Oğuz Çetin: Aykut Kocaman'ın Ayrılışı Fenerbahçe'ye Zarar Verecek
Milli Takım'ın eski yardımcı antrenörü ve bir dönem Fenerbahçe'nin teknik direktörlüğünü de yapan Oğuz Çetin, Aykut Kocaman'ın ayrılışının Fenerbahçe'ye zarar vereceğini söyledi.
Milli Takım'ın eski yardımcı antrenörü ve bir dönem Fenerbahçe'nin teknik direktörlüğünü de yapan Oğuz Çetin, Aykut Kocaman'ın ayrılışının Fenerbahçe'ye zarar vereceğini söyledi. Çetin, "Aykut Kocaman Fenerbahçe'de devam edecekti, hazırlıklarını da yapmıştı. Böyle bir ayrılış hepimize sürpriz oldu, hayal kırıklığı oldu. Bence bu sene Aykut’un ayrılması Fenerbahçe’ye zarar verecek." dedi.
Türk futbolunun sembol isimlerinden Oğuz Çetin, Skyturk360’ta yarın ekranlara gelecek olan Hakan Artış ve Gizem Durmuş’un hazırlayıp sunduğu programda önemli açıklamalar yaptı. Spor Aşkına programına katılarak birçok konuda soruları cevaplandıran Çetin, eski takım arkadaşı Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe teknik direktörlüğünden ayrılmasının iyi bir karar olmadığını söyledi.
'Sağlığınızı ve fiziğinizi korumak için özel olarak yaptığınız şeyler nelerdir. Ailede herkes spor yapar mı, siz de bu spor ortamına katılır mısınız? Birlikte mi spor yaparsınız? Yalnız mı?' sorusuyla başlayan sohbete Oğuz Çetin, "Aslında biz sporcu bir aileyiz. Ben şahsım olarak küçüklüğümden beri sporun içinde olduğum için çok disiplinli büyüdüm. Bizim gibi üst düzey spor yapanlar, bu kariyere ulaşan kişiler hiç bir zaman kabul edemezler fiziğindeki oynamaları, kiloları dolayısıyla o yüzden ben her zaman yemesine içmesine dikkat eden, yaşım gereği yapabildiğim her aktiviteyi yapan, günlük yaşantımızda ise eşimle her sabah yürüyen bir aileyiz." diye cevap verdi.
Oğuz Çetin, "Çocuklarım Bartu 20 yaşına geldi, sporla yakından ilgilenir. Buz hokeyi ile ilgileniyor. Kızım zaten fiziği gereği yaşıtlarından daha fizikli, o da basketbolu çok seviyor ama onun yanında başka sporlarla da ilgileniyorlar. Kayıyorlar, snowboard yapıyorlar, yüzüyorlar yani genel olarak sporcu bir aileyiz." diye konuştu.
Bir zamanların efsanevi oyuncuları olan Rıdvan Dilmen, Metin Tekin, Fatih Terim ve Aykut Kocaman gibi oyuncularla çok güzel bir grup kurduklarını belirten Çetin, "Bizim grubumuz çok güzel bir gruptu. Ben, Metin, Rıdvan, Zeki, Fatih Hoca gelirdi. Zaman zaman Aykut gelirdi. İçimizden bazıları sağlık sorunları yaşadığı için ara verdik. Ama çok güzel bir ortam oluyor, özellikle bize karşı oynayanlar daha genç ve bizi görünce de daha istekli oynuyorlar, onlarla oynamak çok büyük bir zevk. Yıllar önce Rıdvan ile oynuyorduk muhteşem işler yapıyordu. Şu an bakıyorsun değişen bir şey yok." diye konuştu.
"BUGÜN Kİ FUTBOLDA OLSAK HER ŞEY ÇOK FARKLI OLURDU"
'15-20 yıl daha geç gelseydin, hiç düşündün mü o günleri kaptan bugün neler olurdu diye?' şeklinde gelen bir soruya ise Oğuz Çetin şöyle cevap verdi:
"Aslında bizden önce gelen yıldızlar, oyuncular, abilerimiz de bizle konuşurken bu konular açılırdı. Bugün biz ve bizden öncekiler arasında da farklılıklar var. Türkiye’nin geldiği nokta, futbol ekonomisinin bu kadar büyümesi, imkanların bu kadar büyük olması tabii ki ister istemez 'Ben olsaydım ne yapardım?' diye düşünüyorsun. Biz de var olan bu yeteneklerle bugün ki futbolda olsak çok farklı olabilirdi. Hem maddi hem manevi. Ama bizim dönemdeki yeteneklerin bugün olduğunu düşünüyorum, yurtdışı kapısı açık olsaydı eğer Türkiye dışında 40-50 tane oyuncunun Avrupa’nın farklı takımlarında oynarken görebilirdik."
