Cumhurbaşkanı Erdoğan, "YPG ve PYD'yi 'Kürt' diye tanımlamak saygısızlığın daniskasıdır, onlar teröristtir." dedi.
Erdoğan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Topkapı Kampüsü'nde düzenlenen Fatih, Silivri, Topkapı ve Zeytinburnu sosyal güvenlik merkezleri toplu açılış töreninde, Türkiye'nin son 17 yılda yaşadığı değişimin en somut hissedildiği alanların başında sosyal güvenlik sisteminin geldiğine işaret etti.
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." anlayışıyla sosyal güvenlik sisteminin baştan sona, yeniden inşa edildiğini, geçmişte işçi için ayrı, memur için ayrı, esnaf için ayrı verilen hizmetlerin tek çatı altında birleştirildiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Böylece hem hizmet sunumunda hem de kalitede standardı sağladık. Mali açıdan daha güçlü hale gelen sosyal güvenlik sistemimizin bütçe üzerindeki yükünü de azalttık. Vatandaşlarımızın taleplerine doğrudan ve en hızlı hizmeti verecek bir iletişim ağı kurduk. Elektronik devlet uygulamalarıyla da geçmişte fiziki mekanlarda ve kağıt üzerinden yürütülen pek çok hizmeti, elektronik ortama taşıdık. Sosyal güvenlik borçlarının ödemesini kolaylaştırmak için çeşitli yapılandırma kanunları çıkardık. Muhtarlar ve güvenlik korucuları gibi geçmişte sosyal güvenlik primleri kamu tarafından ödenmeyen kesimleri de devlet şemsiyesi altına aldık. Pek çok kesime fiile hizmet süresi zammı hakkı vererek çalışma adaletini gözettik. Emekli maaşlarını insani düzeyde hayat sürdürebilecek seviyelere çıkardık. Geçtiğimiz 17 yılda emekli maaşlarını 4 kata varan oranlarda artırdık. Prim ödemesine ve yılına bakmaksızın hiçbir emekli maaşının 1000 liranın altında kalmamasını sağladık. Son olarak emeklilerimize kurban ve ramazan bayramlarında 1000'er lira ikramiye vermeye başladık. Emeklilik sonrası çalışmaya devam eden emeklilerin aylıklarındaki kesinti oranını önce düşürdük, sonra da tamamen kaldırdık. Yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın sosyal güvenlik sistemimize intibakları için her türlü kolaylığı gösterdik. Tasarruf teşvik fonu ve konut edindirme yardımı kesintilerini yıllar sonra tüm hak sahiplerine ödeyerek, devletin milletine borçlu kalmasının önüne geçtik."
"Herkese birinci sınıf sağlık hizmeti sunuyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 17 yılda sosyal güvenlik alanının sağlık hizmetleri boyununda da ilerleme sağlandığını belirterek, "Sağlık hizmetlerinden yararlanmada prim borcu sürelerini esnettik. Ülkemizde genel sağlık sigortası şemsiyesi dışında kimseyi bırakmayacak bir sistem kurduk. Bu sistemde herkese birinci sınıf sağlık hizmeti sunuyoruz. Sağlık karnesi, yeşil kart gibi vatandaşlarımızın işini zorlaştıran veya rencide eden uygulamaların tamamına son verdik. Artık vatandaşlarımız istedikleri hastaneden sağlık hizmeti alabilmekte, istedikleri eczaneden ilaçlarını temin edebilmektedir. Biz gelmeden önce bir ilaç reçetesinin içindeki ilaçların hastaneden ya bir tanesini ya iki tanesini alabiliyorduk. Diğerlerini 'Git paranla al.' diyorlardı." diye konuştu.
