Başbakan Erdoğan: Mesele, İşleyen Ekonomi Ve Demokrasiyi Durdurmak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı olayları ile asıl niyetin, Türkiye'de işleyen demokrasi ve ekonomiyi durdurmak olduğunu söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı olayları ile asıl niyetin, Türkiye'de işleyen demokrasi ve ekonomiyi durdurmak olduğunu söyledi. Bir sanatçının attığı tweete de göndermede bulunan Erdoğan, "Mesele Gezi Parkı değil' diyorlardı ya. Evet, mesele işte bu. Mesele demokrasiyi durdurmak, Türkiye'yi, ekonomiyi durdurmak. Turizme ağır darbe vurmak. 10,5 yıl bunu defalarca yaptılar. Ekonomi kötüye gitsin de AK Parti yıpransın da Türkiye'ye ne olursa olsun dediler." dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmanın büyük kısmını Gezi Parkı olaylarına ayırdı. Gezi Parkı gösterileri başladığında, gerek içerideki bazı medya kuruluşlarının gerek uluslararası bazı medya kuruluşlarının ve sosyal medyanın çok kapsamlı bir dezenformasyon kampanyası başlattığını savunan Erdoğan, bun karşılık AK Parti'ye gönül verenlerin ya da vermeyenlerin meydanlarda yakmadıklarını, yıkmadıklarını, demokratik haklarını özgürlük noktasındaki istismarları, yasaların kendilerine tanıdığı o alanlarda dile getirdiklerini vurguladı.

Göstericileri, taleplerini bu meydanlarda dile getirmeye davet eden Erdoğan, "Şiddet hiçbir zaman zaferin müjdecisi değildir, şiddet iter, ötekileştirir. Şiddete başvuranlar he zaman kaybetmeye mahkumdur. Siz eğer dürüstlükten yanaysanız, demokrasiden yanaysanız demokrasinin kuralları bellidir. Gelirsiniz, bunu yasal çerçeve içinde anlatırsınız ve seçim zamanı gelince sandıktan neticeyi alırsınız. AK Parti'nin yaptığı budur, diğerlerini de buna davet ediyoruz." diye konuştu. 



"SEN HANGİ İKTİDARA KONUŞUYORSUN"



Gezi Parkı gösterilerinde ağaç ve çevre hassasiyeti ile yer alanları samimi bulduğunu ve diğerlerinden ayırdığını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Onları diğerlerinden ayrı tutmak suretiyle söylediklerine kulak verdik, kabul ettiğimiz temsilcilerini dinledim, Bakanlar Kurulu'nda bu kadar zaman geçirmedik, onlara zaman ayırdık. Bunların yanında samimi olmayanlar da vardı, dürüst değillerdi. Nitekim başbakan yardımcımızla yaptıkları görüşmeden sonra dışarıya çıkıp adeta yeniçerinin isyancı grupları gibi 'Valiyi görevden alacaksın, şunu görevden alacaksın, bunu görevden alacaksın' gibi ültimatom sallayanlar vardı, sen hangi iktidara konuşuyorsun yahu. Kalkıp da bazı yazılı veya görsel medyada olanlar bu tiplere haddini bildirdi. Bundan daha büyük haddini bilmemezlik olur mu? Haddini bileceksin, bilmem ne platformuymuş, ne platformu olursan ol. Ayaklar ne zamandan beri baş olmaya başladı? Milletin vermiş olduğu bir yetki var. Bu yetkiyi bu iktidar kullanamaz duruma gelirse o zaman zaten bittik demektir." diye kaydetti.

Brezilya'daki gösteriler için de 'aynı şekilde aynı merkezden düğmeye basıldığını' düşündüğünü söyleyen Erdoğan, Brezilya'nın da Türkiye'nin de IMF'ye borçlarını ödemiş ülkeler olduğuna dikkat çekti.

