DARBEYE GÜMRÜKTEN BAKMAK
DARBEYE GÜMRÜKTEN BAKMAK
-DARBENİN GÜMRÜK GÜNLÜĞÜ-
DAYIM, DARBE GÜNLERİ VE BEN
Malumunuz Türkiye bugünlerde kapkara, acı dolu bir dönemi sorgulayıp geçmişi ile yüzleşiyor. Sabah uyandığımızda tankların adeta resmigeçit yaptığı, binlerce insanın sorgusuz sualsiz gözaltına alındığı, on yedi yaşındaki gencin bile boynuna ipin geçirildiği, insanlık onur ve haysiyetinin hiç sayıldığı darbelerle yüzleşiyor. Hemen her televizyonda, gazetede bir dönemin karanlık ve bilinmeyen Türkiye’si ile ilgili haberler ve yorumlar yer alıyor. Türkiye kanlı, bir o kadar karanlık geçmişine ışık tutmaya çalışıyor. Peki! Canı sıkılanın tankı - topu sokağa döktüğü, halk iradesinin hiç sayıldığı o dönemlerde kamu kurum ve kuruluşlarında neler yaşanmıştı? İşte bu yazımda size Türkiye’nin utanç verici bu kara tarihinde gümrüklerde neler yaşandığını aktarmaya çalışacağım.
11’LER OLAYI
Ancak izninizle yazıma önce o dönemlerde Türkiye’de 11’ler olayı ya da kamuoyunda Güneş Motel vakası olarakta bilinen meşhur olayı başlamak istiyorum. Adalet Partisi’nden milletvekili transferinin içyüzünü bu olaya çok yakın tanıklık etmiş bendenizden duymanızı istiyorum. Bu olayın tanığıyım dedim çünkü o on bir milletvekilinden biri olan Konya milletvekili Oğuz Atalay öz dayımdır.
Dayımın sıkıntısı..
Yanılmıyorsam o dönemde 20’li yaşlarımdaydım. Dayımı, Ankara Bahçelievler 1. caddedeki evine ziyarete gittiğimde çok sıkıntılı gördüm. Dayımın telefonları susmuyor, telefonlar susmadıkça da dayım evin içerisinde sıkıntılı bir şekilde o adadan bu odaya gezinip duruyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde o dönemde Cumhuriyet Halk Partisi’nden Mersin Belediye Başkanı olan Kaya Mutlu da dayımın evine geldi. Bir süre baş başa görüşen dayım ve Mutlu birlikte evden ayrıldılar. Yengeme ne olup bittiğini sorduğumda kısa ve öz bir cevap aldım. Kendisi dayımın Adalet Partisi’nden bir grup arkadaşıyla partiden ayrılabileceğini söyleyip ayrıntıya da girmedi. Beklediğim ve merak ettiğim soruların yanıtları dayımdan geldi. Gerginliği suratına vurmuş bir şekilde yaptığı konuşmada ülkede durumun çok vahim olduğunu ve bu yüzden beraberindeki arkadaşlarla harekete girişeceklerini söyledi. Bunları anlattığında, istifa sayısının şuan için 6 veya 7 civarında olduğunu belirtti.
MATARACI’DAN TELEFON GELDİ!
Evet! O gece sanki Türkiye’de yeni bir sayfa açılıyor ve ben o açılan sayfanın yakın tanıklarından biri oluyordum. Dayımla otururken ilginç bir telefon konuşmasına da şahit oldum. Telefondaki ses Adalet Partisi Milletvekili Tuncay Mataracı idi. Mataracı, telefonda partiden ayrılabileceğini ancak kendisine bir bakanlık verilmesi şartıyla diyordu.. Daha sonra da bildiğiniz üzere Mataracı, Gümrük ve Tekel Bakanı olmuştu. Böylece rahmetli Bülent Ecevit’in hükümet kurma yolu da açılmış oldu!!
Dayım bazı oluşumlardan rahatsız oldu!..
