Varacağımız sonucu baştan söyleyelim: Hayır, Trump görevden alınmaz. Her ne kadar özel yetkili savcı Robert Mueller'ın raporu bir takım muğlak ifadelerle soruşturmanın Amerikan Kongresi tarafından devam ettirilmesine açık kapı bırakmış olsa da, Demokratların beklediği gibi yeterince somut veriler sunamadı. Başkanlık seçimlerine 18 ay kala, Trump’ın azledilmesine dönük bir çaba siyaseten doğru bir hamle olmayacaktır. Rapordaki argümanlar Trumpçı seçmenin tavrını değiştirip Senato’daki Cumhuriyetçi çoğunluğun üzerinde Trump’ın görevden alınması yönünde bir kamuoyu baskısı oluşturacak sağlamlıkta değil. Diğer bir ifade ile Amerikan toplumundaki siyasi kutuplaşma bu raporun muğlak ifadeleri ile sarsılamayacak kadar sert.
Barack Obama’nın 2008’de Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk siyah başkanı seçilmesinden beri Amerikan toplumundaki kutuplaşma yükseldi, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki uzlaşma zeminleri gittikçe azaldı. Donald Trump’ın 2016’da Amerikan Başkanı seçilmesi bu kutuplaşmanın sonucuydu. Trump, kutuplaşmayı diri tutmak için elinden geleni yaptı. Çünkü bunun kendine ikinci bir başkanlık dönemi daha garantileyeceğini düşündü. Bu planındaki belki de tek can sıkıcı pürüz, önce FBI, sonra da özel yetkili bir savcı tarafından 2016 seçim kampanyasında Rusya ile iş birliği yapıldığı iddiasının araştırılmaya başlanmasıydı.
Görünen o ki Demokratların stratejisi Mueller raporu ile ilgili gündemi Temsilciler Meclisi ve Senato’da mümkün olduğu kadar sıcak tutmak, özellikle de Mueller'ın kendilerine yeni veriler sunmasını umarak 2020 seçimlerine Trump’ın daha zayıf girmesini sağlamak
Trump, FBI pürüzünü Direktör James Comey’i 3 Mayıs 2017’de görevden alarak devre dışı bıraktı. Ama bunun hemen sonrasında başlayan Adalet Bakanlığı bünyesindeki soruşturmayı istese de durduramadı. Hatta Trump’ın FBI direktörünü görevden alması ve soruşturmayı yönlendirme çabası sebebiyle Adalet Bakanlığı soruşturmasının kapsamı genişleyerek, 2016 seçimlerinde Rusya ile işbirliği iddiası yanında “adaletin gerçekleşmesini engellemek” (obstruction of justice) iddiası da eklendi.
Trump’ı tedirgin eden soruşturma
Özel yetkili savcı Robert Mueller tarafından ABD Başkanı Trump ve ekibi hakkında iki yıldır yürütülen soruşturma nihayet sonuçlandı ve bazı kısımları Adalet Bakanlığı tarafından sansürlenmiş şekilde kamuoyu ile paylaşıldı. Uzunca bir süre Trump’ı ve Cumhuriyetçileri bir hayli tedirgin eden bu soruşturma, günün sonunda Trump’ı rahatlatmış, Demokratları ise hayal kırıklığına uğratmış görünüyor.
Trump’ı ve Cumhuriyetçileri nasıl tedirgin ettiğinin iki net göstergesi var. Birincisi, raporda aktarıldığına göre, eski Adalet Bakanı Jeff Sessions’tan özel yetkili bir savcının soruşturmayı yürütmek üzere atandığını duyduğunda Trump’ın tepkisinin, “Aman Tanrım! Bu berbat! Bu benim başkanlığımın sonu! Mahvoldum!” şeklinde olması. Soruşturmanın başlaması zaten başlı başına bir dertti. Ama soruşturmanın başına FBI’ın eski direktörü (2001-2013) Robert Mueller'ın atanması katmerli bir dert demekti. Bundan sonra da soruşturmayı durdurmak veya Mueller'ı görevden almak için Trump’ın Sessions’a zaman zaman baskı yaptığını ve sonuç olarak Adalet Bakanı’nın istifa etmek zorunda kaldığını biliyoruz.
Bu soruşturmanın Cumhuriyetçileri nasıl tedirgin ettiğinin bir başka göstergesini ise Washington Post ve ABC News tarafından ocak ayında yaptırılan bir ankette görmek mümkün. Buna göre Cumhuriyetçilerin yüzde 78’i, Mueller'ın henüz ortada olmayan raporunun adil olmayacağına inanmasıydı. Trump’ın bu soruşturmayı sık sık bir “cadı avı” olarak tanımlamasıyla beslenen Cumhuriyetçilerin gözünde her şey Trump’ı görevden almanın zeminini hazırlayacak siyasi bir oyundan ibaretti.
