1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. "O karardan vazgeçtik!"
O karardan vazgeçtik!

"O karardan vazgeçtik!"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Antalya’da düzenlenen Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü DEPAR Projesinin ‘Müdahale Programları İçin Yaygınlaştırma Eğitimi’ açılış törenine katıldı.

A+A-

Bakan Bozdağ, cezaevindeki her tutuklu ve hükümlünün aileleri tarfından Türkiye Cumhuriyeti’ne bir emanet olduğunun unutulmamasını istedi. Cezaevlerinin dış güvenliği ile ilgili yapılan düzenlemelerle ilgili de son dakika açıklaması yapan Bakan Bozdağ,  hem Türkiye içinden hem de Türkiye dışından cezaevleri aleyhine ciddi kampanyalar yürütüldüğünü belirterek, “Türkiye Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele bulunduğuna ilişkin iftiraları hakikat gibi milletin önüne koymaya devam ediyorlar. Biz bu konudaki her açıklamayı çok büyük bir ciddiyetle takip ediyoruz. Eğer doğruluk payı varsa bununla ilgili gereğini derhal yerine getiriyoruz” dedi.

Bozdağ'ın konuşması şöyle:

"EĞİTİM HİZMETİMİZE KATKI SAĞLACAKTIR"

Ceza ve Tevkifleri Genel Müdürlüğümüzün proje ortaklarıyla birlikte yürüttüğü DEPAR projesinin Ceza İnfaz Kurumlarımızın (CİK) gelişmesi ve yürüttüğü çalışmaların insan onuruna yaraşır bir biçimde ifa edilmesi bakımından büyük bir görev yapacağından şüphem yok. Bu vesile ile proje ortaklarına merkezi ihale birimine, genel müdürlüğümüze ve bu eğitim çalışmasına katılan saygıdeğer psikologlarımıza, sosyal çalışmacılarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Umarım ki bunun çıktıları bundan sonra yürüteceğimiz çalışmalarda bizim vazifelerimizi daha iyi yapmamızda, cezaevlerinde bizlere emanet bulunan hükümlü ve tutuklulara dair hizmet vermemize katkı sağlayacaktır.

"CEZAEVİNDEKİ HER BİR İNSANIMIZ AİLELERİNİN TÜRKİYE CUMHURİYETİNE BİRER EMANETİDİR"

Türkiye Ceza ve İnfaz Kurumları’nda tutuklu ve hükümlü bulunan her bir insanımız ailelerinin Türkiye Cumhuriyeti Devletine birer emanetidir. Biz öyle bakıyoruz. Onların işledikleri suçlara aldıkları cezalara, cezasının infaz sürelerine bakmaksızın yasaların bizlere yüklediği görevler çerçevesinde onların hem can güvenliği hem her türlü ihtiyaçları hem sağlıkları ve topluma yeniden kazandırılmaları konusunda üzerimize düşenleri en iyi şekilde yapmaya gayret ediyoruz. Bu çerçevede sosyogların, psikologların, sosyal çalışmacıların, öğretmenlerin, cezaevlerinde görev yapan din görevlilerinin, ceza infaz memurlarımızın her birinin üzerine düşen önemli vazifeler vardır.

"CEZAEVLERİNİN DIŞ GÜVENLİĞİ JANDARMADA KALACAK"

Net bir şekilde ifade etmek isterim ki CİK çalışan personelimizin hepsi büyük bir özveri ve fedakarlıkla görevlerini yerine getiriyorlar. Belki medya, belki toplum burada çalışma yapanların, yaptıkları fedakarlığın, yaptıkları büyük vazifenin ve yaptıkları iyi şeylerin yeterince farkında olmayabilirler. Ama biz Bakanlık olarak sizlerin ne kadar büyük bir iş yaptığınızın farkındayız. O nedenle önümüzdeki dönemde CİK ilgili yeni bir yasal düzenlemeyi Bakanlar Kurulu’na oradan da TBMM’ne sevk etmeyi planlıyoruz. Daha önce bildiğiniz üzere cezaevleri dış güvenliğinin jandarmadan alınıp, Adalet Bakanlığı’na verilmesi ve bu kapsamda bazı düzenlemelerin yapılmasına dair çalışmalarımız vardı. Ancak bu çalışmalar akamete uğradı. Yeni dönemde hükümetimizle yaptığımız istişareler doğrultusunda cezaevlerinin dış güvenliğinin İçişleri Bakanlığı’nda dolayısı ile jandarmada kalması konusunda bir karara vardık. Bu nedenle dış güvenliğin Adalet Bakanlığı’na alınması kararımızdan vazgeçtik. Ancak bu dış güvenlik ile ilgili yasanın içerisinde yer alan diğer hükümlerin ve bunun yanında ihtiyacımız olan diğer bazı düzenlemelerin hayata geçirilmesinden vazgeçmedik. CTE Genel Müdürlüğü ve Kanunlar Genel Müdürlüğü’ne bu konuda son hazırlıkların yapılması talimatı verilmiştir. Önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulumuza bu konudaki nihai çalışmamızı arz edeceğimizi ve bu kapsamda bazı önemli düzenlemeler yapacağımızı buradan ifade etmek istiyorum.

