulu hizmeti de verilmeli. Kreş ve bakım hizmetleri kadının elini kolunu bağlıyor. Bakım meselesinin politikanın konusu haline gelmesi lazım." ifadelerini kullandı.
Urhan, kadınların sendikal yaşamda söz hakkı sahibi olması gerektiğini, kadınların sorunlarının ancak sendikal mücadeleyle çözülebileceğini sözlerine ekledi.
AA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.