MUZ CUMHURİYETİ Mİ BURASI?
MUZ CUMHURİYETİ Mİ BURASI?
- İŞTE O VURGUNLARIN PERDE ARKASI -
ET VE AYAKKABI SKANDALLARI ÜZERİNE ...
Daha önceki yazılarımın giriş bölümde de hatırlattım biliyorsunuz. Kendimi bildim bileli gerek mesleğim icabı, gerekse meslekten emekli olduktan sonra gazetecilik yaşantımda gümrük teşkilatının bizzat içerisinde oldum. Kadro sayısı on binlere yaklaşmış, devlet içerisinde önemli bir kurum olan gümrük teşkilatının artılarını da, eksilerini de sizlere duyurmaya çalıştım. Gazetecilik sürecimde şöyle geriye bakıp, neler yazdığımı ya da birbirinden değerli televizyonlarda neler söylediğimi irdelediğimde yazdıklarımın ve söylediklerimin ne kadar doğru olduğunu gördüm.
Sevgili okurlarım, işte son aylarda gümrüklerde ortaya çıkan ve her biri skandal boyutundaki olayları şöyle bir akılınıza getirin. Göreceksiniz ki bu skandalların kamuoyu önüne çıkartılmasın da benim de imzam var. Tabii şunu da önemle vurgulamak isterim. Bir yazar - bir gazeteci olarak yalnız gümrük teşkilatında olumsuz örnekleri yazıma taşımıyorum. Teşkilatın başarılarını, alnının teriyle evlatlarına ekmek götürmek için çalışan teşkilat mensuplarının başarılı operasyonlarını da köşeme taşıyor ve onlarla onur duyuyorum.
Çünkü bu kadar yolsuzluk, hile, dalaverenin içerisinde onların gerçekleştirdiği yüz akı operasyonlar yüreklerimize bir nebze de olsa su serpiyor. İşte bu çerçevede şöyle biraz geriye gidip, son aylarda gümrük teşkilatlarında nelerin yaşandığını biraz irdeyelim.
TAVUK BACAĞI İLE VURGUN
İzninizle önce sizi Akdeniz’in incisi Mersin’e götüreyim. İşlevselliği açısından oldukça öneme sahip Mersin Gümrüğü’ne şöyle bir uzanalım.. Gündeme bomba gibi oturankırmızı et skandalını anlatalım. Bizim 4’ü Suriyeli, 3’ü Türkiye vatandaşı olan ahbap çavuşlar kurdukları şirket aracılığıyla transit ticaret kapsamında, Paraguay’dan kırmızı et getirirler. Etlerin son durağı belgelerde Suriye olarak gözükmektedir. Etler Paraguay’dan gelir gelmez, Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bakanlığı denetimindeki antrepolara indirilir. Suriye’ye transit edilecek etler bir süre sonra sırra kadem basar. Tonlarca kırmızı et yurt içine imamın kayığı gibi salıverilir.
Ha!.. Unutmadan, etleri piyasaya sallayan kişiler o kadar insaflılardır ki, yurt içine salladıkların etlerin yerine tavuk bacağı koymayı da ihmal etmezler. Durun daha bu şerefsizler, beyaz ete kırmızı et görünümü vermek için de tavuk bacaklarını kırmızıya boyarlar. Yani yazdıkça detayları üzülüyorum. Sanki gümrük değil, Ali Baba’nın çiftliği.
Gelelim işin püf noktasına... Peki! Bu kaçakçılık olayını Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Nurettin Canikli’nin söylediği gibi gümrük mü ortaya çıkarmış? Tabii ki hayır! Ya, Mersin Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü (KOM) ekipleri. İtirazı olan var mı? Olmaz, olamaz! Mersin Polisi, Silifke Taşucu Gümrüğü’nden çıkan 49 ton kırmızı et yüklü tırı takibi alır ve uygun yerde kuyruğunu kıstırarak skandal olayı ortaya çıkarıverir.
