Bu haftasonu gözler Diyarbakır'da olacak. Başbakan Erdoğan, çözüm sürecinin başlamasından sonra ilk kez gidiyor. Mesut Barzani ile de burada görüşecek. Peki görüşmenin Diyarbakır'da olmasının özel bir anlamı var mı? Çözüm sürecine katkısı ne olacak? Başbakan Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı ve AK Parti Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan, Habertürk TV'de açıkladı...
Akdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle;
Çözüm sürecine etkisi ne olur?
Diyarbakır bölgede siyasi ağırlığı olan bir şehir. Siyasi gündemin biraz daha oluştuğu bir şehir. Bu ziyarete sayın Barzani'nin de geliyor olması, onun da bu sürece nasıl destek verdiğini biliyoruz, muhtemelen o da sürece destek mesajlarıyla gelecektir. Bu ziyaretin açılışların, programın ve Barzani ile yapılacak görüşmenin sürece pozitif katkı yapacağını, hızlandırıcı bir rol oynayacağını düşünüyorum. Özellikle BDP cephesinden "süreç kalıcı olmalı" şeklinde açıklamalar yapılıyor. Tam da sürecin kalıcı olması, kök salması açısından bu ziyaret, bu görüşme, bu program, önemli bir katkı yapacaktır.
Bu tabi Ak PArti programı değil. Burada resmi törenler, açılışlar, nikah programı yapılacak, STK'lar ile sayın Başbakanımız bir araya gelecek, genel bir değerlendirme programı yapılacak. Sayın Barzani de AK Parti'nin siyasi bir programına katılarak, adeta bunu bazı BDP'liler Ahmet Türk de sanki seçim kampanyasına destek vermek için geliyormuş gibi takdim ediyorlar bu doğru bir yaklaşım değil, bu kampanya ya da siyasi bir program değil.
Sayın Barzani daha önce yaptığı açıklamalarda bu sürece ne tür katkı verebileceklerse, onu vermek istediklerini söylemişlerdi. Neçirvan Barzani hatırlarsanız geçen hafta İstanbul'da idi ve sayın Başbakanımızla bir görüşme yapmışlardı. Bu Diyarbakır ziyareti orada da konuşulmuştu. Bölgesel Yönetim Başbakanı Neçirvan Barzani de sürece destek verdiklerini, Türkiye'nin iç işlerine karışmayacak şekilde destek verdiklerini söylemişti. Ve Mesut Barzani'nin de bu konuda özgül bir ağırlığı var. 1970'lerden beri Irak'taki Kürtlerin hakları için bir mücadele veriyor ve bölgede genel olarak sempatiyle karşılanan bir kişi. Türkiye'de de birçok bölge halkı tarafından olumlu karşılanan bir kişi. Bugüne kadar verdiği mesajlar, 'demokratik siyaset, barışçıl çözüm, silahların artık bırakılması' gibi pozitif mesajlardı. Bu çerçevede bir mesaj vereceğini tahmin ediyoruz.
1- Başbakanımız 10 civarında birçok bakan ve milletvekili ile Diyarbakır'da olacak. Bazıları 'neden Diyarbakır'da görüşme yapılıyor' gibi farklı bir zemine çekmeye çalışıyorlar. Oysa biz yurt dışından gelen resmi heyetlerle birçok farklı şehirde bir araya geldik, görüşmeler yaptık.
Diyarbakır da Türkiye'nin bir şehridir ve elbette Diyarbakır'da da birlikte birtakım programlar yapılabilir. Bunun başka bir tarafa doğrusu çekmemek lazım. Bu, devam eden sürece pozitif bir katkı yapacaktır.
BDP BU ZİYARETE BİRAZ MESAFELİ Mİ?
BDP'nin bu işin dışında bırakıldığına dair tevziratlar yapılıyor. Bu programlara bütün BDP'liler de davetli. Hem bakanımız hem valiliklerimiz bölge milletvekillerine çağrı yapıyor. Hatırlarsanız Şırnak'ta da Hasip Kaplan bölge milletvekilleri açılış törenlerine katılmışlardı. Burada da yine milletvekilleri davet edildiler. Tüm bölgedeki STK'lar ilgili siyasi aktörler bu programlara davetlidir ve katılacaklardır, kimse kenarda kalmayacaktır. "Biz çağırdık gelmedi, Ak Parti çağırdı geliyor, onlara siyasi prim yaptı" gibi yaklaşımlar ucuz siyaset olur, küçük düşünmek olur.
Yani Ak Parti-KDP yakınlaşması veya Türkiye Kuzey Irak ilişkisinin artmasını bir sorun olarak değil, bir fırsat, şans olarak görmek lazım.
Bugüne kadar Barzani, hep çözüme destekleyici açıklamalar yapmıştır. BDP ve örgüt de Barzani'den sürece destek vermesini istemiştir. Ama bir taraftan da el altından veya Suriye bağlamında bir insiyatif mücadelesi içine girdiklerini, kendi aralarında gerilim yaşadığını da düşünüyoruz.
