İŞTE KAYIP TIR SORUŞTURMASI

BU DA BAŞKA BİR HUDUT ANLAYIŞI

36 TIRIN YÜKÜ BULUNDU MU?

Tırlar Kayıp, Memurlar Halen Görevde..

Merhaba sevgili etki haberin değerli okuyucuları.. ‘Hudut namustur’ dedik ya geçen yazımız da, yine hududu korumak için 20 yaşındaki canlar şehit olmuş sizlere bu yazımı hazırladığım sırada. Masamın başında yazımı yazarken, bir yandan Şemdinli’den, yani huduttan gelen kara haberleri izliyor, 10 şehit verdiğimiz terör saldırısını lanetlerken yutkunmaya, üzüntüden ve öfkeden titreyen ellerime hâkim olmaya çalışıyorum. Şehitlerimizin ailelerine ve Türk ulusuna başsağlığı dilerken artık yetkililerden klişeleşmiş sözler nedeniyle binlerce vatan evladını kahpece katleden PKK terörüne ‘dur’ demelerini bekliyorum..

Önceki yazıma şöylece bir göz atarsanız orada hududun ve hudut korumanın ne anlama geldiğini Mehmetçiklerin gözüyle sizlere anlattığımı görürsünüz. Yazımın devamında ise, karakollarının tepesine ‘Hudut namustur’ yazan Mehmetçikle, hududu ‘geçim kaynağı’ olarak gören kişilerle ilgili tespitlerimi bulursunuz. Evet! Gerçekten 20 yaşındaki Mehmetçiklerin karakol tepelerine, dağa taşa yazdığı gibi hudut namustur.

BU DA BAŞKA HUDUT ANLAYIŞI

Ancak geçen yazımda yazarın notunda altını çizdiğim gibi bugün ben hududa namus kavramı dışında bakıldığı için Gümrük Müsteşarlığı tarafından soruşturma konusu olan bir dosyanın ince ayrıntılarını sizlere aktaracağım. Kişiler suçlu mudur? Suçsuz mudur? Onun kararını tabi ki yüce Türk Adaleti verecek. Ben sizlere yazımda, devletin müfettişlerinin hazırladığı rapora sadık kalarak içerisinde ne taşıdıkları bile belli olmayan 36 tırın nasıl kaybolduğunu anlatacağım. Dediğim gibi basın etik kuralları çerçevesinde yalnız müfettişlerin raporlarındaki satırlara yer vereceğim.

İddiaya göre; Halkalı Gümrüğü’ne otuzun üzerinde tır Gürbulak, Esendere, Kapıkule ve İpsala Sınır Kapıları’ndan dorselerinin içinde kumaş, gözlük, porselen, sağlık malzemesi, makine ve aksamı olduğu beyan edilerek Halkalı Gümrüğü’ne boşaltılmak üzere sevk edilir. Sevk edilir ama tırlar Halkalı Gümrüğü’nden önce dorselerindeki malı gümrüğün denetimi dışındaki depolara, kendilerini yolda karşılayan kişinin talimatı üzerine boşaltır.  Kaçakçılık soruşturma kapsamında ifadeleri alınan tır şoförleri C.Y., A.K.E., H.E. ve H.T ifadelerine de yansır.

C.Y., A.K.E., H.E. ve H.T örneğin Yunanistan’dan sevk edilen tırların, Yunanistan’daki işlemlerini NAKİ isimli bir kişi tarafından yapıldığını, alıcısının ise H…Z TURİZM SAN. ve LTD ŞTİ olduğunu, yetkilisinin de HAKAN isimli biri olduğunu, tırlar yola çıktığı zaman bu şahsın TEM (Mahmutbey gişelerinde) kendilerini karşıladığını, malın nereye boşaltılacağını konusunda ise kendilerine yer gösterdiğini, daha sonra tırların işlemlerinin tamamlandığını söyleyerek tırın evraklarını teslim ettiklerini belirtirler. Güya içlerinde makine aksamı gözlü falan filan denilen tırlar (dikkatinizi çekerim 30’un üzerinde) içleri boşaltılmış bir şekilde Halkalı Gümrüğü’ne gelirler. Mallar gümrüğün denetiminin dışındaki yerlere boşaltılmasına karşın görevli muayene memurları tırların evraklarını hiçbir şey yokmuş gibi imzalayarak kaşe işlemlerini yaptıktan sonra bilgisayar sisteminde de antrepo ve geçici depolama yerlerine alınmış gibi gösterirler.

Halkalı Gümrüğü’nde ortaya çıkartılan bu kaçakçılıkla ilgili olarak, GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI müfettiş görevlendirir.

MEMURLAR DİKKATE ALINMAMIŞ!!

