Cumhurbaşkanı Gül, Meclis Genel Kurulu’na başörtüsü ile girilmesiyle ilgili olarak, ‘Bu iş burada tamam. Bitti. Kendi haline bırakmak lazım.’ dedi. Gül, ‘Dinleme skandalı’yla ilgili ise ‘Müttefiklerin birbirini dinlemesi ayıp’ diye konuştu. Çözüm süreci hakkında da açıklamalarda bulunan Gül, "Bu kulvara girmişken Türkiye, burada devam etmesi lazım. Buralardan siyaset yapmamak, taktik şeyler yapmamak gerekir." şeklinde konuştu.
Türkiye ve İngiltere arasında akademisyen, siyasetçi, iş dünyası ve gazetecilerin katılımıyla her yıl yapılan Tatlı Dil forumuna katılmak için İskoçya’da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün gündemdeki sıcak konularda önemli açıklamalarda bulundu.
Foruma katılan gazetecilerle, tarihi Balmoral Oteli’nde bir araya gelen Abdullah Gül, Edinburgh tarihi ve Türk-İngiliz ilişkilerinin önemine değindikten sonra, şu başlıklara dikkat çekti:
- AVRUPA’DA ÖRTÜLÜ VEKİL VAR, TÜRKİYE’DE NEDEN OLMASIN?
Hepimizin en çok sevinmesi gereken nokta, grubu olan bütün partilerin ortak bir anlayışıyla bu işin neticelendirmesi. Tüm bunlar aslında normalleşme dediğimiz şey. Bir çok Avrupa ülkesinin Türk nüfusu var. Bir iki Avrupa ülkesinin parlamentosunda, örtülü milletvekili, seçilmiş insanlar var. Yani, oralarda varken Türkiye’de niye olmayacak? Bir zamanlar Londra’da Paris’te üniversitelerde serbestken Türk üniversitelerinde yasaktı. Bunlar anormal şeylerdi. Önemli olan bunların normal olarak yapılmış olması. Partilerin böyle bir anlayış birliğine varmış olması önemli.
- ARTIK BAŞÖRTÜSÜ SİYASETİN KONUSU OLMASIN: Benim kanaatim artık bu meselenin geride kaldığı. Kendi haline bırakmak lazım. Artık siyasetin konusu olmaktan çıkması lazım. Normalleşme derken, aslında partiler buna karar verdiler. Bu işin artık siyasetin konusu olmaktan çıkmış olması lazım. Artık kendi haline bırakmak lazım. (Asker ve poliste başörtüsü kısıtlaması sorusuna) Bu iş burada tamam. Bitti. Tartışmamak lazım. Kendi haline bırakmak lazım.
- HALKTA ZATEN PROBLEM YOK: Artık herhangi bir işte, meslekte, siyasette, bir hanımı değerlendirirken, başarısına göre, alanındaki değerine göre bakarsınız. Böyle bakacaksınız. O örtülü olur, öbürü açık. Bunlar bireysel gerçekler. Halk içinde zaten böyle bir problem yoktu. Ailelerde zaten yoktu. Hepimizin ailesine farklı farklı giyinenler, davrananlar var; ama sevgi azalmıyor. Ailelerde sevgi örtülüye çok veya açığa çok olmuyor.
- ÇÖZÜM SÜRECİNDE KİMSE ESKİYE DÖNÜŞ İSTEMİYOR: Herkes aslında bugünkü durumun kıymetini görüyor. Herkesin korkusu eskiye dönüş. Türkiye böyle bir sürece girmişken, büyük bir özgüvenle hareket edip meselelerini kendi iradesiyle kendi gücüyle kendisi yoluna koymaya başlamışken, raydan çıkartmamak gerekir. Sevinilecek şey, halkın sağduyulu olması. En tartışmalı konularda bile, halk sağduyulu. Bu kulvara girmişken Türkiye, burada devam etmesi lazım. Buralardan siyaset yapmamak, taktik şeyler yapmamak gerekir. Bu işin bittiği gibi bazı açıklamalara atfen diyorum...
- ABD’NİN MÜTTEFİKLERİNİ DİNLEMESİ AYIP: (Edward Snowden’ın açıklamaları sonrası ortaya çıkan ABD’nin dinleme skandalı) Tüm Avrupa bu konuyla çalkalanıyor; ama Türkiye’de neredeyse hiç gündem değil. Komplo teorileriyle ilgili saatlerce konuşuluyor, manşetler atılıyor ama ortada aleni bir şey, bütün Avrupa çalkalanıyor, bizde bu tartışmalar yok. Hayret ediyorum. Bunlar soğuk savaşın en yoğun metotlarıydı. Şüphesiz teknolojide liderlik yapan, enformasyon teknolojisi. Burada esas problem, müttefikler arasında olması; bu çok utandırıcı ve mahcup edici durum ortaya çıkartıyor. Doğrusu gerçekten ayıp olmuş oluyor.
- TÜRKİYE’NİN DİNLENDİĞİ BİLGİSİ YOK: (Türkiye’nin dinlenip dinlenmediği sorusuna) Açıkçası böyle bir bilgi şu anda yok. Ama ortada bir gerçek var. Bu teknolojiler var. Ben böyle bir potansiyelin olduğunu söylemek istiyorum, bu var demiyorum. Ana bilgisayarlar nerede, kim kontrol ediyor. Bütün istasyon merkezleri nerede, bunlar bilinen şeyler değil mi? Bu yapılıyor anlamına gelmez; ama güven sarsıcı işler olmuş oluyor. Müttefikler içinde bu boyutta olunca çok büyük bir mahcubiyet doğurdu. Tabi ki güvensizlik ortaya çıkar, skandallar ortaya çıkar. Birleşmiş Milletler toplantısında Brezilya Cumhurbaşkanı hanım konuşmasının tamamını buna ayırdı, başka şey konuşmadı. Amerika Birleşik Devletleri ziyareti vardı, onu iptal etti.