Türkiye'de AK Parti iktidarına kadar çok partili dönemlerde bir alışkanlık olduğunu söyleyen Erdoğan, ortalamaya bakıldığında 16 aylık iktidarlarla Türkiye'nin istikrarsızlık dönemleri yaşadığını kaydetti. Erdoğan, şöyle dedi: "Bunlara iktidar değil hükümet etme dönemleri denir. Bu istikrarsızlıklar Türkiye'de kişi başına milli geliri 2 bin 600, iyi niyetle 3 bin 500 dolar civarlarına getirdi. Dünyada sıralamaya baktığınız zaman maalesef gerilerdeydik. Peki, AK Parti iktidarıyla ne oldu? AK Parti iktidarıyla, istikrar, güven dönemi başladı. İstikrar ve güvenin olduğu AK Parti iktidarları bir anda her alanda sıçrama yapmaya başladı. İşte bu sıçramadır ki Türkiye'yi, dünyada güven duyulan, itibar edilen, saygı duyulan bir ülke konumuna getirdi. Ama saygı duyulan Türkiye'yi içeride ve dışarıda koordineli olan bu adımlarla yıpratmak istediler. Fakat millet burada duruma el koydu, sahiplendi. Dedi ki 'bu gidiş yanlıştır, biz iktidarımızın yanındayız, iktidarımızdan memnunuz.' Dikkat edin, Brezilya'da olduğu gibi 20 sent zam için bu eylemler yapılmıyor. 'Sağlıkta şu yapılmadı' diye bunlar yapılmıyor. Çok ilginç şeyler ki ben Brezilya'daki oyunun da yine aynı şekilde aynı yerden aynı merkezden düğmeye basılmak suretiyle yapıldığına inanıyorum. Çünkü Brezilya da IMF'ye borçlarını ödemiş bir ülke konumunda. Türkiye de IMF'ye borçlarını ödemiş bir ülke konumunda. Buraların altını çiziyorum. Dikkat edin, teferruatına girmeyeceğim. Başından itibaren 'faiz lobisi' dedim, bu, birilerini hoplattı. Niye rahatsız oluyorsunuz? Evet, burada faiz lobisi var ama bu faiz lobisi olayı bazı çevreleri ciddi manada rahatsız etti. Yazılı, görsel, ulusal ve uluslararası medyanın burada ne denli, nasıl görevler üstlendiğini hep gördük. Bunların hepsinin kayıtları var. Zaman zaman bunları özellikle teşkilat içerisinde zaman zaman halkımıza görüntüleriyle açıklayacağız. Çünkü bunu milletimizin çok iyi bilmesi lazım. Çünkü Müslüman, bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Bu oyunları bozacağız."

Gezi Parkı olaylarında, muhalefetin yetersiz olmasının da halkın sokaklara dökülmesinde etkili olduğuna da değinen Erdoğan, bu konuda ana muhalefet partisi CHP'ye ağır eleştiriler yöneltti. CHP'nin 'yetersiz, etkisiz, kalitesiz, cılız muhalefetinin' CHP yönetimin beceriksizliğinin, üst üste yapılan yanlışların, gafların, her seçimde yaşanan hayal kırıklığının' CHP seçmenini umutsuz bir noktaya taşıdığını söyleyen Erdoğan, "Meclis içinde muhalefet yapamayan CHP, sokak sokak çatışma çağrıları yaparak, kendi tabanını çirkince tahrik ederek, bu hayal kırıklığı yaşamış kitlelerin sokağa çıkmasına zemin hazırlıyor." diye kaydetti.

ALEVİ AÇILIMI BIRAKILDIĞI YERDEN DEVAM

Gezi Parkı gösterilerinde Alevi vatandaşların da kitlesel olarak yer aldığını sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, "Onların taleplerini, hissiyatını da bizler gayet iyi anlıyoruz. Biz onlarla ilgili olarak, biliyorsunuz Alevi açılımı başlığı altında bir dizi toplantılar yaptık. Bütün temsilcileri bir araya getirdik. Şu anda da yine başbakan yardımcıma bu konuyla ilgili bırakılan yerden bunun devam ettirilmesi noktasında da talimatım var. Yine bu çalışmalar başlayacak. Ama bunları biz masada çözmeliyiz. Geçmişte, tarihte oluğu gibi aynı yanlışlara düşmemek gerekir." şeklinde konuştu.