"İFTİRALARI HAKİKAT GİBİ MİLLETİN ÖNÜNE KOYUYORLAR"

Türkiye ceza ve tutuk evlerine dönük hem Türkiye içinden hem de Türkiye dışından çok ciddi aleyhine kampanyalar yürütülüyor. Bir yandan uluslararası insan haklarına yönelik bazı örgütler diğer yandan bazı uluslar arası örgütlerin bünyesinde yer alan komisyonlar, onlar adına rapor hazırlayan raportörler, bir yandan da Türkiye içerisinde bazı çevreler Türkiye Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele bulunduğuna ilişkin iftiraları hakikat gibi milletin önüne koymaya devam ediyorlar. Biz bu konudaki her açıklamayı çok büyük bir ciddiyetle takip ediyoruz. Acaba doğru mudur diye onu titizlikle inceliyor, ele alıyoruz. Eğer doğruluk payı varsa bununla ilgili gereğini derhal yerine getiriyoruz.

"CİK’LER DENETİME AÇIK BİR YAPIDA"

Buradan şunu ifade etmek isterim ki Türkiye ceza ve tutuk evlerinde işkence ve kötü muamele konusunda sıfır tolerans uygulaması hükümetlerimiz döneminde başlatılmıştır ve bundan bu güne kadar en ufacık bir taviz verilmemiştir. Bundan sonra da herhangi bir tavizin verilmesi söz konusu değildir. Türkiye Ceza ve İnfaz Kurumları pek çok organ tarafından, pek çok kurum tarafından denetlenmektedir. Denetime açık bir yapıda. Bugün Türkiye CİK, Adelet Bakanlığı Müfettişleri, CTE kontrolörleri, Cumhuriyet Başsavcılıkları ve İnfaz Hakimlikleri tarafından denetlenmektedir. Bu bir kurum içi denetim. Bunun dışında TBMM İnsan Hakları Komisyonu tarafından denetlenmektedir. Yine bunun dışında Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu Ombudsmanı tarafından denetlendiği gibi Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından da istenildiği zaman, herhangi bir izne hacet olmadan zamanlı zamansız denetim yapma imkanı vardır. Bu açıdan da denetime tabi tutulmaktadır. Ayrıca Kanunla kurulmuş sivil izleme kurumları tarafından da insan hakları kurulları tarafından da denetim yapılmaktadır. Bütün bu denetimlerin yanında uluslararası denetimin de yapıldığını Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler gereği oralardan da gelip cezaevlerinde diledikleri cezaevini gezme görme, diledikleri tutuklu ve hükümlü ile görüşebilme hak ve yetkilerinin olduğunu ve bu güne kadar bu tür taleplerin hepsine olumlu cevap verdiğimizi buradan ifade etmek isterim. Bütün bunları şunun için söylüyorum; cezaevlerindeki muamele, cezaevlerinin yönetilmesi, cezaevlerinde ailelerinin devletimize emanet ettiği tutuklu ve hükümlülerin durumu hem TBMM’nin hem yargı görevi yapanların hem insan haklarına ilişkin ülkemiz içindeki kurumların, organların hem de uluslararası örgütlerin denetimine açıktır. Bugüne kadar bu denetimler eksiksiz yapılmaktadır.

"MAALESEF TÜRKİYE ALGILAR VE YORUMLAR ÜZERİNDEN KÖTÜLENMEKTEDİR"

