Akar: Odessa Limanı'ndan gemilerin çıkışı devam edecek!

AA Editör Masası'na konuk olan Milli Savunma Bakanı Akar, "(Tahıl yüklü ilk geminin Odessa Limanı'ndan ayrılması) Bundan sonraki gemiler de benzer şekilde herhangi bir aksaklık çıkmadan devam edecek." dedi.

Ankara

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, tahıl sevkiyatı anlaşması kapsamında Odessa Limanı'ndan ayrılan ilk geminin yarın saat 15.00 civarında İstanbul Boğazı açıklarında olacağını, demirlemesinin ardından Müşterek Koordinasyon Merkezinde Rusya-Ukrayna-Türkiye-BM temsilcilerinin oluşturacağı heyet tarafından kontrol edileceğini bildirdi.

AAtölye'de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Bakan Akar, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Tahıl yüklü geminin Ukrayna'dan yola çıktığı ifade edilerek bunun devamının gelip gelmeyeceği, bu süreçte neler yaşandığı soruları üzerine Akar, tahılın önemli bir konu haline dönüştüğünü söyledi. Çalışmalar çerçevesinde dün Sierra Leone bayraklı 27 bin ton mısır yüklü geminin Lübnan'a gitmek üzere Ukrayna'dan saat 09.15'te ayrıldığını aktaran Akar, İstanbul'da kurulan müşterek koordinasyon merkezinde sürecin takip edildiğini belirtti. Akar, "Bu gemide aynı usulleri, esasları bir kez daha mutabık kaldığımız hususları uyguladık ve bundan sonraki gemiler de benzer şekilde, temennimiz, dileğimiz herhangi bir aksaklığa uğramadan devam edecek." diye konuştu.

Bunun insani bir konu olduğunu ve büyük önem taşıdığını dile getiren Akar, "Bu manada tarafların mutabakatı saygıdeğer. Dolayısıyla bu çalışmaların önümüzdeki günlerde de başarılı şekilde devam edeceğini değerlendiriyoruz." ifadesini kullandı.

"Yarın saat 15.00 civarında Türk boğazları açıklarında bulunacak"

Geminin muhtemelen yarın saat 15.00 civarında Türk boğazları açıklarında bulunacağını bildiren Akar, "Açıkta demirlemesini müteakip Müşterek Koordinasyon Merkezinde Rusya-Ukrayna-Türkiye-BM temsilcilerinin oluşturacağı müşterek heyet gidip oradaki yükü bir şekilde kontrol edecekler. Dolayısıyla bir an evvel herhangi bir sorun çıkmadığı takdirde, inşallah çıkmaz, devam edecek." diye konuştu.

Bakan Akar, bu protokolün bütün gemiler için geçerli olduğunu, imzalanan metnin buna amir olduğunu ifade etti.

Tahıl arzının önemine işaret eden Akar, Rusya ve Ukrayna'nın bu konuda dünyada çok önemli bir yere sahip olduğunu, dünya tahılın yaklaşık 3'te 1'inin bu ülkelerde üretildiğini dile getirdi. Çatışma nedeniyle yaşanan sıkıntılar dolayısıyla tahılın limanlardan çıkmasının problem haline geldiğini hatırlatan Akar, bunun küresel gıda riskini artırdığını anlattı.

Dünyadaki problemlerden birincisinin gıda güvenliği, diğerinin enerji güvenliği olduğunu aktaran Akar, tahıl ve gıda maddelerinin gidemeyişinin ciddi sorunlara neden olabildiğini, bunun Orta Doğu ve Afrika'da bir güvenlik sorununa dönüşebildiğini vurguladı. Akar, "Eğer bir açlık olursa, eğer bu güvenliği olumsuz etkilerse, eğer bu çok ciddi birtakım toplumsal, siyasal olaylara dönüşürse bu tabii bir ciddi bir güvenlik sorunu ortaya çıkarıyor demektir. Bu aynı zamanda göçü de tetikleyebilecek bir noktada. Bu ise Afrika'dan Avrupa'ya, Türkiye'ye ciddi bir ilave göç dalgasını beraberinde getirebilir. Bu son derece önemli bir konu bu konunun bu şekilde çözüme doğru gidiyor olması gerçekten önemli." diye konuştu.

