Alaşağı edilişi o mektupta!

Abdülhamit'in tahttan indirilişi o mektupta!.. II. Abdülhamid'in sonu nasıl getirildi? İşte Abdulhamid'in şeyhine yazdığı mektupta tahttan indirilişinin nedeni...

Tarihte Yahudileri Batı'nın ve Rusya'nın kıyımından kurtaran ama Yahudilerin Filistin bölgesine yerleşmelerine izin vermeyen Osmanlı Devleti oldu. Peki, buna en çok direnen II. Abdülhamid'in sonu nasıl getirildi? Yahudileri kendi içinde safra olarak gören Batı nasıl bir taktik izledi? İşte Abdulhamid'in şeyhine yazdığı mektupta tahttan indirilişinin nedeni...

Filistin'de yaşanan insanlık dramı devam ederken, nasıl oldu da İsrail bu bölgeye yerleşti ve olaylar bugünlere geldi diye herkes düşünüyor. Elbette ki Yahudilerin Filistin ve Kudüs bölgesine yerleştirilmesi bir tesadüf değil. Yahudilerin Ortadoğu bölgesine yerleştirilmesini en çok isteyenlerin başında Batı geliyor. Peki, Batı bunu neden istedi? Yahudilerin bu bölgeye yerleştirilmesini reddeden ve Yahudilerin "Bize bu toprakları sat" teklifine "Vatan toprakları satılmaz. Kan akıtılarak kazanılan vatan toprakları ancak kan akıtılarak verilir" sözüyle cevap veren II. Abdulhamid nasıl bir oyunla tahttan indirildi? Yine "Ben Filistin ve Kudüs'te Yahudilere yerleşim izni vermediğim için tahttan indirildim" diyen II. Abdülhamid, sürgünde olduğu Selanik'ten şeyhine nasıl bir mektup yazdı ve neyi anlattı?

Müslümanların İsrail ve Yahudi düşmanlığının Filistin'de yaşanan insanlık dramından kaynaklandığını anlatan ve Osmanlı'nın, Yahudileri, Batı'nın kanlı elinden kurtardığının altını çizen Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Tarihçi Doç. Dr. Caner Arabacı, haber7.com'a çapıcı ve bir o kadar da ilginç açıklamalar yaptı.

Arabacı, Batı'nın, Yahudileri İslam dünyası içinde nasıl kullandığını, nasıl İslam ülkelerinin başına bela edildiğini ve II. Abdülhamid'in nasıl oyun hazırlanarak tahttan indirildiğini anlattı.

ANTİSEMİTİZM İSLAM ÂLEMİNDE Mİ DOĞDU?

Batı'nın Yahudileri kendi topraklarından atmak için Osmanlı'yı kullandığını anlatan Doç. Dr. Caner Arabacı, Yahudi düşmanlığı anlamına gelen Antisemitizm'in Batı uygulaması olduğunu söyledi. Antisemitizm'in İslam âleminde doğmadığının altını çizen Arabacı, Yahudilere, Filistin bölgesine yerleşmeden önce düşmanlık güdülmediğini anlattı.

Müslümanların Yahudi düşmanlığı nereden geliyor? sorusunun cevabını veren Arabacı, "Dünya tarihinde 1948 yılında ülke olarak var olan İsrail, Osmanlı zamanında da devletleşme ve alan kazanmak için birçok çabaya girmişti. 1834'te Alman Generali Von Moltke Osmanlı ordusuna katılır ve 1840'a kadar Osmanlı ordusunda kalır. Amaç Yahudileri Ortadoğu bölgesine sürmektir. Bu General, hem Batı'nın içindeki safra temizlenir. Hem de Ortadoğu'da Almanca konuşan kullanabileceğimiz temaslar kurabileceğimiz bir Müslüman olmayan halk, Müslüman halkın içine yerleştirilmiş olur diye düşünür. İşte Batı'nın bu bölgede Yahudi devleti kurdurmasının nedeni de bu. Batı'nın Yahudilere bakışı hep böyledir. Katolik olan ve Katolik olmayan da bu dışlama ve pislik olarak görme değişmiyor. Asırlar boyuncu Hz. İsa'nın haça gerilmesinin sorumlusu olarak gördükleri için Yahudileri hep dışlamışlar ve bir kirlilik olarak görmüşler. Batı'da özel bir Yahudi düşmanlığı var. Antisemitizm'in doğduğu yer İslam Âlemi değildir. Antisemitizm'in kaynağı Hristiyan âlemidir. Kavim, ırk olarak Yahudi düşmanlığını Batı yürütüyor" diye konuştu.

