BAŞINI KUMA GÖMENLER
‘AHBAP ÇAVUŞLAR, DÖNER BİRBİRİNİ AVUÇLAR’
Kahramanları hep aynı hiç değişmez. Bir bakarsınız Ambarlı Gümrüğü’nden, bir bakarsınız Halkalı Gümrüğü’nden çıkıverirler ortaya ‘yırtık dondan’ çıkar gibi.. Bir o kapıdan bir bu kapıdan çıkan, devletin kasasına yapışan bu sülüklerin bir de kaplumbağa misali üzerlerinde korumaları vardır. Yetim hakkını, daha boğazına gitmeden hortumlayan bu sülüklerin çoğunluğu Ankara’da yerleşik ağabeylerine hatırda saygıda hiç kusur etmezler. Onları bazen lüks villalarında ağırlarlar, bazen aileleriyle tam tekmil Avrupa seyahatine gönderirler, bazen de lüks otomobillerini onlara tahsis etmekten hiç çekinmezler.
Kahramanları hep aynı
Örnek mi istiyorsunuz? Başlayayım yazmaya o zaman. Aha! Daha yakın zamanda Büyükçekmece Başsavcılığı Kaçakçılık Savcısı Mustafa Kemal Gül ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü Mali Büro’nun 10 aylık teknik ve fiziki takibi neticesinde ortaya çıkarılan hayali ihracat yani ATR belgesi vurguna bir bakalım. Vurgun ile ilgili haberleri bir gözden geçirelim. Gözaltına alınanlar ile gözaltına alınan kişilerle telefon dinlemelerine düşen (tosunların) pardon bazı devlet görevlilerinin kimler olduğunu kâğıda iyice bir dökelim. Göreceksiniz ki isimler hep aynı. Göreceksiniz ki ‘SACAYAĞI’ hiç değişmemiş. Nasıl mı? Hadi o zaman 2008 yılına gidelim.
YIL 2008 / TARİH 02 Kasım
O tarihte Gümrük Muhafazanın yaptığı istihbarat ile dâhilde işleme izin belgesi kapsamında hayali ihracat ortaya çıkarılır. Hem savcılığın, hem polisin, hem de gümrük muhafazanın sağlıklı çalışması sonucu ortaya büyük çaplı bir hayali ihracat ortaya çıkar!! Her iki olayın da cereyan ettiği yer hayali ihracatın arka bahçesi haline gelen Ambarlı Gümrüğü’dür.
Peki! Biraz önce kâğıdın üzerine tosunların isimlerini yazmıştık ya, bir karşılaştıralım mı? 2008 yılındaki bu vurgunu gerçekleştiren kişilerin adlarını.. Siz hiç zahmet etmeyin sevgili okurlarım ben size hemen söyleyeyim. Büyükçekmece Başsavcılığı Kaçakçılık Savcısı Mustafa Kemal Gül ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü Mali Büro ekiplerini daha geçen ay ortaya çıkardığı hayali ihracatın gümrük ayağındaki şüphelilerle şıp diye örtüşüyor. Devleti hortumlayan kişilerle, ilişki kurdukları bürokratlar aynı. Ahbap çavuşlar, döner birbirini avuçlar. Ne acı, ne düşündürücü, ne utanç verici değil mi? Peki! Bu sülüklerle bürokratların ilişkilerini bildikleri halde kafalarını kuma gömen bürokratların hiç mi günahı yok? Onu da Allah’a havale edelim değerli okurlarım.
2010 da Yine Aynı İsimler
İsterseniz başka bir tarih daha vereyim sizlere ki olayın önemini bir kez daha anlayın. Yine Büyükçekmece Kaçakçılık Savcısı Mustafa Kemal Gül ve İstanbul Emniyeti Mali Şube Bürosu’nun 2010 yılının sekizinci ayında gelen ihbarı değerlendirerek devletin kasasından tam 5 MİLYON TL KDV İADESİNİ hiç eden hayali ihracatçıları ortaya çıkarırlar! Bu olayın teknik takibi sonucunda başka bir hayali ihracat şebekesi de oltaya takılıverir. Oltaya takılan hayali ihracatçılar ile birlikte mali müşavir, muhasebecilerle, vergi dairesindeki görevliler de oltanın ucunda yerlerini alır. Bu suç örgütünün Ocak 2009 Aralık 2010 arasında 548 MİLYON TL’lik ihracat gerçekleştirdikleri, karşılığında ise devletten 48 MİLYON TL iade alındığı da ortaya çıkar.
Bu iki hayali ihracat şebekesinin de Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde davaları halen sürmektedir.
Ambarlıdaki hayali ihracatların arkasındaki kişi hala cezaevinde bulunmaktadır. Hatta bu kişiyle ilgili olarak birçok yazılar yazmış; bu şahsın Ankara’daki bakanlıkta bağlantılarını da dile getirmiştim. Ama ne yazık ki o bürokrat bakanlıktaki üst düzey yönetimin sağladığı dokunulmazlık ile durumu kurtarmıştı. Yani suçlu ile ortak hareket ettiği anlaşılan o bürokratı kurtarmak için birileri yine kafasını kuma gömmüştü. Bu konuyla ilgili küçük bir ipucu verip, bu dosyayı şimdilik kapatmak istiyorum. O dönemlerde polis ve yargının elinden kurtulan o bürokrat ya da bürokratlar Büyükçekmece Başsavcılığı Kaçakçılık Savcısı Mustafa Kemal Gül ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü Mali Büro’nun son yaptığı hayali ihracat operasyonundan kendilerini kurtaracak mı? Hiç sanmıyorum, hem de hiç sevgili okurlarım. Bekleyin yakında bu köşede o karanlık ilişkilerin hepsini birer birer sizlere aktaracağım.