Akar, çok ciddi bir miktarda, 25 milyon tondan fazla bekleyen, savaş nedeniyle çıkamayan tahılın söz konusu olduğuna işaret ederek şunları söyledi:

"Onların çıkması için çeşitli yollar ortaya konuldu ama en doğrusu Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy ile yaptığı görüşmeler sonucunda çizdikleri çerçevede bizim muhatabımız Ukraynalı ve Rus bakan arkadaşlarımızla yaptığımız, arkadaşlarımızın da onların heyetleriyle yaptığı görüşmeler sonucunda ortaya çıkan çözüm en optimal çözüm. Çünkü miktar çok fazla ve deniz yolu en güvenli yol. Bu miktarı da taşıyabilecek kapasiteye sahip olan deniz yolu. Dolayısıyla bizim bu konulardaki çözüm noktasına geldiğimizde güvenli koridor meselesi ortaya çıktı. Bu tabii uzunca bir süreci kapsadı. Hazirandan itibaren çeşitli görüşmelerimiz oldu. Hatırlarsanız bizim Sayın Şoygu ve Olenksiy ile yaptığımız konuşmalarda, daha sonra Sayın Kubrakov ile yaptığımız konuşmalarda bizim burada bir kırmızı hat kurmamız gerektiğine karar verdik. Çünkü bakanlar çeşitli sebeplerden dolayı her an bir araya gelemiyorlar, her zaman telefonla görüşmeleri mümkün olmuyor. Dolayısıyla birer general görevlendirdik ve bunlar gece gündüz konuştular, görüştüler. İnişli çıkışlı birtakım görüşmelerin sonucunda çok şükür nihayete erdi, 22'sindeki bu metnin imzalanmasından sonra bu noktaya gelindi."

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'ya, Ukrayna Savunma Bakanı Oleksiy Reznikov ve Altyapı Bakanı Oleksandr Kubrakov'a teşekkür eden Akar, sürekli görüşmek suretiyle olayı çözüme kavuşturduklarını anlattı. Her iki ülkenin de Türkiye'ye güveninin oluştuğunun ifade edilmesi üzerine Akar, şöyle konuştu:

"Kesinlikle. Çünkü başlangıçtan itibaren görüşmeleri en nihayetinde 13 Temmuz'da Rusya, Ukrayna, BM ve Türkiye olarak dörtlü görüşme yapabildik. O zamana kadar görüşmeleri çoğunlukla ikili yapmak durumundaydık. Sağ olsunlar iki tarafın da bakanları ve ilgili personeli bize karşı, arkadaşlarımıza karşı ciddi bir güven olduğunu belirttiler. Bu da bizim için son derece memnuniyet ve gurur verici bir durum. Bu arada şunun da tekrar altını çizmek lazım Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy ile yaptığı konuşmalardaki çizdikleri çerçeve bize çok geniş bir çalışma alanı bahşetti. Biz de bu alanı kullanmak suretiyle bu faaliyetleri bu noktaya getirebildik."

"Taraflardan bir itiraz, talep gelmezse söz konusu mutabakat otomatikman yenilenecek"

Müşterek Koordinasyon Merkezinin ne kadar süreyle görev yapacağının belli olup olmadığı, özellikle hususi durumlar karşısında Türkiye'nin rolünün ne olacağı soruları üzerine İstanbul'da yapılan çalışmada imzanın ardından hemen ertesi gün Ukrayna ve Rusya'nın ilgili personelinin Müşterek Koordinasyon Merkezinde hazır bulundurulmasının takdire şayan olduğunu ve bunun tarafların anlaşmaya sadık olduklarını gösterdiğini dile getirdi.

Merkezin 23 Temmuz'da fiilen teşekkül ettiğini, 27 Temmuz'da da resmen açılışının yapıldığını anımsatan Akar, "Gerçekten tamamen tarafların bir arada olabildiği tek ortam şu anda. İki tarafın sıkıntıları malum, savaş malum. Bu çerçevede iki tarafın beraber olabildiği tek ortam. Dolayısıyla bazı inişler çıkışlar olmakla beraber çok şükür bir diyalog ortamı var. Türkiye'ye olan teveccüh, arkadaşlarımıza olan güven bizi son derece gururlandırmakta. Biz de olabildiğince akılla, mantıkla, tarafsızlık duyguları içinde ve tamamen insani noktadan meseleye yaklaşmak suretiyle olayların çözülmesine ve ilerlemesine gayret gösteriyoruz." diye konuştu.

