Çavuşoğlu: ABD ve Rusya ile mutabakatlar siyasi başarı olarak tarihe geçti
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin ABD ve Rusya'yla Suriye konusunda vardığı mutabakatların siyasi başarı olarak tarihe geçtiğini söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Suriye konusunda Türkiye ile ABD ve Rusya Federasyonu arasında varılan mutabakatları değerlendiren Çavuşoğlu, "Türkiye beş gün içinde dünyanın en büyük iki gücüyle masada bir anlaşmaya varmıştır. Mutabakat sağlamıştır. Bu mutabakat bizim ulusal güvenliğimiz için çok önemlidir ama diplomasi ve siyasi başarı olarak da tarihe geçmiştir." dedi.
Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ABD ve Rusya ile Türkiye'nin meşru talepleri doğrultusunda ve endişelerini giderecek şekilde mutabakatın sağlanmasının önemli olduğunu belirterek, "Genelde tüm çabalarımızı küçümsemeye çalışanlar, özellikle içeride, dış politikamızın ya da Suriye politikamızın Rusya ile ABD arasına sıkışıp kaldığını söylüyorlardı. O bakımdan bunu özellikle vurgulamak isterim." diye konuştu.
Türkiye'nin, tıpkı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatlarında olduğu gibi Barış Pınarı Harekatı ile de teröre karşı bir operasyon başlattığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Bu süreçte hepsinden çok daha fazla tepki oldu, aşırı tepki oldu. Biz buna tabii ki cevabımızı verdik. Büyük bir oyunu bozduğumuz için orada kurulacak bir terör devletini engellediğimiz için bu tepkiler şiddetli gelmeye başladı. Buna da en çok İsrail ve Fransa gibi ülkeler bozuldu." değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası tepkiler bu şekilde iken, Türkiye'nin içinde yüzde 90'ın üstünde bir bütünlük olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, Türk milletine ve Mehmetçiğe teşekkür etti.
"Barış Pınarı Harekatının meşruiyeti beş gün içinde kabul edildi"
Çavuşoğlu, "Barış Pınarı Harekatımızın meşruiyeti beş gün içinde hem ABD hem de Rusya tarafından kabul edilmiştir." dedi.
Türkiye'ye "Sizin meşru endişeleriniz var, bunu anlıyoruz" diyenlere "Endişemiz meşruysa uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı kullanarak başlattığımız harekatta meşrudur" mesajını verdiklerini belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bu anlaşma ile dünyanın en büyük iki ülkesi, iki gücü bizim harekatımızın meşruiyetini kabullenmiştir. Dikkat ediyorsanız, hem ABD ile hem de dün Soçi'de (Rusya ile) vardığımız mutabakatta Türkiye'nin Tel Abyad ve Rasulayn bölgesindeki harekatının meşruiyeti kabul edilmiştir."
Çavuşoğlu, Suriye'nin sınır ve toprak bütünlüğüne Türkiye'nin herkesten daha çok bağlı olduğunu vurgulayarak, "Burada bu statüko şu anda muhafaza edilecektir. Siyasi bir çözüme kadar." diye konuştu.
Mutabakatı harita üzerinden değerlendirdi
Rusya ile varılan mutabakatı harita üzerinden değerlendiren Çavuşoğlu, "Her şeyden önce burası zaten bizim muhafaza edeceğimiz bölge. Tel Abyad ile Rasulayn bölgesi." dedi.
Çavuşoğlu, ABD ile varılan mutabakatta o bölgeye ilişkin aynı kanıya varıldığını belirterek, "(ABD) Dün akşam tamamen çektik dediler, ama burada onlar YPG'lileri tamamen çektik diye yazılı bir şekilde de bildirdiler. Sözlü olarak Pompeo da bildirdi. Biz buradayız zaten. Herhangi bir terörist unsuru karşımıza çıkarsa, olur da kalmış, çekilmemiş, zaten onu bizim ABD ile vardığımız mutabakatta da böyleydi, onları etkisiz hale getiririz." değerlendirmesinde bulundu.
