BURADA MI YERSİNİZ YOKSA PAKET Mİ YAPTIRAYIM?
BURADA MI YERSİNİZ YOKSA PAKET Mİ YAPTIRAYIM?
Ekonomik krizden nasıl çıkacağız?
Doların kurunu düşük tutarak (!)
Siyasilerin görüşü bu benim değil.
Onlara göre dolar artmıyorsa ekonomi iyi, dolar düşüyorsa TL.nin değeri artıyor, Türkiye zengin; doları baskılarsan, kurunu düşük tutarsan, batan şirketleri de medyada haber yapmazsan, ekonomi gayet iyi demektir!
Vallahi ne diyeceğimi şaşırdım. Burada mı yersiniz yoksa paket mi yaptırayım?
Trump Japonya’da açıklama yaptı. Türk kurmaylarını Hollywood artistlerine benzetti. ABD olarak biz S 400 konusuna şu anda bakmıyoruz demişti. Bu söz bize Trump Türkiye’ye yaptırım uygulamayacak diye çevrildi. Dolar hemen suyunu saldı. Böyle birkaç çeviri hatası daha yapılsa dolar eminim 5 lira seviyesine düşer ve ekonomi düze çıkar!
Demek ki F35 projesinden Türkiye’nin çıkarılması yaptırım olarak algılanmıyor! Hâlbuki F35 uçağının 937 parçasının Türkiye’de yapıldığını biliyoruz. Yapılan hesaplamalara göre bu parçalar Türkiye’de üretilmezse yaklaşık 9 milyar dolarlık bir kayıp söz konusu olacak. F35 projesinden Türkiye dışlanırsa 9 milyar dolarlık işi kapmak için İsrail aportta bekliyor. İsrail bu, hiç belli olmaz. Belki de içimizde iş birlikçileri dahi vardır!
S 400 ler alınıp konuşlandırılabilirse, NATO ülkeleri için bir emsal olacak. ABD buna izin verir mi? Korkarım 2.5 milyar dolarlık S 400 leri 2020 yılının Nisanında konuşlandıracağımız söylense de, aktif hale getiremeyeceğiz ve üstüne üstlük ABD’den 10 milyar dolarlık patroitleri de alacağız. Tabi Rusya’yla, İran’la ve hatta Çin’le aramız alabildiğine açılacaktır.
Türkiye’de vatandaşın açlıktan ağzı kokarken, aile içi şiddet yaşanırken, işsizlik her gün çığ gibi büyürken, üniversite sınavlarına giren gençler hayallerindeki okula gitme yerine mezun olduktan sonra iş bulabilecekleri meslekleri seçme zorunda bırakılırken, insanların bütün umutları tükenmişken bu kadar para nasıl ödenecek.
ABD ekonomisini ayakta tutan silah üretimi ve ticaretidir. Doların üzerinde yazan “In God We Turust” “Biz Allah’a İnanırız” sözleri sizi aldatmasın. Onların Allah’ı ticarettir, paradır…Rivayet o ki, silah üretim ve ticaretini kısıtlamak isteyen başkanını dahi öldürmekten çekinmeyen bir ABD var karşımızda. Trump ne söylerse söylesin ABD’de bir kurul ve üst kurul var. Partili cumhurbaşkanlığı sistemi yok ki astığım astık, kestiğim kestik desin. Son söz üst kuruldan çıkacaktır. Üst kurul şunu biliyor ki, Türkiye için çok sert yaptırımlara birden başlarsa Türkiye’yi Rusya’nın kucağına iter. Rusya dün ne demişti. Hatırlayalım. Türkiye isterse savaş uçağı da satarız. ABD bunu ister mi? Elbette istemez. Bu durumda Türkiye Rusya’yla ABD arasında oynanan orta oyunundaki adama benzedi. Osmanlıyız derken, Dulkadir oğullarına döndük.
Peki, bu durum ekonomimize nasıl yansıyor. Ekonomi programına göre bütçe açığının 2019 yılında toplam 80 milyar TL olması gerekiyordu. İlk altı ayın hesabı televizyonlara yansıyınca, bütçe açığının 78,6 milyar lirasının eridiğini gördük. Yani altı ayda bütçeyi yemişiz, bitirmişiz. Merkez Bankasından da kefen parasını alarak 30 milyar lirayı da harcamışız! Bu saatten sonra ekonomi nasıl toparlanacak? Üretim yok ki, kazanan yok ki vergi ödensin. Yurt dışına çıkış harcını 15 liradan 50 liraya çıkarmakla; yurt dışına transfer edilmeyen eşya bedelinden gözetim belge fiyatı adı altında hayali ithalat vergisi ve KDV alarak; mahkeme kararlarına rağmen vatandaşına tuzak kurarak metazori cezalı vergi tahsil etmeye kalkışmakla bu işin olamayacağı artık anlaşıldı.
Türkiye’de 4 milyon 527 bin kamu çalışanına ve 13 milyon emekliye maaş ödenirken sisteme kayıtlı çalışan sayısının sadece 19 milyon kişi olduğu biliniyor. Almanya’nın nüfusu 82 milyon. Hemen hemen Türkiye kadar. Almanya’da sisteme kayıtlı çalışan sayısı ise 44 milyon, Türkiye’de 19 milyon… Türkiye’de 1,6 çalışana 1 emekli düşüyor. Bu hesaba göre, kokmuş tuza kokmasın diye deri basıyoruz! Hangi ekonomi kuralı bu işin içinden çıkar? Alabildiğine kayıt dışılık var. 30 gün çalışanlara 10 gün üzerinden pirim yatırılırsa; denetim, kontrol sözde yapılırsa; rüşvet ve irtikap diz boyunu aşmışsa; devlet mevzuat üzerinden hortumlanıyorsa….ahlak erozyonu ekskavatör gibi bağrımızı deşiyor demektir.