Mutabakat muhtırasında faaliyetin "120 gün geçerli olduğu" ifadesinin bulunduğunu anımsatan Akar, "Eğer herhangi bir şekilde taraflardan bir itiraz, talep gelmezse söz konusu mutabakat otomatikman yenilenecek ve devam edecek. Bizim de muhataplarımızla yaptığımız görüşmelerde tabii ki burada bunun herhangi bir şekilde zamanla sınırlanması belki şeklen uygun olabilir ama esas olan insanların ihtiyacını karşılamak. Yani 25 milyon tondan fazla söz konusu hububatın, gıda malzemesinin ilgili ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması. Dolayısıyla bu ne kadar sürerse yapılması lazım." ifadelerini kullandı.

Bu çalışmanın Ukrayna tahılıyla ilgili olduğu anımsatılarak Rusya tahılının nakliyesine yönelik soru üzerine de Akar, şunları kaydetti:

"Rusya'nın da limanlarında gıda maddeleri, çeşitli kimyasallar, gübre, amonyak buna benzer çeşitli malzemeler, maddeler var. Bunların da nakli söz konusu. Bu bizim çalışmamızın dışında ayrı bir konu. Bir şekilde temaslarımızı sürdürüyoruz, konuşmalarımız, görüşmelerimiz sürüyor. Olur da bizim katkımız olursa Türkiye olarak bundan da memnuniyet duyarız. Onlar özellikle bu konuyu BM ile görüşüyorlar. Bu çalışmanın, mutabakat muhtırasının tamamen dışında.

Odessa'da malum düzenlenen bir saldırı oldu geçtiğimiz cumartesi günü, çok endişelendik. Taraflarla görüştük, bunun hiçbir şekilde tahıl nakliyatıyla, tahıl silolarıyla ilgili olmadığını beyan ettiler. Bu bir inceleme, araştırma konusu, biz olabildiğince bunun dışında kalıp, herhangi bir şekilde mutabakatı, nakliyatı etkilememesi konusunda taraflara telkinde bulunduk, konuştuk. Onların da sağ olsunlar bu istikamette davranmaları suretiyle bugünkü noktaya gelebildik."

Gemi yola çıktıktan sonra BM ile iletişime yönelik soru üzerine Akar, "Arkadaşlarımız buraya gelmeden önce, BM temsilcisi bir arkadaşımız var kıdemli, İstanbul'da Müşterek Koordinasyon Merkezinde, biraz önce teşekkür mesajı gönderdi. Burada bizim çalışmamızı BM daima destekledi ve girişimlerimizin başkaları tarafından yapılamayacağını bildikleri için olabildiğince BM'nin desteğini gördük." dedi.

Çalışmaların gayet uyumlu yürütüldüğünü kaydeden Akar, "Temennimiz, herhangi bir kazaya, belaya uğramadan yaptığımız bu mutabakat çerçevesinde tamamen insani olan bu faaliyetin aksaksız, eksiksiz tamamlanması." dedi.

Akar, Ukrayna'da bekleyen A400M uçakların emniyetli şekilde ülkeye dönüşü konusunda gelişme olup olmadığına ilişkin soru üzerine, Türk uçaklarının da 23 Şubat saat 23.00'de bölgeye insani yardım için gittiğini hatırlatarak malzemeleri indirirken hava sahasının kapatılması dolayısıyla Ukrayna'da kaldıklarını anlattı. Mürettebatın sağlıklı şekilde beklediğini belirten Akar, şöyle konuştu:

"Zaman zaman onları değiştirdik. Uçaklarımızın bakımı, ikmali tamamen yapıldı. Bu konuda Ukrayna'ya da teşekkür ediyoruz. Onlar da ellerinden geldiğince uçaklarımızın emniyetli şekilde Borispol Havaalanı'nda kalması için ellerinden gelen desteği gösterdiler. Burada yaptığımız bu insani yardımdan dolayı ortaya çıkan bu durumu bir an önce düzeltmek için hem Rusya hem de Ukrayna'da temaslarımız sürüyor. Oradaki savaş şartlarından dolayı uçaklarımız kalktığında, herhangi kontrol edilemeyen birtakım gruplar provokasyon amaçlı bir girişim olabilir endişesinden dolayı, biz emniyette olması bakımından sükunetle temaslarımızı sürdürüyoruz. En müsait zamanda derhal uçaklarımızı alacak durumdayız. Önümüzdeki günlerde bunun da gerçekleşmesi son derece mümkün görülüyor, temennimiz budur, temaslarımızı sürdürüyoruz."