"FENERBAHÇE'DEKİ KAPTANLIK DÖNEMİMİ ÖZLÜYORUM"
Fenerbahçe'de kaptanlık yaptığı dönemleri de özlediğini ifade eden eski kaptan Çetin, "Özlenmeyecek gibi değil o günler, çok özel günler idi. Ben şahsen çok gençken kaptanlık bandını taktım Sakaryaspor’da iken. 22 yaşındayken taşımaya başladım. Fenerbahçe’de bir yıl sonunda o şerefli bandı taktım, kaptan olmak çok büyük bir ayrıcalık. Hele bu Fenerbahçe’de olunca. Büyük camialar daha da farklı." diyerek konuştu.
Futbolu bilenlerle futbolu oynamanın daha güzel olduğunu vurgulayan Oğuz Çetin, Alex ile oynamanın ise daha farklı olacağını kaydetti. Çetin, "Aslında futbol, futbolu iyi bilenlerle daha güzel oynanır. Seyirciler için de başka keyif. İki ustayla yan yana oynamak müthiştir. Birbirini iyi anlarsın, top alışverişin iyi olur, yani daha deminki soruna bağlantılı olarak, Türkiye geldiği noktada dünya futbolundaki yıldızları Türkiye’ye getirebiliyor. Bizim dönemde daha ucuz yabancı oyuncularla oynuyorduk. Dolayısıyla Alex gibi bir futbolcu ile oynamak büyük bir farklılık getirirdi.Biliyorsun bizim dönemde Rıdvan’ın Aykut’un ön plana çıkmasında benim çok büyük rolüm oldu ama onların da benim paslarımı, asistlerimi değerlendirmeliyle de onlar beni ön plana çıkardı. Böylesine önemli kaliteler kişiyi ayakta tuttu." dedi.
"AYKUT KOCAMAN DEVAM EDECEKTİ, AYRILMASI BİZE DE SÜRPRİZ OLDU"
Fenerbahçe'de teknik direktörlük görevinden istifa eden Aykut Kocaman için ise Oğuz Çetin, "Öncellikle şunu söylemek gerek, 1 sene sportif direktörlük yaptı, 3 sene de teknik direktörlük yaptı ve bu süreçte Fenerbahçe tarihine geçecek büyük başarılar elde etti. Lig şampiyonluğu olsun, 30 yıldır kazanılmayan Türkiye Kupası’nı 2 kere kazandırması olsun ve özellikle de Avrupa’da Fenerbahçe’yi ilk 4'e sokması olsun büyük bir başarı örneğidir. Baktığınız zaman bu kadar büyük bir camiada müthiş işler yaptı, böylesine camialar insanı yıpratıyor tabii ki. Kaldı ki Aykut devam da edecekti, hazırlıklarını da yapmıştı, böyle bir ayrılış hepimize sürpriz oldu, hayal kırıklığı oldu. Bence bu sene Aykut’un ayrılması Fenerbahçe’ye zarar verecek. Yani Aykut’un Fenerbahçe ile devam etmesi daha hayırlı olurdu diye düşünüyorum, bence iyi olmadı." şeklinde konuştu.
"KOCAMAN, ALEX'İ KADEME KADEME DIŞARIDA TUTACAKTI"
Alex'in Fenerbahçe'den ayrılmasını da değerlendiren Çetin, "Taraftarlar tarafından çok sevilen bir oyuncu idi, önemli bir duruşu vardı. Alex’in ayrılış zamanı üzücü oldu. Futbol artık daha dinamik oyuncularla oynandığı için Alex’i kademe kademe dışar da tutacağını söyledi. Yani bir anda dışarı atmayacaktı. Alex bunu hazmedemediği için karşılıklı bir gerilim oldu, yoksa Aykut hoca Alex oynarken takımını müthiş organize etti ve çok iyi işler elde etti. Ama bakıyoruz, Alex’in gidişi hepimizi üzdü ama öbür tarafta da Aykut hoca kafasındaki oyun anlayışını sahaya yansıttı. Başarılı da oldu." ifadelerini kullandı.
'İleride Fenerbahçe’de yeniden görev almak ister miydiniz? sorusuna ise Oğuz Çetin, "Benim gibi biri, Fenerbahçe’de var olmuş, Fenerbahçe tarihinde yer alan biri her zaman teknik adam veya spor yöneticisi olarak içinde olmak ister." diye cevap verdi.
'Alex’in sonu da senin sonun gibi oldu. Acı ayrıldınız ikiniz de Fenerbahçe’den.' hatırlatmasına ise ünlü kaptan, "Bu konuya açıklık getirmek istiyorum. Alex’in her şeyine saygı duyuyorum ancak bizler, bu işi yapanlar camiamıza çok büyük saygı duyarız. Ayrılırken de camiamıza zarar gelsin istemeyiz. Bir yabancının elbette bizden farklı davranışları olabilir." diye konuştu.
