Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı 23-29 Ocak Dezenformasyon Bülteni'ni yayımladı
Bültende, annenin çocuğuna karne hediyesi olarak et aldığı, hükümetin İzmir'de metro çalışması yapmadığı ve Geri Gönderme Merkezi'nde sığınmacılara kötü muamele edildiğine ilişkin iddiaların gerçekle ilgisi olmadığına yer verildi.
Ankara
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nce, 23-29 Ocak'ı kapsayan Dezenformasyon Bülteni yayımlandı.
Bültende, "Bir anne çocuğuna karne hediyesi et aldı", "Merkezi hükümet İzmir'de hiç metro çalışması yapmadı", "Türk vatandaşlığı verilen Ukraynalı öğrenci İstiklal Marşı'nı CİMER'e şikayet etti" ve "Geri Gönderme Merkezi'nde sığınmacılara kötü muamele" ve "Alım gücüne yönelik" iddialara yer verildi.
Bir televizyon kanalında yayınlanan haberde, "Annem bana karne hediyesi et aldı" diyen çocuğun röportajının, kurmaca olduğu kaydedilen bültende, sosyal medyada gündem olan ve bazı basın yayın organları ile siyasetçiler tarafından da hükümet karşıtı kara propagandaya dönüştürülen röportajın gerçekle ilgisinin olmadığı belirtildi.
Çocuğun annesi G.G ile kasap Z.K'nın söz konusu haberde yer alan iddiayı yalanladığı ifade edilen bültende, tartışmaların büyümesi üzerine, röportajı servis eden televizyon kanalının, haberle ilgili kurum içi soruşturma başlattığı, ham görüntülerde muhabirin, "Annem, karne hediyesi et aldı der misin?" diyerek çocuğu yönlendirdiğinin tespit edildiğine dikkat çekildi.
Kanalın, haberi yayından kaldırırken, düzmece habere imza atan muhabirle iş ilişkisini sona erdirdiği anımsatılan bültende, kanaldan yapılan açıklamada, "Neticede incelenen ham kayıtların açıkça gösterdiği üzere; muhabirimizin haberde konuşan çocukla gazetecilik ilke ve kurallarına tümüyle aykırı olarak, çocuğa nasıl konuşacağına ilişkin dikte edici ve yönlendirici nitelikte ön konuşma yaptığı ve çocuğun bu yönlendirme doğrultusunda konuştuğu maalesef tespit edilmiştir." ifadelerine yer verildiği aktarıldı.
"İzmir'le ilgili metro iddiaları manipülasyon"
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in, "İzmir'de merkezi hükümetin yaptığı 1 metre metro tüneli yoktur" iddiasının manipülasyon içerdiği kaydedilen bültende, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın İzmir Banliyö Sistemi'ne (İZBAN) yaptığı yatırım tutarının, yaklaşık 2 milyar 850 milyon dolar olduğu vurgulandı.
İZBAN'ın yatırım tutarı incelendiğinde, bu tutarın yüzde 70'e tekabül ettiğinin görüldüğü belirtilen bültende, şunlar ifade edildi:
"İZBAN projesi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, TCDD ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının işbirliği ile yapılmıştır. 3 etap halinde inşa edilen İZBAN hattında, Aliağa-Cumaovası-Tepeköy-Selçuk arasındaki 136 kilometre uzunluğundaki çift hatlı demir yolunun projeye tahsisi, istasyon inşası ve yenilemeleri, 56 kilometre uzunluğunda yeni ikinci hat yapımı, proje genelinde 136 kilometre uzunluğundaki hattın tamamının yenilenmesi, altyapı, üstyapı, elektrifikasyon, sinyalizasyon ve haberleşme sistemlerinin tesis edilmesi, çok sayıda metro aracının temini Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmiştir. Ayrıca İzmir-Ankara hızlı tren hattı projesi için 2023 yılında 13 milyar lira bütçe ayrılmıştır. Hızlı tren projesinin tamamlanmasıyla birlikte Ankara-İzmir arasında seyahat süresinin 3,5 saate düşmesi planlanmaktadır."
Bültende, 2002'den bugüne kadar İzmir'in ulaşım ve iletişim altyapısına 48 milyar 569 milyon lira yatırım yapıldığı, şehirde şu anda devam eden projelerin yatırım bedelinin 64 milyar 340 milyon liraya ulaştığı aktarıldı.
