Mahkeme heyeti, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)’nin hazırladığı raporlarla ilgili ek rapor istemişti. ODTÜ’den gelen ek raporda Baş’ın intihar etmediği, atıldığı belirtilirken İTÜ’nün raporunda intihar denildi. Mahkeme, her iki raporun İstanbul Adli Tıp Kurumu'nca incelemesine ve yeni bir rapor yazılmasına karar verdi.
Manken Baş, işadamı Bayer’in Yalıkavak beldesindeki tatil köyüde bulunan villasının 6,5 metre yüksekliğindeki terasından düşerek yaşamını yitirmişti.. Soruşturmanın ardından Muğla Cumhuriyet Savcılığı, Bayer ve iki oğlu hakkında kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, yanlarında çalışan M.U. hakkında ise delilleri karartmak ve ortadan kaldırmak suçundan 7,5 yıl hapis talepleriyle dava açmıştı. Beşinci duruşmada mahkeme heyeti, Hakan Bayer’in tutukluk halinin devamına, baba Ahmet Bayer ve oğlu Volkan Bayer’in tutuksuz yargılanmalarına karar verdi. Dava, 26 Temmuz 2013 tarihine ertelendi.
Tutuksuz sanık Ahmet Bayer, mahkeme çıkışında gazetecilerin sorularını cevapladı. Bayer, “Benim yüce yargıya güvenim sonsuzdu fakat artık tamamen sarsıldı ve yıkıldı. Yaşadığım ve gördüklerim gösteriyor ki ülkemizde bilirkişi terörü, yargıyı gütme seviyesine gelmiş. Uzmanlık alanları, diplomaları ve belgeleri yetersiz olduğu için bilirkişi dedikleri adalet komisyonunca iptal edilen bir aile şirketinin uydurma raporuna istinaden ülkemizde gencecik ve suçsuz insanlar tutuklanıyor. Aylarca incelenip ek raporların yazılması için hapiste tutuklu olarak bekliyorlar. Oğlumu suçlayacak tek delil yok, tek bir görgü tanığı yok, buna rağmen oğlum dokuz aydır tutuklu. Ben bu bilirkişilere soruyorum, vicdanınız rahat mı? Benim oğlum suçsuz yere hapiste yatarken geceleri rahat uyuyabiliyor musunuz?” dedi.
Baş ailesinin avukatı Faruk Zorba ise olayın 1,5 saniye sürdüğünü vurgulayarak, “Adli merciler tarafından görevlendirilmiş üç bilirkişi olayın intihar olmadığını, Aslı Baş’ın atıldığını söylemişlerdir. Buna rağmen bir türlü tatmin olunamadı. Bu raporlarda, özellikle son ODTÜ raporunda çok açık ve net bir şekilde hesaplamalar yapılmış olmasına ve olayın intihar olmasının mümkün olmadığı ifade edilmesine rağmen tekrar İstanbul Adli Tıp Kurumu’na raporun gönderilmesini yadırgadık. Bu süreç, geciken adaleti doğurmaktadır. Benim müvekkillerim, bu aşamadan sonra kızlarının katilleriyle yüz yüze gelmek istemektedir. Biz adaletin bir an önce tecelli etmesini ve tamamlanmasını istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ailenin diğer avukatı Fahri Sefa Küpçü de dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine tepki göstererek, “Uzman bilirkişi olarak bir kişiden rapor ve mütalaa alıp dosyaya sunulmuştu. Mahkeme tarafından da dinlenen bu kişi, daha önce Adli Tıp Morg İhtisas Daire Başkanlığı yapmış olar Prof. Dr. Gürsel Çetin’dir. Dosyanın tekrar oraya gönderilmesi, ciddi şüphe çekici bir harekettir. Doğru değildir. Bununla ilgili itirazımızı mahkemeye sunacağız.” şeklinde konuştu. CİHAN