Dersim katliamı yaşandığı dönemde CHP'nin tek başına iktidarda olduğunu hatırlatan Erdoğan, "CHP, o katliam karşısında ne yaptı? Herhangi bir tavrı olmadı." diye kaydetti. Ancak Dersim katliamı için kendisinin özür dilediğini hatırlatan Erdoğan, "Peki ana muhalefetin genel başkanı, artık 'genel müdür' diyorum, çünkü genel başkan olamaz, bu konuyla ilgili kalkıp acaba bir kere özür beyanında bulundu mu? 'Bizim iktidarımız' diyebildi mi? 'Bu ülkenin en eski partisi biziz…' Bunu devamlı kullanıyor, peki özür beyanında niye bulunmadın? Hadi bulunsaydın ya. Siz yaptınız." ifadelerini kullandı.

Alevi vatandaşların sorunlarına büyük bir samimiyetle eğildiklerini, bunları çözüme kavuşturmak için de önemli adımlar attıklarını kaydeden Erdoğan, "Ancak yeterli olmayabilir. Sorunlar henüz tamamen çözüme kavuşmamış olabilir. Ancak bu sorunları çözmek için samimiyet göstermediğimizi hiç kimse ama art niyetli olmayan hiç kimse iddia edemez. Sadece bahsettiğim Dersim olayları bile bizim için önemli bir samimiyet göstergesidir." değerlendirmesinde bulundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı, TRT, Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurum ve kuruluşların Alevi vatandaşlar için önemli uygulamalar gerçekleştirdiklerinin altını çizen Başbakan Erdoğan, "Alevi çalıştayları yaptık. Her kesimin katılımıyla sorunlar istişare edildi. Raporlar ortaya konuldu. Bu süreç, elbette tamamlanmış bir süreç değildir. Bu topraklar üzerinde kardeşçe yaşamamızın, bir ve beraber yaşamamızın ortamı sağlamak bizim vazifemizdir. Biz bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmenin mücadelesi içerisindeyiz." şeklinde konuştu.

"CHP SADECE DERSİMDE DEĞİL, MARAŞ'TA DA SİVAS'TA DA İKTİDARDI"

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "CHP, Dersim katliamının mimarıdır. Aynı CHP, on yıllardır güya Alevi vatandaşlarımızın temsil edildiği partidir. Peki soruyorum; CHP tek başına iktidar olduğu dönemlerde, koalisyon ortağı olduğu dönemlerde, Alevi vatandaşlarımız için ne yapmıştır? Dersim katliamı yaşandığında CHP iktidardaydı. Kahramanmaraş olayları yaşandığında iktidar ortağıydı, Sivas olayları yaşandığında iktidar ortağı SHP, yani CHP idi. Bunları da bilmemiz lazım. Gazi Mahallesi olaylarında iktidar ortağı yine CHP idi. CHP, bu olayların engelleyemediği gibi bu olayların hiçbirinin hesabını sormamış, peşine düşmemiş, takipçisi olmamıştır. AK Parti, hiçbir sorumluğu olmadığı halde, Dersim katliamından özür dilerken, bu büyüklüğü gösterirken, CHP, başındaki genel başkana rağmen o bu özrü dileyememiştir. On yıllardır CHP'nin, Alevi vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek için gayret sarf etmek yerine onları tahrik etmek için hangi kirli planlar içinde yer aldığını da çok iyi biliyoruz."

