DÜRÜST OLMAK!
DÜRÜST OLMAK!
İnsan, tanrının yaratmış olduğu akıl yetisiyle yeryüzündeki en üstün varlıktır.
İnsan, yaşam biçimini şekillendirmek; yaşamını sürdürebilmek; ihtiyaçlarını karşılayabilmek için her türlü donamımla yaratılmıştır.
Yaratıcı beraberinde insana bazı sorumluklar da yüklemiştir. Dürüst olmak; insanın kendi elindedir. Hiçbir maddi nedene bağlı değildir. Para, iş, kariyer uğruna kötü fikirlerle bir yerlere gelmek, toplumun o kişiye olan saygısını azaltır. Bu sahtekarlıktır!..
Dürüst, ahlaklı, kişilikli bir insan, başkalarının haklarına saygılı davranan, insanları seven-sayan ve iyi ahlaklı olan, topluma, çevresine ve devletine hiçbir menfaat gözetmeden hizmet edendir. Devletin üst kademesinde görev yapan birçok bürokrat, şuan işini dürüstçe ve kurumuna hizmet etmekten başka bir gayesi olmadan yürütmekten ürker duruma geldi. Her an sıranın kendine geleceğini düşünür ve işleyen bu çarkın içinde değilse; maruz kalacağı haksızlıkları düşünür. Bürokratlar ‘bir iş yaparsam soruşturma geçireceğim; dürüst olursam bir kulp takılıp, başım belaya girer veya sürgüne gönderilme’ gibi düşüncelerle iş yapmama durumuna gelirler.. Siyasi yükselememe endişesi, kızağa alınma endişesi yüzünden vazifelerini istedikleri anlamda yapamamanın endişesini duyarlar.
Aslında bizler Dürüst Bürokrat diye bir ayırım yapıyoruz. Ancak olması gereken gerçekte bu değil mi? İşin gereği bu değil midir? Dürüstlük normal bir insan için bir erdem değildir. Çünkü, her insan dürüst olmak zorundadır. Yine bazı memurları rüşvet almadıkları için ödüllendiriliyoruz. En dürüst bürokratları belirleyip, törenler düzenleyip, onları ödül veriyoruz. Oysa, devletin her kademesinde görev yapan insan dürüst olmalı; dürüstlük bir ayrıcalık olmamalı!!
Gazetecilik, objektiflik ister; etik ister; kamu vicdanı ister. Gazeteci dürüst ve ahlaklıdır; tarafsızdır; çevresi tarafından sayılan, sevilen, onurlu kişidir. Korkusuzca yolsuzluğun, haksızlığın üstüne canları pahasına giden kişidir. Her devirde gazeteci duruşunu koruyup, özgür ve cesaretle yazısını yazarak, toplumsal demokrasi kültürünün önemini unutmayan kişidir.
Dürüst gazeteci; zaman zaman iş kazalarına kurban gider, yani ayaklarına kurşun sıkılır, arabaları harap edilir, hayatları risk altındadır. Hatta araçlarına bomba konularak canlarından olurlar. Gazete patronları tarafından da işlerinden kovulurlar.
Dürüst olmayan her devrin gazetecisi tabir edilenler, kalemlerini güç merkezleri doğrultusunda kullanarak, kolay para kazanmanın yolunu seçerler. Kendilerine bile dürüst olmayan bu gazeteciler, topluma karşı nasıl dürüst olabilirler?
Dürüst bir siyasetçi denildiği zaman ise, aklımıza güvenilir; gücünü halktan alan; kendiyle barışık; toplumun içinden lider çıkmış; halkının sorunları iyi bilen ve sorunlarına çözüm bulmak için onlarla birlikte çözüm üreten; çoğunluğun sesi olan; siyasi meydanlarda verdiği sözleri yerine getiren; hiç kimsenin adamı olmadan halkının sözcüsü olması akla gelir. Hatalı yönetim gördüğünde, çıkarları uğruna dahi susmayan, sine-i millete dönendir.
Dürüst olmayan siyasetçiler de, seçildikten sonra kendisine ümit bağlayan ve güvenen seçmenlerini unutarak, bakan olmak uğruna her türlü role bürünen, cebine ve çevresine çalışan, ihale takipçiliği yapan, güvenilmeyen, günü birlik siyasi amaçları olan, çevresinde sadece belirli bir kesimi gören, kendi çarkı içine alamadığı kişileri ise dışlayan, ihraç eden, her türlü alavere ve dalaverede yer alan, hedefi para olan ama geleceği olmayan kişilerdir. Kendi menfi çıkarlarını, seçmeninden üstün tutanlardır.Para-pul karşısında ahlaki ve insani değerlerini unutan bazı kişilerin prim yaptığı günümüzde, artık herkesin en başta kendi nefsini sonra da sorumlu olduğu kişilerin nefsini kontrol etmesi gerekmektedir.
İnsan dediğin dürüst olmalı! Sözünün eri olmalı! Ağzından çıkanın da arkasında durmalı! Bugünkü toplumumuzda ise, her kesimden dürüst insana ne kadar da muhtacız değil mi? Ama onlar artık bir dinazor!..
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.