Yalan söylemiyorum...!
Tam 33 askerimizi, 33 fidanı öldürülürken gördüm..33 körpe bedenin çaresizliğini, çırpınışını gördüm...
Yıl 1993 yılı olmalı. Yine yanılmıyorsam İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış Sabri Uzun, İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde Terör ve İstihbarattan Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı, Zeki Çatalkaya Terörle Mücadele Şube Müdürü, Altan Yenice İstihbarat Şube Müdürü ve rahmetli Fahrettin Coşkun Özel Harekat Şube Müdürlüğü yapıyordu..
EN ÖNEMLİSİ BİR KASETTİ!
PKK terör örgütüne ağır darbeler indiren bu ekip, Hatay semtinde örgütün hücre evine baskın düzenlemiş, gece boyunca süren çatışma sonrasında hücre evi çökertilmişti. Teröristlere ait lüks evde onlarca örgütsel döküman ve propaganda malzemeleri ele geçirilmişti. Ele geçirilen bir malzeme arasında en önemlisi bana yani bir gazeteciye göre bir kasetti. Bu kaset PKK'lılar tarafından çekilen Taşdelen Karakolu baskınıydı.
KASET ŞÖYLE BAŞLIYORDU
Adliyeden ele geçirdiğim kaset şöyle başlıyordu. Teröristler sabah kalkıyor, kahvaltılarını ediyor, Taşdelen Karakolu krokisi üzerinde dökecekleri Metmet'in kanı için planlar yapıyordu. Daha sonra katırlara ağır silahlar ve mermiler yerleştiriliyor, sınırdaki Taşdelen Karakolu'na doğru harekete geçiliyordu.. Vakit öğleni bulduğunda önce yemek yeniliyor sonra halay çekiliyordu. Sonrasında ise karakolun üzerindeki tepelere yerleşiliyor, kanlı baskın için hazırlıklar tamamlanıyordu..
SAAT 02.00'ı GÖSTERDİĞiNDE..
Kasetteki görüntünün üzerinde saatte 02.00 'Zabah' yazıyordu. Sonra, sonrası vahim, sonrası tüyler ürpertici sonrası çok düşündürücüydü. Teröristler karakolu 02.00 itibariyle yaylım ateşine tutuyorlardı..Karakoldan ise iki, üç cılız karşılık. Direniyordu Mehmetçik kendilerine ulaşacak yardımı bekliyordu..Saat 3, 4, 5,6, 7 olmuştu. PKK'lı teröristlerin yaylım ateşi ve roket atışları tüm hızıyla sürüyordu..Arada sesler duyuluyordu. Teröristler 'Nizamiyeye, koğuşa depoya' diye nişancılarını uyarıyorlardı...
"STAR TV'NİN POLİS MUHABİRLİĞİ YAPIYORDUM"
Mehmetçik tüm bu koşullarda direniyor, vatan toprağını koruyor, al sancağı yere düşürmemeye çalışıyor, teröristlerin başının üzerinde uçacak hiç olmazsa bir helikopterin uçmasını bekliyorlardı. Ama ne yazık ki, ne düşündürücü ki....
Gün ağarmış, saat 8,9 derken kahreden o sahne...Hala beni yatağımdan kaldıran ,rüyalarıma girer o kahreden görüntü. Saat 10.00 gösterdiğinde teröristlerin roketinden çıkan kahpe mermi karakolun mühimmat deposunu vuruyordu. Şiddetli bir patlama ardından cılızda olsa açılan karşı kesiliyordu. Mehmet artık helikopteri beklemiyordu. 33 örpe beden, hayatlarının baharındaki bedenler şahadete ermişti.. O zamanlar İnter Star TV'nin polis muhabiriydim.
HANİ 'NE İŞİMİZ VAR?' DİYORSUNUZ YA SURİYE'DE
Büroda izlemiştik kaseti. Temsilci Hakan Atis kamereman Samet Üney diğer büro çalışanları. Önce ağladığını gizleyenler sonra sinirlerine hakim olamayıp hıçkırarak ağlayanlar. Kaset haber bülteninizde yayınlandı mı demeyin orası ayrı bir yazı, ayrı bir rezalet. Hafızamdan silinmeyen bu görüntüleri neden yıllar sonra yazdığıma gelince....
İşin peşini bırakmadım. 33 bedeni katleden teröristlerin nereden karakola sızdıklarını araştırdım Teröristler 'hani ne işimiz var Suriye'de' diyor ya entel yorumcular, bölgeye bir kez bile gitmemiş ipek fularlı terör uzmanları, bir partiye entegre olup kemikleşmiş at gözlüğü ile olayları değerlendiren ağabeyler, ablalar falan...Bilmek lazım, okumak, araştırmak lazım, vatana ihanet eder gibi konuşmamak, yorum yapmamak lazım
Teröristler Suriye'den ve Irak'tan gelmişlerdi. Başlarında da Suriye'de ve K.Irak'ta misafir edilen (isimlerini yazmayayım) sözde üst düzey yöneticileri vardı. 33 bedeni katlettikten sonra Suriye'ye geri dönmüşlerdi. Başarılarını halayla taçlandırmışlardı. Çünkü onları orada korkutacak, peşlerine düşecek bir ordu yoktu. Hani bilin istedim 'Neden Suriye'ye girdik falan filan' diyorsunuz ya...