Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi tarafından düzenlenen "Bir İnsan Hakları İhlali Olarak 15 Temmuz" panelinde konuştu. Erdoğan özetle şöyle dedi:
(FETO elebaşına) Utanmadan "Amerika bana müsaade ederse Türkiye'ye giderim" diyor. Daha önce çağırdım ya gelseydin niye gelmedin, sende o yürek var mı? Buraya gelince ne olacağını biliyorsun, akıbetini biliyorsun. Dünya tarihinde milyonlarca insanın ölümü göze alınarak ve bütün bunlara hiç acımadan bu adımı atanları biz millet olarak affetmiyoruz.
Amerika'ya FETÖ ile ilgili 85 koli teslim ettik şu ana kadar aldığımız bir netice var yok. Hani nerede insan hakları? Keyfe keder. Taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalarla, anayasamızda, kanunlarımızda, Avrupa standartlarında değil, onların ötesinde bir insan hakları altyapısı kurduk.
O gece hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 250 iken öldürülen darbecilerin sayısı sadece 35. Şayet Türkiye bir hukuk devleti olmasaydı, o gece darbede fiilen yer alan 10 binlerce hain şu anda cezaevlerinde değil rastgele açılmış çukurlarda yatıyor olurdu.
Zaten Türkiye'nin en önemli sorunlarından bir tanesi de 657'dir. 657'nin de eğer bir mutabakat sağlanabilse aynen Batı'da olduğu gibi memur - işçi ayrımı değil tamamıyla çalışanlar olarak değiştirilmesi lazım. Bu olduğu zaman zaten çok daha isabetli adımların atıldığını göreceğiz.
Bize şunu söylüyorlar: "OHAL'i ne zaman kaldıracaksınız?" Bütün bu huzursuzluklar bittiği zaman, terörle mücadelede hedefe ulaştığımız zaman OHAL'i kaldıracağız. Bunlar bitmeden, kimse OHAL'i kaldırmamızı beklemesin. Son bir yılda yoğun şekilde terörün üzerine gidiyoruz. Onların anlayacağı dilden konuşuyoruz.
NOBEL ÖDÜLÜ VERİLMELİ
15 Temmuz darbe girişiminin nasıl bir şiddet, nasıl bir vandallık, nasıl bir gözü dönmüşlük, nasıl bir insan hakları ihlali olduğunu anlamak için o geceyle ilgili görüntülere, resimlere, şahit ifadelerine bakmanız yeterlidir. Türkiye'nin yaşadığı bu tramvanın yüzde 1'ine dahi maruz kalmamış ülkelerin verdikleri tepkilere bizim uygulamalarımızı yan yana getirdiğinizde aslında ülkemize Nobel Barış Ödülü verilmesi gerekir.
SOKAĞA ÇAĞIRIYORLAR
(Selahattin Demirtaş ve Kemal Kılıçdaroğlu'na) 83 milletvekilini çıkardığı anda Türkiye kendinin zannetti. Hemen sokağa çağırdı. Şimdi birisi daha sokağa çağırıyor. Sokağa çağırınca ne oldu. 53 Kürt kardeşimiz öldürüldü. Öldüren de Kürt.
28 Şubat döneminde Türkiye dünyanın en barışçıl eylemine sahne oldu. Milyonlarca insan İstanbul'dan Anadolu'yu kat edecek şekilde el ele tutuşarak başörtüsü zulmünü protesto etmeye karar vermişti. Eylem Bolu'da devlet şiddetiyle engellendiğinde, insan hakları havarisi kesilen CHP'liler, yine zalimlerin yanında saf tutmuştu.
Bugün Ankara'dan İstanbul'a devlet korumasında yürüyenlerin adalet, özgürlükler, insan hakları konusunda yaptıkları eleştirilerin hiçbir karşılığı yok. Böyle bir güvenlik ortamını size kimse sağlamazdı. Acaba bir teşekkür geldi mi? Gelmez.
Mardin Belediye Başkanı, hastalığı sebebiyle serbest bırakıldı. Bu nasıl hasta? Serbest bırakılıyor, o da yürüyüşte. Sayın Bakan (Adalet Bakanı Bozdağ), bunlar tam teşekküllü hastaneden rapor almıyorlar mı? Bunların kontrollü göz hapsinde olması gerekirdi.
Bunların amacı adalet, insan hakları, özgürlükleri savunmak değil. Bunlar FETÖ, PKK gibi terör örgütlerini ve destekçilerini arkalarına alarak meşru hükümeti yıpratmanın peşinder. Benim milletim hiçbir zaman bunlara iktidar şansı vermeyecek.
ERDOĞAN'DAN ŞİİR
Cumhurbaşkanlığı'nca, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit düşenler anısına hazırlanan klipte, Cumhurbaşkanı Erdoğan "Söyle Çocuk" anonim şiirini okudu. Darbe girişimine karşı sokaklarda mücadele edenlerin görüntülerinin oldğu klipte Erdoğan'ın okuduğu şiirden bazı mısralar şöyle: "... Karanlık çöktüğünde / Baktın mı ufka? / Ay ve yıldız el açmışken Allah'a / Toprağı titretmedi mi binlerce sala? / Millet ki durmadı, indi sokağa / O destanı şehitler yazdı / Hem de sonsuz defa / Dinlesin birliğime / Milletime karşı ittifak yapanlar / Kahrolsun Hakk dururken zorbalara tapanlar... Dirilişle açılan bu yeni sayfa / Kazındıysa tarihe, akla, vicdana / Kardeşinin elini tut / Bırakma çocuk! / O günü hatırla / Ve unutma çocuk! / Dik dur, tok dur / Uyuma çocuk!"