Bu ziyareti, görüşmeyi daha büyük fotoğrafa bakarak sürece katkı yapacak bir zemin olarak görmek lazım ve desteklemek lazım. Yoksa küçük siyasi hesaplarla bu işi polemiklere kurban etmek doğru bir yaklaşım değildir.
"HEM BAĞDAT HEM KUZEY IRAK'LA İYİ İLİŞKİLER SÜRECEK"
Bu ziyaret bu görüşme iki açıdan iki paralel olaya tekabül ediyor.
Bunlardan bir tanesi Türkiye'nin Merkezi Irak Yönetimi ile yakınlaşması ve normalleşme sürecini başlatmasıdır. Hatırlarsanız bir süre Merkezi Irak Yönetimi ile bir gerilim yaşanması söz konusuydu.
Birkaç gün önce sayın Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, Bağdat'taydı. Sayın Meclis Başkanımızla biz, bu ay içerisinde ikinci bir ziyaret yapacağız.
Ben aynı zamanda parlamentoda Irak Dostluk Grubu başkanıyım. Irak'tan bir takım heyetler geliyor. Merkezi Irak Yönetimi ile Türkiye ciddi bir normalleşme ve yakınlaşma süreci yaşıyor. Bu çerçevede daha önce Kuzey Irak'la Türkiye ilişkilerinin derinleşmesi Merkezi Yönetimi rahatsız etmişti.
Hem Merkezi Yönetim'le ilişki kuran hem Kuzey Irak'la ilişkilerini devam ettiren bir hükümet söz konusu.
"KDP VE PYD ARASINDA GERİLİM VAR"
Diğer paralel gelişme ise, KDP ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile PYD arasında bir gerginlik yaşanıyor.
Ve PYD hem diğer Kürt gruplar Suriye'nin kuzeyinde hem de Barzani'nin insiyatifinde olan gruplar üzerinde ciddi bir tahakküm kurmuş durumda. Bu da aralarında bir gerilim üretiyor. Salim Müslim'e geçiş izni verilmemesi, Cenevre 2'ye katılmama konusunda birtakım tartışmalar üzerinden arada bir gerilim olduğunu da görüyoruz.
Bu çerçevede yani Barzani, PYD, Kandil ilişkisinde genel bir gerilim olduğunu da görüyoruz.
"BDP'NİN MESAFELİ DURMASININ NEDENİ BU GERİLİM"
BDP'liler biraz da bu sebeple biraz soğukluk yaşıyor olabilir. Çünkü PYD son dönemde Barzani veya Bölgesel Yönetimi 'Kürt düşmanı olmak', 'Suriye devrimine karşı çıkmak' gibi sert eleştiriler olduğunu görüyoruz. Bugün Ahmet Türk'ün açıklamalarında "Türk'ten Barzani'ye uyarı" şeklinde PKK'nın sitelerinde başlıklar atıldığını gördük. Kürt konferansının iptal nedeninin de bu gerilim olduğunu söylemek lazım.
Bunu bir gerilim konusu, siyasi polemik konunusu yapmamak lazım. Bunu sürece katkı verecek zemin olarak görmek ve destek vermek lazım diye düşünüyorum.
Türkiye'deki siyasi aktörlerin bu olaylar üzerinden Suriye- Irak denklemi üzerinden bu meseleye bakması çok doğru olmaz. Türkiye, bir çözüm süreci yürütmektedir.
Bu süreçte kim pozitif katkı verirse, kim elinden gelen çabayı ortaya koyarsa, kim pozitif mesaj verirse bunu bir kazanım olarak görmek gerekir. Sayın Barzani'nin vereceği mesajlar da kendisi gibi önemlidir ve önemsenecektir bölge halkı tarafından. Bunu, süreci hızlandırıcı, daha kalıcı hale getirici bir gelişme olarak değerlendirmek gerekir.
ÇÖZÜM SÜRECİNDE İMRALI HANGİ NOKTADA?
İmralı'dan bu hafta yapılan hem bayram arifesinde yapılan açıklama aslında paralel. Öcalan, bu süreçte önemli mesafeler alındığını da ifade ediyor. Tabi kendi kitlesine dönük birtakım mesajlar da veriyor. Bunlar da çok yadırganacak şeyler değil. Her şey harikulade, her şey iyi gidiyor şeklinde bir açıklama zaten beklenemez. Ama Öcalan'ın süreci koparacak, tersine çevirecek, bir tutum takınmadığını da görüyoruz. Bence bu belli kesimleri de rahatsız ediyor olabilir. Daha sert çıkış bekleyenler, köprülerin atılmasını isteyenler açısından baktığımızda onları tatmin edici bir durum olmayabilir.