YPG/PKK'dan ve DEAŞ'tan temizlenmiş alanlara şu ana kadar 365 bin kişinin döndüğünü söyleyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Dün Soçi'de vardığımız mutabakata göre ise Fırat Nehri'nden Aynularab (Kobani) dahil, Rasulayn'ın doğusu olan, Kamışlı'nın doğusu dahil, Irak sınırına kadar bir bölge güvenli bölge olacak. Buralarda Aynularab (Kobani) dahil, YPG'li teröristler Rusya ve rejim unsurları tarafından 30 kilometrenin altına gönderilecek, silahları da dahil buradan temizlenecek."
M4 kara yolunun bazı yerlerde içeri girdiği, bazı yerlerde ise daha aşağıda kaldığını belirten Çavuşoğlu, 30 km'nin esas alınacağını vurguladı.
Çavuşoğlu, "30 kilometrenin altına çıkarılacak. Ne zaman çıkarılacak? 150 saat içerisinde. ABD ile vardığımız mutabakatta, 120 saat içinde, dün akşam saat 22.00'de doldu." diye konuştu.
Türk ve Rus askerlerinin 150 saatin sonunda ortak devriyelere başlayacağını belirten Çavuşoğlu, bunun Türk sınırına sızmaların önlenmesi ve teröristlerin bugüne kadar inşa ettiği tünel gibi altyapıların temizlenmesi bakımından da önemli olduğunu söyledi.
"Fırat Nehrinden Irak sınırına kadar 30 km'nin altına tüm YPG'liler indirilecek"
Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Fırat Nehrinden Irak sınırına kadar 10 kilometre derinlikte ortak devriyeler 150 saatin sonunda başlayacak. Bir istisnası var, Kamışlı. Başından beri burada rejim var, Kamışlı şehrinde. Rejim unsurlarıyla karşı karşıya gelmemek bakımından burada Rusların da tavsiyesi ve ricası üzerine ortak devriye konusunda Kamışlı'yı hariç tuttuk. Ama bu, bu bölgeden de YPG'lilerin çekilmeyeceği anlamına gelmez. Burada Fırat Nehrinden Irak sınırına kadar 30 kilometrenin altına tüm YPG'liler indirilecek. Kamışlı dahil."
Münbiç yol haritasını hatırlatan Çavuşoğlu, Zeytin Dalı Harekatından sonra bazı YPG'lilerin Tel Rıfat bölgesinde kaldıklarını söyledi. Çavuşoğlu, "Orda taciz atışları da yer yer yapıyorlar. Ruslarla vardığımız mutabakata göre, 6. maddede bunu görebilirsiniz, Münbiç ve Tel Rıfat'tan da YPG'liler tüm silahlarıyla beraber arındırılacak. Buradan tamamen çıkarılacak. Bu bizzat Sayın Putin'in sözüdür." dedi.
Türkiye'nin güvenli bölgeyi oluştururken bölgeyi teröristlerden temizlemek ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, harekatlar ile terör devleti kurulmasının da önüne geçildiğini ve Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeleri konusunda önemli bir adımın atıldığını kaydetti.
Çavuşoğlu, "Bu harekat, bu çalışmalar esasen bu teröristlerin kurmak istediği terör devletinin de önüne geçmiştir, engellemiştir." dedi.
"Buralarda her halkın katılımıyla yerel yönetimler oluşacak"
Çavuşoğlu, "terör örgütü YPG/PKK'nın Barış Pınarı Harekatı sahası dışında 30 kilometre çekileceği alanda kontrolü kimin sağlayacağına" yönelik soru üzerine, Türkiye'nin bulunduğu bölgede bu durumun yerel halkla oluşturulacağını kaydederek, "Buralarda şimdi Rusya olacak. Buralarda rejim sınır muhafızları da var. Buralarda her halkın katılımıyla yerel yönetimler oluşacak. Bu konuda bizim hiçbir endişemiz, tereddüdümüz yok." ifadesini kullandı.