Elektronik reçete sistemiyle yanlış ilaç yanlış doz gibi sorunların ortadan kaldırıldığını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Ödeme listesindeki ilaç sayısını 2 katından fazla artırdık. Eve verilen sağlık hizmetlerinin finansmanını üstlenerek bu alanda dünyada eşine az rastlanır bir seviyeye ulaştık. Tüp bebekten kalıtsal hastalıkların tedavisine, psikososyal ve ruhsal problemlere kadar pek çok tedaviyi ödeme kapsamına aldık. Kanser tedavisinde oldukça yüksek bedeli olan işlemlerden ilave ücret alınmasının önüne geçtik. Yerli ilaç üretimi ve yerli plazmadan kan ürünleri üretimine özel önem verdik. Bu konuda tüm yaşanan sıkıntıları yakından takip ediyorum ve inşallah kısa sürede hepsini de aşacağız. Ateşli silah ve trafik kazaları kaynaklı 3 boyutlu protez ihtiyaçlarının bedellerini de karşılamaya başladık. Bunlar kolay işler değildi, ama şimdi protez olayında da biz annelerin, babaların yanındayız. Niye? 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.' Kanuni Sultan Süleyman böyle diyor. 'Gerekirse devlet olmasın ama benim vatandaşım sağlıklı olsun.' diyor."
"Hedefimiz çalışan herkesin kayıt altında olmasını sağlamak"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gençlerin okullarından mezun olduktan sonra 2 yıl daha ücretsiz sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesinin temin edildiğini, istihdamın ekonomik boyutu yanında sosyal yönüyle de desteklendiğini vurgulayarak, şu bilgileri verdi:
"Kayıt dışı istihdamla etkin bir mücadele yürüttük. Kayıt dışı istihdamı yüzde 52 düzeyinden yüzde 36 seviyesine kadar indirdik. Böylece kayıt altındaki aktif sigortalı sayısını 12 milyondan 21 milyon 410 bin seviyesine çıkardık. Kayıt dışıyla birlikte toplam istihdam 29 milyonun üzerine kadar çıktı. İstihdamda son dönemde yaşadığımız kayıpları da hızla telafi ediyoruz, edeceğiz. Daha önce yüzde 8,4 seviyesine kadar düşürdüğümüz işsizlik oranı geçtiğimiz yılın ağustos ayında maruz kaldığımız kur, enflasyon, faiz saldırısının ardından yüzde 14'e kadar çıktı. Bu oranın özellikle eylül verisinin belli olmasıyla yeniden düşmeye başlamasını bekliyoruz. İş gücü arzı sürekli artan Türkiye, daha çok yatırım yaparak, daha çok üreterek, daha çok ihraç ederek, daha çok büyüyerek istihdamını geliştirecektir. 17 yıl önce göreve geldiğimizde ihracatımız 36 milyar dolardı, şimdi 171 milyar dolara çıktık. İnsanlarımıza sadece iş değil, aynı zamanda yüksek bir hayat standardı da sağlamayı amaçlıyoruz. Bunun için dünyanın ve ülkemizin değişen ihtiyaçlarına uygun istihdam politikalarının geliştirilmesine özel önem veriyoruz. Hedefimiz çalışan herkesin kayıt altında olmasını sağlamaktır. Kayıtlı istihdamı teşvik etmek için pek çok farklı projeyi, desteği hayata geçirdik. Kadınlara ve gençlere özel istihdam programları geliştirdik. İşverenlere ve çalışanlara sağladığımız teşviklerle istihdamın güçlü bir şekilde büyümesini sağladık. Ekonomideki genel toparlanma ve yeniden büyüme sürecinin etkisiyle önümüzdeki yıl çok daha sevindirici bir istihdam artışı bekliyoruz."
"Eskiden açık veriyordu, şimdi fazla veriyor"
Cari işlemler hesabının eylül itibarıyla verdiği fazlanın 5,9 milyar dolara çıktığını kaydeden Erdoğan, "Eskiden açık veriyordu, şimdi fazla veriyor. Altın ve enerji hariç tutulduğunda bu rakam, 47,7 milyar dolar fazlaya kadar çıkıyor. Bay Kemal ne diyordu? 'Bunlar şimdi IMF'e gidecekler.' diyordu. Bay Kemal, IMF'nin kapısını CHP zihniyeti açtı biz değil. Göreve geldiğimizde IMF'e borç 23,5 milyar dolardı. Mayıs 2013'te bu 23,5 milyar doları sıfırladık. Artık bizim IMF ile işimiz yok." dedi.