Soruşturma Ankara’ya dayandı!
Ancak şu kadarını bilmeniz de hiçbir sakınca yok diye düşünüyorum. Sayın Gül ve İstanbul Polisi’nin sürdürdüğü son hayali ihracat operasyonunun ucu durun büyük harflerle yazayım (ANKARA’YA UZANDI) Şimdilik hem polisin hem savcılığın kısaca devletin işini baltalamamak soruşturmanın sekteye uğramaması için isim zikretmiyorum. Yukarıda da altını çizdiğim gibi, yakında yazacağım yazılarla sizi hayrete düşüreceğim. Yazılarımı okudukça “Aaaa o da mı varmış bu işin içerisinde ” diye konuşacağınızdan çok eminim. Yolsuzluk, rüşvet gibi konularda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hassasiyeti kamuoyunca bilinmektedir. Sayın Başbakan’ın soruşturma sonucunda gereğini yapacağından kimsenin şüphesi olmasın!!
-SAHTE TEMİNAT MEKTUPLARI SAHTE BANKA-
Şimdi son operasyonda ilgili bazı önemli detaylara dikkatinizi çekmek istiyorum. İthalatlar aşamasında kullanılan sahte teminat mektuplarını ve sahte banka olayını anlatmak istiyorum sizlere..
Hayali ihracat organizasyonunu yapan kişiler, ithalat aşamasında işlerini hızlı yapmak ya da işlerini kolaylaştırmak için bir bankaya ihtiyaç duyarlar. Ancak hortumcular bürokratik işlerin çokluğun nedeniyle zaman kaybetmek istemez ve sahte bankayı alelacele kurarlar. Hatta birde şube açarlar. ATR belgesi ile getirdikleri sözde işlem görmüş kumaşlar için, sahte teminat mektuplarını Halkalı Gümrüğü’ne verirler; gülmeyin ama Halkalı Gümrüğü de ‘bu mektup gerçek mi? değil mi?’ diye sahte bankayı arayarak telefonla teyit alır. Koca koca firmalardan yazıyla teminat alan Halkalı Gümrüğü, ne yazık ki bu kafadarlardan telefonla teyit işlemini uygulamaya koyarlar. Peki! Bu büyük organizasyonu gümrükte bir kişinin yapması mümkün mü? Tabii ki kocaman bir ‘HAYIR’
“Ya bu kişiler kim Aykut Bey?” diye soracak olursanız dedim ya sevgili okurlarım bana biraz müsaade.. Devletin yaptığı soruşturmaya sekte vurmak benim harcım değil lütfen biraz bekleyin.
Ve bir dost uyarısı..
Yazımın sonunda beni dikkate alan dürüst ve namuslu yöneticilere seslenmek istiyorum. Hayali ihracat, rüşvet ve yolsuzluk yapan şirketlere devletin polisiyle savcısıyla nasıl darbe indiriyorsanız; işini doğru yapanların alın teriyle iş yapan ihracat ve ithalatçılara da sahip çıkın! Ciddi manada devletin teşviklerini kullanarak ihracat yaptık diye devletin kasasını hortumlayan kişiler kurumlarımıza da zarar vermektedir. Bu imajın biran önce ortadan kalkması için tüm sorumlu kurumların üstüne düşen görevleri yerine getirmeleri gerekmektedir.
YAZARIN NOTU
1-) Halkalı Gümrüğü’nde işlemleri yapılarak Sarp Gümrüğü’ne sevk edilen H.Y Dış Ticaret A.Ş. tırlarında tekstil eşyası yerine tekstil kırpıntıları çıkmıştı.. Sahi bu iş ne oldu? İlgilisine buradan duyurulur!
2-) Yoğun bir şekilde bize gelen şikayetlerden, atama ve tayinlerde büyük bir belirsizlik yaşandığı belirtilmekte.. Tayin dönemi olmasına rağmen yönetmeliğin çıkarılmadığı, tayinlerle ilgili olarak bir çalışmanın henüz yapılmadığı, bana gönderilen faks mail ve telefonlardan da anlaşılmaktadır.. Bu sene görev süresi dolacak personelin çok mağdur olacağı ve biran evvel yetkililerin bu konuya eğilmesi istenilmektedir. Bu konuya, uzun uzadıya bundan sonraki yazılarımda değineceğim.
“Yazarımız Aykut Onur KALAYCI'nın yazısını izinsiz kullananlar hakkında, yasal işlem başlatılacaktır!! Ayrıca, yazarımıza aykutonurkalayci@gmail.com mail adresinden ve de 0312- 473-66-08 nolu faks numarasından da ulaşabilir; her türlü istek görüş ve önerilerde bulunabilirsiniz!!”