"Önemli olanın buralarda terör yapılanmalarının ortadan kalkması" olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Burada önemli olan teröristlerin buradan çıkmasıydı." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin bulunduğu yerde zaten nüfusun büyük bölümünün, yüzde 80'inin üzerindeki kesimin Arap olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Onun dışında Türkmenler var, Hristiyanlar var ve de diğer azınlıklar var. Buraları YPG kontrol ediyor diye tamamı Kürt gibi yorumlanıyor, 'Kürtlere saldırıldı.' deniyor ve maalesef Batı medyası ve siyasetçiler dürüstlükten çok uzak." dedi.
Çavuşoğlu, bu bölgede nüfusun çoğunluğunun Arap olduğuna dikkati çekerek, "Çoğunluğu Arapsa bu yönetimlerin içinde Araplar olacak. Kürt kardeşlerimizin olduğu yerlerde ise onlar da ağırlıkta olacak." diye konuştu.
Mevlüt Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'deki 350 bin civarındaki (Suriyeli) Kürt kardeşimiz de buraya dönecek. YPG bu kişilerin dönüşlerine izin vermediği için bu kişiler dönemiyor. Dolayısıyla demografide de raylar yerine oturacak. Bozulan sistem ve tüm Suriye içindeki, bu bölgedeki demografik mühendislik de sona ermiş olacak. Anlaşmaların ve harekatımızın, sadece bizim için değil, Suriye geleceği için de o kadar faydaları oldu, o kadar dönüm noktaları oldu ki tarih bunu gerçekten yazacak."
"Bizim şu anda rejimle doğrudan bir temasımız yok"
Çavuşoğlu, Adana Mutabakatı'na ilişkin şunları söyledi:
"Suriye, bunu (Türkiye'ye yönelik terör tehditlerini) engelleyemezse o zaman Türkiye tek başına teröristlerin yok edilmesi için gereğini yapar. Bir, bizim şu anda rejimle doğrudan bir temasımız yok. İstihbari düzeylerde temaslar olabilir, her zaman olur. Bu doğaldır. Özellikle terörle mücadele dahil. İki, şu andaki rejimin, Şam'daki rejimin Adana Mutabakatı'nı istese de uygulama kapasitesi yok. Buralarda otoritesi yok, boşluklar var."
Rejimin şu anda ülkenin tamamını yönetme konumunda olmadığına işaret eden Çavuşoğlu, "Suriye rejimi şu anda Adana Mutabakatı'ndaki yükümlülüklerini yerine getiremiyor. O nedenle de rejimin garantörü olan Rusya bu anlaşmanın uygulanması noktasında Rusya kolaylaştırıcı rol üstlenecek." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Anayasa Komisyonunun bu ayın sonunda ilk toplantısını yapacağını belirterek, komisyonun, Birleşmiş Milletler (BM) liderliğinde fakat Türkiye, Rusya ve İran'ın sayesinde kurulduğunun altını çizdi.
Bakan Çavuşoğlu, Suriye'de barış ve istikrar istediklerini dile getirerek, "Ancak bu süreçten sonra yine Suriye'de kurulacak bir hükümetle, o zamanki şartlarda Adana Mutabakatı'nı güncelleyelim mi, genişletelim mi, nelere ihtiyaç var, o zaman oturulur konuşulur. Her iki tarafın yararına uygulanabilecek bir hale getirilir." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Suriyeli göçmenlerin geri dönüşü konusunda, bu kişilerin kendini güvende hissettiğinde dönüş yaptığını kaydederek, "Biz bir taraftan da komşu ülkeler olarak, Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak olarak mültecilerin geri dönüşüyle ilgili bir konferansa ev sahipliği yapmak istiyoruz ve bunun birçok boyutu var." dedi.
Suriyeli göçmenlerin kendini güvende hissedebilmesi için özellikle rejimin kontrolü altındaki bölgelerde rejimden garanti alınması gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, bu durumun denetim altında olmasının önemine işaret etti.
Bakan Çavuşoğlu, göçmenlerin dönmesi konusunda da Rusya ile çalışacaklarını vurgulayarak, "Mülteciler için gerekli altyapının oluşturulması bakımından da belki bir donörler toplantısının da düzenlenmesi gerekiyor çünkü bu tek başına Rusya ve Türkiye'nin yapacağı bir şey değil." diye konuştu.
