Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın medya üzerinden Başbakan'a sitemi bomba etkisi yaptı. Ankara bir anda karıştı!
Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç'ın TRT Türk üzerinden Başbakan Erdoğan'ı sitemlerini iletmesi Ankara'yı çalkaladı. AK Parti'de bomba etkisi yapan bu sitem dolu çıkışın ardından kulislerde Arınç istifa edecek iddiaları dolaşmaya başladı.
Karadağ'ın aktardığı kulis bilgisine göre Bülent Arınç'ın bu çıkışından, Erdoğan'ın alacağı mesaj çok önemli.
BU OLMAZSA İSTİFA EDECEK!..
Eğer Erdoğan gerekli mesajı alıp ortamı yumuşatma yoluna giderse 'kol kırılır yen içinde kalır' misali bu kriz tatlıya bağlanacak.
Yok eğer Başbakan aynı şekilde karşılık verirse Bülent Arınç hazır ettiği Başbakan Yardımcılığı ve hükümet sözcülüğü görevinden istifasını sunacak. Karadağ'ın iddiasına göre de Arınç istifasını verdiği andan itibaren AK Parti içinde Erdoğan'a karşı bayrak açacak. Herşey şu anda Erdoğan'ın tutumuna bağlı.
BÜLENT ARINÇ NELER DEDİ?
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, öğrenci evlerine ilişkin kendi açıklamasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sözlerinin bir çelişkiye neden olduğunu ancak bunu kendisinin yaratmadığını belirterek sitem etti.
Arınç, “Başbakanımıza buradan bir dost bir arkadaş onun bir kardeşi olarak seslenmek isterim ki, Hükümet Sözcüsü olarak açıklamamla kendisinin Başbakan olarak konuşması arasında apaçık bir çelişki vardır. Bu çelişkiyi en güzel şekliyle izah etmesi, dün, bugün ve yarın kendisinden beklenir. Ben duyduğumu, gördüğümü, bildiğimi bir ambalaj haline getirerek açıklamış oldum” diyerek çağrıda bulundu.
Son dönemde Erdoğan ile aralarındaki ilişkiye değinen Arınç, “Ben itibarımın yıpranmasını istemem, kişiliğimin yıpranmasını istemem. Böyle basit bir olaydan dolayı beni kum torbasına çevirecek insanlara malzeme vermek istemem. Başbakan’la aramızdaki çelişkinin sebebi ben değilim” dedi.
Arınç, siyasetteki gelecek planlarıyla ilgili olarak ise yeni dönemde aday olmayacağının sinyalini vererek, “Bundan sonra kimse bana güvenip siyasete yön vermesin” dedi.
Arınç dün Avrupa Konseyi Medya ve Bilgi Toplumundan Sorumlu Bakanlar 1. Konferansı’na katılmak üzere gittiği Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da TRT Türk’ün canlı yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Arınç, özel hayata müdahale tartışmaları konusundaki soru üzerine şu açıklamayı yaptı:
SİZE GÜVENİYORUZ DEDİLER:
Son yaşadığımız olayla ilgili, ben grup toplantısının arkasından hemen buraya geldim. Burada konu üzerinde görüşlerimi ifade etmedim. Bu konuda görüşlerimi açık bir biçimde ifade etmek istiyorum. Salı akşamı Plan ve Bütçe Komisyonunda hesap verdim. Orada bu konuya temas edenler oldu, ben kısmen bir cevap verdim ama beni memnun eden asıl mesele şudur: Bütün muhalefet milletvekileri, CHP’li, MHP’li olsun BDP’li olsun birkaç tanesi en azından, belki 3-5 taneydi konuşmaları sırasından ‘biz size güveniyoruz, siz dürüst bir siyasetçisiniz, siz vicdan sahibi bir insansınız ve siz doğruyu söylersiniz. Cümlelere böyle başlayarak bana soru yönelttiler bu beni mutlu ediyor. Muhalefetteki arkadaşlarım beni acımasızca eleştirebilirler bunu ama başından söylüyorlarsa bu benim için bir şeref madalyasıdır.