En son yapılan denetimlerden birinde cezaevinde işkence ve kötü muamele olmadığına, buna rastlanmadığına dair ifadeler yer alırken ama hemen yanı başında buna dair bir takım algılardan yorumlardan bahsediliyor. Türkiye algılar ve yorumlar üzerinden maalesef kötülenmektedir. Biz onlara şunu çok net ifade ediyoruz. Var mı bir tane örnek? Varsa bize söyleyin. Bazıları şöyle işkence var diyor, şöyle kötü muamele var diyor. İddiasını bizimle olan görüşmelerde de dile getirildi ve biz de onlara şunu söyledik; peki bu işkence ve kötü muamele kime yapılmış, nerede yapılmış, ne zaman yapılmış, kim tarafından yapılmış lütfen bunu bize bildirin biz bunun gereğini yapalım. Bunu söylediğimizde bize bir isim vermiyorlar. Hani isim vermediniz cezaevi verin biz oradan bulalım. Onu da söylemiyorlar. O zamanda biz onlara şunu söylüyoruz; siz bir yandan Türkiye’yi itham ediyorsunuz, haksız bir şekilde suçluyorsunuz, şunlar şunlar var diyorsunuz bizde onların üzerine gidelim, onlarla yapılması gerekenler neyse derhal yapalım dediğimizde de bize adres vermiyorsunuz. Biz nasıl bunun üzerine gideceğiz. Biz yok diyoruz, siz var diyorsunuz. O zaman gelin beraber üzerine gidelim. Söylemiyorlar da ama hitamı devam ettiriyorlar.

"İDDİALARIN ÜZERİNE GİTMEK İSTİYORUZ, ADRES VERMİYORLAR"

Ben buradan bir kez daha söylüyorum. Kimin Türkiye cezaevleri ve tutukevlerine ilişkin bir işkence ve kötü muamele ideaları varsa mutlaka bize iletsin bir, Cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunsun iki, TBMM İnsan Hakları Komisyonuna, Başkanlığa, Ombudsmanlığa, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna denetim yetkisine pek çok yer var her yere bildirsin. Biz bunların hepsine şikayetlerin yapılmasını arzu ediyoruz. Onlar tarafından da denetimlerin yapılmasını arzu ediyoruz. Eğer bizi hitam edenler, Türkiye’yi suçlayanlar şunu yaparlarsa falan yerde falan kişi işkence ve kötü muamele bulundu. Biz bunlarla ilgili işlem yapmaz, yaptırmaz, bu işkence ve kötü muamele ideasında bu ithamına muhatap olan kişiyi eğer korursak o zaman Türkiye’yi suçlamaya hakları var. Böyle bir şey yok. Eğer varsa biz üzerine gidelim. Üzerine gitmemize de izin vermiyorlar isim vermeyerek, adres vermeyerek. Ama öte yandan da Türkiye’yi ve Türkiye devletini suçlamaya devam ediyorlar. Bunu kabul etmemiz mümkün değil!

"OBJEKTİF VE ADİL DAVARANILMASINI İSTİYORUZ"

Türkiye’ye karşı objektif ve adil davranılmasını istiyorum. Çok net söylüyorum Türkiye cezaevleri ve tutukevleri ABD’deki cezaevleri ve tutukevlerinden her açıdan daha ileri ceza ve tutukevleridir. İnsani muamele açısından da tutuklu ve hükümlülere sağlanan imkanlar açısından da mukayesesi bile yapılamaz. Almanya’nın da mukayesesi yapılamaz, Fransa’nın da mukayesesi yapılamaz. Halep ordaysa arşın burada. Biz diyoruz ki; gelin mukayesesini yapın. Biz çok netiz, çok açığız. Bu noktada hiçbir çekincemiz yok. Cezaevlerinde ve tutukevlerinde herhangi birine işkence ve kötü muamele yapılmasını kabul etmeyiz. Böyle bir şey olduğunda onun üzerine gideriz, olayı örtmeyiz, örtülmesini de asla izin vermeyiz.

"YAPAN VARSA YAKASINDAN TUTAR, YARGIYA TESLİM EDERİZ"

Yapan kimse onun yakasından tutar yargıya teslim ederiz. Hak ettiği cezayı almasını sağlarız. Biz Türkiye olarak bu konuda çok netiz. Bakın bir başka şey bizim ceza kanunlarımızda işkence ve kötü muamele suçları zaman aşımı kapsamı dışında tutulmuştur. Bu düzenlemeyi biz yaptık. Zaman aşımını kaldırdık. Yani böyle bir fiile tevessül eden kişi bugün ceza almazsa yarın, yarın ceza almazsa bir gün, 5 sene içinde almazsa 10 sene sonra bunun cezasını mutlaka alacaktır, kaçış yok. Bunun düzenlemesini kim yaptı? TBMM yaptı. Kim yaptı? Türk hükümeti yaptı. Neden yaptı? Biz kendimize güvendiğimiz için yaptık. Bu konuda sıfır tolerans uygulamasından taviz vermediğimiz için yaptık. Bundan sonra da taviz vermeyeceğimiz için yaptık. Ceza ve İnfaz Kurumlarımızda çalışanlara güvendik. Onların vazifelerini anayasa ve yasalar uygun, insan hak ve onurunu koruyacak büyük bir hassasiyet içinde yerine getirecekleri için yaptık ve böylede yerine getiriyorlar.

MİLLİYET

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.