Erdoğan, Merkez Bankasının döviz rezervinin 105-106 milyar dolara çıktığını belirterek, "Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara kadar çıktık. Tekrar oralara çıkacağız ve daha da artacak. Eylül ayında sanayi üretimin yıllık yüzde 3,4 artış göstermesi, yıl sonu büyüme rakamının artı olacağını işaret ediyor." diye konuştu.
Turizmde bereketli bir sezon geçtiğine işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu anda görünen o ki bu yıl turist sayısı 50 milyonu aşacak. Türkiye, artık önemli bir destinasyon oldu dünyada. Açılan şirket sayısı yüzde 22'ye yakın arttı. Ana muhalefet yalan söylüyor, 'Azaldı.' diyor. Bunlar hesabı kitabı da bilmiyorlar. Faiz, maalesef yüzde 30'ların üzerine, yüzde 40a' doğru gitmişti. Ne oldu? Bir Merkez Bankası başkanını görevden aldık, yeni Merkez Bankası başkanımızla beraber şu anda faiz oranı yüzde 13,5'a kadar indi, daha da inecek. Enflasyon da inşallah tek haneli rakama inecek 2020'de. Yatırımda girişimcinin kredi faizi tek haneliye girdiği anda yatırımlar da artacak. Bu ne demektir? İstihdam da artacak. Bu ne demektir? Üretim de artacak. Bu ne demektir? Rekabet gücü de artacak Türkiye'nin. Bu ne demektir? Büyüme de artacak."
"Türkiye hak ettiği seviyeye ulaşacak"
Erdoğan, ülkenin risk priminin, dolayısıyla borçlanma maliyetinin sürekli azaldığını dile getirdi.
"Borsamız ne oldu? Şu anda 105, orayı yakaladık. Biz geldiğimizde neydi biliyor musunuz? 11'di, 11. Şimdi bak 105, 106 buralara geldi. Enflasyon, aylık enflasyon olarak söylüyorum yüzde 8,6 ile son 1,5 yılın en düşük seviyesine indi." diyen Erdoğan, ekonomik güven endeksinin son 15 ayın zirvesine çıktığını aktardı.
Erdoğan, faizlerin gerilemesinden, konuttan otomobil satışlarına kadar her alanda gözle görülür bir hareketlenme başladığına işaret ederek, "İnşallah bu olumlu gelişmeler devam edecek ve Türkiye hak ettiği seviyeye ulaşacak." diye konuştu.
Türkiye'nin gerçekleştirdiği sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri reformunun tüm dünyaya örnek olduğunu vurgulayan Erdoğan, pek çok devletin benzer bir sistem kurmak için harekete geçtiğini ama çoğunun bunu başaramadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika gibi dünyanın en zengin ülkelerinden birinin dahi bu konuda hedeflerine ulaşamadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Nüfusunun neredeyse tamamını sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri şemsiyesi altına almayı başaran Türkiye'nin farkı, kurduğu sistemin sürdürülebilirliğini de sağlamasıdır. Nitekim verilen hizmetlerin hem yelpazesi genişlediği hem kalitesi yükseldiği halde Sosyal Güvenlik Kurumumuzun gelirlerinin giderlerini karşılama oranı yüzde 71,5'ten yüzde 89,4'e çıktı. Üstelik geçtiğimiz 17 yılda emekli sayımız da 6,5 milyondan, 12,9 milyon seviyesine ulaştı. Buna rağmen sosyal güvenlik sistemimizin kendi kendini finanse etme oranı çok yüksektir. Geçmişte ülkenin diğer tüm hizmet alanları gibi sosyal güvenlik sistemini de çökertenler, bugün hiç yüzleri kızarmadan karşımızdaki bu tabloyu küçümsemeye, hatta kötülemeye çalışıyorlar."