"FENERBAHÇE, BU SENE GALATASARAY'A 4. YILDIZI TAKTIRMAMAK İÇİN MÜCADELE ETMELİ"
'Fenerbahçe’nin hocası yok şu anda. Sportif menajeri olsan, transferler yapmaya kalksan, hoca tercihin yabancı hocadan yana mı olur yoksa Türk bir hoca mı tercih edersin? Aykut Kocaman’dan sonra tabii ki.'
"Buradaki asıl durum Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum ve Galatasaray’ın son 2 senede izlediği vizyon. Son 2 yılda şampiyon oldular. Ciddi bir başarı elde ettiler. Bu sene Fenerbahçe için olmazsa olmaz bir sene haline geldi. Seneye de şampiyon olurlarsa 4. yıldızı alacaklar. Bu sene Fenerbahçe için çok önemli o yüzden. Bu sebeple takımı yapılandırırken o konumda karar verecek kişi olsam mutlaka ve mutlaka yıpranmamış isimleri seçerdim. Takıma faydalı olabilecek isimleri düşünürdüm. Ersun hocaya ve Mustafa hocaya haksızlık yapmamak şartıyla tabii ki. Onlar çok önemli ve çok değerli hocalar. Benim tercihim çok önemli bir yabancı hocayla beraber olmaktan yana olurdu."
'Geçen sezonun en beğendiğiniz futbol takımı hangisiydi? sorusuna ise Oğuz Çetin, "Galatasaray ve Fenerbahçe öndeydi tabii ki. Fenerbahçe’nin elde ettiği başarı ilk 4’e girmesi açısından önemliydi. O yüzden Fenerbahçe diyorum. " diye cevap verdi.
En unutamadığı golün sorulması üzerine ise Oğuz Çetin, "Bir çok gol var ama anlam bakımından özellikle 95-96 sezonu Trabzon maçını unutamıyorum. Aykut’la beraber birer gol atıp yendiğimiz ve şampiyonluğa ulaştığımız sezondaki gollerim unutulmazlar arasında." cevabını verdi.
Oğuz Çetin'in röportajındaki diğer soru ve cevaplar ise şöyle:
'En unutamadığın maç hangisi?'
"Bir çok maç var aslında. Çok kritik anlarda önemli maçlara çıktık. Yurt dışında başarısız olduktan sonra Galatasaray’ı Ali Sami Yen’de 1-0 yendiğimiz maç var. Milli maçlardan konuşacak olursak İsviçre’yi, İsviçre’de yenip, İngiltere’ye Avrupa Şampiyonası’na gittiğimiz maç var. Hasta olmama rağmen sahaya çıkıp kendi sahamızda Trabzonspor’u benim attığım golle 1-0 yendiğimiz maç var."
'En iyi antrenör kim sana göre? Hayatında iz bırakmış veya takdir ettiğin aynı zamanda?
"Maç açısından, antrenörlük hayatımda en önemli maçlar 2008 Avrupa Şampiyonası’nda yaşandı. İsviçre maçı, Çekoslovakya ve Hırvatistan maçları gibi. Futbolcuyken benim üzerimde en çok iz bırakan antrenör ise Carlos Alberto Parreira. Muhteşem bir kişilik, muhteşem bir antrenör. Ancak, Türkiye’deyiz ve Türkiye’de hocalığımı yapan ve aynı zamanda beraber de çalıştığımız Fatih Hoca’yı asla göz ardı edemem. Bu konudaki enlerden biridir o da."
'En beğendiğin sporcu kim?'
"Günümüz futbolunda artık örnek futbolcuları öne çıkarmamız gerekiyor. Bence bugün Türk futbolunun zirvesinde Selçuk İnan hem yaşantısıyla hem de karakteriyle öne çıkar."
'Seni sahada kızdıran şey nedir?'
"Futbolcuyken sahada olduğun için müdahale edebilirsin bir çok şeye. Eksik giden bir şeyi tamamlama şansın var, direkt olarak etki etme şansın var. O dönemlerde performansı düşük oyuncular da takım organizasyonu da benden geçerdi. Onların motivasyonunu yükseltmek için elimden geleni yapardım. Ama antrenörlük çok farklı. Sahaya çıkana kadar etkilisin sonra dışarıda kalıyorsun. Basit şeylerin yapılmaması yada oyuncuların en basit şeylerde hata yapmaları beni çıldırtabilir."
'En büyük hayalin nedir?'
"Hedeflerle birlikte her şeyin bir ötesi var. Ulaştığım çok şey olduğu gibi ulaşamadığım, hayal ettiğim bir çok şey var. Öncelikle iş konusunda, teknik adamlıkta çok daha farklı noktalar düşünüyorum. Onun dışında bir aileye sahibim ve çocuklarım var. Onların da büyümesini, evlenmesini, çoluk çocuğa karışmasını hayal ediyorum tabii ki."