ALEVİ VATANDAŞLARA 'DİKKATLİ OLUN' UYARISI

Alevi vatandaşların, "CHP'nin bu kirli, tehlikeli oyununu" görmeye çağıran Erdoğan, "Kapıların işaretlenmesi olaylarından tutunuz, Reyhanlı saldırısına, Suriye ile irtibatlarından tutunuz Gezi olaylarına kadar, CHP çok tehlikeli bir senaryoya aleni şekilde destek vermiştir, destek vermektedir." dedi. Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Şu anda hem Gezi olaylarını kışkırtan hem Alevi vatandaşlarımızı sokağa dökmek isteyen hem de bir mezhep çatışması çıkarmak için elinden geleni ardına koymayan televizyonun, gazetelerin sahipleri CHP'lilerdir. Sokakta şiddet eylemcilerinin sırtını sıvazlayan da polise ağır hakaret eden de küfeden gençlere para veren de Alevileri kışkırtacak tweetleri atan da CHP'nin milletvekilleridir. Alevi kardeşlerimizin bu oyunlara karşı son derece dikkatli olmalarını rica ediyorum. Millete yeni acılar yaşatmak isteyen, geçmişte yaptıklarını bugün tekrar etmek isteyen CHP'ye karşı Alevi kardeşlerimizin, tüm aziz milletimizin dikkatli, duyarlı ve uyanık olmasını rica ediyorum. Bu millet için Mevlana neyse Yunus Emre de odur, Pir Sultan Abdal neyse Süleyman Çelebi de odur. Hacı Bektaş-ı Veli'yi Akşemsettin'den, Ahmed-i Hani'yi Mehmet Akif'ten, Fuzuli'yi Nedim'den, Karacaoğlan'ı Emrah'tan ayrı düşünmek mümkün değildir. Bütün bu isimler, onlar gibi niceleri, bu milletin hamurudur, mayasıdır, temelidir. Eğer bu isimlerden bir tekini çekip alırsanız, dışlarsanız, milletin gönül tellerini koparır, milleti temelsiz, dayanaksız bırakırsınız. Tarihin acılarını büyüterek değil istikbalin umutlarını çoğaltarak geleceğe ilerlemek zorundayız. Acılara yeni acılara katarak değil ortak paydaları çoğaltarak istikbali şekillendirmek zorundayız. Allah'ın izniyle bu topraklar üzerinde her sorunu çözeriz, her engeli aşarız, her meseleyi hal yoluna koyarız. Çözülmez gibi görünen nice meseleyi çözdüğümüz gibi, çözüm yoluna koyduğumuz gibi bugün de yarın da aramızdaki her konuyu kardeşlik hukuku içinde çözüm yoluna inşallah koyarız. Kavganın, çatışmanın, şiddet ve gerilimin sorunların çözümüne hiç ama hiç katkısı olamaz. Konuşarak, istişare ederek, sandık yoluyla, demokrasi yoluyla, hukuk yoluyla meseleleri çözüm yoluna koyacağız. Türkiye'nin sorunlarını, 76 milyonun sorunlarını, yüzde yüzün sorunlarını hep kendi sorunumuz olarak kabul edecek, ayrım yapmadan bunların üzerine gitmeye devam edeceğiz. Bu milletvekilinin hem Türkiye'nin birliğine hem de şahsıma karşı ağır tahrik ve hakaretlerini biz yargıya taşıdık. Gerek bu milletvekili gerek onun hemşehrisi olan CHP'nin genel başkanı adeta bozuk plak gibi 'faşist diktatör' deyip duruyor. Daha önce ifade ettim; eğer faşist, diktatör görmek istiyorlarsa aynaya baksınlar, geçmişlerine baksınlar. Bu kürsü o belgelerin şahididir. Bunları hep gösterdik. Eğer faşist diktatör görmek istiyorlarsa emri altına girdikleri Suriye'nin Esed'ine baksınlar, eğer faşist diktatör görmek istiyorlarsa parti genel merkezlerindeki mili şefin fotoğrafına, Dersim katliamının mimarı milli şeflerine baksınlar."

Türkiye ile hükümet ile milli irade ile hesaplarını görmek isteyenlerin Gezi Parkı gösterilerini araç olarak kullandıklarını söyleyen Erdoğan, "Ortaya çıkan kirli senaryoyu, şiddeti, vandallığı görenler zaten kendilerini bu göstericilerden ayrı tuttular. Şiddet eylemlerinde yer almadılar. Bu katmanların dışında kalanlar son derece planlı şekilde, kirli hesabı görmek amacıyla süreci yaymak için uğraştılar." ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Çok sayıda gencimiz, kirli hesapları olan bu ellerin oyuncakları oldu. Bu senaryoya figüran olarak katılmış oldular. Biz işte bu art niyetlilere karşı en başından itibaren dik durduk ve dik durmaya devam edeceğiz." diye ekledi.

