Antalya
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Antalya'nın Serik ilçesindeki bir otelde düzenlenen "Narkotik Suçlarla Mücadele Değerlendirme Toplantısı"nda, 2017 yılında uyuşturucuya bağlı ölümlerin 941'e yükselmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aile babası hassasiyetiyle "Ne gerekiyorsa yapın." yönünde kendilerini talimatlandırdığını, fiziki imkanlar ve mevzuat açısından da her türlü desteğini verdiğini söyledi.
Uyuşturucu ile mücadeleye yılmadan, yorulmadan devam ettiklerini dile getiren Soylu, "Uyuşturucuya bağlı ölümleri 941’den 314’e düşürdük. 2021 senesinde rakamlar 190’larda. Adli Tıp Kurumu'nun rakamları 3-4 ay geriden geliyor. Bu düşüş devam edecektir. 2016 yılında 88 bin uyuşturucu operasyonu gerçekleştirirken 2021 yılında bunu 3 katına çıkartarak 217 bine çıkardık." dedi.
Türkiye’nin çeşitli illerinde gerçekleştirilen operasyonlarda rekor sayıda uyuşturucu maddeler ele geçirdiklerine dikkati çeken Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2021 yılında Cumhuriyet tarihi rekorlarını kırarak 22 ton 234 kilogram eroin, 2 ton 841 kilogram kokain ele geçirdik. 2021 yılında ayrıca 5 ton 518 kilogram metamfetamin, 8 milyon 454 bin 308 adet sentetik ecza ele geçirdik. Bunlar da Cumhuriyet tarihi rekorlarıdır. Geçen yıl 70 milyon kök kenevir yakaladık."
Uyuşturucu operasyonlarının sabaha karşı yapılmaması gerektiğini ifade eden Soylu, "Gündüz milletin gözü önünde yapalım. Gece yapıyoruz uyuşturucu operasyonlarını çok anlatamıyoruz. Gündüz basalım, alalım. Gündüzün gözünde Türk polisinin, jandarmasının nasıl mücadele ettiğini herkese aleni bir şekilde ortaya koyalım. Bunu bütün Türkiye’ye aynı şekilde yayalım." diye konuştu.
"Küresel terör örgütleri DEAŞ'tan PKK'ya kadar tamamen bu işin içindedir"
Artık hiçbir sorunun ülkelerin kendisine ait olmadığına dikkati çeken Soylu, yerel sorunların uluslararası boyutu olduğunu kaydetti.
Bakan Soylu, küresel bir sorun olan uyuşturucunun bir ayağında terör, kaçak göç, bir ayağında da organize suç ve sınır aşan suçların yer aldığını vurguladı.
Uyuşturucu konusunda hem kullanım hem de üretim alanında dünyadaki rakamlarda çok ciddi yükselişler olduğunun altını çizen Soylu, "Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin geçen haziran ayında yayınladığı dünya uyuşturucu raporuna göre 2019 yılında dünya çapında 15-64 yaş aralığında 275 milyon kişi hayatında bir kez uyuşturucu kullanmış. Oysa bu rakam 2010 yılında 226 milyondu. Yani yüzde 21,6'lık bir artış, 49 milyon kişi bu süreçte uyuşturucuya yeni başlamış. Bunlar tespit edilebilen. Dünya nüfus artış oranından fazla." dedi.
Dünyada 1990 yılından sonra sentetik uyuşturucu maddelerin üretilmeye başlandığını aktaran Soylu, "Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı Merkezi verilerine göre her hafta yeni bir madde ekleniyor. Bu merkezin 2019 yılının sonunda izlediği 790 psikoaktif maddenin 53'ü ilk kez o yılda tespit edilmiş." diye konuştu.
Afganistan'da ABD müdahalesi sonrası 2017'de 9 bin ton ile uyuşturucu üretim rekoru kırıldığına işaret eden Soylu, şöyle konuştu:
"O tarihten bugüne kadar bu miktar 6 bin tonun altına inmedi. Amerika'nın Afganistan'ı işgalinden sonra ortaya çıkan gelişme, sadece oradaki uyuşturucu üretim miktarını arttırmadı, sadece Afganistan'ı bir savaş cenderesi içerisine sokmadı aynı zamanda bütün dünyaya orada Amerika'nın ortaya koyduğu süreç başarısızlıklarının ve beceriksizliklerinin maliyetini yansıttı. Bir başka tehlike bu işin içerisindeki aktörlerle ilgili. Küresel terör örgütleri DEAŞ'tan PKK'ya kadar tamamen bu işin içindedir. Terörün finansmanı için uyuşturucu, bir açıdan da uyuşturucu geliri için terör örgütü. Birbirinden beslenen bir anlayış söz konusu. PKK özellikle Avrupa ile ilişkilerinde ikinci seçenek tarafındadır. Tam bir uyuşturucu ticareti örgütüdür ve neredeyse Avrupa uyuşturucu piyasasının tamamına hakimdir. Avrupalı dostlarımız bizim kırmızı bültenle aradığımız kaçak PKK'lılara koruma sağlarken, oturma izni verirken, gösterilerine terör örgütünün flamalarıyla kolaylık sağlarken, örgütün bu uyuşturucu yüzünü de kendilerinin bir maliyeti olarak kabul ediyorlar."
