Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Filiz'in yanında avukatı Fatma Vildan Yirmibeşoğlu, duruşma salonunda ise Demirarslan ailesinin avukatı Tezer Türkay Güven hazır bulundu. Filiz, sesli ve görüntülü sistem üzerinden yaptığı savunmada, İstanbul'da da konuyla ilgili uzun uzun ifade verdiğini belirtti.
"Kesinlikle tasarlamak falan yok" diyen Filiz, şöyle konuştu: "Hem polise hem savcılığa bahsettim. Elena'nın Rusya için casusluk yaptığı bilgisi bana verildi. Mesajlar aldığım için onları takip edip, bundan emin olmam, bundan emin olursam, gereğini yapmam söylendi. Uzun zaman takip ettim, doğrudur. Olaydan önce de Göktuğ'a teklifte bulunmuştum. Ortadan kaybolmasını, bu iş için para vereceğimi söylemiş, ölmüş gibi yapmasını istemiştim. Kabul etmemiş, beni terslemişti. Hakaret sayılabilecek ifadeler kullanmıştı. Bana başka seçenek bırakmamıştı. Öldürmek istemedim, mecburdum, ama yapım böyle olmadığı için kendisine teklifte bulundum. Kabul etmedi. Silahım vardı, doğrudur.
Onu alma sebebim esas şudur, 11 yaşından beri çeşitli görevler alıyorum, fakat bu görevler hiçbir zaman insana zarar vermeyi içermemişti. İlk defa bir insana zarar verebileceğim için kendi kendimin sağlamasını yapmak istedim. O güne kadar hep zararsız şeyler yapmıştım.
Silahı alırken, gereken evraklardan biri de fiziksel ve zihinsel sağlığımın sıkıntılı olmadığı raporuydu. Rapor aldım. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti 'Zihin sağlığın yerinde' dediği için, sağlam olduğuma yüzde yüz emin oldum. 'Koskoca devlet akıl hastasının eline silah vermez' diye düşündüm. Bu mesajların gerçek olduğuna emin oldum ve bunu yeşil ışık olarak algıladım.
"İLK KİME ATEŞ ETTİĞİMİ FALAN HATIRLAMIYORUM"
"Filiz, cinayet günü maktullerin geldiği sokakta bulunduğunu dile getirerek, "Son defa Göktuğ'a teklifte bulundum. Yine reddetmeleri ve küfürlü kelimeler kullanmalarından dolayı başka çarem kalmadı. Tam olarak nasıl gelişti hatırlamıyorum. İlk kime ateş ettiğimi falan hatırlamıyorum. Daha sonra orada park halindeki aracıma binerek, olay yerinden uzaklaştım." dedi.
"GİZLİ GÜÇLER 43 NUMARALI PLAKAYI ALMAMI İSTEDİ"
Cinayetin ardından otomobiliyle Kütahya'ya gittiğini kaydeden Filiz, "gizli güçlerin, araba alırken, 43 plakalı otomobil almasını söylediğini" ileri sürdü. Filiz, şöyle devam etti: "Arabam Kütahya plakalı olduğu için oraya gittim. Kütahya'da, 43 plakalı aracımın daha az dikkat çekeceğini düşündüm. Kütahya'ya giderken karşıma 4 tane çadır çıktı. O büyük gücün çıkarttığını düşündüm. O çadırlarda mutfak, yatak, banyo ve malzemeler vardı. Çadırda yaklaşık bir buçuk ay yaşadım.
"O GÜÇ BENİ POLİSTEN KORUDU"
Bunun sonunda Kütahya şehir merkezine indim, Zafertepe Mahallesi'nde aracı park ettim, otogardan İstanbul'a gittim. Beyazıt Meydanı'nda işportada, ikinci el eşyalarımı sattım. Yeterli miktarda param olunca otobüsle Kütahya'ya gittim. Aracımın park ettiğim yerde olmadığını gördüm.