"Benim milletimin bunları iyi tanıması lazım"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşması sırasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemdeki hastanelerin durumunu gazeteci Savaş Ay'ın programından kesitlerle vatandaşlara izletti.
Görüntüler üzerine Erdoğan, "Tablo bu. Yani Bay Kemal'e beş tane koyun teslim edin, inanın kaybeder gelir. Yapacağı bir şey yok. İşte, en dinamik, kendini güçlü hissettiği zamanda kendisine SSK'yi verdiler, hal ortada. Ne diyor bir de? '10 yıl önce daha iyiydi, bugün daha kötü.' diyor. Şecaat arz ederken sirkatin söylüyor. Benim milletimin bunları iyi tanıması lazım. Hak ve hakkaniyetle bağdaşmayan bu gayretlerin gerisinde eski dönemdeki başarısızları örtme niyeti var." diyerek, vatandaşlara şehir hastanelerinden de görüntüler izletti.
O dönemlerde doğum yapan annelerin, ölülerin hastanelerde rehin tutulduklarını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İşi gücü bu, gene bir şey söyleyecek tabii. 'Zarar ediyor.' Ben ne dedim, halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi yani halkıma hizmetten dolayı zarar ediyorsak edelim, edelim. Şu hali görüyorsunuz bakın. Bunlar benim Ahmet'ime, Mehmet'ime, Ayşe'me, Fatma'ma layık değil mi? Ama bunu çok görüyorlar ya... 'Zarar ediyor.' diyor. Halkıma hizmette zarar ediyorsak edelim ama bunlar götürdüler hep, götürdüler. Onun için de halka hizmet veremediler. Kirli, giyilmiş poşetleri tekrar vatandaşıma sattılar. Kan revan içindeki o serum şişileriyle ne yazık ki tuvaletleri, banyoları doldurdular. Sağlam girsen hasta çıkarsın o hale getirdiler."
"Bütün dünya bizim sistemimizi kendine uyarlamaya çalışıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan bütçe transferlerine yönelik eleştirilerin çoğunun, bunların ne anlama geldiğinin dahi bilinmeden yapıldığını belirterek, şunları dile getirdi:
"Birileri Türkiye'nin sosyal devlet alanında geldiği seviyeyi anlamakta zorluk çekiyor. Daha da vahimi geçmişte faize ödenen paraların doğrudan millete hizmet için kullanılmasından da rahatsız oluyor. Anayasamıza göre zorunlu olan genel sağlık sigortasına 30 yıl boyunca niçin geçilemediğini izah edemeyenler, yapılan işlere kulp takmada yarışa giriyor. Geçmişte SSK'yi iflas ettirenlerin bugün erken emeklilik başta olmak üzere, teklif ettikleri her uygulamayla aynı amacı güttükleri bir gerçektir. Tutturmuş 'erken emeklilik.' İskandinav ülkelerinin hepsi bu sistemle battı ve bizim ülkenin başına da bu erken emekliliği dolayanlar maalesef bunun bedelini ödeyecekler ve ödediler. Niçin erken emeklilik? Bırakalım ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman emekli olsun ve parasını da en güzel şekliyle alsın. Hem erken emekli olduğu zaman ideal olan ücreti alamayacak hem de ikinci bir iş aramak suretiyle de ikinci işle, işsizliğe ne yazık ki öncü olacak. Sosyal güvenlik sistemimizin çökmesini istemelerinin zaten tek sebebi, böylece oluşan kaos ortamından kendilerine siyasi rant devşirme hesabıdır."
Bu hesabın kötü, şer ve zararlı bir hesap olduğunu dile getiren Erdoğan, "Biz bunu politik hesaplarla yapmayız ve yapmayacağız da. Arkadaşlarıma söylüyorum, beni bu yola asla teşvik etmeyin. Milletimin faydası neredeyse ona varım, milletimin ve ülkemin zararına olan bir şeye asla yokum. Seçim kaybetsek de yokum. Bütün dünya bizim sistemimizi kendine uyarlamaya çalışıyor, bizdeki bazı köhne zihniyetler sistemi çökertmek için hinlik peşinde koşuyor." diye konuştu.
