Avusturya İslam Cemaati Başkanı (IGGiÖ) Dr. Fuat Sanaç, ülkedeki Türklerin Türkiye'ye odaklanmasını doğru bulmadığını belirti.

Cihan Haber Ajansı'na konuşan Fuat Sanaç, "Müslüman yaşadığı yerden sorumludur." tespitinde bulundu. Sanaç, şöyle devam etti: "Biz burada bir avuç Müslümanız, dayanışma içinde olmak zorundayız. Fakat insanlarda Türkiye’yi kurtarmaya çalışma gibi algı var, herkes Türkiye’ye yönlenmiş durumda. Biz bu ülkede yaşıyoruz. Bu ülkenin vatandaşı olan insanların arasında sabahtan akşama kadar ‘işte Türkiye’den şu parti geldi, şu bakan geldi’ gibi konular konuşuluyor. Halbuki orada 76 milyon insan yaşıyor. Burada 350-400 bin kişiyiz. Kimseye ‘Türkiye’den bağını kopart’ demiyorum. Dilini de dinini de öğren, kültürünü de. Türkiye’ye de, Suriye’ye de Arakan'a da destek ol. Ama burası için de bir şey yap, burada yaşayan çocuklarımızın geleceği ne olacak, bunları da düşünmek ve bunun dengesini sağlamak lazım."

Müslümanların bulundukları ülkedeki siyasi katılımının bir şuur meselesi olduğunun altını çizen Sanaç "Bir kişi Türkiye’yi desteklemek istiyorsa bile bulunduğu ülkede maddi, manevi ve siyasi olarak güçlü olmak zorunda. Politikada etkili olmak istiyorsa, bilimde etkili olmak istiyorsa, ticarette etkili olmak istiyorsa çalışması, gayret etmesi gerekiyor. Bakın Avrupa Birliği’ne girme meselesinde Avusturya en başta engelleyen ülkelerden bir tanesi oldu. Şimdi burada seçimlere katılsan, eğitimli insanımızın sayısı çok olsa bu engelleme yapılabilir mi? Ve bu mutlaka eğitimden geçiyor." şeklinde konuştu.

Resmi ve özel okullarla birlikte 70 bin öğrenciye ulaşan, bünyesinde 540 öğretmen ve bağlı 240 mescit bulunan İslam Cemaati’nin ilk Türk kökenli başkanı olan Dr. Fuat Sanaç "Demokratik bir ülkede yaşıyoruz; her şey kanunla güvence altına alındığında herhangi bir insiyatife gerek olmadan haklar elde ediliyor. Kanun olmadığından bir mezarlık hakkı 25 sene, bir okul 8 sene sürebiliyor. Çünkü politikacı baskıdan korkuyor, karşı partinin bunun kullanmasından korkuyor. Ama kanunda olduğu zaman konular siyasete malzeme olmaktan kurtulacak. Taleplerimizin karşılanmasında süreçlerin uzamasının sebebi İslam Kanunu’nun çıkmamış olması." dedi.

Ailelerinden alınan çocuklar konusuna değinen Sanaç "Bizim bu konudaki önerimiz 10 çocuktan oluşan evler oluşturmak. İlgili kurumla organize bir şekilde yapacağımız bu çalışmada aileyi de unutmamamız gerektiğinin altını çizdim hep. Çünkü çocuk alındığında aile unutuluyor. Aile çocuğu aylarca göremiyor ve doğal olarak çocuk bakıcı aileye ısınıyor. Bizim talebimiz bu süreç iki taraflı işletilsin: Bir taraftan çocuğu alınan aile tedavi görsün; ki bunun için bir dernek kurduk. Bu insanlar pedagoglardan ve pisikologlardan destek görsünler." şeklinde konuştu.

Güncel tartışmalar ile ilgili gençlere çağrıda bulunan Sanaç, "Gençlerin artık sadece anadillerinde yazmadığını Almanca da yazdığını görüyorum sosyal medyada. Bu sevindirici. Bir olay üzerine bir yorum yazıyorsa kişi, sadece Türkçe yazarsa Alman nereden bilecek ne istediğini, İngiliz ne bilecek ne istediğini. İki tane Avrupa dili ile de yaz ki herkes duysun bunu. Fakat anadillerin de çok iyi öğrenmelerini sağlamak lazım." dedi.

Avusturya medyasında göreve geldiği dönemde ‘Türkler İslam Cemaati’ni ele geçiriyor’ kaygısıyla yapılan haberleri değerlendiren Sanaç, "Biz kurumsal atamalarda ehliyete bakıyoruz. Müslümanlar arasında ırkçılık ve ayrımcılık diye bir şey yoktur. Kimse de bana burayı Türkleştirdin diye bir şey diyemez. Bizim ölçümüz adalettir, herkese eşit davranmaktır." diye devam etti.

Sanaç, ülkede resmi olarak kabul edilen Alevi İslam inancı konusunda "Alevi Cemaati'nin zaten kabul edilmiş bir kurumu var; ben şahsen ve IGGiÖ Meclis Başkanı olarak yetkili mercilerde ve kamuoyunda gereken desteği vermiştim. Alevi Cemaati'ne başarılar diliyorum." diyerek hayırlı olsun temennisinde bulundu. CİHAN