Referanduma karşı çıkanlar seviniyor
Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa Polisevi'nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin iç ve dış gündeminin yoğun olduğunu, iç gündeme bakıldığında birkaç gün önce 12 Eylül 1980 darbesini yapanlarla ilgili yargının önemli bir karar verdiğini söyledi.
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında verdiği cezalarla ilgili açıklamalarda bulunan Arınç, "12 Eylül 1980 darbesini yapanlarla ilgili yargımız önemli bir karar verdi ve hayatta bulunan Milli Güvenlik Konseyi üyelerinden Kenan Evren ve Şahinkaya'nın müebbet ağır hapsine hükmetti. Türk Ceza Kanunu'nun 146. maddesi gereğince anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, hükümeti darbe ile sonlandırmak gibi suçlamalarla. Bu Türk siyasi tarihinde ilk defa oluyor" dedi.
Türkiye'de 1960'ta ve 12 Eylül'de askeri darbe olduğunu hatırlatan Arınç, bu dönemlerde ordunun fiilen yönetime el koyduğunu ve meclis ile siyasi partilerin kapatıldığını aktardı. Bu zaman aralıklarında muhtıraların da yaşandığını dile getiren Arınç, şunları kaydetti:
"Ama darbecilerden hiç hesap sorulmamıştı. 12 Eylül 2010 referandumuyla darbecileri koruyan hükümler anayasadan çıkarıldı. Bu anayasa referandumuna ve anayasa değişikliğinin meclisten geçmesine sadece AK Parti grubu vesile oldu. CHP reddetti, oylamalara bile girmedi. MHP reddetti, oylamalara girmedi. O zaman BDP'liler ve DTP'liler vardı. Onlar da oylamaya katılmadılar. AK Parti tek başına meclisten çıkardı, milletimizin önüne götürdü. Milletimiz de yüzde 58 oyla bu anayasa değişikliğine 'evet' dedi. Dolayısıyla geçici 15. maddenin koruması kalkınca darbecileri koruyacak bir yasal zırh kalmamış oldu. O zaman bütün muhalifler 'Siz bunu yapamazsınız. Maksadınız başkadır. Siz ülkeyi bölüyorsunuz, parçalıyorsunuz' gibi saçma sapan laflar etmişlerdi. Oysa bugün her olayda görüyoruz ki 12 Eylül 2010 referandumuyla anayasa değişikliğini önümüze getiren her şey Türkiye'nin demokratikleşmesine, özgürleşmesine, sivil asker ilişkilerinin normalleşmesine, cuntalar ve darbeler döneminin kapanmasına yol açtı. Hiç kimse bugüne kadar ne Kenan Evren'in ne de arkadaşlarının yargılanacağını ve bu mahkeme sonucunda da idam olsaydı idam, idam olmadığı için ağırlaştırılmış müebbet, yaşlarına hürmeten de müebbet ağır hapis cezasıyla cezalandırılacağını düşünemezdi. Bunu gerçekleştiren Türk yargısıdır. Ona bu izin ve imkanı veren AK Parti'nin meclisteki mücadelesi ve milletimizin de yüzde 58'le 'evet ben artık Türkiye'de darbe istemiyorum. Kim aklından darbe geçiriyorsa yargılanmalıdır ve sonucuna katlanmalıdır' hükmünü veren milletimize teşekkür etmemiz lazım."
"ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KARARIYLA NE KADAR MAHÇUP OLSALAR YERİDİR"
Arınç, ''Balyoz Planı'' davasındaki Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından yaşanan tahliyeleri değerlendirirken, şunları söyledi:
"Mahkemeler tüm sanıklar için tahliye kararı verdiler. Kimisi 5, kimisi 3 yıl sonra kimisi 2 yıl sonra kaldıki her biri 20 yıl veya 18 yıla mahkum edilmişken, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararıyla ve ilgili mahkemelerin de tahliye kararı vermesiyle davada tutuklu sanık kalmadı. Bu son yollarda yaşanan önemli olaylardan, belki de çok önemli sonuçlar doğurabilecek olaylardan bir tanesidir. Kim karar verdi. Anayasa Mahkemesi, ona bu yetkiyi kim vermiştir 12 Eylül 2010'da referandumu yapılan anayasa değişikliği. Kim karşı çıkmıştı buna CHP, MHP ve diğerleri. Bunu kim savunmuştu, AK Parti. Tarihin garip bir tecellisine bakın ki o gün hayır diyenler ah ne iyiymiş, Allah senden razı olsun Anayasa Mahkemesi, sen olmasan halimiz ne olacaktı diye sevinç çığlıkları atıyorlar. Demekki özgürlük, demokratikleşme böyle bir şey. O yüzden diktatörlüktü, demokraside geriye gidişti filan deyip, Başbakanımızı veya hükümeti suçlamaya kalkanlar Anayasa Mahkemesi'nin bu kararıyla ne kadar mahçup olsalar yeridir" dedi.
"TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALAN BİR NOKTAYA RASTLAMADIK"
Irak'taki gelişmelere de değinen Arınç, "Tabii yurt dışındaki göstergelerde halen takibi süren bildiğiniz gibi Musul'daki konsolosluk görevlilerimizin ve önceden bir şekilde alıkonulan kamyon şoförlerimizin, tır şoförlerimizin durumudur" diyen Arınç, "Bu konuda gelişmeler olumlu istikamette var ama henüz bu yurttaşlarımızla kucaklaşabilmiş değiliz. Sonradan 60'a yakın şoför veya işçi diyelim, onların içinden bir şekilde alıkonulan 15 arkadaşımızın bir şekilde kurtulduğunu biliyoruz. Ama önceden yani bir hafta öncesinden beri takip ettiğimiz olaylarla ilgili, yerlerinin muhkem olduğunu, sağlıklarının yerinde olduğunu ama henüz serbest bırakılmadıklarını vaya bizim tarafımızdan teslim alınmadıklarını söyleyebilirim" ifadesini kullandı.
Bölgeyle ilgili dünya siyasetinde de yaşanan gelişmelerin olduğunu aktaran Arınç, şöyle devam etti:
"Bölgeyle ilgili gelişmeler var, Başkan Obama'nın açıklamaları var, Avrupa Birliği'nden gelen açıklamalar var. Türkiye'nin aldığı tedbirler var. Irak'ın içerisinde sonunda bir mezhep savaşına gidilmemesi ve Irak'ın bölünmemesi açısından hem Türkiye'nin hem de bölge ülkelerinin müdahil olduğu birtakım çalışmalar var. Dolayısıyla dış politikamızda veya bölgemizde yaşanan olaylar konusunda da Türkiye'nin çok dikkatli çok titiz bir takip içinde olduğunu hepimiz söyleyebiliriz. Umarım ki arkadaşlarımıza kısa bir zamanda kavuşmamız da mümkün olabilecek."
Arınç, "Bu tür örgütler hem propagandayı çok severler hem tehdidi ve panik havası meydana getirmeyi çok arzu ederler. Ama biz örgütün, buna benzer örgütlerin hem yapılarını hem hedeflerini çok iyi tahlil ediyoruz. Bunların içinde Türkiye'yi hedef alan bir noktaya rastlamadık" diye konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.