"BU İŞ BİTTİ DİYENLER OLDU"

Olaylar başladığı andan itibaren içeriden ve dışardan birilerinin, bu gösterilerin tamamen masum, haklı gösteriler olduğunu, polisin şiddet kullandığını, son derece sistemli şekilde yaydıklarını savunan Erdoğan, "Sosyal medyada planlı operasyonlar yapıldı. Türkiye'deki bazı medya kuruluşları, baş provokatör olarak görev aldı. Uluslararası medya, bu operasyonlarda görev üstlendi. Türkiye içinde imtiyazlarını kaybetmiş olanlar, hiçbir zaman iktidara gelemeyeceklerini anlayanlar, bu olaylar üzerinden hesap görme çabası içine girdiler. Hatta, 'yahu bu iş bitti be hallediyoruz' diyenler oldu." diye kaydetti.

"ADI PARTİ AMA İÇERDE SİLAH DA VAR, MOLOTOF DA"

Erdoğan, bir partiye polisin yaptığı baskına ilişkin de "Düşünebiliyor musunuz adı parti? Ama parti teşkilatı içine terörist gruplardan kim varsa gittiler. Polis de gitti. İçerde ne var? Silahtan tut da döner bıçaklarına varıncaya kadar, Molotof kokteyline varıncaya kadar her şey var. Böyle bir parti teşkilatı olabilir mi? Şimdi ne oldu? 'Polis parti teşkilatının içine girdi.' Onlar normal bir çalışmanın içindeyken değil." diye kaydetti.

DİVAN OTELİ'NE YATAKLIK SUÇLAMASI

Aynı şekilde polisin Divan Otel içine girmesine de değinen Erdoğan, "Diyorlar ki 'otele polis saldırdı.' Durup dururken saldırmadı. O meydanlarda polisle çatışanlar oraya gitti. Oranın sahipleri de onlara güzel bir ev sahipliği yaptı. Oranın peşinden polis oraya girdi. Biliyorsunuz yasalarda yataklık etmek de suçtur. Bu bir yataklık etme suçudur aslında." ifadelerini kullandı.

"AĞACI GÖSTERİYORLAR, PAÇAVRALARI GİZLİYORLAR"

Konuşmasında, bazı ülkelerin, bazı devletlerin de Gezi Parkı üzerinden hesap görmek istediklerini dile getiren Erdoğan, "Mesele Gezi Parkı değil, hala anlamadın mı' diyenlerle birlikte oldular. Meselenin hesap görme meselesi olduğunu ifade ettiler. Bana başbakan çok sert, çok öfkeli diyorlar. Başbakan bunu görmesin, duymasın diyorlar. Çok enteresan, ağacı gösteriyorlar, yağmalamayı unutuyorlar. Paçavraları gizliyorlar. Mustafa Kemal'in askerleriyiz diyorlar ama yakılan bayrağımızı, Taksim Meydanı'nda bakıyorsunuz teröristlerle Atatürk'ün yanyana resimlerini görmemezlikten geliyorlar. Neredesin CHP? Niye indirmedin? Ulusalcılar neredesiniz? Aynı şekilde AKM işgal altındaydı. Hatırlayın, işgal altındayken orada asılan pankartlarda, paçavralarda ne var, teröristlerin posterleri vardı. İllegal örgütlerin paçavraları vardı. Günlerce orada asılı durdu. Ne oldu CHP'ye, müdahale etti mi?" diye sordu.