"Kimsenin toprağında gözümüz yok"

Akar, nisan ayında başlatılan Pençe-Kilit operasyonunda son durumun ne olduğu, bu operasyonların terör örgütüne verdiği zararlar ve Pençe-Kilit'in Kandil'i de içine alacak şekilde genişletilmesinin gündemlerinde olup olmadığına ilişkin soruya, hiçbir terörist ve zaman-mekan ayrımı yapmaksızın terörle mücadele yürüttüklerini söyledi.

Türkiye'nin terörle mücadelesinin çok iyi anlaşılması gerektiğine işaret eden Akar, bu konunun bazı çarpıtmalara maruz kaldığını söyledi. Yapılan operasyonlarda terörle mücadele konusunda tek amaçlarının ülke ve vatandaşların güvenliğinin sağlanması olduğunun altını çizen Akar, şöyle konuştu:

"Bunun herkes tarafından bilinmesi ve bunu da meşru müdafaa esasları prensipleri kapsamında gerçekleştiriyoruz. Bizim komşularımızın başta Irak ve Suriye olmak üzere sınırlarına, egemenlik haklarına saygımız sonsuz. Kimsenin toprağında gözümüz yok. Bütün ülkelerin, komşularımızın toprak bütünlüğüne son derece saygılıyız. Bizim tek hedefimiz var, tabii bu terörle mücadele. Terörle mücadelenin aynı zamanda komşularımızın da lehine olduğunu herkesin görmesi lazım. Eğer başka niyetleri yoksa bakan kişilerin, Irak'ta, Suriye'de terörle mücadele etmemizin aynı zamanda Irak'ın da Suriye'nin de yararına olduğunun herkesin bilmesi, görmesi lazım. Buradaki hedeflerimiz konusunda ise terörist nerede, bizim hedefimiz orası. Yani temel prensip bu. Biz teröristlerin peşindeyiz."

Teröristleri etkisiz hale getirmek için mücadeleyi sürdürürken, masum sivillere, çevreye, tarihi, dini, kültürel yapılara karşı son derece hassas olduklarını vurgulayan Akar, şunları kaydetti:

"Bizim özellikle bu 24 Temmuz 2015'ten beri yaptığımız operasyonlara bakıldığında ister çukur operasyonları isterse Suriye'nin kuzeyine, Irak kuzeyine yapılan operasyonda bu ilkenin son derece hassas bir şekilde uygulandığını da bilenler, görenler, herkes bunun şahididir. Burada diğer önemli konulardan biri de herhangi şekilde bu teröristlerin dışında hedefimiz asla söz konusu değil. Türkler, Kürtler, Araplar, Aleviler, bunlar hepsi kardeş. Bizim bunlara karşı hiçbir şekilde din, dil, ırk ayrımı yaparak, etnik ayrım yapmak suretiyle herhangi bir hedef almamız asla söz konusu değil. Bizim tek hedefimiz teröristler. Bunu herkes tarafından iyi anlaşılması lazım."

Akar, tüm etnik grupların güvenliğine çok büyük önem verdiklerinin de altını çizerek "Cumhurbaşkanı'mızın da direktiflerinde, talimatlarında belirttikleri gibi bizim yeni konseptimiz, terörü, teröristi kaynağında etkisiz hale getirmek. Bunun için çalışıyoruz. Taarruzi bir anlayışla, artan bir şiddetle, artan bir tempoda. Yani herhangi bir şekilde terördeki çöküşü gördükten sonra bizde bir yavaşlama söz konusu değil. En son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar aynı tertip ve düzende biz mücadelemizi sürdüreceğiz." dedi.