SÖZCÜ OLMAK AĞIR SORUMLULUK:
Ben hükümet sözcüsüyüm. O kadar ağır bir sorumluluk ki sizinle konuştuğum kadar rahat konuşamıyorum orada. Ben dışarıda tutanak katibi değilim, Bakanlar Kurulu’nda notlarımı alıyorum, konuşulanlar neyse onları özetlemeye çalışıyorum. O özetin de doğru olmasına gayret ediyorum. Ama içerde konuşulan her şeyi konuşmak doğru değil çünkü özel şeyler de var. Ben açıklama yaparken hükümetimi düşünmek zorundayım, söylediklerim hükümetimi zor durumda bırkmamalı. İkincisi, Başbakanımı korumak zorundayım. Başbakanımın da bütün sözlerini de olması gerek şekilde, madem bu vazife bana verilmiş, tutanak katibi de olmadığıma göre, satır satır söylemek zorunda değilim. Bu açıklamamdan sonra en az dört bakanımdan teşekkür aldım. Siyasetçi olsun, gazeteciler olsun veya toplumdaki pek çok kesim, benim sözlerimle Başbakanı korumak istediğimi, aslında farklı şeyler söylediğimi, Başbakan’ın da bizi hiçe sayarak, kendi düşüncelerini açıkça ifade ettiğini söyledi.
TEZAT TEŞKİL ETTİ:
Ertesi gün grup toplantısı vardı. Başbakan konuşmasına başlarken benim sözlerimi de nakzetmeden farklı bir yönüyle kendi düşündüklerini ifade etti. Benim söylediklerimle Başbakan’ın bir gün sonra söyledikleri tezat teşkil etti. Bana göre ben yanlış yapmadım. Başbakan ‘sen yanlış yaptın’ demedi. Ama farklı bir şey söyledi. Arkasından gelen sözlerle bir çelişki olduğunu belki farkında olmadan ortaya koydu... Gayretkeş bir valimizin de hemen üzerine atlayıvermesi, durumdan vazife çıkarması bence çok doğru değil.
SORUMLUSU BEN DEĞİLİM:
Başbakan’ın sözlerinden dolayı sorumlu ben değilim, kendisi sorumludur. Bunun getirisi ya da götürüsünü kendisi karşılar.. Bunu farklı bir zamanda, farklı bir biçimde dile getirseydi, benim konuşmamla kendi konuşması arasındaki çelişkiye kimse dikkat etmezdi. Oysa belki aradan 12 saat bile geçmeden benim akşam saatlerinde yaptığım açıklamayı Başbakan, sabah saatlerinde farklı bir açıdan çelişki içerisinde göstermiş oldu. Bunu itiraf etmem lazım, dolayısıyla bu çelişkiye dikkat çeken pek çok yazar, siyasetçi bizi eleştirdi.
KUM TORBASINA ÇEVİRMEYİN:
Ben itibarımın, kişiliğimin yıpranmasını istemem. Böyle basit bir olaydan dolayı beni kum torbasına çevirecek insanlara malzeme vermek istemem. Dolayısıyla Sayın Başbakanımıza buradan bir dost bir arkadaş onun bir kardeşi olarak seslenmek isterim ki hükümet sözcüsü olarak açıklamamla kendisinin Başbakan olarak konuşması arasında apaçık bir çelişki vardır. Bu çelişkiyi en güzel şekliyle izah etmesi, dün, bugün ve yarın kendisinden beklenir.
BENİM ÖZGÜL AĞIRLIĞIM VAR:
Biz dava arkadaşıyız, kader birliği yapıyoruz, hükümetteki sorumluluğum sadece bir bakan olarak bulunduğum anlamına gelmez, güzel bir kitap var, futbol sadece futbol değildir, ben de sadece bakan değilim. Aynı zamanda bir özgül ağırlığım ve bu özgül ağırlığım başkalarından farklıdır. Sadece bir makam işgal eden bir bakan değilim. Ben partinin görüşlerini, geçmişini, bugünü ve geleceğini temsil eden bir insanım. Ben çok şeyi temsil ediyorum. Dolayısıyla herkesin bana böyle baktığı bir noktada benim yıpranmamam lazım, benim hiçe sayılmamam lazım. Sayın Başbakan buna dikkat eder, bu en azından kul hakkıdır.
BENİ TEKZİP ETMEMELİ:
Bir özen göstermemiz gerekir çünkü ben akşam konuşmuşum. Benim görevim nedir biliyor musunuz, bu saçlarımı ağartan, bıyıklarımı beyazlatan, belimi büken şey, bir yanlış yapmamak. Ben Başbakanımızın günlük programlarını sabah alırım, takip ederim. Bazen günde dört yerde konuştuğu olur. Onları takip etmeye çalışırım, fiilen mümkün olmaz, hemen AA’dan konuşmalarının dökümünü alırım. Benim görevim 24 saat Başbakan’ı bu açıdan takip etmek ve onun söylediklerini olumlu olarak topluma yansıtmaktır. Onun da böyle bir görevi olmalı ki hükümet sözcüsü ne konuşuyorsa onu tekzip edecek, onu yalanlayacak, onu açığa düşürecek bir davranış içinde olmamalıdır.