Avrupa'nın Suriyeli mültecilere ilişkin tutumunu eleştiren Çavuşoğlu, "Önümüzdeki günlerde (İngiltere Başbakanı) Boris Johnson'ın da Cumhurbaşkanımıza teklif ettiği gibi NATO içinde birçok Avrupa ülkesiyle bir araya gelme ihtimalimiz var. Bunları konuşuyoruz. Buraya gelmek isteyenlere herkesin yardım etmesi lazım." dedi.
Çavuşoğlu, muhtıranın uygulanması ve gözetilmesi konusunda şunları kaydetti:
"Her şeyden önce sahada askerlerimiz var. Askerlerimiz burada önemli rol üstlenecek. Diğer taraftan istihbaratımız da üzerine düşeni yapacak. Bunun bir de diplomasi ayağı var. Dışişleri Bakanlığı olarak biz de buna katkı sağlayacağız. Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bu süreci beraber yürütüyoruz, birbirimize destek oluyoruz. Herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapmaya çalışıyor. Biz de sahada ve masada üzerimize düşeni birlikte yapacağız. Önemli olan iyi niyetin olması, herkesin verdiği sözleri tutması ve mutabakata bağlı kalınması. Ondan sonra biz Suriye'nin geleceği için çabaları daha da birlikte yoğunlaştırırız."
"Teröristlerle mücadelemiz sürecek"
Rusya ile varılan Soçi mutabakatında Barış Pınarı Harekatı alanının batı ve doğusunda 10 kilometre derinlikte Kamışlı ilçesi hariç Türk-Rus ortak devriyelerinin başlayacağını anımsatan Çavuşoğlu, "İhtiyaç duyulduğu sürece 10 kilometre derinlikte şehir içi ya da şehir dışı ortak devriyelerimiz zaman sınırlaması olmaksızın yapılacaktır." şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, Suriye'de seçimler de dahil kalıcı çözüme ulaşıncaya kadar bu devriyelerin devam etmesi gerektiğinin altını çizerek "Teröristler buradan çekildi ama önemli bir kısmı Afrin, Cerablus ve El Bab bölgelerinde hepsiyle mücadele ediyoruz. En son Barış Pınarı Harekatı'nda bunları etkisiz hale getirdik. Ancak sahada halen teröristler var. Bunlarla da mücadelemiz sürecek." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin gerekli bilgilendirmeleri yaptıklarını anlatan Çavuşoğlu, ülkeler ve uluslararası örgütlerin temsilcilerine harekatın gerekliliğini ve hukuki zeminini anlattıklarını belirtti.
Çavuşoğlu, "Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararları, Adana Mutabakatı dahil çok güzel şekilde anlattık. Anlamak istemediklerini de gördük. Burada oyun bozuldu. Suriye sorununun başlamasından beri anlatıyoruz. Güvenli Bölge meselesini Sayın Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) o kadar güzel anlatıyordu, yaşayarak anlatıyordu. O karşı çıktı, bu karşı çıktı. Sonra (ABD Başkanı) Trump en sonunda kendisi teklif etti." dedi.
"Sahada ve masada güçlü olmanın neticesi"
Dengeleri son bir buçuk yıldır değiştirdiklerini anlatan Çavuşoğlu, "Fırat Kalkanı Harekatı, Zeytin Dalı Harekatı ve en son Barış Pınarı Harekatı'mızla artık dengeler tamamen değişti. Bu, sahada ve masada güçlü olmanın neticesidir." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Avrupalılar da dahil tüm tarafların tepki göstermelerine rağmen sonrasında bu harekatın meşruiyetini kabul ettiğine işaret ederek "Sahada varsanız, masada da varsınız. Masada güçlüyseniz, sahadaki kazanımlarınızı da kaybetmezsiniz." ifadesini kullandı.
