Fettullah Gülen'den açıklamalar
GÜLEN: "Cami-cemevi yan yana yapılabilir; yeni düşmanlıklar oluşturulmamalı!.."
Fethullah Gülen Hocaefendi, Üçüncü Boğaz Köprüsü’ne ‘Yavuz Sultan Selim’ adı verilmesiyle ilgili düşüncelerini ve Alevî-Sünnî kardeşliği ile ilgili beklentilerini herkul.org sitesinde dile getirdi.
“O işi öyle teklif eden, ortaya atan insanların olumsuz bir mülahaza taşıdıklarına hiç ihtimal vermiyorum.” diyen Gülen, her fikrin sorgulanabileceğini fakat herkesin kardeşlik zeminini yaralamamaya dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Gülen, “Günümüzde kurulmaya çalışılan köprüler var. ‘Cami cemevi beraber, aynı parkta oturup kalkalım; geçmişe ait problemleri yeniden hortlatarak yeni düşmanlık sebepleri oluşturmayalım.’ Mülahazasıyla kurulmuş köprüler... Çok iyi kaynaşmaya vesile olabilecek böyle köprüler kurulmuşken, meseleyi sadece bir ada, bir unvana bağlı bir köprüyle yıkmayalım. Evet, tek bir köprüyle bir sürü köprüyü yıkmayalım.” dedi.
Bazen bir mürşidin tavsiye ettiği şu ya da bu duayı okuyup okumama mevzuunda bile üslup hatalarının usulü alıp götürdüğüne değinen Gülen, “Meşrebinize, mizacınıza, mezakınıza ait meseleleri siz zevk duya duya yapabilirsiniz; fakat onları tamim ettiğiniz zaman hiç farkına varmadan mesleğinize, meşrebinize karşı bir antipati oluşturmuş olursunuz.” şeklinde konuştu. Gülen, detaya ait meselelerin katiyen usulün yerine konulmaması gerektiğini belirtti.
Üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim adının konmasının da detay sayılabilecek bir mevzu olduğunu ifade eden Gülen, “O işi öyle öne süren, öyle ilan eden ve öyle kabullenenlerin o mevzuda falana filana rağmen bir mülahazaya binaen o işi yaptıklarına ihtimal vermek doğru değil, garaz olur. Hiç zannetmiyorum ben!” değerlendirmesini yaptı. Hocaefendi, “Allah’ımız bir, Peygamberimiz bir, dinimiz bir; bir, bir, bir… Bine kadar bir” diyerek sıralamaya kalkıldığında görüleceği üzere, bizim aramızda Allah, Peygamber ve Kur’an ile irtibat açısından pek çok köprü olduğunu; ayrıca Yesevî, Mevlana ve Yunus Emre gibi ortak değerlerimizin hâsıl ettiği köprülerimizin de bulunduğunu hatırlattı. Gülen, Boğaz’ın bir tarafından diğer tarafına geçişi sağlamaya matuf bir köprü yapılıp ona Yavuz Sultan Selim adı konulunca ya da böyle detaya ait bir mesele usulmüş/temel meseleymiş gibi dile dolanınca bütün o köprülerin görmezlikten gelinmiş olabileceğine dikkat çekti.
Günümüzde kurulmaya çalışılan köprülere dikkat çeken Hocaefendi şöyle devam etti: “ ‘Cami cemevi beraber, aynı parkta oturup kalkalım; geçmişe ait problemleri yeniden hortlatarak yeni düşmanlık sebepleri oluşturmayalım.’ (mülahazasıyla kurulmuş köprüler.) Çok iyi kaynaşmaya vesile olabilecek böyle köprüler kurulmuşken meseleyi sadece bir ada, bir unvana bağlı bir köprüyle yıkmayalım. Evet, tek bir köprüyle bir sürü köprüyü yıkmayalım. Bu açıdan da ister Muharrem ister Ramazan ayında bir araya gelerek beraber iftar etme, oruç açma; sema ile semahı bir arada beraber görme; Alevisi Sünnîsi hep beraber bir çanağa kaşık çalma ortamı oluşturulmuşken, bir köprüye, bir detaya bağlı olarak usûlü yıkmayalım.”
‘CAMİ-CEMEVİ YAN YANA YAPILIP, GEZME ALANLARI MÜŞTEREK KULLANILABİLİR’
Bir kere daha “O işi öyle teklif eden, ortaya atan insanların olumsuz bir mülahaza taşıdıklarına hiç ihtimal vermiyorum.” kaydını seslendiren Gülen, her fikrin sorgulanabileceğini ve bazı kimselerin farklı isimler de ileri sürebileceklerini, fakat kim ne yaparsa yapsın ve ne derse desin, herkesin kardeşliğimizi yaralamamaya dikkat etmesi lazım geldiğini vurguladı.
“Onca köprüler kurulmuşken, bir Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne takılarak kardeşlerimizin ‘Biz yemeği boykot ediyoruz’ demeleri doğru değil. Onlar oraya gitmeli. O köprüye o adı koyan insanlar da oraya gelmeli aynı zamanda. Yok öyle, bizim ayrımız gayrımız yok!.” diyen Hocaefendi, herkesin birbirinin hissiyatına saygılı olması gerektiğini, birbirini tanımayan insanların soğuk durabileceklerini, onun için de bazı ortak noktalarda bir araya gelmek lazım geldiğini; mesela bazı yerlerde cami cemevi yan yana yapılıp park ve gezme alanlarının müşterek kullanılabileceğini ifade etti.
‘USULÜ DETAYA FEDA ETMEYELİM ALLAH AŞKINA!’
“Yaklaşırsan, yaklaşırlar; şirin görürsen, şirin görürler; kabul edersen, kabul görürsün. Senin âlemden beklediğini âlemin de senden beklediğini asla aklından çıkarmamalısın!.” diyen Hocaefendi, herkesi kucaklama anlayışıyla ortaya konan Türkçe Olimpiyatları ile ilgili faaliyetleri Peygamber Efendimiz’in ve başka büyüklerin manen teşrif buyurduğuna dair rüya ve yakazaları anlatan pek çok mektup geldiğini ve o teveccühün ardındaki hakikati vurguladı ve ekledi: “Usûlü detaya feda etmeyelim Allah aşkına!”
İnsanın kendi adına hep azimetleri takip etmesi ve mükemmel kulluk peşinde gitmesi gerektiğine ama başkalarından aynı hassasiyeti beklemenin yanlış olacağına dikkat çeken Gülen, namazdan misal vererek şu hususu dillendirdi: “İnsan farklı duaları uzun uzun tekrar etme, rükû ve secdeyi kıyama denk götürme işini yalnız başına namaz kıldığı zaman yapmalıdır. İmam’ın cemaati bıktıracak ya da ihtiyaç sahiplerini zor durumda bırakacak şekilde namazı uzatması doğru değildir. Nitekim Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), imam olduğunda namazı uzunca kıldıran Muaz b. Cebel hazretlerini ikaz etmiştir!
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.