1. HABERLER

  2. MEDYA HABER

  3. Ergenekon'da yargılanan kim?
Ergenekonda yargılanan kim?

Ergenekon'da yargılanan kim?

RADİKAL'DEN EYÜP CAN YAZDI!...

A+A-

Keşke’ demeyi çok sevmem ama dün Radikal’in manşetinde birçoğumuzun ruh haline tercüman olan çok çarpıcı bir ‘keşke’ yazısı vardı..
Ergenekon davasını başından beri hem bir hukukçu titizliği hem de demokrat ve vicdanlı bir aydın olarak takip eden Orhan Kemal Cengiz, ‘Ergenekon’da keşkeler’i anlatıyordu.
Saydım, Orhan Kemal tam 13 kez ‘keşke’ demiş.
İstese eminim 113 kere derdi.
Ama fark etmiyor…
Önemli olan şu: Demokrasi açısından böylesine tarihi bir davada neden bu kadar çok ‘keşke’ demek zorunda kalıyoruz? 

 * * *

“Keşke, Ergenekon davasında yargılanan darbe girişimlerini lanetlemek ama aynı zamanda bu davalarda sanık haklarına tam riayet edilmesini talep etmekte birleşebilseydik.”
Birleşebildik mi?
Aksine en kaba biçimde kabak gibi ikiye bölündük.
“Keşke, bu davalarda yargılanan darbe ve suikast planlarının ciddiyetini de ‘Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden burs alanların terör örgütleriyle bağlantısının araştırılması’ gibi saçmalıkları da aynı anda görebilseydik.”
Görebildik mi?
“Keşke, askerlerin seçilmiş hükümetin altını oymaya çalışmasının çok ciddi bir suç olduğunu da sanıkların mahkemeye kadar getirdikleri tanıklarının dinlenmemesinin çok ağır bir hak ihlali olduğunu da kabul edebilseydik.”
Edebildik mi?
“Keşke, bu davaların askeri vesayetin sona ermesindeki rolünü alkışlamayı da adları sadece bazı görev emirlerinde geçen bazı sanıkların çok ağır cezalar almalarını kınamayı da başarabilseydik. Keşke, davayı sadece kusurlarından ibaretmiş gibi göstererek değersizleştirmeye çalışanları da önüne gelene ‘Ergenekoncu’ yaftası vurarak davayı sulandıranları da aynı anda görmeyi başarabilseydik.”
Başarabildik mi? 

* * * 

Maalesef başaramadık…
Dün karar açıklandı.
Darbeye teşebbüse çok ağır bir darbe vuruldu.
İyi ki de vuruldu, darbe de darbe girişimi de en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Ama geride bu kadar çok ‘keşke’ bırakmadan…
Çünkü keşke demek şüphe demek…
Mahkemeden şüphe, adaletten şüphe hatta kendinden şüphe!
Daha önce de yazdım…
Türkiye, ‘derin devlet yapılanmaları’ndan da darbelerden de çok çekti…
Bu dava, her türlü sulandırma girişimine rağmen Türkiye’nin karanlık geçmişine neşter attı.
Ama maalesef zaman içerisinde beyindeki zehirli uru temizlemeye dönük başlayan cerrahi operasyon bedenin en olmadık yerlerine de dokunmaya başladı…
Hazır narkoz verilmişken topyekûn bir müdahaleye girişildi.
Bu yüzden davayı bugüne kadar büyük bir ciddiyetle takip edenler tereddüde düştü.
Demokrasiye inanan hiç kimse bir dönem devletin beynine çöreklenmiş hayli tehlikeli illegal örgütlenmelerle hukuk karşısında hesaplaşmaya itiraz etmiyor.
Ergenekon davası bu anlamda Türk demokrasisi için büyük bir fırsat.
Ama bu iş ideolojik bir hesaplaşmaya dönüştükçe, hukuk yoluyla geçmişin intikamı alınıyor görüntüsü verildikçe fırsat elden kaçıyor.
Mesele yargılananların gazeteci ya da general olması değil.
Zihniyeti mi yargılıyoruz yoksa kriminal eylemleri mi?
İstanbul ve Eskişehir’de bulunan bombalar oyuncak değildi. Veli Küçük ve Muzaffer Tekin gibi sırtını orduya dayamış isimler ölüm tehditleri savururken şaka yapmıyorlardı.
Bu ülke, devletin içine çöreklenmiş çetelerden, demokrasinin üzerinde sallanan askeri vesayetten çok çekti ama yargılama böyle mi olmalıydı?
Dedim ya ‘keşke’ demeyi çok sevmem…
Ama sonuçta elimizde darbe teşebbüsüne ağır darbe vuran önemli bir karar ve geride keşkeler kaldı…

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.