"Toplam 35 bin 495 terörist etkisiz getirildi"

Akar, çözüm süreci bittikten sonra 24 Temmuz 2015'ten itibaren toplam 35 bin 495 teröristin yurt içinde ve sınır ötesinde etkisiz hale getirildiğini bildirerek "1 Ocak 2022'den itibaren baktığımızda da 2 bin 226 terörist etkisiz hale getirilmiş bulunmakta. Şimdi burada bugüne kadar herhangi bir şekilde şu veya bu sebepten dolayı Mehmetçiğin girmediği, çıkmadığı yerler söz konusu ediliyordu. Şu anda Mehmetçiğin girmediği, giremeyeceği bir yer yok. Bizim buradaki temel prensibimiz en son terörist etkisiz hale getirilmek suretiyle asil milletimizi 40 yıldan beri başımıza musallat olan bu terör belasından kurtarmak. Yaptığımız çalışma bundan ibarettir." diye konuştu.

Mehmetçiğin zor iklim, arazi koşullarına rağmen üstün bir moral ve motivasyonla vatan, millet, Cumhuriyet, bayrak için görev yapma duygusuyla, "ölürsem şehit kalırsam gazi" anlayışıyla büyük mücadele verdiğini vurgulayan Akar, "İnşallah bunu başaracağız." dedi.

Pençe-Kilit operasyonuyla Irak'la olan hudutların emniyetinin sağlanacağını anlatan Akar, bunun da yoğun bir şekilde devam ettiğini söyledi.

"Terör örgütünde ciddi bir çöküş var"

Zap bölgesinde çok sayıda mağara, iniş-çıkış bulunduğunu, arazinin sarp olduğunu dile getiren Akar, 3-5 katlı mağaralar bulunduğunu ve önlerinin tuzaklandığını ifade etti. Burada diğer bölgelerin 5-6 katı el yapımı patlayıcı olduğunu belirten Akar, şöyle konuştu:

"Bunlara karşı büyük bir kahramanlıkla mücadelemiz devam ediyor. Şu anda bu bölgede 301 terörist etkisiz hale getirilmiş bulunmakta ve gerçekten orada sayılar çok fazla 400 civarında mağara, in, sığınak, barınak var. Bunların hepsi tek tek temizlenmek durumunda. El yapımı patlayıcı olasılığı, orada birtakım tuzakların olma ihtimaline karşı tedbirli olmak kaydıyla... Binlerce el yapımı patlayıcı, dağ, taş, el yapımı patlayıcı, 1500 civarında da el yapımı patlayıcı ele geçirildi, etkisiz hale getirildi. Maalesef bazıları kontrolsüz patlamak suretiyle oradaki kahraman silah arkadaşlarımızın şahadetine sebep oldu. Buradaki bu terör yuvalarına tek tek girmek mecburiyetimiz var. Bunları tek tek temizlemek mecburiyetimiz, bunu yapıyoruz. Şimdi şu anda ister açık kaynaklar olsun ister istihbari bilgiler olsun, ister yüz yüze yapılan birtakım görüşmeler olsun, bizim istihbarat kurumlarımızdan gelen bilgiler olsun, terör örgütünde ciddi bir çöküş var, bunu görmek lazım. Fakat burada dediğim gibi bu çöküş bizi hiçbir şekilde rehavete sevk etmeyecek, biz aynı tertip ve düzenle mücadelemizi sürdürüyoruz. Elebaşlarının açıklamaları dahil büyük bir çaresizlik içindeler. Çaresizliğin en önemli göstergesi de bunlar. Açıkça teröristlere talimat veriyorlar, sivil hedeflere yöneltiyorlar. 'Otelleri yakın.' diyorlar, 'Sivil hedefleri vurun.' diyorlar. 'Saldırın,', 'Ormanları yakın.' diyorlar, hiçbir ahlaka sığmayacak, teröristliğin artık en böyle alçak işlerini yapar hale, düşünür hale geldiler. Bunu da çöküşün en önemli göstergesi olarak görüyoruz. Teröristlerin şu anda elebaşları başta olmak üzere hiçbiri iki gece aynı yerde yatmıyor ve hiçbiri güvende değil, bunun farkındalar. Mehmetçiğin nefesi bu teröristlerin ensesinde. Ve biz bu mücadelemizi en son terörist etkisiz getirinceye kadar kim destek verirse versin, arkalarında gelecek ne olursa olsun bu terörü bitirmekte kararlıyız."