Türkiye'ye yönelik harekat sebebiyle yürütülen kara propaganda faaliyetlerine değinen Çavuşoğlu, "Biz siviller konusunda çok hassasız. En son bu 'kimyasal silah kullandılar' tiyatrosunu oynadılar. Gerçekten bunların da içine düştüğü acziyetin göstergesidir. Sadece YPG/PKK teröristlerini söylemiyorum. Bu konuda Batı'nın da çifte standart ve ikiyüzlülükten dolayı içine düştüğü acziyeti bu süreçte gördük." dedi.
Çavuşoğlu, Kürtlerle teröristlerin iyi ayırt edilmesi gerektiğinin altını çizerek dün ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini söyledi. Pompeo'nun, ABD'nin Türk askeri makamlarına söz konusu bölgeden YPG/PKK'lı teröristlerin ayrıldığını yazılı olarak teyit ettiğini belirten Çavuşoğlu, bu süreçte de ABD ile varılan mutabakat çerçevesinde konuyu takip edeceklerini vurguladı.
Bakan Çavuşoğlu, "Biz ABD'den gelen bu yazılı teminatı kabul ederiz. Ancak sahada karşımıza YPG/PKK unsuru çıkarsa da temizleriz. Geride bıraktıkları silah ve mühimmat konusunda da gerekli işlemler yapılıyor." ifadesini kullandı.
"YPG/PKK kimle iş tutarsa tutsun gereğini yaparız"
Bundan sonraki süreçte ABD ve rejimin rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"YPG/PKK kimle iş tutarsa tutsun biz gereğini yaparız. Bu teröristleri her yerden temizlemek milletimize sözümüzdür, boynumuzun borcudur. FETÖ ile de DEAŞ ve YPG/PKK ile de mücadelemizi sürdürüyoruz. Rejim, YPG ile iş birliği yapabilir mi? Evet yapabilir. Şu 9 yılda da çok denemesi oldu. Esasen dönemin Başbakanı Riyad Hacib'i dinlerseniz, Salih Müslüm'i Kandil'den çağırıp destek veriyor, Türkiye'ye yönelik terör saldırılarını başlatın diye. Riyad Hacib'in kendisi daha iyi anlatıyordu bunların nasıl bir terör örgütü olduğunu."
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, "Biz YPG/PKK'ya güçlü ültimatom vereceğiz. Çekilmezse siz gereğini yaparsınız." dediğini aktaran Çavuşoğlu, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov'un, YPG/PKK’nın sınırdan çekilmemesi halinde Türk ordusunun "üzerlerinden geçeceği" yönündeki açıklamasını memnuniyet verici bulduklarını dile getirdi.
Bakan Çavuşoğlu, ABD'nin gelecek süreçte bölgedeki rolünün ne olacağına ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi:
"ABD, gördüğümüz kadarıyla bu bölgelerin tamamından çekiliyor. Ama güney bölgesine ya da Irak'ın batısına geçecekleri görülüyor. Zaten Irak sınırları içinde yapılanmaları var. YPG'ye verdikleri silahları da Irak üzerinden verdiler. Burada YPG/PKK terör örgütünü korumalarında... 'İran buralara gelmesin'. Bunu da kim istiyor? İsrail. İsrail bu süreçte en çok hayal kırıklığına uğrayan ülkedir. Onu da söyleyelim. Trump, tamamen çekileceklerini söylüyor. Ancak bu konuya karşı yoğun bir kampanya yürütülüyor. Ancak şu görülüyor ki bundan sonra da YPG/PKK ile yoğun bir iş birliğini sürdüremeyecekler."
"Suriye Milli Ordusu çok büyük katkı sağladı"
Bakan Çavuşoğlu, Suriye Milli Ordusu'nun önceki harekatlarda da bu harekatta da çok büyük katkı sağladığını belirtti.
"DEAŞ'lıların salınması mümkün değil"
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Yakalanan DEAŞ'lıların salınması mümkün değil. Çünkü saldığın zaman önce bize saldırır." dedi.
Çavuşoğlu, Anayasa Komitesi'nin 30 Ekim'deki toplantısından bir gün önce Rusya ve İran dışişleri bakanları ile Cenevre'ye gidebileceklerini söyledi.
AA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.