PKK Öcalan’ı satıyor mu?
AKŞAM'dan Mehmet Ocaktan yazdı!..
KCK, çekilmeyi durduklarını resmen açıkladı. Daha önce Cemil Bayık da bu yönde açıklamalar yapmıştı. Bu açıklama, hem Öcalan’ın Nevruz’da örgüt için ortaya koyduğu yeni ‘silahsızlık’ konseptini hem de sürecin ruhunu dinamitleyen bir durum.
Kandil’in bu tavrı Öcalan’ın “Artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor” şeklinde tarif ettiği yeni dönemin ruhuna da aykırıdır.
Şu ana kadar, İmralı’dan süreci bitirmeye yönelik bir açıklama gelmediğine göre, Kandil aynı zamanda Öcalan’a da bir bakıma meydan okumaktadır.
KCK bu meydan okuyan tavrıyla, çözüm sürecini de her türlü provokasyona açık hale getirmiştir. Kaldı ki PKK, sürecin ilk aşamasıyla ilgili taahhütlerine de uymamıştır. Malum, süreçle ilgili ilk açıklamalara göre geri çekilmenin haziran başında tamamlanması gerekiyordu. Kandil’in işi ağırdan alması üzerine Öcalan’ın “En kısa sürede çekilme tamamlansın ki ikinci aşamaya geçelim” talimatıyla çekilmenin ağustos sonunda tamamlanacağı açıklanmıştı.
Şimdi KCK, “hükümet adım atmadığı” gerekçesiyle çekilmeyi durdurduklarını açıklıyor. Oysa Murat Karayılan’ın 25 Nisan tarihinde yaptığı basın toplantısında, birinci aşamadaki çekilmede “güvenlik” dışında bir şart yoktu. Aynı şekilde BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da, PKK’nın sınır dışına çekilmesi tamamlandıktan sonra, sıranın demokratik adımlara geleceğini açıklamıştı.
Hemen belirtelim, Kandil Öcalan’ı boşa çıkarma pahasına kelimenin tam anlamıyla oyunbozanlık yapmaktadır. Bir kere, daha işin başında çekilme taahhüdüne uymayan Kandil’in, hükümeti adım atmamakla suçlamak gibi bir hakkı olamaz.
Tam da bu noktada bir gerçeğin altını çizmekte yarar var; çözüm sürecinin başladığı andan şu ana kadar İmralı ile hiçbir şekilde pazarlık yapılmamıştır. Unutmayalım ki, AK Parti iktidarı terörle Kürt sorununu kesinlikle iki ayrı düzlemde değerlendirmiş ve Kürt sorunu konusundaki demokratikleşme adımlarını da Kürt halkının en doğal insani haklarının iadesi olarak görmüştür. Çünkü temel insan hakları hiçbir şartta pazarlık konusu yapılamaz. Yani, AK Parti iktidarı Kürt sorunu konusundaki adımlarını bugüne kadar nasıl PKK’ya rağmen atmışsa, bundan sonra da süreç bitse bile demokratikleşme hamlelerine devam edecektir. Ayrıca, geçmişte PKK’nın demokratikleşme adımlarını sabote ettiğini de unutmayalım.
İşte bu çerçevede, bugün Kandil’in dayatmaya çalıştığı ‘anadilde eğitim’ ve ‘vatandaşlık tanımı’ gibi konular bir anayasa değişikliğini gerektirmektedir ve sadece AK Parti iktidarının tek başına halledebileceği bir sorun da değildir. Ve zaten sürecin başında da böyle bir talepte bulunulmamıştır. BDP ve KCK da çok iyi bilmektedir ki, anayasa değişiklikleri ancak bütün partilerin uzlaşmasıyla yapılabilir. Dolayısıyla, şimdi Kandil’in yükümlülüklerini yerine getirmediği halde yeni yeni bahaneler icat etmesinin reel bir karşılığı yoktur.
Peki, Kandil neden şimdi oyunbozanlık yapmaktadır?
1-Kandil, bugüne kadar sadece silahla ayakta kalabilmiştir ve varlığını sadece silaha borçludur. Bu yüzden, bütün bağlılık açıklamalarına rağmen Öcalan’a karşı direnmektedir.
2-Çözüm sürecinde silahın aradan çekilmesiyle birlikte Güneydoğu’da siyasi ve toplumsal hayat normalleşmeye başlamıştır. Bizzat KCK’nın kendi yaptırdığı anketlere göre, özellikle AK Parti ile BDP’nin yarıştığı ilçelerde AK Parti’nin oy oranını yüzde 20 ila 30 arasında artırması Kandil’i telaşlandırmıştır.
İşte şimdi, silahsız yarışta kaybetme telaşına kapılan KCK, bölgedeki kitlesini diri tutmak için çarşamba günü AKŞAM’ın manşetinde yer alan üç aşamalı kaos planını devreye sokmaya çalışmaktadır. İki hafta önce sokak eylemlerini başlatan KCK, bu hafta içinde çekilmeyi durdurduğunu açıklamış, şimdi de okul boykotuna hazırlanmaktadır.
Herkes bilmeli ki, bütün Türkiye’yi umutlandıran ‘çözüm süreci’ni kim dinamitlerse bu yıkımın altında kalır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.