- DEVLET MESELELERİNİ GÜVENLİ TELEFONLA KONUŞUYORUZ: Bizde de, şüphesiz ki devlet işlerini yaparken ilgili kurumlarımızın aldığı tedbirler vardır. Bize sağladıkları imkanlar vardır. Teknolojinin geldiği seviye itibarıyla bazı şeylerin ne kadar basit olduğu da biliniyor. O yüzden devlet işlerinde tedbirli olmalıyız. Devlet meselelerini biz güvenli telefonlarla güvenli ortamda yaparız. Onun ötesinde herkesin kullandığı araçları kullanıyoruz tabi ki.
- HUKUKSUZ DİNLEME SUÇ: Türkiye’de dinleme konusunda ilgili hukuk var, kanun var. Hukuksuz dinlemenin suç olduğu ortada. Bu konuda yeni düzenlemeler yapıldı. Mahkeme kararı olmadan, yasalar çerçevesinde olmayan, kendi vatandaşı da olabilir başkası da, olmaz. Yasaların müsaade etmediği her şey suç.
- BİR YAZI YAZILIYOR:... (Hakan Fidan sorusuna) Birisi bir yerde bir yazı yazıyor. Bir bakıyorsunuz, Türkiye’de bütün yazarlar onun üzerine yazı yazmaya başlıyor. O gazete kaç tane satar, bilinir mi? Türkiye’nin böyle bir ülke olmaması lazım.
KAYA’YI NEDEN SEÇTİ?
”Cumhurbaşkanlığı ödülleri için bir heyetimiz var. O heyet, potansiyel isimleri oturup konuşuyor, bir kısa liste yapılıyor. Bana da getiriyor, onayımı alıyorlar. Ben de bazı isimleri söylüyorum. Ama benim ya da başkasının şunlara ödül verelim dememizle olmuyor. Mümkün olduğu kadar kapsayıcı ve objektif olması gerekiyor. Daron Acemoğlu’nun son kitabı çok önemli. Ahmet Kaya ismini arkadaşlar önerdi. Türkçe söylediklerini dinliyorum. İnsanın bamtelini yakalıyor. Ödül genelde memnuniyet yarattı. Herkes bugün geçmişte (Ahmet Kaya’ya) yapılandan utanıyor değil mi? Özür diliyorlar, utanıyorlar. O dönemler anormaldi. Öyle değil mi?
İNGİLTERE VE İSKOÇYA
AYRILIK HEVESİ OLUR AMA...: (2014’de İskoçya’da yapılacak İngiltere’den ayrılma referandumuyla ilgili) Genel İngiliz siyasetinde İskoç orijinli çok büyük isimler var. İşçi partisinin temel direkleri de İskoç’tur. Onların akil adamları istikameti belirliyor. Cameron cesur davranıp referandumu kabul etti. Ayrılık konusunda bu tip hevesler çok olur da, iş oy verme noktasına gelince, ayrılmaya razı olurlar mı? Bir kez ayrılınırsa, bir daha bir araya gelmeyiz diyorlar. Şu anda ayrılmak isteyenlerin oranı sadece yüzde 38.
SAYIŞTAY İÇİN ÇOK UĞRAŞTIK
Sayıştay Kanunu’nu çıkartmak için çok uğraştık. Reform süreci içerisinde en çok önem verdiğim yasalardan biriydi o. Daha düne kadar Türkiye’de kamu kaynaklarının harcanmasında birçok alan karanlıktı. Denetlenemezdi. Emniyet, Silahlı Kuvvetler, İstihbarat teşkilatları, birçok istisnalar, bütün bunlar denetim dışındaydı. Bütün bunlar denetim içine girmiş oldu. Bugün bir kuruşluk kamu kaynağı nerede harcanıyorsa bunlar denetlenebiliyor. Bu denetleme de yanlış anlaşılmasın. Suç bulmak için yapılan bir teftiş, müfettişin teftişi gibi bakarsanız o zaman kamu işleri yürümez.
‘Yol gösterici olmalı’
Sayıştay yeni değil ta Osmanlı döneminden gelen bir kurum. Geçen 150. yılını kutladık. Ama Türkiye olarak maalesef tam sahiplenilemedi. Sadece siyasete şey etmemek gerekir. 150. kuruluş yıldönümünde gittim özel önem verdiğim için. Tüm dünyadan Sayıştay başkanları var. Cumhurbaşkanı olarak çıktım, dedim ya hayretler içinde kaldım. Geçen sene çıkarttığımız Türkiye’nin en büyük reform yasalarından biri dediğimiz yeni Sayıştay Yasası’ndan bir Allah’ın kulu burada bahsetmedi, dedim. Bürokrasi de siyasetçiler de benden önce konuşmalar yapıldı. Bir kişi övünmedi.
Sayıştay yol gösterici olmalı. Mesela büyük projeler var. Önceden işin doğru yapılabilmesi açısından Sayıştay, Danıştay aslında istişare, fikir verme yeri. İcraatçı bu hedefi koyduktan sonra bu hedefime engelsiz nasıl ulaşacağı konusunda Danıştay, Sayıştay bu noktalarda yol gösterici olmalı. Çerçeveyi çizmeli. O hedefe seni en kısa sürede ulaştırmak için. Bunlar yapılsa işimiz çok daha kolay olur.
Milliyet