Rapordan Çarpıcı Bölümler – 4

Bakanlıkta beklenen atamalar nihayet gerçekleşti. Düzgün, dürüst ve namuslu insanlar yavaş yavaş gümrük camiasında yerlerini alıyorlar. Atamalar bayram sonrasında yine devam edecek ve bende her zamanki gibi bu sütunlarda tüm gelişmeleri paylaşacağım. Buradan bana bir takım mesajlar gönderip, hiçbir değişikliğin olamayacağını bu kalelerin asla yıkılamayacağını söyleyen kişilere de seslenmek istiyorum: Ortada kale male kalmadı artık hepiniz görmüşsünüzdür!

'Rapordan Çarpıcı Bölümler - 3' başlıklı köşe yazımı, geçtiğimiz haftalardasizlerle paylaşmıştım. 4. bölümünü ise, bugün siz değerli okurlarıma aşağıda birebir aktarmaya başlıyorum.

Bu arada değerli okurlarım; Mübarek Kurban Bayramınızı da en içten dileklerimle kutluyorum.

Evet, şimdi çarpıcı raporun 4. bölümünü yine noktasına virgülüne dokunmadan olduğu gibi sizlerle paylaşıyorum, buyurun bakalım:

“13.04.2012 günü saat 17:21 sıralarında Şenol İKİZ’in Barbaros Hayrettin AKSOY arasında yapılan görüşmede, Neşet AKKOÇ’un belki bir tanesinde teminat alırız ve gerisini bırakırız soruşturma gelen kadar dediği, ancak soruşturma sonucu olumsuz geldiği takdirde paravan, gayri faal bir tabela firması olan ve sabıkalı göstermelik şahıslar adına faaliyet gösteren bir firmadan bu vergilerin nasıl tahsil edileceği ve bu kapsamda yaklaşık % 124’lere  (%87 anti damping, %20 ek gümrük vergisi ve %8 gümrük vergisi ve bunların KDV’si) varan vergilerin garantisiz bırakalacağının göz önünde hiç bulundurulmadığı; yine bu doğrultuda Neşet AKKOÇ’un nasıl yapıyorsanız yapın menşe yazısı getirin dediğinin, ilgili Almanya’da yetkili yerlerin adını verdiğinin ve zaten Almanya yurt dışı yazılarına cevap vermediğinden yazıyı da göndermez dediğinin görüldüğü (Nitekim Almanya Maliye Bakanlığı’nın AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü kanalıyla yapılan yazışmalara muhtelif gerekçelerle genelde cevap vermemektedir. Geçmişte Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü yaptığı ve Kaçakçılık İstihbarat ve Narkotik Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’nün kendisine bağlı olduğu düşünüldüğünde Neşet AKKOÇ’un bu hususu iyi bildiği değerlendirilmektedir.) yine Neşet AKKOÇ’un kaçakçılık örgütü üyesi şahısların Rusya’ya yapmış oldukları ihracatlarla ilgili olarak Rusya bizden cevap isterse vermeyiz diyerek bunları koruduğunun anlaşıldığı; tüm bu hususlar göz önüne alındığında Müsteşar yardımcısı Neşet AKKOÇ’un kaçakçılık örgütü üyelerine yol gösterdiği ve yardım ettiği sonucunun ortaya çıktığı (konuşmalar her ne kadar üçüncü şahıslar tarafından yapılsa da Neşet AKKOÇ’un olay kapsamında bunlarla irtibatlı olduğuna dair HTS kayıtları mevcuttur.);

13.04.2012 günü saat: 18.43 sıralarında Şenol İKİZ ile Barbaros Hayrettin AKSOY arasında yapılan görüşmede; Barbaros’un ‘abi hallettin mi yaa, alabildin mi hallettin mi’ dediği, Şenol’un ‘halledecek şimdi çocuğu okuldan almaya gitmiş de’ dediği, Barbaros’un ‘o zaman kadar bekleyecek misin’ dediği, Şenol’un ‘İbrahim abiyi mi’ diye sorduğu, Barbaros’un ‘evet’ dediği, Şenol’un ‘yok ben İbrahim abiyi şimdi gönderdim, üzerimde ne var ne yoksa birazda verdim ona, dedim abi senin biletini filanda aldım sen git dedim çıktım ben şimdi de’ dediği, Şenol’un ‘şimdi burdaki adamlara ben dedim ki, burdaki Neşet bey olsun öbürüne olsun o Erkan bey Menşei bölümü başkanı varya onlarla Erkan beylerle falan hepsiyle tanıştırdılar bizi, o Erkan menşeinin başındaki olan diyor ki bölge müdürü diyo bunun diyor sorumluluğunu üzerine almazsa diyor olay bana kadar gelir bana olay niye gelir diyor büyüdüğü için gelir diyor, onlar diyo okun karşısında durmayacak ben duracağım diyor, böyle bi saçmalık olmaz diyor burada diyo teminat istiyorlarsa bunlara birini serbest bıraktılar zaten bunlara versinler diyo zaten tamam mı bize tırın birini verdiler diye onu versinler diyor, diğerini de teminat alsınlar madem diyor burda da diyo almaları gereken teminat % 8 diyor, % 8 teminat alırsa alacaklarsa o zaman dedim hemen alsın yani ben sana gelmem yani % 8 yani, ondan sonra dedi ki yok işte dedi hepsi dedi şöyleler baktılar ondan sonar iyice incelediler mincelediler doğru dedi siz dedi % 87 nin üzerinde dampinginiz varmış bi de damping mi varmış neymiş bu bu alınması gerekiyor dedim, 500-600 bin dolarlık mal yapıyo bu bunun dedi teminatını kim verebilir yaa ya böyle şey şey ben dedim Almanyada bu adamla diyo ortaklığa girmiş ortaklık bi şeye girmişim ben dedim;”

