Çanakkale Savaşları'nda tutulmuş birçok günlük var. Hem İngiliz hem de Osmanlı askerleri yaşanan savaşları gün gün defterlerine kaydetmişler. Jonathan King'in İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan 'Gelibolu Günlükleri' bunlardan biri. Bir diğeri ise Timaş Yayınları'ndan çıkan 'Meçhul Subay' kitabı. Bir Osmanlı subayının günün gününe tuttuğu savaş günlükleri... Biri şafak vakti Çanakkale'ye hücum ediyor; diğeri ise var gücüyle bu hücuma göğüs geriyor.
25 Nisan'daki Anzak çıkarması iki askerin günlüğünde şöyle geçiyor:
TÜRKLERİN ÖLÜMCÜL ATEŞİ
25 Nisan(Çıkarma Günü):
Osmanlı Subayı: Şafakla düşman gemileri Seddülbahir tarafına büyük ateş açtılar. Sonra bizlere de yağmur yağdırmaya başladılar. Biz onlara, onlar bize... Böyle ateş daha kimseler görmüş değildir! Aman yarabbi nasıl anlatsam!
İngiliz Subay: Kıyıdan 50 metre uzaklıkta sürekli yağan şarapnel parçaları altında destroyer'den sandallara geçiyoruz. Şimdiden askerlerimizi kaybetmeye başlıyoruz. Dolu sandallar Türklerin makineli tüfeklerinin ölümcül ateşi sonucu gözden kayboluyor. Kıyıdan yaklaşık 15 metre uzakta karaya oturuyoruz.
Osmanlı Subayı: Topların ateşinden bir dumandır çöktü. Denizi karası görünmez hale geldi. Bir nakliye gemisi Seddülbahir iskelesine asker çıkarmaya teşebbüs etti. Ateş ettik. Baş tarafını dağıttık. Batmamak için karaya oturdu.
İngiliz Subay: Kıyıya çıkanlara mümkün olan her türlü örtmeyi yapmaları emrediliyor. Kumsal ölü ve yaralılarla darmadağın olmuş. Taburumuza derhal çatışmaya girmesi için emir verildi. Alelade bir düzene sahip sırt çantalarımızı atıyoruz ve yaşamak için saldırıyoruz.
Asker mermileri umursamıyor!
Osmanlı Subayı: Batarya zabitimiz Ali Rıza Efendi emir verdi. 'Anam beni yetiştirdi, bu yerlere yolladı' şarkısını söyleterek ateşe devam ettik. 300 mermi attık. Cephanemiz kalmadı, ne yapacağız şaşırdık. Düşman dakikada elli-atmış mermi atıyor. Askerin umurunda değil.
İngiliz Subay: Savaş gemileri düşmana haddini bildiriyordu. Özellikle Queen Elizabeth'in 5 inçlik liditleri, onlar Serçe Tepe'den Bomba Sırtı'na tek sıra ilerlerken tam ortalarında patlıyor. Bizim çocuklar alkışı hak ediyorlar.
Osmanlı Subayı: Hiç durmadan her gemiden ateş ediyorlar. Saat sekize kadar şiddetli muharebe devam etti. Ardı arkası yoktur. Hele piyade ateşini sorma! Onların sesi top sesleri arasında Mısır patlaması gibi...
İngiliz Subay: Karaya çıkarken 150 metre uzakta şarapnel patladı ve denizin üstünde bir mermi sağanağı başladı. Hoş bir manzara...
Osmanlı Subayı: Mermi, şarapnel yağmur gibi yağıyor. Şiddetli muharebeye devam ettik. Hamdolsun bir zayiat yoktur!