Anan Avradım Olsun Ki
Hepimizin bu cümleye aşina olduğu bir gerçek. Tabi bir tek farkla! Benim yerime senin anan.
İlk ne zaman duydum bilmiyorum. Adımı öğrendiğim yaşlarımda galiba. Ufaklık dönemlerimde bana çok içten ve sahiplenici geliyordu.. Zannediyordum ki bu cümleyi söyleyen zat anneciğine çok bağlı ve onun her şeyi. Bende onlar gibi anneciğimi hayatımın her yerine koyayım dedim. Ne de olsa annem beni seven, saran, doyuran, yıkayıp kurulayan, sopalayarak disipline sokan, yürürken elimden tutan,… daha sayamayacağım bir çok kişiyken avradım olamadı.
Yaşımla paralel aklımda büyüdü ve bu cümlenin hiçte hayal ettiğim gibi saf ve övgü dolu bir ifade olmadığını anladım. Bunu sadece oğlanlar ve de büyük adamlar söyleyebiliyordu. İşte bunu öğrendim. Duygu yüklü ifadelerde erkek egemenliği ve başkasına ait olan değerleri sahiplenme ifadesinin olduğunu kavradım.
Dikkat edecek olursak, küfür içeren sözlerin çoğunlukla anaya- avrada- kadına ve emektar eşeğe sadık köpeğe yöneldiğini görüyoruz. Hem eşekten hem de köpekten fazlasıyla yararlanıldığı halde onlara benzetmek aşağılamayı, aslana, kaplana benzetmek ise övgüyü gösteriyor. (kimsenin kaplan oğlu kaplan dediğini de duymadım ama)
Diğer yandan küfürbaz bu oğlanlar ve kocaman adamlar cinsel içerikli küfürlerle ihtiyaçlarını beyinlerine kodluyorlar. İnsanların kavga esnasında da cinsel içerikli sözler sarf etmesi onun bastırılmış duygularının açığa çıkmasını gösteriyor. Açlığını kusmanın halk oyununa ya da folklora dönüşmüş halidir çoğu küfür. Olayı ne kadar sempatikleştirmeye çalışırsak çalışalım, bir şekilde ucu ya ebelere ya annelere ya da kız kardeşlere dokunup duruyor.
Ana kavramı kutsallaştırılırken diğer bir yandan kutsadığımız değerlerimize yönelmek ilginç bir paradoks. Feleğe, anaya, avrada, bacıya küfürde tamam bu anlaşılır bir şeydir. Ancak hayvanlara yönelik küfürde böyle bir kutsama yoktur. Demek oluyor ki, küfrederken rahatladığımızı düşünüyoruz. Bu da aciz kaldığımızın tam da göstergesi. Fiziksel şiddete başvurmayla küfür arasında doğrudan bir ilişki var aslında. Her ikisinde de bir kalın puntolarla çözümsüzlük ve acizlik var. Tüm acizliğimize rağmen karşı tarafın onurunu kırma ya da kabul görme hevesi var.
Küfür hadisesinin erkek egemen kültürü ile yakınlığının araştırılması, anlaşılması ve çözümlenmesi gerekir diye düşünmekteyim.