2019 yılında bütçeden 120 milyar lira borç faizi ödenecek. Bu milletin anasına küfür edenlere ve diğerlerine ihale giderleri, yap-işlet devret ödemeleri, hastalanmayan vatandaşlar için söz verilen ödenmesi gereken paralar, köprülerden geçmeyen vatandaşlar için söz verilen ödenmesi gereken paralar da var… Bu hesaba göre bütçe açığını kapatabilmek için dış ülkelerden 400 milyar lira bulmamız söz konusu. ABD verir mi? Zırnık vermez, IMF’ye de verdirmez. Bir papaz daha yok ki salıverelim Trump iç siyasetinde malzeme olarak kullansın da yardım etsin! AB ise Kıbrıs ve Doğu Akdeniz meselesini öne sürmeye başladı ve mini ambargo uyguluyor. Devamı da gelebilir.
S 400 lerle birlikte yarın büyük bir ihtimalle patroitlere ödeyeceğimiz paranın toplamı yan giderlerle beraber 15 milyar dolar. Bu yetmedi sam amca bize yaptırım uygulamasın diye 100 tane uçan tabut boeing uçağı anlaşması yapıldı. Bunlara da yaklaşık 65 milyar dolar ödeyeceğiz. 400 milyar liralık bütçenin yani yaklaşık 70 milyar dolarlık bütçenin üzerine bir de 65 milyar dolarlık kambur üzerine kambur binecek. Yapmayın Allah aşkına! Kimin parasını kime ödüyorsunuz? Bu paralar umutları tükenen vatandaşlara ait. Hava savunma sistemi yok bahanesiyle alınan S 400 ile alınacak olan patroitleri kime karşı kullanacaksın? Patroitleri Rusya’ya ya da müttefikleri olan İran ve Suriye’ye karşımı kullanacaksın? S 400 leri ABD’ye ve PYD’ye karşı mı? Türkiye bu kadar zengin değil. DİİB işlemleri kağıt üzerinde ihracat diye vatandaşa yutturabiliriz. Kurulu ve çalışan düzenleri satarak günü kurtarmak da mümkün ama üretim olmadan ülkeyi kurtarmak mümkün değil. S 400 leri ve patroitleri Türkiye de üretebilecek teknolojiye sahip olabileceksen, bu millet her çeşit sıkıntıya katlanır. Aksi takdirde bu alımların meşhur vatana ihanet anlamında olan Marshaal yardımından ne farkı var!
Ne demiştik. Türkiye’nin acilen 400 milyar liraya ihtiyacı var. Bunun 370 milyar lirasının 10 büyük bankanın bilançosunda yer aldığı söyleniyor. Bu bankaların öz kaynak mülkleri ise 350 milyar TL. Ya sermaye artışına gidecekler ya da devletten yardım isteyecekler. Bankaların ortalama 1’e 5 kaldıraç kullandığını biliyoruz. Yani 1 liralık paralarına karşılık 5 liralık kredi dağıtıyorlar. Kredilerinin %16’sının batık olduğu söyleniyor. Kredilerin %16’sı batıksa, sermayenin %80’ni erimiş demektir. Bu ne demek? Bu şu demek, sorun bankaların sorunu değil, Türkiye’nin sorunu haline gelmiştir. Türkiye’de böyle bir para yok ki bankalar desteklensin. Bir değer yoktan var olamayacağına göre illaki bir yerden çıkacaktır bu para… Eğer yoktan var edip para basılırsa o zaman cebimizdeki TL. Korkunç değer kaybedecektir. Bunun maliyeti ise enflasyon ve faizin üzerine binecektir. Basılan para piyasaya sürüldüğünde enflasyon 30’amı çıkar 50’ye mi Allah bilir. İnşallah Tansu Çiller vakasını yaşamaz Türkiye.
Anlamadım, ne dediniz? TL’nin kuyruğundan altı sıfır kesmiştik, şimdi de üç sıfır mı keseriz diyorsunuz? Sabit kura mı geçeriz diyorsunuz? eeee… oldu olacak moratoryum ilan edin olsun bitsin!
Türkiye büyük bir borç batağında.
25 Temmuz’daki Merkez Bankasının faizlerde alacağı karar çok önemli. Partili Cumhurbaşkanımız ne diyordu. Faizler mutlaka aşağı çekilmelidir. Eski merkez bankası başkanı faizleri düşürmediği için görevden alınmıştı. Birde ABD’nin CAATSA (Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası) olarak bilinen yasa var. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye’nin Rus savunma ya da istihbarat sektörüyle önemli düzeyde bir alışveriş yaptığına karar verirse Caatsa’daki 12 maddelik yaptırımın uygulanması kaçınılmazdır. O zaman yandı keten helva…
Türkiye’nin en büyük şansı, ABD halen Rusya ve İran cephesini açmışken bir de Türkiye cephesini açıp Türkleri karşısına almak istemeyecektir. Ekonomik bakımdan ciddi sıkıntılar yaşayan Türkiye’ye en kısa zamanda bir Marshaal yardımının teklif edileceğini zannediyorum.
Bu ne demek?
Kırk katır mı, kırk satır mı istiyorsun demektir.
Görelim bakalım suda ateş yanmaz, tekeden süt sağılmaz diyenlerin beka sorununu nasıl çözeceklerini!
SON SÖZ:
İKİ PARALEL DOĞRU UZAYDA KESİŞİRMİŞ.
BİZİM PARALEL DOĞRULAR PENSİLVANYA’DA KESİŞİR.
SİZ BUNLARIN BİR YUMURTA İKİZİ OLDUKLARINI BİLMİYOR MUSUNUZ?
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.