NEYİN BASIN AÇIKLAMASI?…
Hal böyle olunca Bakan Canikli ve beraberindeki bürokratlar soluğu Mersin’de alır. Yaşananlar, yapılacaklar bir öncekinin aynısından öteye geçmeyecektir. Önce klasik bir basın toplantısı ile perde açılır. Ama gelin görün ki yapılan o açıklamalar, basın bildirileri ne vatandaşı ne de hükümetin üst düzeyini tatmin eder. Milletin ve devletin aradığı, cevabını beklediği soru aynen şudur:
‘Gümrüğün denetimindeki antrepolardan bu etler nasıl kaybolmuştur?’ Sorunun cevabının alınacağı merci bellidir. Kimdir o merci Mersin Bölge Müdürü. Peki o ne yapıyor? Bakan Canikli skandalla ilgili açıklama yaparken, o da yanında boy gösteriyor. Ey müdür ya insan biraz sıkılır, ezilir, büzülür. O ekran karesinde olmamak için elinden geleni yapar. Saklanır, Mersin’i terk eder! Bu etler depolardan çalınırken siz ne yapıyordunuz? Ama görüntüye bakılırsa sanki hiçbir şey olmamış. Bölge müdürü bakanın yanında arz-ı endam ediyor. Bölge müdürlüğü çalışanları tek tek bakanın elini sıkıyor. Yuh hem de binlerce kez yuh!
MUZ CUMHURİYETİ Mİ BURASI?
Operasyonun öncesi tam bir rezalet. Ya sonrası, Aykut bey derseniz, onunda öncesinden pek farkı yok. % 225 vergisi olan kırmızı etle ilgili bir tutuklama oldu. O kişi de 100.000 TL kefaletle serbest kaldı. Bu dalavereler, hırsızlıklar sanki kendi bölgesinde olmamış gibi bölge müdürü koltuğunda oturuyor. Açıkça yazıyorum. Bu işlerde sorumluğu olması gereken Gümrük Müsteşarı, üst düzey bürokratlar makamlarını koruyorlar. Zannedersiniz ki, Muz Cumhuriyeti. İnsan kendi kendine sormadan edemiyor. Acaba bu skandal ‘Gümrükte değil de PATAGONYA’damı oldu?’ diye.
Skandal et işinde son noktayı şöyle koyalım. Sayın Nurettin Canikli bakan olarak ilk ziyaretlerinden birini üst düzey bürokratlarla beraber Mersin’e yapmış ve bölge müdüründen brifing almıştı.. Törenle karşılanmıştı Sayın Canikli o gün. Diyorum ki Bakan beye, tören düzenleyeceğinize et kaçakçılığını ortaya çıkartıp anlatsaydınız olmaz mıydı?
ZEHİRLİ AYAKKABILAR
3 Kasım 2014 günlü ‘Sabır Testisi Çatlamak Üzere’ yazımın sonunda, yazarın son dakika notunda TASİŞ’ten 5 kamyon ayakkabının aynı tonlarca et gibi uçtuğunu belirtmiştim.
İşte o notum geçen haftanın gündemine bomba gibi oturdu. Olayı yazmamın ardından 25. Kasım 2014 günlü Milliyet Gazetesi Köşe Yazarı Meslektaşım Tolga ŞARDAN, konuya özel bir boyut getirdi. Sırra kadem basan ayakkabıların Çin malı olduğunu ve zehirli olduğunu manşetten çakıverdi. Aynı et skandalında olduğu gibi o bilindik uygulamalar yine ‘PERDE’ dedi. Sayın Nurettin Canikli basının karşısına geçerek olayı doğruladı. Devamı daha öncekiler gibi de geldi.
Peki! Toplum sağlığını doğrudan ilgilendiren zehirli ayakkabı olayı nasıl oldu? Bir firma ithal etmek için 33.000 ayakkabıyı Erenköy Gümrüğü denetimindeki bir antrepoya geçen Ağustos ayında getirir. Ayakkabılarda yapılan incelemelerde, özellikle ayakkabıların deri bölümlerinde kanserojen madde olarak bilinen ‘AZOR’ madde içerdiği görülmesi üzerine firmanın ithaline izin verilmez. Ayakkabıların imha edilmesi kararı verilir. Her şey buraya kadar normal seyrinde devam ederken, imha işlemi geçekleştirilecek 5 tır dolusu ayakkabılar Kocaeli İzaydaş Atık Tesislerine gönderilir. İmha işleminde görevli gümrük yetkileri kanserojen madde içeren ayakkabıların tespitini yapmak yerine kutuları açınca iş patlak verir.
