Terör örgütü KCK çekilmeyi durdurduğunu açıkladı. 8 ay önce başlayan süreç bitiyor mu? Bugüne kadar ne hatalar yapıldı? Bundan sonra ne yapılmalı?
* Kamuoyu bu kadar beklenti içine sokulmuşken, barışı engellemeye yönelik açıklama ve eylemler yapmaya kimsenin hakkı yok. Ve bu süreçte barışı engelleyen kim olursa olsun, bunu kamuoyuna açıklayamayacaktır
* Öyle ya da böyle bir süreç başladı ve halkta büyük bir ümit ve beklenti oluştu. Buradan geriye dönüş artık yok. Sürecin kesilmesi, tarihî ve toplumsal travma oluşturacaktır.
* Bu açıdan her iki taraf da ne vaat ettiyse yerine getirmeli ve süreç kesintisiz devam etmeli. Olumlu bir şekilde sonuçlanmalı.
* Çözüm sürecinin akamete uğraması ihtimaline karşı her iki taraf da bir suçlu arayışı içerisine girdi. Bu telaş da gözlerden kaçmıyor.
İşte Mehmet Baransu'nun çok önemli analizi
Önceki hafta KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık, çözüm süreciyle ilgili ilginç bir açıklama yaptı.
Bazı güçlerin süreci tıkamak için çaba sarf ettiğini, bu nedenle hassas bir dönemden geçildiğini belirtti. Ardından da geri çekilmeyi durdurdukları, gerekirse geri çekilen PKK’lıları tekrar Türkiye’ye gönderip, savaşı daha da şiddetlendirecekleri yönünde açıklamalarda bulundu.
Bayık’ın söyledikleri özetle şunlardı:
“1 Eylül’e kadar Türk hükümetine süre vermiştik. Şimdiye kadar bir şey görmedik. Bu, şu anlama geliyor: Sorunu çözmek istemiyor, ezmeyi esas alıyor. Savaşmak istiyor. Buna karşı kendimizi savunacağız. Gerillayı durduruyoruz.”
Yapılan bu açıklamalar, sürecin gün geçtikçe tıkanma noktasına doğru gittiğini ortaya koyuyor. Hükümet adına konuşan Yalçın Akdoğan’ın yazılarına baktığımızda da benzer tabloyu görmek mümkün.
HÜKÜMET ÇÖZÜM SÜRECİ KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYOR?
Örgütün, devleti ve AK Parti’yi zor duruma sokmak için taleplerini her geçen gün artırdığını belirten Akdoğan, yapılan açıklamalarla kamuoyunda oluşan algı ve beklentilerin sekteye uğradığını söylüyor.
Akdoğan’ın ve Bayık’ın açıklamalarına bakıldığında her iki tarafta da bir güven sorunu olduğu açık.
Çözüm sürecinin başladığı sekiz aylık dönemde, iyi niyetli tavsiye, öneri ve eleştirilerin “savaş istiyorsunuz” noktasına getirilmesi, belki de bu sürecin en önemli hatalarından biriydi.
BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ?
Kulakların eleştirilere tıkanması, herkesin kendi doğruları ekseninde hareket etmesi sürecin bugün tıkanma noktasına gelmesinin nedenlerinden biri.
İşte bu bakış açısından dolayı, sekiz aylık dönemde, süreçle ilgili mümkün olduğu kadar yazı yazmamaya çalıştım.
Ancak geldiğimiz noktada, eleştirilmesi gereken çok önemli noktalar var. Yapılan hataları sıralamak yerine, önemli birkaç noktaya parmak basıp, bundan sonraki sorumlulukları hatırlatmanın daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmemesi, yapılan protokollerin Meclis’le, kamuoyuyla, âkil adamlarla, paylaşılmaması sanırım en önemli yanlışlardan biriydi.
PKK "Terör Örgütü"nden "Sivil Örgüt" Noktasına Kaydı
Elinde silah bulunan ve silahı bir tehdit unsuru olarak gören PKK’nın, ulusal ve uluslararası alanda “terör örgütü” kapsamından, “sivil örgüt” noktasına kayması da bir diğer yanlıştı.
Tüm bu hatalara rağmen, 30 yıldan fazla süren çatışmaların bir süredir kesilmesi ise önemli bir kazanımdı.
Ve bu kazanımın her ne olursa olsun devam etmesi gerekiyor.
Çünkü;
30 yıllık acılarımıza rağmen, kamuoyunun büyük bir kısmı bu acıları kalbinin bir yerine gömmüş ve barış için büyük bir beklenti içerisine girmişti.
Toplum bu noktaya geldikten sonra kimsenin hata ya da hatalar yapma lüksü yok.
Kamuoyu bu kadar beklenti içine sokulmuşken, barışı engellemeye yönelik açıklama ve eylemler yapmaya kimsenin hakkı yok. Ve bu süreçte barışı engelleyen kim olursa olsun, bunu kamuoyuna açıklayamayacaktır. En büyük sorumluğu da kendileri alacaklardır.
Sanırım, çözüm süreci karşıtı söylemler, bu dönemde kesinlikle dile getirilmemeli. Öyle ya da böyle bir süreç başladı ve halkta büyük bir ümit ve beklenti oluştu. Buradan geriye dönüş artık yok. Sürecin kesilmesi, tarihî ve toplumsal travma oluşturacaktır.
Bu açıdan her iki taraf da ne vaat ettiyse yerine getirmeli ve süreç kesintisiz devam etmeli. Olumlu bir şekilde sonuçlanmalı.
Çözüm sürecinin akamete uğraması ihtimaline karşı her iki taraf da bir suçlu arayışı içerisine girdi. Bu telaş da gözlerden kaçmıyor.
Vebal büyük; her iki taraf da ne Kürt ne de Türk kamuoyuna sürecin bitmesinin hesabını verebilir.
Tarih bu süreci bitiren tarafı affetmeyecektir.