Yapılan ayrıntılı çalışma sonucunda, Gümrük Başmüfettişi Sezai Uçarmak kaçakçılık olayını en ayrıntılı bir şekilde soruşturma dosyasına yazar. Uçarmak’ın yazdığı raporun 32’nci sayfası oldukça ilginçtir. Raporun;

‘Konuya ilişkin haklarında 4483 sayılı kanun hükümlerine göre soruşturma yapılması gereken kişiler’ başlığıyla hazırlanan bölümünde şu çarpıcı belirlemelere yer verilir:

“Konunun gerek Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğü, gerekse bu konuda inceleme ve soruşturma yapması istenen İstanbul Gümrükler Başmüdürlüğü Kaçakçılık Narkotik Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’ne intikalinde GÜMRÜK MEMURLARI İLE GÜMRÜK MUAYENE MEMURLARININ SORUMLULUĞU KONUSUNUN DİKKATE ALINMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR. TKB’nin 3.3.2006 günlü 045–2189/4 sayılı yazısı ekinde alınan Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 1.3.2006 günlü 3319 sayılı yazılarında ilgili yazımız konusu 37 adet tır karnesiyle ilgili olarak Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nden alınan muhtelif gün ve yazılarda, ‘muhtelif gümrük müdürlüklerinde giriş işlemi görerek müdürlüklerine sevk edilen tır karnelerinin gümrüklerinde sadece teslim işleminin görüldüğü; eşyaların gümrüklerin denetimi altındaki herhangi bir antrepoya boşaltılmadığı; diğer gümrük işlemlerinin muhtemelen sahte kaşe ve imzalar ile yapıldığından dolayı tır karnelerine ait çıkış belgesinin gümrüklerde bırakılmadığının tespit edildiği bildirilmektedir’  denildiği anlaşılmıştır.

Kontrol Genel Müdürlüğü’nün bu değerlendirmesinin, 37 adet tır karnesi ile ilgili olarak Halkalı Gümrük Müdürü Hüseyin Dermenci tarafından doğrudan Kontrol Genel Müdürlüğü’ne gönderilen muhtelif tarih ve sayılı her bir tır karnesi ilgili yazılara dayandırıldığı anlaşılmıştır. Konu ile ilgili yapılan araştırma ve inceleme sırasında, 37 adet tır karnesiyle ilgili olarak Halkalı Gümrük Müdürlüğüne daha sonra atanan Gümrük Müdürleri Emin Irmak ve Mustafa Çağlayan’ın İstanbul Başmüdürlüğüne benzer beyanlarda bulunan yazılar yazdıkları ve her nüshası ilgili tır karneleriyle değerlendirme bölümündeki eklere ilişik yazılarda İstanbul Başmüdür Vekili Selahattin Aldemir tarafından benzer değerlendirmelerin yazılı olarak Kontrol Genel Müdürlüğüne aktarıldığı anlaşılmaktadır.

Müfettişlerimizce Kontrol Genel Müdürlüğü aracılığıyla tır karnelerinin takibinde uluslar arası kefil kuruluş olan IRU’dan temin edilen soruşturma konusu 36 adet tır karnesinden 32 adedi üzerinde yapılan incelemelerde ve muayene memurlarının alınan ifadelerinde, imza ve kaşelerin sahte olmadığı; tır karnesinin ibraz edilmesine ilişkin tüm işlemlerin gerçek ancak 36 adet aracın yüklerinin gümrük denetimi dışındaki yerlere boşaltılarak bir ithal işlemi teşebbüsünde dahi bulunulmadan yurda kaçak olarak sokulduğu anlaşıldığından; belirtilen beyanın sahibi amir ve memurlarıyla ilgili olarak 4483 Sayılı Kanun uyarınca işlem yapılması gerektiği mütalaa olunmaktadır.”

RAPORDA SUÇLANAN MEMURLAR

Yine aynı raporun sonuç bölümünde gerek Makedonya’dan, gerek Yunanistan’dan ve gerekse Bulgaristan’dan gelen ve sır olan tırlarla ilgili işlemleri yapan gümrük muayene memurları Abdülhamit Ö., Yakup M., Muhammet A., Erkan U., Hilmi O.,  Metin K., Mehmet Ali S., Mehmet Ali A., Adalet Ö., Kazım Ç., Mansur G., Mehmet D., Cevat T., Haşim Ş. haklarında 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu çerçevesinde takibatta bulunulması gerektiği belirtilir.

Rapor Küçükçekmece, Zeytinburnu, Sarıyer, Bağcılar ve Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılıklarına dosyanın bir suretini de Gümrük Müsteşarlığına ‘GEREĞİNİN YAPILMASI’ için gönderirler.

PEKİ, NE YAPILMIŞTIR?

Belki de inanmayacaksınız ama aradan iki yıl geçmesine karşın, Gümrük Müsteşarlığı yetkilileri bu konuyla ilgili hiç bir şey yapmamıştır. Soruşturma bir arpa boyu kadar ilerlemezken, soruşturmada suçlananlar hala aktif görevlerine devam etmektedir. Ben ‘şu suçludur bu suçludur’ demiyorum. Ben ortada somut bir kaçakçılık olayı varken, suçluların hala belirlenememesine ve bu kişilere gerekli cezanın verilmemesine isyan ediyorum. Ben hududu koruyacağım diye canını veren askerler varken, hududu haksız kazanç için kullananlara isyan ediyorum. Beyler Mehmetçik karakola, dağa taşa yazmış hem de büyük harflerle ‘HUDUT NAMUSTUR’ diye.. Kendinize gelin!. Bu dosyanın gereğini yapın. Unutmayın ki; hudut namustur. Ve unutmayın ki; bu dosyanın çok sıkı bir takipçisi olacağım. Ne mi yapacağım?.. Mesela suçlanan bazı gümrükçülerin nerelerde oturduklarını araştıracağım.

Ben buradan başta şehitlerimizin ailelerine ve Türk Ulusuna başsağlığı diliyor; evlat sahibi bir baba olarak acılarını yüreğimde hissettiğimi belirtmek istiyorum.