"Geri Gönderme Merkezi kamera sistemiyle izleniyor"
Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medyada paylaşılan, "Türk vatandaşlığı verilen Ukraynalı, İstiklal Marşı'nı CİMER'e şikayet etti" iddiasının da doğru olmadığına yer verilen bültende, söz konusu haberlerde, "Yüzde 25'i yabancı uyruklulardan oluşan Antalya Konyaaltı'nda bir skandal yaşandı. Akdeniz Anadolu Lisesinde pazartesi sabahları okunan İstiklal Marşı'ndan rahatsız olan Ukrayna uyruklu bir Türk vatandaşının CİMER'e şikayet yazısı yazdığı öne sürüldü." ifadelerinin yer aldığı aktarıldı.
Haberdeki veriler ve iddiaların tamamen asılsız olduğunun tespit edildiği belirtilen bültende, "Konyaaltı Akdeniz Anadolu Lisesinde yabancı öğrenci oranı yüzde 25 değil, yüzde 12,5'tir. İlgili kurumların açıklama ve bilgilendirmeleri incelendiğinde CİMER, MEBİM ve Açık Kapı'ya iddia edildiği gibi bir şikayetin yapılmadığı görülmüştür." ifadelerine yer verildi.
Bültende, bazı basın ve yayın organlarında yer alan "Gaziantep Oğuzeli Geri Gönderme Merkezi'nde idari gözetim altında bulunan, geçici koruma statüsüne sahip sığınmacıların kötü muameleye maruz kaldıkları ve zorla 'gönüllü geri dönüş formu' imzalatıldığı" iddialarının da doğru olmadığı kaydedildi.
Farklı illerde yakalanarak Geri Gönderme Merkezine teslim veya sevk edilen 483 yabancının, idari gözetimlerinin sonlandırılarak 11-14 Ocak arasında gruplar halinde Hatay Apaydın Geçici Barınma Merkezine sevklerinin sağlandığı aktarılan bültende, yabancıların, Gaziantep Geri Gönderme Merkezi'nde kaldığı süre zarfında yapılan tüm işlemlerin mevzuata uygun yürütüldüğünün altı çizildi.
İmzalatılan bahse konu formların, "Gönüllü Geri Dönüş Formu" değil, merkezden ayrılma esnasında zaruri olarak imzalatılan İdari Gözetim Sonlandırma Formu Tebliği ve Emanet Teslim Tutanağı olduğu kaydedilen bültende, "Geri Gönderme Merkezinin tüm birimleri kamera sistemiyle izlenmektedir. Ayrıca yabancıların Gaziantep Geri Gönderme Merkezi'nden Hatay Apaydın Geçici Barınma Merkezine sevkleri sırasında herhangi olumsuz bir durum meydana gelmemiştir." bilgisine yer verildi.
"Bireylerin alım gücü kıyaslanmalı"
Alım gücüne yönelik iddialara da yer verilen bültende, 200 liranın nominal değerinin aynı olmasına rağmen, reel satın alma gücünün düşmesi üzerinden ekonominin kötüye gittiği iddialarının manipülasyon içerdiği kaydedildi. Bültende, şunlar ifade edildi:
"200 liranın hangi yıl ne kadar alım gücünün olduğunu incelemek yerine bireylerin alım gücünün kıyaslanması gerekmektedir. Öncelikle baz alınan 2010 yılında tedavüldeki banknotların toplam değeri yaklaşık 37 trilyon lira iken, 2023 yılında bu değer yaklaşık 340 trilyon liraya ulaşmıştır. İlgili yıllar için kümülatif bir enflasyon hesaplaması yapılması istenirse, 2010 yılının ocak ayındaki 200 liralık bir mal sepeti, 2023 yılı ocak ayında 1296,55 liraya alınabilmektedir. 2010 yılında net asgari ücret 576,57 lira iken 2023 yılında net asgari ücret 8 bin 506,80 lira seviyesine çıkmıştır. Bu da nominal olarak asgari ücretin yaklaşık 15 katına çıktığını göstermektedir. 2010 yılında 200 lira, asgari ücretin yüzde 34,6'sına tekabül etmektedir. 2023 yılında ise asgari ücretin yüzde 34,6'sı yaklaşık 2 bin 950 TL'dir. Örneğin asgari ücretle çalışan bir birey maaşının yüzde 34,6'sı ile 2010'da 101 litre süt alabilirken, 2023'te 107 litre süt alabilmektedir."
Bültende, bu bilgiler ışığında 2010 yılındaki 200 liranın reel alım gücünün 2023 yılının 200 TL'si ile kıyaslanmasının manipülatif bir yaklaşım olduğunun görüldüğü belirtildi.
AA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.