YAHUDİLERİN BATI'NIN ELİNDEN KURTULUŞU NASIL OLDU?

Batı'nın Yahudileri tarih boyunca katlettiğini belirten Arabacı, "Batı Yahudileri yok etmeye çalışırken kurtaran Türklerdir. 1492 ve sonrasında Aragon ve Kastilya krallıkları Yahudileri kıymıştır. İşte o dönem Yahudileri kurtarıp İstanbul'a, İzmir'e ve Selanik'e yerleştiren Osmanlı Devleti'dir. Osmanlı denizcileridir. İslam âlemi Yahudileri Batı gibi pislik olarak değil, insan olarak görür. Günümüzde İsrail'in orantısız güç kullanmasından dolayı sahipsiz, kendi içinde açık hava hapishanesine aldığı bir halkı yok etmeye yönelmesinden, ona durmadan operasyonlar düzenlemesinden dolayı İslam âleminde bir İsrail aleyhtarlığı gelişiyor; ama bu kökende antisemitizm değildir. Yani haksızlığa karşı bir direniş gibi, haksızlığı sevmeme gibi bir tavırdır" dedi.

ABDULHAMİD'İN TAHTTAN İNDİRİLDİĞİ KARANLIK OPERASYON

II. Abdülhamid'in İttihatçılar tarafından Osmanlı ordusuna getirilen avcı taburları tarafından tahttan indirildiğini anlatan Arabacı, "II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi 2.Meşrutiyet'ten sonradır. Abdulhamid 27 Nisan gibi tahttan indirilir. 31 Mart Vakası Osmanlı tarihinin son dönemlerinin en karanlık olaylarından biridir. Abdulhamid 31 Mart Vakası'ndan dolayı sorumlu tutulur ama enteresan bir şeydir. 31 Mart olaylarını çıkaran avcı taburlarıdır. Avcı taburları 3.ordu içinden meşrutiyeti korumak üzere İstanbul'a ittihat ve terakki tarafından getirilip yerleştirilen askeri birliklerdir. Avcı taburlarının kullanılarak isyanın başlatılması oyun içinde oyundur. Tahttan indirildiğini tebliğe gelen ekibin içinde Emanuel Karasu diye Selanikli Yahudi bir ittihat terakki milletvekili vardır. Esat Toptani bir Arnavut ırkçısı Balkan harbinde Osmanlı devletine büyük ihanet eden adamlardan biridir. Abdulhamid'e 1909'da tahttan indirildiğini tebliğe gelenlerden ikisi bunlardır. Yani Abdülhamid 33 yıllık bir devlet başkanlığından sonra böyle karanlık bir operasyonla Osmanlı devletinin başından indirilir. Ardından gelen yönetimler de Kudüs-Filistin yöresine Yahudi yerleşimini kolaylaştırmışlar. Tüm engelleri kaldırmışlar. O Abdulhamid titizliğini göstermemişlerdir. Abdulhamid'in tahttan indirilip götürülüp hapsedildiği yer de Selanik'te bir Yahudi'ye ait Alatini köşkü'dür. İşte Abdulhamid şeyhine yazdığı Filistin mektubunu burada sürgün hayatı yaşarken kaleme alır ve Filistin'i vermediği için Yahudiler tarafından tahttan indirildiğini anlatır" diye konuştu.

