Suriye’de yaşanan savaştan kaçarak İstanbul’a gelen Kürt işçiler, “komisyon” adı altında ucuz iş gücü olarak tekstil atölyelerine satılıyor. İnsan tacirleri işçi başına 100 lira alırken, atölye sahipleri de mülteci işçileri karın tokluğuna köle gibi çalıştırıyor.
Suriye’nin Kobani kentinde yaşayan ve iç savaş sonrasında Türkiye’ye gelen E.M, “Yiyeceğimiz, hiçbir şeyimiz yoktu. Bütün halk zulüm altında, büyük bir savaş var şu an orada” dedi. Bölgede geçimlerini sağlayabilecekleri iş imkanlarının olmadığını söyleyen E.M, şöyle devam etti: “Çalışılacak bir iş yok orada. Savaş her tarafı sarmış durumda. Halk fukara ve perişan bir durumda. Öte yandan yiyecek sıkıntısı da yaşanıyor” diye konuştu. Suriye’den ayrıldıktan sonra ilk olarak Federal Kürdistan Bölgesi’ne gittiğini ardından da İstanbul’a geçtiğini ifade eden E.M, “Buraya geldikten sonra iş arıyorduk, bu işyerini de gittiğimiz başka bir işyerinde olan işyeri sahibinin teyzesinin oğlu üzerinden bulduk. Burada işe başladık ve 45 gündür de buradayız” dedi.
‘UCUZ İŞ GÜCÜ İÇİN’
Daha önce farklı bir tekstil atölyesinde çalıştıklarını ve orada ismini bilmedikleri bir kişi tarafından şu an çalıştıkları tekstil atölyesine gönderildiklerini ifade eden E.M, “Buraya gelip bizi sattı. Evet, bizi buraya sattı. Şöyle ki, bizim ilkin haberimiz yoktu. Yaklaşık 10 gün sonra haberimiz oldu bu olaydan. Biz normal çalıştığımızı sanıyorduk. Yalnız sonrasında duyduk ki, bizi buraya getiren kişi bizim burada çalışmamız karşılığında işyeri sahibinden 100 TL almış” diye konuştu. E.M. yaşadıklarına tepkisini şöyle dile getirdi: “Biz insanız, hayvan değiliz ki çalıştırılmak için satılalım.”
Suriye’nin Afrin (Efrin) kentinden gelen ve daha önce de tekstil atölyesinde çalıştığını söyleyen S.M de “Bunlar insan alıp satıyorlar resmen. Koyun gibi, hayvan gibi davranıyorlar insanlara” diye konuştu.
SATILMAYAN KİMSE YOK!
Daha önce çalıştıkları iş yerinde, patron tarafından ücretleri verilmeden işten ayrılmak zorunda kaldıklarını belirten E.M, “Bunun öncesinde de 2 gün başka bir yerde çalıştık. Yalnız o, işçilere para vermiyordu. Eğer ki isterse bizi Suriye’ye geri gönderebileceğini söylüyordu. Burada çalışan işçilerin kaçaklık durumunu bilerek bunu söylüyordu” dedi. İşçilerin bu durumunun kaçak işçi çalıştıran patronların elinde koz olduğunu vurgulayan E.M, şunları dile getirdi: “Buraya gelen bütün işçiler bu yöntemle satılıp, satın alınıyor. Yani satılmayan kimse yok. Bu kişilerin işyeri sahiplerinin yanında telefon numaraları var ve sürekli irtibat halindeler. Birine satamazsa diğerlerine yani başka patronlara satıyorlar.” İnsan ticareti yapan kişinin adını bildiğini söyleyen E.M, “Ama hiç görmüyoruz. Arkadaşları getiren kişinin adı Rizgardı. Beni ve diğerlerini getiren kişinin ismi ise Heriman ya da Erman’dı. O da Rizgar adlı kişi de Kürt. Bitlisliydiler. Yalnız soy isimlerini bilmiyoruz. Zaten bizi buraya bıraktıktan sonra da hiç görmedik onu” diye konuştu.
DAHA AZ ÜCRET ALIYORUZ!!
Çalıştıkları tekstil atölyesinin mutfak kısmında kaldıklarını söyleyen E.M, “Biz burada atölyede 7 kişi beraber yaşıyoruz. Hem çalışıyoruz, hem de geceleri kalıyoruz. Salih ve kardeşi bir yatakta, biz 5 kişi de aynı yerde kalıyoruz” dedi. Aynı atölyede çalışan ve Türkiye vatandaşı olan işçilerden daha az ücret aldıklarını ifade eden E.M, “ Onlar bizim 2 katımız alıyor. Kaldığımız yer de dar, dediğim gibi 7 kişi beraber. Ama mecburen sabaha kadar idare ediyoruz” dedi. E.M. Suriye’den geldikleri için kimsenin kendilerine ev vermediğini söyledi. EVRENSEL