“ÇAYIN DEMİ BOZULDU”
ÇAYDA VURGUN BİTMİYOR!..
Sevgili okuyucularım; elimde o kadar okunması ve araştırılması gereken yolsuzluk dosyaları var ki tahmin bile edemezsiniz. Bunların çoğunu bazen bir değil; iki defa okuma gereğini duyuyorum. Sizlere doğruyu anlatabilmek, yolsuzluk soruşturmalarının detayları hakkında bilgi verebilmek için bu kaçınılmaz oluyor!! Bazen bir soruşturmayı seri yazı halinde yazarken, önemli başka bir dosyayı masamın üzerinde buluveriyorum. Bu nedenle bazen dizi halinde yayınladığım soruşturma dosyalarına mecburen ara vermek durumunda kalıyorum. Tıpkı çay vurgununda olduğu gibi. Biliyorsunuz üreticiyi korumak için, ithalinde yüzde 145 vergisi olan çayda yapılan yolsuzlukları size iki bölüm halinde yazmıştım. Şimdi bu yazımda, son soruşturmayla ilgili olarak Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğü Başkontrolörü Mehmet Kıyak’ın 27.03.2009 tarihli raporunu açıklayacağım. Rapor ama ne rapor.. Anlayan beri gelsin.
Muayene Memuru olmasa(!)
Olay, Hamzabeyli’de görevli bir muayene memurunun Romanya’dan gelen bir tırın evraklarından şüphe etmesiyle ortaya çıkıyor. Muayene memuru bahse konu tırın evraklarında yaptığı incelemede, ilk karnede tır içerisindeki malın düşük vergili "magnezyum" olduğunu; diğer karnede ise Romence "CEAI" yani çay yazdığını görür. Tırın dorsesini açtığında kuşkusunda yanılmadığını da anlar. Muayene memuru tırda magnezyum değil, yüzde 145 vergiye tabi olan çay olduğunu görür. Bunun üzerine durum Hamzabeyli Gümrük Kapısı’nın bağlı olduğu Edirne Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü’ne bildirilir. Kaçağın ortaya çıkarılması tabiî ki Gümrük Müsteşarlığı’na da kapsamlı olarak rapor edilir. Raporun sonucunda, kaçakçılığın bütün detayları ve geçmişinin ortaya çıkarılması için kontrolör görevlendirilmesi istenir.
Bir karnede çay, diğerinde kimyevi madde..
Genel Müdürlük, olayı soruşturmak üzere Baş kontrolör Mehmet Kıyak’a görev verir. Olaya adı karışan firmayla ilgili olarak soruşturma başlatılır. Soruşturma sonucunda A.... Gıda Kimya Sanayi Dış Ticaret Ltd ile G.... Dış Ticaret Ltd adlı iki firmanın ithal ettiği ürünleri taşıyan tırların orijinal tır karnelerinde vergisi yüksek olan çay olduğu; tırlar gümrüğe geldiğinde devreye diğer tır karneleri girerek düşük vergili kimyevi madde olarak ithalat işlemlerinin yapılması için tırların Halkalı Gümrüğü’ne sevk edildikleri görülür.
Çay kaçakçılığına adı karışan şirketlerin genelde Romen plakalı tırlarla çalıştıkları ve çoğu Türk olan tır şoförlerine de her taşıma karşılığında 1200 ABD doları para verildiği raporda önemle belirtilir.
Kıyak Rapor
Ancak her şey bu kadar açık ve netken araştırma konusu olması gereken ve kaçakçılık olayıyla direkt ilgileri olan bazı kurum, kişi ve işyerleri tabiri caizse adeta "Es" geçilir. 54 tırın içerisinde olan çayların nerelere boşaltıldığı ise hiç mi hiç araştırılmaz. 54 tır düğün konvoyu gibi yurda girerken, bunların içerisinde ne var diye merak etmeyen 35 muayene memuru ile antrepolarda görevli dört gümrük personelinin haklarında yapılması gerekli yasal işlem savcının takdirine bırakılır.
Bu sorular cevapsız kalmamalı..
Sevgili okuyucularım. Gümrüklerde yaşanan bu yolsuzlukları anlamak için illaki gümrükçü veya müfettiş olmak gerekmez. Çünkü her şey o kadar aleni ve açıkça yapılıyor ki.. Adeta göstere göstere devletin kasası soyuluyor. Şimdi ben Sayın Müsteşarım Maksuz Mete başta olmak üzere, Gümrükler Genel Müdürü Umman Hamitoğulları’na, Gümrük Muhafaza Genel Müdürü Neşet Akkoç, Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Dairesi Başkanı Mehmet Akıllı ve Gümrük Kontrolörleri Birim Başkanı Mete Mertoğlu'na soruyorum.
1-) Soruşturma kapsamında adları sıkça geçen İstanbul’da Halkalı Gümrüğü’nün denetiminde olan yerleşik üç antrepo ile ilgili geniş çaplı bir araştırma yaptınız mı yapmadınız mı? Yapmadınızsa bu antrepoların özellikleri nelerdir? Yoksa dokunulmazlıkları mı vardır?
2-) Devlete maddi külfeti binlerce TL olan böylesi bir kaçakçılık olayının organize bir şekilde yapıldığı açıkça ortadayken, sizler bu organize suç örgütünü ortaya çıkarmak için ne gibi çalışmalar yaptınız?
3-) 54 tane tır memlekete düğün konvoyu gibi girip dorselerindeki tonlarca kaçak çayı getiriyorlar. Peki, tonlarca çay nereye gitti? Bu kadar çayın demini kim yudumladı?
4-) Aylardır dorse dorse Çay Vurgunu yazıyorum. Vurgunun boyutunu okudukça üzülüyorum. Artık parmaklarımın yorulduğunu hissediyorum. Acaba kaçak çaylar yurda girerken, Ulus’ta Müsteşarlık binasının 5. ve 6. katındaki görevi istihbarat olan ve sıcak yuvalarında oturan Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü görevlileri bu konuda ne gibi emek sarf etmişlerdir? Yoksa konuyla ilgili istihbarat alamamışlar mıdır?
5-) Kaçakçılık olayının bütün detaylarıyla ortaya çıkarılmasına karşın, gümrük muayene memurları Mehmet Kıyak sayesinde sütten çıkmış ak kaşık gösterilip, haklarında yapılacak işlem tamamen savcının inisiyatifine bırakılırken; binlerce TL’lik kaçakçılık olayının ortaya çıkarılmasını sağlayan gümrük muayene memurunun akıbeti ne olmuştur?
Ben bu soruların cevaplarını araştırıyorum. Eminim ulaşacağım da.. Bulduğum zaman ise, hem kamuoyuyla paylaşacağım; hem de sizi denetleyen kurumla. Benden bu kadar..
YAZARIN NOTU: Çay kaçakçılığıyla ilgili olarak bazı siyasetçilerimizin araştırma yaptığı kulağıma gelen bilgiler arasında.. Kendilerinden de bu konuda bilgi edinmek ve görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Saygılarımla..