Yakaladıkları büyüme ivmesiyle dünyanın yükselen iki yıldızı olarak görülen Brezilya ve Türkiye, bir süredir devam eden protestolarla dünya gündeminde birlikte yer alıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda İran ile yapılan nükleer anlaşma ve IMF ile ilişkilerin bitirilmesi gibi dünya genelini ilgilendiren siyasi ve ekonomik gelişmelerde de aynı karede yer alan iki ülke bu kez de protestolar sebebiyle birlikte zikrediliyor. İki ülkedeki mevcut protestolar ve son on yıllık süreç mercek altına alındığında arada birçok benzerlik olması dikkat çekiyor!
ARTAN DİPLOMASİ
Birbirinden uzak coğrafyalarda yer alan iki ülkenin dil, din, tarih ve kültür bakımından ortak özellikleri bulunmuyor. Ancak 2004 yılında başlayan diplomatik girişimler neticesinde bugün gelinen noktada iki ülkenin siyasi ve ekonomik alanlarda neredeyse aynı reflekslere sahip olup birçok ortak çıkarı bulunuyor.
MARKA DEĞERLERİNDEKİ ARTIŞ
80-90'lı yıllarda var olan siyasi tartışmalar ve istikrarsız ekonomileri sebebiyle dünya genelinde olumsuz bir imaja sahip olan iki ülke, 2000'li yıllarda başlayan süreçle birlikte günümüzde daha saygın bir konuma yükseldiler. Gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer alan ve sosyo-ekonomik göstergeleri giderek artan Brezilya ve Türkiye, marka değerlerinde ciddi bir yükseliş kaydetti. Uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmaları ve üst üste gerçekleştirdikleri açılımlar sebebiyle de daha bilinir ülkeler haline geldiler.
SOSYAL POLİTİKALAR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan gibi Brezilya Devlet Başkanı Dilma Roussef de askeri yönetime karşı duruşu sebebiyle hapse gönderilen liderler arasında yer alıyor. İki ülkede de mevcut iktidar partileri 10 yıldan fazla süredir tek başına yönetimi elinde tutuyor. Kamu harcamalarını sosyal politikalara yönlendiren yöneticiler ülkede düşük gelirli sınıf tarafından büyük destek görüyor. Siyasi istikrarın sağlandığı bu dönemde orta sınıf güçlenirken alım gücü yükselen yeni bir sınıf oluşuyor. Bu durum iki ülkede de faiz lobisi olarak nitelendirilen tabakanın rahatsızlığı olarak nitelendiriliyor.
YAKLAŞAN SEÇİMLER
Türkiye gibi Brezilya'da da önümüzdeki yıl büyük bir seçim gündemi yer alıyor. Yeni devlet başkanı ve diğer önemli idarecileri belirleyecek seçimler politik bir mücadeleyi beraberinde getiriyor. Birçok parti, uzun süredir iktidarda olan işçi partisinin düşmesi için birlikte kampanya yürütüyor.
KRİZİN ETKİSİ
Özellikle Avrupa ve ABD'yi merkeze alan ve tüm dünyada etkisi hissedilen mali krizden iki ülke de büyüyerek çıktı. Üretim ve istihdam alanlarının artışıyla birlikte tarihinin en yüksek değerlerine ulaştılar. Bu sebeple yükselen ve gelişen ekonomileriyle yatırımcıları cezbeden iki ülke, aynı zamanda ABD ve Avrupa'ya alternatif pazarlar olarak görülüyor.
IMF'NİN GİDİŞİ
Brezilya,kuruluşundan bu yana IMF'nin en büyük çalışma ortaklarından biriyken, son 10 yılda gösterdiği ekonomik büyümeyle birlikte 2011 yılında borçlarının tamamını ödeyerek IMF'yi ülkeden dışarı çıkardı. Aynı zamanda dış ticareti fazla veren bir ülke konumuna yükselen Brezilya, BRICS ülkeleri arasında büyüme hızı en yüksek ülkelerden biri haline geldi. Türkiye de bu süreci geçtiğimiz dönemde tamamlayarak Brezilya ile aynı konuma sahip oldu.
MENSALAO VE ERGENEKON
İki hükümetin de en büyük sınavı ülke gündemini uzun süre meşgul eden önemli davalar üzerinden oldu. Türkiye'de Ergenekon davaları önem kazanırken Brezilya'da Mensalao adıyla bilinen ve mevcut hükümetin içinde de yer alan birçok üst düzey yöneticinin karıştığı yolsuzluk davalarında hükümetten rahatsız olan taraflar oluştu.
PROTESTO NOTLARI:
-Gösteriler, öğrencilerin yapılan zammı eleştirdiği bir protesto olarak başladı ancak kısa sürede diğer gruplar destek verdi.
-Açılan pankartlar ve yabancı basın gösterileri "Brezilya'nın uyanışı" olarak yansıttı.
-Sao Paulo valisi yapılan şiddetli eylemleri başlangıçta vandallık olarak niteledi. Belediye başkanı ise alınan kararlardan geri adım atılmayacağını duyurdu. Bunun üzerine ülkedeki gerilim daha da tırmandı.
-Gösteriler Sao Paulo'dan sonra Rio'ya ve başkente geçti. Müdahaleler üzerine protestolar kısa sürede ülke geneline yayıldı.
-Eylemlerin şiddetinin artması üzerine yöneticiler diyalog sinyali verdi. Eylemcilerin taleplerini dinleme kararı aldılar ve ılımlı açıklamalar yaptılar.
-Protestocular meclis ve idari binalara girdiler, polisi taşladılar, araçları yakıp işyerlerine zarar verdiler, yağmalar görüldü.
-Göstericilerin bir araya gelmesinde sanal medyanın aktif bir şekilde kullanıldığı gözlemlendi.
-Gösterilerde mizahi unsurlar sıklıkla kullanıldı.
-Polisin biber gazı sıkması gibi kışkırtıcı ve provoke edici fotoğrafların paylaşılması protestoların artmasında etkili oldu.
-Yabancı basın Brezilyadaki olayları manşetlere taşıdı.
-Maskeli gruplar ve provakatörlerin olayları yönlendirdiği görüldü.
-Çok sayıda gösterici gözaltına alındı.
-Sosyal medya üzerinden Dünya Kupası'nı itibarsızlaştırma kampanyası başlatıldı.
-Devlet Başkanı ılımlı açıklamalar yaptı "Barışçıl gösteriler meşrudur. Gençlerin protesto gösterisi yapması normaldir" dedi ve ülkede demokrasi vurgusuna yöneldi