Kutuların içinden yeni ama kanserojen madde içeren ayakkabılar alınmış yerine yırtık ve eski ayakkabılar konulmuştur. Durum İstanbul ve Ankara’ya bildirilir. Olay Milliyet Gazetesi’nde çıkınca da, kimse kızmasın ama o bilindik açıklama yapılır. ‘Biz bu işin üzerine gidiyorduk. Ama haber sızdırıldı’ yaygarası ortaya atılıverir. Ben buradan Sayın Canikli’ye bir iki satır bir şeyler yazmak istiyorum. Sayın Bakan bazı bürokratlarınız sizi yanıltıyor. Nasıl mı? Onu da açıklayayım. 20 Ekim’de durum Ankara’ya bildiriliyor. Gazete haberi 25 Kasım’da çıkarıyor. Görüldüğü gibi aradaki süre bir hayli fazla.. Sayın bakanım, bu işin perde arkasını çıkarmaya bu zaman yetmez mi?
GELELİM SORULARIMA;
Elbette bu olayla ilgili sorularım ve cevaplarım var. Nedir mi bunlar? Bakınız aşağıdaki gibi.
1-) Bahse konu antrepoda görevli gümrük muayene memurları görevden alındı mı? Cevabını da verelim. Olayın ortaya çıkmasından sonra İstanbul Gümrük Ticaret Bölge Müdürü tarafından muayene memurları görevinden alınmış!
2-) Antrepodaki kamera kayıtları Gümrük Muhafaza Kaçakçılık Müdürlüğü tarafından olayın ortaya çıktığı tarihte alındı mı? Alınmadı mı? Cevabım şöyle. Evet gidilmiş ama ne zaman 28 Kasım 2014 günü gidilmiş!
3-) Antrepoda kayıt alınmış mı? Kocaman bir hayır! Çünkü kameralar bozukmuş!
4-) Peki..! Bu ayakkabıları değiştirenler gümrükten hiçbir yardım almadan bunu yapmaları mümkün mü? Bunun cevabını hep bir ağızdan koro gibi verelim sevgili okurlarım ‘Hayır, mümkün değil’
Bu konuyla ilgili çarpıcı açıklamalarımı ULUSAL Kanal’daki yeni programım ‘YOLSUZLUK GÜNDEMİ’nde açıklayacağım. Türkiye’de belki gündem değişecek bekleyin!
BİRAZDA İYİ ŞEYLERDEN BAHSEDELİM:
1-) Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Kaçakçılık İstihbarat Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ekipleri son yılların büyük çaplı akaryakıt kaçakçılığı ortaya çıkardılar. Kaçakçılık ekipleri, İstanbul’da faaliyet gösteren bir firma, Muğla - Milas ve Trabzon havalimanında faaliyet gösteren uçak şirketlerine 8 bin 300 ton jet A1 yakıtı verdiklerini beyan ederler. Ekiplerin titiz çalışması sonucu 25 milyonluk eski parayla 25 trilyonluk bir kaçakçılık ortaya çıkarırlar. Emeği geçen herkesi buradan canı gönülden kutlarım. Ayrıntıları yine Ulusal Kanal’daki programımda takip edebilirsiniz.
2-) Doğu Akdeniz Gümrük Ticaret Bölge Müdürlüğü Kaçakçılık İstihbarat ekipleri dâhilde işleme ile yapılmak istenen ayçiçeği yağı hayali ihracatına dur dediler. Cilvegözü Sınır Kapısı’na gelen 3 tıra operasyon düzenleyen ekipler, tırları açtıklarında ayçiçeği yağı yerine su gördüler. Bu arada kuyrukta bekleyen 4 tırın da bu olay üzerine gümrüklü sahadan ayrıldıkları ancak ekipler ise bu 4 tırın peşine düştüler. Ortaya çıkartılan bu kaçakçılıkla ilgili olarak, 14 kişi hakkında Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Buradan operasyonu gerçekleştiren herkesi canı gönülden kutlar, başarılarının devamını dilerim.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.