Gezi Parkı'na yapılan şafak operasyonunu da savunan Başbakan Erdoğan, "Ne dediler? Gezi Parkı'na şafak harekatı uygun değil. Ne yapacaktık? Keyfinizi mi bekleyecektik? Hepsiyle görüştüm. Kendilerine şunu söyledim. Yahu Allah aşkına niye duruyorsunuz orada? Yargı zaten bir karar vermiş. Siz zaten burada devlet olarak işlem yapamazsınız. Yargı kararını versin. Lehimizde karar verdiğini düşünün dedim. Halk oylamasına gideceğim dedim. Bunu tabi ki belediye yapacak. İçlerinde çoğunluğu çok güzel dediler. Gidin o zaman çözün dedim. Yetkimiz yok dediler. Bir taraftan platformum diyorsun, diğer tarafta yetkimiz yok diyorlar. Yahu bizim neyimiz vardı? Şu mayıs ayında havaalanı ihalesi gerçekleşiyor. Japonlarla nükleer santral adımını atıyoruz. Üçüncü köprünün temeli atılırken, siz neyi istiyorsunuz arkadaşlar?" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, şöyle devam etti: "Gezi Parkı'nda namaz kılanları gösteriyor. Ama yanında bebeğiyle şiddete uğrayan baş örtülü kadını görmüyor. Karanfil gösteriyor ama polise uyguladıkları şiddeti gizliyorlar. Linç ediyorlar yahu Ankara'da. Granit taşlarla polise nasıl saldırıldığını gördünüz. Niye bunu anlatmıyorsunuz? Polisimin de yanlışı vardır, doğrudur. Bakanlığım zaten araştırmayı yapıyor. Geniş baktığınız zaman şiddete uğrayan polisimizdir. Yüzlerce taş atıyorlar, o sadece kalkanıyla duruyor. Güya esprili sloganları gösteriyorlar. Duvarlara, yollara yazdıkları ağır hakaretleri gizliyorlar. Bizden de meseleyi böyle görmemizi istiyorlar. Tencere tava. Gece yarılarına kadar tencere tava dinlettiler millete yahu. Hani çevreciydi bunlar, hani CHP'liydi, hani bunlar sakindi. Çevreciliğin içinde gürültü, görüntü kirliliği yoktur. Bunlar o canım canım, o dev saksı çiçekleriyle barikat oluşturdular. Onlar polise şiddet uygulayacak, biz görmeyeceğiz, yok böyle bir dünya kardeşlerim. Herkesi kandırabilirler ama biz de millet de bunu yutmadık, yutmayız."

"BİR GAZETECİ 'DURDURAN ADAM OLALIM' DİYOR"

Uluslararası bir yayın kuruluşunun Türkiye temsilcisinin attığı tweete de değinen Erdoğan, şunları ifade etti: "Duran adam değil, durduran adam olalım. Ekonomiyi durduralım, tüketmeyin. Altı ay tüketmeyin, bizi dinleyecekler" diyor. Bir insan kendi ülkesine karşı böyle bir komplonun içinde yer alabilir mi? Buna gazetecilik denilebilir mi? Bu zihniyet, içinde bulunduğu tabanda delik açma zihniyetidir. Zaten bu işin başlangıcında da niyet bu. 'Mesele Gezi Parkı değil' diyorlardı ya. Evet, mesele işte bu. Mesele demokrasiyi durdurmak, Türkiye'yi ekonomiyi durdurmak. Turizme ağır darbe vurmak. 10,5 yıl bunu defalarca yaptılar. Ekonomi kötüye gitsin de AK Parti yıpransın da Türkiye'ye ne olursa olsun dediler.

Şu hususun altını da özellikle çizmek istiyorum. Bu hadiseleri masum gösteriler olarak gören ve gösterenlerin burayı özellikle dinlemelerini rica ediyorum. Gösterilerin içinde yer alanların, safiyane niyetlerle yer almadığı ortada. Fırsat olarak görenler, medyayı, sosyal medyayı kullanarak ekonomi üzerinde operasyon yapmak istediler. Sokaktaki göstericiler çok kirli bir oyunda kullanıldılar. Bakın ne yaptılar. Bu hadiseler yurt dışına abartılı şekilde anlatıldı. Türkiye'deki bazı sermaye grupları bu tertibin içinde yer aldılar. Nokta hedeflere soru işareti oluşturacak şekilde profesyonel bilgi aktarımı yaptılar. Yatırım yapanlar da yatırım yapma niyetinde olanlarda da tedirginlik meydana getirilmek istendi. Manipülasyon yapmaya çalışanlar oldu. Adeta ekonomi kötüye gitsin, biz kazanalım diye çırpınanlar oldu. Bu operasyon tutmadı rahat olun. Bizi izleyenler de rahat olsun. Türkiye üzerinde bu ameliyatı yapamadılar. Yaptığımız reformlar bunu engelledi. Yatırımcılar ülkemize, ekonomimize, geleceğimize güven duymaya devam ediyorlar."



CİHAN