İçinde Gezi olan her şiddet mubahtır
AKŞAM'dan Mehmet Ocaktan yazdı!..
Uzun zamandır ideolojik bir hastalıkla malul olan bazı gazeteler, Gezi olaylarının başladığı ilk günden bu yana şiddeti kutsayan, koruyup kollayan bir tavır içindeler. Son Beşiktaş-Galatasaray derbisinde yaşananlar da gösterdi ki, eğer şiddet küçük de olsa Gezi’yi çağrıştıran bir içeriğe sahipse övülmesi hatta kutsanması gereken bir olaydır. Öyle ki, bazı gazeteler internet sitelerinde “polis gaz sıktı, olaylar başladı” diyerek adeta futbol çapulcularının şiddetini makul gösteren bir tavır sergilemekten bile çekinmediler.
Oysa fotoğraf son derece açık. Gerek savcılığın, gerek bakanlığın, gerekse polisin değerlendirmeleri Olimpiyat Stadı’nda yaşananların, sıradan bir holigan terörünün ötesinde organize işler olduğunu net olarak ortaya koymaktadır.
Çünkü daha önce yaşanan benzer olaylarda sahaya giren holiganlar birilerine saldırır, ortalığı kırıp dökerlerdi. Elbette kırıp dökme şimdi de var ama maç öncesinde çapulcuların yaptığı kapsamlı hazırlık son derece dikkat çekici. Stadın 10 kapısı kırılıyor, güvenlik duvarı deliniyor ve turnikeler patlatılıyor. Ayrıca, sahaya inenlerin önemli bir bölümünün Gezi olaylarına karışan isimlerin olması da manidardır. Dolayısıyla, bu yüz kızartıcı eylemin kimler tarafından yapıldığı konusunda bir bilinmezlik de yoktur.
5 haftadır bazı maçlarda, Gezi sloganları hangi gruplar tarafından atılıyor idiyse, arkasında şiddetten başka bir şey kalmayan Gezi ruhunu Olimpiyat’ta diriltmek isteyenler aynı çevrelerdir.
Taksim’den statlara uzanan parmak izleri, Olimpiyat Stadı’nda Türkiye’ye karşı gövde gösterisi yapmayı planlayan Gezi çapulcularını ele vermiştir. Esas plan, polisi orantısız güce zorlayıp Olimpiyat’ta yeni bir Taksim yaratmaktı ama polis bu oyuna gelmemiştir.
Bütün bunları, Gezi ile başlayan ve sonrasında her şehirde benzer şekilde sahneye konulan olaylarla birlikte değerlendirdiğimizde, karşımıza Türkiye üzerine yazılan kirli bir senaryonun farklı versiyonları çıkıyor.
Esas itibarıyla, ‘Yeni Türkiye’ye direnişin simgesi haline gelen Gezi çapulcuları da, şimdilerde stadyumlarda ortaya çıkan holigan terörü de 12 Eylül 2010 referandumuyla başlayan değişim ve demokratikleşmeyi durdurmayı, hatta mümkünse tersine çevirmeyi hedefleyen son çırpınışlar.
Malum, ‘vesayet’ Türkiye’sinin baronları 12 Eylül referandumunu AK Parti’yi bitirme yönündeki beklentilerinin finali olarak belirlemişler ve bütün güçlerini “hayır” için birleştirmişlerdi. Tek amaçları vardı; eski Türkiye’yi geri alacaklardı ama kaybettiler, Erdoğan kazandı.
Sonra, Türkiye 30 yıllık kanlı terörden kurtulmak için zor bir sınava başladı. İçinde CHP ve MHP’nin de yer aldığı, bütün solcu, ulusalcı, Ergenekoncu ve hatta bazı ‘kırık liberaller’den oluşan ittifak hep birlikte çözüme karşı direndiler.
Çözüme karşı saf tutanlar, hep beklediler ki Tayyip Erdoğan kaybetsin ve eski Türkiye’nin yolu açılsın... Ama hesap tutmadı, bu kez de neredeyse topluca PKK’nın safına geçerek, “İktidar sizi kandırıyor, neden çekiliyorsunuz” telkinleriyle başka bir barikat kurmayı denediler. Burada bir ölçüde başarılı oldular, yani PKK’nın kafasını karıştırmayı başardılar. Ancak her şeye rağmen, çözüm hâlâ rotasında ilerlemeye devam ediyor.
Gezi olaylarından, ‘çözüm’e sokmaya çalıştıkları nifaklardan istedikleri sonucu alamayan eski Türkiye korosu, yine de pusuda beklemeye devam ediyor.
Gezi’de sergiledikleri vandalizmle Türkiye’nin toplumsal barışına ve demokrasiye büyük zararlar verdiler, dünyadaki imajımızı zedelemek için bütün Türkiye düşmanlarıyla ahlaksız ittifaklar kurdular. Yetmedi, Türkiye’ye olimpiyatların verilmemesi için Olimpiyat Komitesi’ne yazılar yazarak utanmazlıkta zirve yaptılar.
Aynı zihniyet, şimdi de stadyumlarda çapulcu holiganlar marifetiyle Gezi’ye paralel kalkışmaları sahneye koymaya çalışıyor. Ancak, bu rezaleti çıkaranları da arkasında durmaya çalışanları da millet çok iyi tanıyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.