'Türk polisi aracın yanında pusuyu kurup, beni yakalardı' diye düşündüm. Ama o güç beni yine korumuştu. Ben de tekrar İstanbul'a döndüm."
"ALTINCI HİS" FİLMİNİ ÖRNEK GÖSTERDİ
Filiz, "kendisine mesajların nasıl geldiğinin" sorulması üzerine, bunları ilk 11 yaşındayken tespit ettiğini söyledi. Mesajların gazeteler aracılığıyla ulaştığını iddia eden Filiz, "İlk başta ufak mesajlar geldi, kantinden gofret, çikolata çalmak şeklinde, sonra görevler büyüdü, elektronik eşya, ziynet eşyası gibi." diye konuştu. "Mesajları gazetede nasıl görüyordun?" sorusuna Filiz, "Bunu gazetede başkası göremezdi, özel bir yetenekti. 'Altıncı His' filmindeki çocuk ölüleri görüyordu, bunları da ben görüyordum." yanıtını verdi.
"GECE KOYNUMDA SİLAHIMLA YATIYORDUM"
Maktulleri takip için arabalarına cep telefonu yerleştirdiğinin belirtilmesi üzerine Filiz, 2 hat aldığını, bunlardan birinin kendisinde bulunduğunu, diğerini maktullerin kullandığı aracın altına yerleştirdiğini anlattı. Filiz, kendisindeki telefonu kullanarak, diğer telefonun yerini görebildiğini bildirdi. Filiz, cinayette kullandığı silahı ne zaman edindiği sorusu üzerine, Nisan 2013'te Eryaman'da kiraladığı evden ayrıldıktan sonra otomobilinde yaşamaya başladığını belirterek, arabası eski olduğundan kapılarının kilitlenmediğini, bu nedenle güvenlik için silah edinmesi gerektiğini savundu. Filiz, "Ayrıca yaptığım iş de gerektiriyordu. Gece koynumda silahımla yatıyordum." şeklinde konuştu.
Sanık avukatı Fatma Vildan Yirmibeşoğlu, dosyayı yeni aldığını, inceleyip beyanda bulunacağını kaydetti. Yirmibeşoğlu, ayrıca müvekkilinin akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılması için Adli Tıp Kurumuna sevkini istedi.Demirarslan ailesinin avukatı Güven ise Filiz'in tutuklanmasını, ayrıca Sincan Ceza ve İnfaz Kurumuna naklini talep etti.Cumhuriyet savcısı da sanığın tutuklanmasını ve akıl sağlığına ilişkin Adli Tıp Kurumuna sevkini istedi.
"KANUNLARA UYMAK ZORUNDAYIM"
Taleplere ilişkin diyeceği sorulan Filiz, "Akıl hastalığım olduğunu düşünmüyorum." dedi. Mahkeme başkanının, "Sevk etmemiz halinde, 'Giderim' mi diyorsun?" sorusuna, "Kanunlar ne derse uymak zorundayım." karşılığını verdi.Avukat Yirmibeşoğlu da müvekkilinin Ankara'ya sevkine karşı çıkarak, Silivri'de can güvenliğinin sağlanabileceğini ifade etti.
ATALAY FİLİZ YİNE VİLDAN YİRMİBEŞOĞLU'NU İSTEDİ
Mahkeme heyeti, Filiz'in tutuklanmasına ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalıp azalmadığı hususunda İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesine sevk edilerek, rapor alınmasına karar verdi.Filiz'in Sincan Ceza ve İnfaz Kurumuna nakil talebini reddeden heyet, duruşmayı erteledi.İddianamede, Atalay Filiz'in, Demirarslan ve Radchikova'yı tasarlayarak öldürmek suçundan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Filiz, Tuzla Yalıboyu Caddesi Postane Mahallesi'nde oturan tarih öğretmeni, 2 çocuk annesi Fatma Kayıkçı'nın öldürülmesine ilişkin İstanbul'da yürütülen soruşturma kapsamında da tutuklanmıştı.