Dayımla son yaptığım konuşmada ise, kendisine teklif edilen devlet bakanlığı başbakan yardımcılığı görevini kabul etmeyeceğini bazı oluşumlardan da ciddi şekilde rahatsızlığını bana aktardı. Bende kendisine neden bu noktaya geldiklerini, neden kendi hükümetlerini ortada bırakıp böylesi bir oluşuma girdiklerini sordum; üstü kapalı da olsa anlattıklarından orduda bir takım tedirginliğin olduğu ve kendisine yapılan telkinlerden dolayı olduğunu anladım. O dönemde bakanlığı kabul etmeyen dayımın dışında bazı bakanlar Yüce Divan’da yargılandı. Hilmi İşgüzar ve Tuncay Mataracı örneğinde olduğu gibi..
Bu sivil ihtilal değil midir? Sizlere bırakıyorum. Bu olayla ilgili basında çıkan haberlerde ya da bazı köşe yazarlarının sütununda Güneş Motel’de pazarlıklar yapıldığından söz edildi. Bu olaya tanık olan bana göre işin aslının pazarlıkla falan hiç olmadı. Güneş Moteli olayı kocaman bir balon, fasafisodan öteye geçmedi. Bu olay Bülent Ecevit’in hükümeti kurmasına neden oldu. Bu hükümetin temeli de dayımın evinde yani adresinde atıldı.
Tarihe ışık tutması açısından bu anımı sizlerle paylaşmak istedim sevgili okurlarım. Bu anılarımın devamını ise, çıkaracağım yeni kitabımda tüm çıplaklığıyla kamuoyunun gözleri önüne sereceğim.
-GÜMRÜKLER VE DARBELER-
REFAH-YOL Hükümeti’nin istifaya zorlanması sonrasında o dönemin Cumhurbaşkanı Demirel tarafından hükümeti kurma görevi Tansu Çiller yerine ANAP lideri Mesut Yılmaz’a verildi. Tabiî ki bu süreçte, Mesut Yılmaz’ın hükümeti kurabilmesi için çoğunluğun olması gerekiyordu. O günleri yaşayanlar hatırlar tabiri caizse DYP’nin adeta içi boşaltıldı. Hemen her gün 2-3 milletvekili partiden ayrılarak Hüsamettin Cindoruk’un Demokrat Türkiye Partisine katıldı. Böylelikle ANAP- DTP bir hükümet kurdu bu hükümete de dışarıdan CHP destek oldu.
Rıfat Serdaroğlu’na gümrükler verildi!
Hükümet kurulduktan sonra bakanlık dağılımında ilginç bir gelişme yaşandı. O dönemde gümrüklerden sorumlu devlet bakanlığına DYP’den ayrılan Rıfat Serdaroğlu için söz verildiği, Serdaroğlu’nun isteği kabul edildikten sonra istifasını vererek yeni oluşuma böylelikle katıldığı iddia edildi. Peki! Bu dönemin en ilginç ve karanlık olayı neydi?
Şüpheli trafik kazasında öldü..
Bence hala sır perdesini koruyan en önemli olay o dönemde birtakım yolsuzlukları ortaya çıkaran, bunları belgelendiren ve bunu yakın dostu eski gümrük başmüfettişi NECATİ CAN aracılığıyla bakana ileten başmüdür Mehmet Yıldırım Ankara Eskişehir Yolu Söğütözü mevkiinde garip bir trafik kazasına kurban gitmesiydi. Başta bakan ve devlet bu kazayı her yönüyle araştırdı. Ancak araştırma bir adım öteye gidemedi. O dönemde yaşanan bu olay sorgulanması gereken konulardan bence en önemlisi olarak karşımızda hala duruyor.
Ahhhhh güzel İSTANBUL
Yazımızın son bölümünde size Türkiye’nin bu karanlık günlerinden şu bizim İstanbul’a yani şimdiki zamana götürmek istiyorum. Uygulamasına bir süre önce başlanan gümrük bölge müdürlüklerinde faaliyette olan uzlaşma komisyonuyla ilgili gerek bana gerekse Etki Haber’e çok sayıda bilgi ve belge geldi. En son uzlaşma komisyonunda alınan bir kararla damping vergisi ödemesi gereken bir firmanın yüksek miktarda ödemesi gereken parayı bir kalemde silindiği iddia ediliyor. İddiayı dört koldan araştırıyorum. Tosuncuklara duyurulur.