İç siyasetin gidişatına ciddi tesiri olacak gelişme ise bu ayın sonlarına doğru Mueller'ın aynı komisyonlarda ifade vermesi olacak. Bu ifadelerden sonra yapılacak anketlerin nasıl bir fotoğraf sunacağını göreceğiz
Rapor’un vardığı sonuçlar
Peki Mueller raporu iki temel iddia ile ilgili hangi sonuçlara vardı? İlk olarak 2016 seçimlerinde Trump ekibi ile Rusya hükümeti arasında iş birliği yapıldığına dair bir kanıta ulaşılamadı. Buna rağmen 2016 seçimleri sırasında Ruslarla Trump ekibi arasında çeşitli bağlantılar kurulduğu raporda açık. Hatta raporun 4. Bölümü “Rus hükümetinin Trump kampanyası ile ilişkileri ve temasları” başlığını taşıyor. Yine raporun ifadelerine göre Ruslar “Trump’ın başkanlığının kendileri açısından faydalı olduğunu düşünmüş” ve Trump ekibi de “Rusların bilgisayar korsanlığı faaliyetlerinin seçimlerde kendilerine yarayacağını hesaplamışlar.” Ancak rapora göre bunlar suç unsuru oluşturacak bir “iş birliği” düzeyine ulaşmamış.
İkinci konuda, yani Trump’ın adaleti engellemeye çalıştığı iddiası hakkında raporun vardığı sonuçlar daha karmaşık. Mueller'a göre Trump’ın adaleti engellemeye çalışmadığı tam olarak söylenemez. Raporun 158. sayfasında bu durumu Mueller şu şekilde ifade etmiş: “Başkan’ın soruşturmayı etkileme çabaları büyük oranda başarısız olmuştur. Ama bunu daha çok Başkan’ın etrafındaki insanların emirleri uygulamayı veya taleplerini yerine getirmeyi reddetmesine borçluyuz.” Öte yandan Mueller bu konuyla ilgili muğlak bir sonuca varmakta: “Eğer soruşturma boyunca incelediğimiz bulgular Başkan’ın adaleti engellemeye çalışmadığını net olarak söyleyebilmemize olanak tanısaydı, bunu söylerdik. Bulgulara ve ilgili yasal standartlara istinaden bu sonuca varamadık.”
Rapora verilen tepkiler
Raporun sansürlenmiş hali kamuoyu ile paylaşılmadan önce Adalet Bakanı William Barr önce 24 Mart’ta bir mektupla raporun dört sayfalık özetini basına dağıttı daha sonra da 18 Nisan’da bir basın toplantısı ile raporu değerlendirdi. Bu basın toplantısında Barr, raporun kısaca Trump’ı akladığını, kendisinin de Trump’ın saiklerinin dürüst olduğuna inandığını, soruşturma boyunca Trump’ın Mueller ile tam bir iş birliği yaptığını, bunun da saklayacak bir şeyi olmadığını gösterdiğini ifade etti. Trump da raporun vardığı sonucu “gizli iş birliği yok, adaleti engelleme yok” şeklinde duyurdu.
Ancak Mueller, 27 Mart’ta Adalet Bakanlığı’na gönderdiği bir mektupla Barr’ın açıklamalarında “raporun bağlamı, doğası ve içeriğinin tam olarak yansıtılmadığını” ifade etti. Kongre’deki Demokratlar da hem raporun sansürlenmemiş versiyonunu görmek hem de Barr’ı ve Mueller'ı Kongre’deki adalet komisyonlarında dinlemek istiyorlar. Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu Başkanı Jerry Nadler’a göre Mueller raporu “Kongre’ye bir yol haritası sunmak niyeti” ile yazılmış. Ancak bu yol haritasının Trump’ı görevden alacak bir yasal sürece dönüşmesi 2020’deki başkanlık seçimlerine az bir zaman kalması sebebiyle pek mümkün görünmüyor. Temsilciler Meclisi’nde çoğunlukta olan Demokratların lideri Steny Hoyer “Şu an kadar gördüklerimize dayanarak görevden alma yoluna gitmeye değer bir durum yok. Dürüstçe konuşmak gerekirse 18 ay sonra bir seçim var ve bu konuda hükmü Amerikan halkı verecek” şeklinde konuştu.