"Bizim kimsenin iftirasına, bizi oyalayabilecek sözlerine ayırabilecek vaktimiz yok"
Uyuşturucu ile mücadelede başarı kazanıldıkça terör örgütünün zayıfladığına dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:
"Terör örgütü operasyonları arttıkça uyuşturucu sevkiyatları azalıyor. Sınır kontrolleri güçlü şekilde gerçekleştirildikçe örgütün ve uyuşturucu kaçakçılarına darbe sayısı artıyor. 15 Temmuz'un ardından Türkiye'de yakalanan uyuşturucu miktarının yüzde 30'u Hakkari, Van ve Ağrı'da yakalanıyordu. Bu tablo tersine döndü. Şimdi yüzde 70'i bu illerde yakalanıyor. Uyuşturucunun yüzde 70'ini sınırlarda yakalayabilir duruma geldik. Uyuşturucunun doğudan batıya sevkini engelleyebilecek, terör örgütünün damarlarını kesebilecek bir anlayışı gerçekleştirdik. Bu tarihi bir başarıdır."
Ülkelerin uyuşturucu sorununa yaklaşma tarzlarında coğrafya, jeopolitik ve siyasi pozisyonlar nedeniyle farklılıklar olduğunu anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bazı Avrupa ülkeleri uyuşturucuyu bir sağlık sorunu olarak görüyorlar. Bazıları kişisel bir tercih olarak görüyorlar. Bazıları da bazı tür ve miktarlara kadar serbest bırakıp narkoshoplar açıyor, ücretsiz şırınga dağıtıyor. Onlar kendi gençlerini narkoshoplar açarak, şırıngalar dağıtarak ateşe atabilirler. Biz böyle bir yol tercih edemeyiz. Bizim çocuklarımız kıymetlidir. Pandemiden geçtik onlar yaşlılarını ölüme terk ettiler. Hem de bilerek ve isteyerek. Ama biz yaşlılarımıza vefa sosyal destek hattıyla maaşının ödenmesinden, ilacının evine götürmesine, market alışverişine kadar büyüklerimizin emrinde olduk. Biz başka medeniyetin çocuklarıyız. Biz 18 yaşına gelince çocuğunu kapı dışına atan bir millet değiliz. Anne babasını huzurevine terk eden bir millet de değiliz. Vicdanlı bir milletiz. Hiçbir gencin uyuşturucu komasına girmesine gönlümüz razı değil. Öyle olsaydı başka ülkelere giden uyuşturucuları yakalamak için Ege'de Akdeniz'de bir dünya zahmete girmezdik. Başka ülkelerde ortak operasyon düzenlemezdik. Yanlış anlaşılmasın uyuşturucu operasyonları da bedava değil. Yüksek maliyetli, zahmetli. Hakikaten yüksek riskli işlerdir."
Geçen yıl meclis kürsüsünden, televizyon ekranlarından, tartışma programlarından kendilerine çok akıl veren olduğunu dile getiren Soylu, "Bu teşkilat, sahada emek verenler, geçen yıl büyük haksızlığa uğradılar. Yalan yanlış bilgilerle yanlış tercümelerle ve siyasi ergenlerin ortaya attığı iftiralara uğradılar. Ne olursa olsun yılmadık, yalpalamadık. Motivasyonumuzu yüksek tuttuk. Başarı çizgimizi düşürmedik. Uyuşturucu işinin vehameti bize böyle bir izin vermemektedir. Bizim kimsenin iftirasına, bizi oyalayabilecek sözlerine ayırabilecek vaktimiz yok." değerlendirmesinde bulundu.
Uyuşturucunun hem gelecekle hem de güvenlikle ilgili bir sorun olduğunu kaydeden İçişleri Bakanı Soylu, şöyle konuştu:
"Uyuşturucu PKK'nın önemli bir finans kaynağıdır. Onların para kaynağını kestiniz, kuruttunuz. Aç bıraktınız. En önemlisi ne yaptınız biliyor musunuz? Amerika ve Avrupa'nın bazı ülkeleri gölgede terör örgütlerine yardım ediyorlardı. Para kaynakları kesilince mecburen kendi bütçelerini açık etmek zorunda kaldılar. Biz, '1960 darbesi Batı'nın operasyonudur, Türkiye'nin büyümesi ve gelişmesi için her atılan adımı engelleyen Batı'dır' dediğimizde klasik solcular hep aynı değerlendirmeyi ortaya koyar, memleket yönetmeyi bilmedikleri için karşı karşıya kaldıkları sıkıntıları da değerlendiremedikleri için hep bizi suçlayan bir tavırla 'Hep Batı'ya kabahat buluyorsunuz kendi yönetim eksikliğinizi gidermeye çalışıyorsunuz.' ifadelerini kullanırdı. Gözünüz görüyor mu şimdi Batı'nın ne yaptığını, terör örgütlerini nasıl desteklediğini, Afganistan'ı nasıl çoraklığa çevirdiğini?"