SİYONİSTLERLE İŞBİRLİĞİ YAPAN EKİP

Jön Türkler'in Siyonist ekiple işbirliği yaparak II. Abdülhamid'in tahttan indirildiğini ifade eden Arabacı, "Abdulhamid'in özellikle Theodor Herzl başkalığındaki Siyonizm grubun planlarına karşı duruşu tahttan indirilme sürecinde tam bir cezaya dönüşür. Ancak cezayı görünürde verenler Siyonist ekip değildir. Ama onlarla iş birliği yapan Jön Türklerdir. Filistin ve Kudüs yöresini Yahudi yerleşime açma Abdulhamid'in tezine ters bir uygulamadır. İsrail'in ya da Siyonist Yahudilerin Kudüs bölgesine yerleşmesiyle ilgili çok net iddialar var. Mesela Abdulhamid'ten yerleşme izni istediklerinde Abdulhamid'in teklifleri var. 'Neden Kudüs civarı? Anadolu'ya veya Mezopotamya'ya yerleştirelim' der. İşte bu dönem Rusya'nın 3 milyon Yahudi'yi ülkesinden sürdüğü dönemdir. Theodor Herzl de '3 milyon insanımızı nereye yerleştireceğiz. Osmanlı Devletiyle çatışmadan bunu halletmeliyiz' der. İlk önce Madagaskar tarafını düşünürler ama tutmaz. Geleneksel Siyonizm ile siyasi Siyonizm Kudüs bölgesinde örtüştürülür. Vaatlerde bulunarak, basını kullanarak Osmanlı'dan izin alamayınca bu tavrı sürdüren Osmanlı yönetimini cezalandırma tarzına dönüştürürler. İçeriden yardım eden Jön Türklerdir" şeklinde konuştu.

YAHUDİ DÜŞMANLIĞI FİLİSTİN SORUNU DEVAM ETTİKÇE SÜRECEK

Ortadoğu'da tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu işaret eden Arabacı, "Filistin'de sorun sürdükçe insanların kafa yormaya devam edeceği bir konu olacak. Orada tedavi olması gereken bir hastalık ve insanlık dramı var. İnsanların etrafına 700 kilometre duvar ördüler. Utanç duvarlarının yıkıldığı bir dönemde İsrail dünyanın gözünün içine baka baka bir halkı 700 kilometrelik betonarme bir utanç duvarının içine alıyor. Berlin'i ayıran duvar kaldırılıp müzelik bir haline getirilirken, bugün Gazze'de insanlık ayıbı işleniyor. İş hayatı, tedavisi, suyu, inşaat malzemesi kısıtlanan ve canına kastedilen bir konumda. Bu dram devam ettiği müddetçe insanların aklı Siyonizm'e gidecektir ve düşmanlık devam edecektir" ifadelerini kullandı.

İŞTE ABDÜLHAMİD'İN O MEKTUBU

İşte 31 Mart olayıyla İttihatçılar tarafından tahttan indirilip Selanik'e gönderilen Sultan II. Abdülhamid'in, bu dönemde Suriye'deki şeyhi Mahmut Ebu Şamat'a yazdığı Filistin mektubundan dikkat çeken satırlar:

"Ancak ve ancak 'Jön Türk' ismiyle maruf ve meşhur olan İttihat Cemiyeti'nin rüesasının tazyik ve tehdidiyle Hilâfet-i İslâmiyeyi terke mecbur edildim. Bu ittihatçılar, Arazi-i Mukaddese ve Filistin'de Yahudiler için bir vatan-ı kavmî kabul ve tasdik etmediğim için ısrarlarında devam ettiler. Bu ısrarlarına ve tehditlerine rağmen ben de katiyen bu teklifi kabul etmedim. Bilâhare yüz elli milyon altun İngiliz lirası vereceklerini vaat ettiler. Bu teklifi dahi katiyen reddettim ve kendilerine şu sözle mukabelede bulundum: 'Değil yüz elli milyon İngiliz lirası, dünya dolusu altın verseniz bu tekliflerinizi katiyen kabul etmem! Ben otuz seneden fazla bir müddetle Millet-i İslâmiye'ye ve Ümmet-i Muhammediye'ye hizmet ettim. Bütün Müslümanların ve salatin ve Hulefa-i İslâmiyeden aba ve ecdadımın sahifelerini karartmam ve binaenaleyh bu tekliflerinizi mutlaka kabul etmem' diye kat''î cevap verdikten sonra hal'imde ittifak ettiler. Ve beni Selanik'e göndereceklerini bildirdiler. Bu son tekliflerini kabul ettim ve Allah Teâla'ya hamd ettim ki ve ederim ki; Devlet-i Osmaniyye ve Alem-i İslâm'a ebedî bir leke olacak olan tekliflerini, yani Arazi-i Mukaddese ve Filistin'de Yahudi devleti kurulmasını kabul etmedim. İşte bundan sonra olan oldu. Ve bundan dolayı da Mevlâ-yı Müteal Hazretlerine hamd ederim."