Zaten Senato’da Cumhuriyetçiler çoğunlukta ve seçime giden süreçte Trump’ı görevden alacak bir sürece destek vermeleri için henüz bir sebep yok. Görünen o ki Demokratların stratejisi Mueller raporu ile ilgili gündemi Temsilciler Meclisi ve Senato’da mümkün olduğu kadar sıcak tutmak, her iki kanattaki Adalet Komisyonları’nda Trump’ı zor durumda bırakacak sorgulamalar yapmak, özellikle de Mueller'ın kendilerine yeni veriler sunmasını umarak 2020 seçimlerine Trump’ın daha zayıf girmesini sağlamak şeklinde.
Bu stratejide, adaletin gerçekleşmesinin engellenmesi argümanı etrafında Trump ve ekibi bir miktar daha yıpratılacak gibi. Çünkü Mueller raporu bu konuda yoruma daha açık ve nihai yargıyı Kongre’ye bırakmış durumda. Ancak bu meselenin Trump destekçilerinin tavrını değiştirmemesi daha büyük olasılık. Amerikan halkının ve özellikle de Cumhuriyetçilerin asıl hassas oldukları konu Rusya’nın seçimlere müdahalesi ve burada Trump ekibinin Ruslarla bir iş birliği yapmış olma iddiası. Yaklaşık iki yıl süren soruşturma sonucunda yazılan rapor bu iddialarla ilgili suç teşkil edecek bir kanıt sunamadı. Bu durumda Amerikan halkının siyasi eğilimlerinde Trump aleyhine bir tavır değişikliği ve Cumhuriyetçi Senatörler üstünde bir kamuoyu baskısı oluşma ihtimali yok gibi görünüyor.
Mueller raporu ve kamuoyu algısı
Washington Post ve ABC News tarafından Mueller raporunun yayımlanması sonrasında yaptırılan ankete göre Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki kutuplaşma halen devam etse de iki konuda bu kutuplaşmanın gevşediği görünüyor. Birincisi, Cumhuriyetçilerin yüzde 56’sı ve Demokratların yüzde 53’ü raporun adil ve tarafsız olduğu konusunda hemfikir. Ocak ayındaki kamuoyu yoklamasında ise Cumhuriyetçiler’in sadece yüzde 22’si, Demokratların ise yüzde 62’si böyle düşünüyordu. Yani nihai rapor Demokratları bir miktar üzmüş, Cumhuriyetçileri bir miktar sevindirmiş ve ortada bir yerde buluşturmuş gibi. İkinci konu ise Trump’ın azil sürecine verilen destekle ilgili. Genel olarak Amerikalıların yüzde 56’sı, yaklaşık olarak da 10 Demokrattan 4’ü, 10 Cumhuriyetçiden 9’u ve 10 bağımsız/kararsız seçmenden 6’sı bu sürecin başlamasını desteklemiyor. Kayıtlı seçmende Trump’ın başkanlığından memnuniyet oranı ise yüzde 42 civarında ki bu oran şu aşamada hiç de fena değil.
Bu verilerden yola çıkıldığında Demokratların Kongre’de yapılacak tartışmalarla Trump üzerindeki soru işaretlerini artırmak ve ılımlı Cumhuriyetçilerle bağımsızları Trump’tan uzaklaştırmaya çalışmaktan başka bir yolu yok gibi. Bu satırlar yazılırken Amerikan kamuoyu Adalet Bakanı Barr’ın Senato Adalet Komisyonu’nda sorgulanmasına odaklanmıştı. Gergin geçen ve Mueller'ın Barr'a gönderdiği mektubun damga vurduğu oturumda Bakan Barr, raporun, Trump’ın aklandığı izlenimi verecek şekilde bir özetinin kamuoyuna sunulması ve dolayısıyla sonuçların çarpıtılması konusunda kendisine yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. Raporun özetinin doğruluğuyla ilgili bir tereddüdünün olmadığını, buna karşın medyanın yansıtma biçiminden rahatsız olduğunu ifade eden Barr, Demokratların kontrolündeki Temsilciler Meclisi’nde ifade vermeyi ise reddetti. İç siyasetin gidişatına ciddi tesiri olacak gelişme ise bu ayın sonlarına doğru Mueller'ın aynı komisyonlarda ifade vermesi olacak. Bu ifadelerden sonra yapılacak anketlerin nasıl bir fotoğraf sunacağını göreceğiz. Kamuoyu tepkisine göre Demokratlar stratejilerini revize edebilirler. Trump karşıtları uzunca bir süre Mueller raporunu beklediler ve hayal kırıklığına uğradılar. Şimdi ise Mueller'ın Kongre komisyonlarına ifade vermesini bekliyorlar. Bakalım bu sefer beklediklerine değecek mi?
[Doç. Dr. Edip Asaf Bekaroğlu, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir]
AA