Araştırmacılara müdür yardımcısı görevi
İstanbul’daki diğer bir önemli konu ise, Ambarlı Gümrüğü ve Haydarpaşa Gümrüğü’nde kadroları araştırmacı olan kişilerin müdür yardımcısı olarak çalıştırılmaları.. Bence yetkililer bu duruma biran önce cevap vermeli. Bu insanların atamalarını bir zahmet yapın da araştırmacı görevlerini biran önce yerine getirebilsinler. Sakıncası yok değil mi?
Biraz da merkeze bakalım
Gelin bir de merkeze bakalım. Bakalım oralarda ne yaşanıyor. Örneğin anlı şanlı bir müdürün bir yerden bir yere atanmasına el atalım. Ya da mesleğimiz gereği konuyu biraz irdeleyelim. Kısacası yazılarımda adını sıkça duyduğunuz eski bir müdürün atamasının perde arkasına göz atalım.
Bu zat-ı muhterem uzunca bir süre İstanbul’da görev yaparken son atamalarda İstanbul Bölge Yardımcılığı’na getirildi. Daha sonra da büyük birilimize bölge müdür yardımcısı yapıldı. Ancaaaak bu atamanın nasıl yapıldığını anlamak mümkün değil! Çünkü Personel Dairesi Başkanlığına bu atama sorulduğunda, çok ilginç bir cevap alınmış. Daire bu atamayı soran üstlere ‘Bu atamayı atama kurulu yaptı” cevabını vermiş. İddia odur ki bu tosun kardeşimizi üst düzey bir bürokrat atamış. Kim mi? Ben biliyorum vallaha…
Yönetmelik yok!!
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı’nın son dönemlerdeki uygulamaları bazı çalışanlar arasında rahatsızlık yaratmış. Bunu bana gönderilen faks ve maillerden anlamak mümkün. Tayin dönemi gelmesine karşın hala bir atama yükselme yönetmeliğinin olmaması, en önemlisi gümrük müdür yardımcısı-gümrük müdürü gibi atamaların yapılması sonrası ataması yapılan kişilerin tekrar araştırma kadrolarına atanması huzursuzluk ortamının oluşmasına neden olmuş. Bendennn söylemesi…
Önemli Kulis
Bakanlık içerisinde dilden dile, kulaktan kulağa konuşulup işitiliyormuş. İnanın bende onların yalancısıyım. Güya önceleri bakanlıktaki daire başkanlık atamalarında yetkili olan Sayın Altunyaldız’ın yetkileri elinden alınmış. Dış ticaretten getirip müsteşar yardımcısı yapmak istediği kişiyle beraber 5 bölge müdür kararnamesi de bakanlığa iade edilmiş!!
YAZARIN ÇOK ÖNEMLİ NOTU
1-) Eli kulağında sevgili okurlarım belgeler gelmek üzere.. Belgelerin içeriği takdir edersiniz ki yolsuzlukla ilgili.. Amaaaa böyle bir yolsuzluk görmediniz!! Böyle bir yolsuzluğu Türkiye Cumhuriyeti de görmedi. Vallaha da Billaha da film olur. İstanbul-İzmir bağlantılı bu yolsuzluk yakında bendeniz Aykut Onur Kalaycı’nın köşesinde olacak!.. Lütfen biraz sabır.
2-) Yazılarımda gündeme getirdiğim büyük bir hayali ihracatla ilgili soruşturma giderek büyüyor. Soruşturma birçok firmaya uzandı. Yolsuzluk evraklarında, bir de adı üzerinde hayali şirketler var.
3-) TASİŞ’teki taciz iddialarıyla ilgili Yüksek Disiplin Kurulu’nda alınan ifadeler aşamasında, tacizle suçlanan yöneticinin yanında bayan memurlara ‘Sizde herhangi bir tacize uğradınız mı veya şahit oldunuz mu?’ sorularının yöneltilmesi ne kadar etiktir?
Dolu, dopdolu bir başka yazıda görüşmek üzere sağlıcakla kalın!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.