Değerli okurlarım; rapor çok uzun olduğundan sadece sizleri sıkmadan belirli bölümler halinde aktarmaya çalışıyorum.  Şimdi devam bölümünde, namuslu ve dürüst bir şahsiyet olan Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Mustafa IŞIKda (aşağıda okuyacaksınız) bu tarz olayların içine çekilmeye çalışılıyor. Dolayısıyla raporun 189. Sayfasını aşağıda yazarak sizlerin takdirine bırakıyorum:

“;konuşmalardan gerek Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 25.04.2012 tarihli 10020 sayılı yazısını imzalayan menşe dairesi sorumlusu Erkan ERTÜRK gerekse Müsteşar yardımcısı Neşet AKKOÇ’un olayın gerçek boyutlarını bildikleri ve bu kapsamda Mustafa IŞIK işim içine katılamazsa okların kendilerine yöneleceğini söyledikleri ve olaya Mustafa IŞIK’ı da katarak kendi durumlarını kamufle etmeye çalıştıkları; nitekim gümrük müdürlüğü, bölge müdürlüğü ve gümrükler genel müdürlüğü arasında 13.04.2012 tarihinde başlayarak planlı yazışmaların yürütüldüğü ve en sonunda –eşyanın menşeinin gerçeği yansıtmadığı konusunda Ankara Gümrük Müdürlüğü 11.04.2012 tarihli heyet tutanağında somut bulgu/tespit/karinelerin kayıt altına alınmasına rağmen- her bir beyanname kapsamı eşyadan teminat alınmaması ve eşyaların teslim edilmesi yönünde söz konusu yazıyla Ankara Gümrük Müdürlüğü’nün talim atlandırıldığı; yine konuşmada bahsedilen dilekçenin ise Bi-Fa firması adına Ankara Gümrük Firmasına eşyaların teminat alınmaksızın ithali/teslim edilmesi talepli 12.04.2012 talepli dilekçe olduğu; Bi-Fa firması tarafından verilen söz konusu dilekçenin incelenmesinde, gümrük idaresini tehdit edici, aşağılayıcı ve küçük düşürücü bir dil kullanıldığı, eşyanın Çin menşeli olduğuna dair ihbarların ve ithalatçı Bi-Fa firması Almanya ihracatçı firma firma hakkındaki şüphe halinin varlığına rağmen sanki gümrük idaresi suçluymuş gibi gösterildiği, dilekçenin üst perdeden suçlayıcı bir tarzda yazıldığı, idarenin şüphe durumunda gerekli tedbirleri alması ve araştırma yapması konusundaki takdir hakkını kullanmasının sorgulandığı, tüm şüphelere rağmen sanki gümrük idaresinin hazine kayıplarını önlemek ve ileride yüksek damping vergisine ve ek vergiye tabi eşyalardan teminat alınmamasından kaynaklanacak telafisi imkansız zararları önüne geçmek için gerekli gördüğü tedbirleri almasının da sakınca varmış gibi gösterildiği, dilekçenin dürüst yükümlünün haklarını korumak için gümrük idarelerine verdiği dilekçelerler üslup ve içerik olarak bağdaşmadığının görüldüğü; Şenol İKİZ’in 13.02.2012 tarihinde kullandığı ‘çünkü iki gün önce söylediler işte bir görüşelim’ ibaresininden örgüt üyesi şüphelilerle gümrük yetkililerinin 11.04.2012 tarihinde de kontak ve ilişkilerinin olduğu, bu ilişkinin verdiği güven ve güçten hareketle böyle bir üslubun kullanıldığı;”

Raporun devamı, yine her zamanki gibi bu sütunlarda olacak!..

YAZARIN NOTLARI

1-) Ambarlı Gümrüğü’nden oyuncağı başka eşya beyan ederek çeken firma kim?

A) Bu firma cezaya düşmüş müdür?

B) Ceza ne kadar TL’dir?

Cevap veriyorum: A- Evet firma cezaya düşmüştür. B- Cezası da tam tamına 400 Bin TL’dir. Veee firma ise, onu da büyük harflerle yazıyorum: Y…….  K….

Birde bu firmayı İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’nde Kim veya Kimler Kurtarmıştır?

2-) Bazı gümrüklerde çalışan özelliklede bir zamanlar pasif görevde olan muayene memurları, şimdilerde aktif yerlerde çalışınca bir anda aleyhinde oldukları müdürlerinin hamisi pozisyonuna geçmişlerdir; ne demek istediğimi anlayan anlamıştır herhalde bu kişilerin kim olduğunu da yine bu sütunlarda açıklayacağım.