2021 yılında uyuşturucu suçu nedeniyle 26 bin 788 kişi tutuklandı
Türkiye'nin coğrafi konum dolayısıyla uyuşturucu meselesinde riskli bir konumda olduğunu aktaran Soylu, "Doğu'dan gelen doğal uyuşturucunun Avrupa'ya, Avrupa'da üretilen sentetiğin de doğuya transferinde geçiş noktasıyız. 2019'da tüm dünyada yakalanan eroinin yüzde 21'ini, Avrupa'nın tamamında yakalanan ekstazinin 1,9 katını biz yakaladık. Uyuşturucu neredeyse, satıcısı neredeyse yılmadan, yorulmadan, bir tanesini bile sahada bırakmadan mücadelemize devam ediyoruz. Sahaya sıkı şekilde bastık. 2016 yılında 7 bin 641 tutuklama gerçekleştiriyorduk. Gizli soruşturmacı meselesi bu anlamda can simidimiz oldu. 2021 yılı itibarıyla 26 bin 788 tutukluya, tüm zamanların en yüksek yıllık tutuklama sayısına ulaştık. Bu kolay bir iş değildir. Halen cezaevlerinde uyuşturucu suçundan 100 binin üzerinde kişi bulunmaktadır. Bu kadar sert ve doğru bir şekilde gerçekleşmemiş olsaydı bugün vah halimize olurdu. 2021 yılında 283 bin şüpheliye gözaltı işlemi yaptık." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de ilk kez uyuşturucudan suç gelirleri operasyonları yaptıklarını belirten Soylu, "Terörle mücadelede bir tek terörist kalmayıncaya kadar mücadelemiz devam ettireceksek uyuşturucuyla mücadeleyi de aynı anlayışla yapacağız. Uyuşturucunun en çok kullanıldığı yerlerin yüzde 48 ile kendi evleri, yüzde 27 ile de metruk binalar olarak tespit ettik. Uyuşturucuyu evinde kullananların yüzde 80'i ailesiyle yaşıyor. En İyi Narkotik Polisi Anne Projesi'ni bunun için başlattık. Türkiye genelinde tespit ettiğimiz 109 bin 114 metruk binanın 74 bin 28'ini yıktık, 11 bin 562'sini rehabilite ettik. Diğerleriyle ilgili de işlemler devam ediyor." dedi.
Bakan Soylu, uyuşturucuyla mücadelede tamamen veriye dayalı, bilimsel yöntemlerle çalıştıklarına dikkati çekerek, "Uyuşturucu satıcılarına önemli bir darbe vurduk. Bu yıl uyuşturucu satıcılarını sahada hareketsiz bırakmalıyız. Bizi eleştirdiler biliyorsunuz. 'Uyuşturucu satıcılarının ayağını kırın' demiştim. İyi onlar çocuklarımızı zehirlesinler biz de öküzün trene baktığı gibi bakalım. Böyle bir şey olabilir mi? Bu söylediğim söz sonrası 941 ölüm 314'e düştü, Cumhuriyet tarihinin en büyük yakalamalarını yaptık." diye konuştu.
Metamfetaminin bu yıl birinci derecede riskleri olduğunu dile getiren Soylu, "Bunu sahaya yaymak, çoğaltmak suretiyle çocuklarımızı zehirlemek istiyorlar. Bunun satıcısı, dağıtıcısı her kim varsa biçmek zorundayız. İkinci riskimiz genetiği değiştirilmiş esrar olarak nitelendirdiğimiz skunk. Doğu ve Güneydoğu'da kök kenevirin yerini almaya başladı. Buna hayat hakkı vermemeliyiz. Yani bu konuda da organizatörleri ve suçluları nerede buluyorsak gereğini yerine getirmeliyiz. En önemli meselelerden bir tanesi sentetik ecza meselesi. Biz sahaya bastıkça onlar gidip eczaneleri tehdit edip birtakım ilaçları illegal bir şekilde temin etmeye çalışıyorlar. Buna imkan vermemeliyiz. Bütün bunlarla birlikte en önemli riskler eroin, esrar ve uyuşturucu sentetik haplar. Bütün bunlarla mücadele etmek bizim sorumluluğumuzdur." değerlendirmesinde bulundu.
Toplantı, 3 Şubat'ta sona erecek!
AA