Akar, dost ve müttefik ülkelerin de bu konuya yaklaşımlarını gözden geçirmelerini, tarafsız ve objektif olmalarını beklediklerine işaret ederek "Teröristler arasında ayrım yapmamalarını bekliyoruz. Çünkü bizim yaptığımız bu mücadele aynı zamanda NATO'nun da Avrupa'nın da Avrupa Birliği'nin de teröre karşı durduğu en son engel. Bunu da görmeleri lazım." dedi.

Akar, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tahran ziyaretinden bir gün sonra Duhok'ta sivillere yönelik saldırı oldu. Irak makamları ve terör örgütüne müzahir organlar saldırıyla ilgili Türkiye'yi suçladı. Duhok'ta tam olarak ne oldu? Saldırıyı kim gerçekleştirdi? Elinizdeki bulgular ne söylüyor?" şeklindeki soruyu yanıtlerken terörle mücadele ederken siviller, çevre, tarihi, dini, kültürel yapıların kendileri için dokunulmaz olduğunu yineledi.

Zaho'daki olayda hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dileyen Akar, olayın başlangıcından itibaren Iraklılarla temaslarını sürdürdüklerini belirtti. Irak makamlarına sağlık, tahliye dahil herhangi bir ihtiyaçları olmaları durumunda yardımcı olacaklarını ilettiklerini anlatan Akar, şöyle konuştu:

"Gerçeğin ortaya çıkması için kendileriyle her türlü iş birliğini yapmaya hazır olduğumuzu söyledik. Dolayısıyla oradaki münasebetlerimizi devam ettiriyoruz. Fakat onun hemen akabinde Musul Konsolosluğumuza yapılan saldırı, bir turnusol kağıdı gibi kimin sivil hedeflere yönelebildiğini, kimin alçakça, tamamen sivil, silahsız, masum insanlara ateş edebildiğini, saldırabildiğini de bizim bu tezlerimizi ispatlarcasına maalesef böyle bir olayla karşılaştık. Hatırlayın geçmişi, yani kundaktaki bebeklere kurşun sıkan alçak sürüsünden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu Zaho'daki olayı da bunların nasıl yapıldığını herkesin görmesi, anlaması lazım. Burada bizim yaptığımız mücadelenin sadece bizim için değil, Türkiye'nin sınırları ve halkı için değil, aynı zamanda Iraklı kardeşlerimizin de güvenliğine büyük katkı sağlayacağını da herkesin görmesi lazım."

Akar, buranın terör örgütlerinden kurtulması bakımından Iraklılara her türlü iş birliğine hazır olduklarını söylediklerini ve söylemeye devam ettiklerini de kaydetti.

"Amerikalı müttefiklerimiz yarın bir gün hatırladıklarında üzülecekler"

ABD ordusundan YPG/PKK'lı elebaşı için taziye mesajıyla ilgili Akar, "Bir akıl tutulması, izahı yok bunun. Amerikalı müttefiklerimiz yarın bir gün hatırladıklarında üzülecekler." diye konuştu.

Milli Savunma Bakanı Akar, "ABD, PYD/YPG'den vazgeçer mi?" sorusuna, "Vazgeçecek. Terörle, teröristle yaşanmaz. Eninde sonunda bunu anlayacaklar." yanıtını verdi. 

Akar, ABD'den F-16 tedariki konusunda ise "Olumlu bir şekilde sonuçlanmasını temenni ediyoruz. Olmazsa, dünya çok genişledi artık, seçenekler çok arttı. Buna karşı birçok çözüm üretilebilir." dedi.

Akar, "(Yunanistan) Türkiye'ye karşı kendilerince bir hesap içindeler. Silahlanma bütçesinde 5 katına çıkan bir artış var. Diyoruz ki bu TSK ve Türkiye için az, savunma için çok." ifadelerini kullandı.

Milli Savunma Bakanı Akar, Yüksek Askeri Şura'nın 4 Ağustos Perşembe günü Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanacağını bildirdi.

Akar, "Bugüne kadar 24 bin 435 FETÖ mensubu ihraç edilmiştir. Bunlardan 2 bin 754'ünün de rütbesi geri alınmıştır." dedi.

AA