'Tanju Çolak senin için “Bana 10 numaralı formayı vermedi, pasları Aykut’a attı bana atmadı” demişti. Bu konuda neler söylemek istersin?'
"Bunları izledikçe, okudukça gülüyorum. Bunlar çok eski şeyler, artık bu yaşlarda kişileri onore edebilmek lazım. Bunların iyi yönlerini ortaya koyabilmek lazım. Yoksa Tanju ile oynadığımız o kısa dönemde ben ona bir sezonda 22 direkt gol pası vermişim, gol atmış. Benim 8 yıllık Fenerbahçe’deki futbol hayatım içerisinde 6 tane gol kralı çıkmış, bunun bir tanesi Tanju. Bunlar artık yakışmıyor, boş konuşmalar oluyor. Tanju’yla olan dönemi ben artık hatırlamıyorum bile.Tanju denildiği zaman ben şunu hatırlamak istiyorum; bu yönünü değil de, Türk futboluna verdiği büyük hizmetleri düşünmek istiyorum. Çok önemli bir golcüydü; ama ben isterim ki çok önemli bir sporcu da olsun, spor adamı da olsun. Bu tarz konuşmalarla bu yaşta bize yakışmıyor ama söylenen şeylerin de hiçbirinin doğru olmadığını söyleyeyim size. Benim olduğum yerde dürüstlük vardır, iş ahlakı vardır ve bundan da bütün takım arkadaşlarım fazlasıyla yararlanmıştır. Tanju’da onlardan biriydi."
'Bir çok futbolcu Alman altyapısından yetişiyor, biz neden kaliteli futbolcular yetiştiremiyoruz, yapılan yanlış nedir size göre?
"Ben 9 yaşında Almanya’ya giden, 15 yaşında okumak için Türkiye’ye dönen, Almanya’da bulunduğu bu 6 yıl boyunca da Alman Altyapısını alan, o kültürü benimseyen, disiplini alan ve bunu hayatında uygulayan bir kişiyim. Dolayısıyla benim onlardan çok farkım yok. Bugün Almanya’da yetişip Türkiye’ye gelen ve Milli Takımlarımıza gelen oyunculardan çok bir farkım yok. Bu tamamen Türk futbol kültürüyle ilgili bir konu; çünkü bizim Türk futbol kültürümüz populist bir kültür. Günlük yaşantıyla ilgili, sonuçlarla ilgili, hep bugün başarılı olmanız lazım. Hep tüketimle ilgili. Böyle olunca hamlelerinizi yapamıyorsunuz. Planlamaları 3 senelik 5 senelik yapamıyorsunuz.
Bir antrenör bir kulübe gittiği zaman o sezon başarılı olmak mecburiyeti ortaya konuyor. Böyle bir durumda antrenör nasıl altyapılara dönecek, oradan bir oyuncu alıp ona mevkii verecek oynatacak?
Artık Türk futbolunda yabancı sayısının bu derece fazla olmasından dolayı bu genç oyuncular takımlarda nasıl mevkii bulacak ve oynayacak? Dolayısıyla altyapılara fazla önem verilmiyor. Her takımın altyapısı var ama var, o kadar. Bir plan dahilinde uygulamaya geçilmediği sürece hep hazır oyuncular alınacak, Türk oyuncuların yetenekli Türk oyuncu havuzu her geçen gün daralacak ve gözümüz hep dışarılarda olacak.
Ya yabancı oyuncu getireceğiz ya da Almanya’da Fransa’da Hollanda’da yetişen Türk gençlerini alıp Süper Lig’e, PTT 1. Ligi’ne getireceğiz. Buna spesifik bir örnekte PTT 1. Ligi’nden vereyim; çok önemli Türkiye’de, dünyanın hiçbir yerinde olmadığı şekilde lig başlarken inan bir takımı ayırırsın ayıramazsın, 18 takımın hepsi şampiyonluğa oynar. Böyle bir ortamda hiçbir şekilde 2 yıllık plan yapamıyorsun, 3 yıllık plan yapamıyorsun. Dolayısıyla günlük başarının peşinden koşmaktan dolayı bizim altyapılarımızda gençlerin ciddi anlamda yetişmesi ve onlara üst yapılarda alan açılması mümkün değil. Dolayısıyla tek tük çıkacak bir Arda çıkacak, 5-6 senedir Arda Arda dedik. Şimdi Salih Uçan geliyor, şimdi onu tutunup onu bir yerlere getirmeye çalışacağız. Dolayısıyla Türkiye bu sorunla bu kısır döngüyle böyle devam edecek."
CİHAN
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.