Erdoğan, rakamların, verilen hizmetlerin, yapılan işlerin ve sonucun ortada olduğunu vurgulayarak, milletin evinde, iş yerinde, okulunda, hastanesinde her yerde bu gerçekleri bizzat gördüğünü aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin eski Türkiye'yi hatırlamayacağını, yaşı 35'in üzerinde olanların o günleri iyi bildiğini, tüm bu alanlarda eski Türkiye'de yaşanan sıkıntıları, yoklukları, sefaleti kelimelere dökmenin dahi zor olduğunu dile getirerek, "Allah bir daha bize o günleri göstermesin. Elimizdeki imkanlarla sıkı sıkıya biz inşallah istikbale sahip çıkacağız." ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de üniversite olmayan il kalmadı"
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü, Marmaray'ı, Avrasya Tüneli'ni ve Osmangazi Köprüsü'nü yaptıklarını, İstanbul-İzmir arasını 4 saat 15 dakikaya indirdiklerini anlatan Erdoğan, büyük ve güçlü Türkiye'nin böyle kurulacağını, vatandaşlara en güzel hizmetleri vermenin bu olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, dünyanın sayılı ilk üçü içerisindeki havalimanını kurduklarını, insanların dünyanın değişik yerlerinden gelip havalimanını gezdiklerini söyledi.
Mecidiyeköy'den havalimanına raylı sistem bağlantılarını kurduklarını anımsatan Erdoğan, "Ben üzülüyorum, pek bizim bu havalimanını kullanmıyorlar nedense. Halbuki kullansınlar ya hayırlı olsun. Niye kullanmasınlar. Biz ayrım yaparak kurmadık buraları, tüm milletimiz için kurduk." diye konuştu.
Göreve geldiklerinde 76 olan üniversite sayısının 206'ya yükseldiğini, Türkiye'de üniversitesi olmayan ilin kalmadığını anlatan Erdoğan, milletin eğitimin, sağlığın, güvenliğin, adaletin, teknolojinin, ulaşımın, enerjinin, sporun ve her şeyin en mükemmeline layık olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, A Milli Futbol Takımı'nın Avrupa Kupası'na doğru gittiğini hatırlatarak, "İnşallah Avrupa Kupası'ndan başarılı bir neticeyle çıkmayı hem gençlerimizden istiyoruz hem de duamız o. Olmaması için de hiçbir sebep yok. Yeni bir tarihi inşallah gerek Şenol Hocamız gerekse ekibi, bu gençler yazacaklar, bunu görüyorum. Bu millete artık bu da yakışır. Bu millet bunu da başaracak, buna inanıyorum. Rabb'ime bize böyle bir millete hizmet etme imkanı verdiği için ne kadar hamdetsem azdır." ifadelerini kullandı.
"Bay Kemal, teröristlerle beraber yürüdü"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin içerideki kazanımları artırarak devam ettirmesinin bölgesinde ve dünyada güçlü bir devlet olarak varlığını sürdürmesinden geçtiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İşte en son Amerika seyahatini izlediniz. Amerika seyahatinde yaptığımız görüşmeler, vardığımız neticeler ve Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili Mehmetçiğimizin özellikle Suriye'nin kuzeyinde aldığı başarı ve kazandığımız hamdolsun o mücadele bir şeyi ortaya koyuyor. Bu millet bir şeye inandı mı bunu başarır. İstiklal Marşı'mızda ne diyor Akif, 'Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda/Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' Evet Mehmedimiz öyle gitti. Fakat enteresan bir şey var. Şimdi Mehmedimiz orada şu ana kadar 11-12 şehit verdi ama Mehmedimizle beraber orada bu mücadelenin içinde olan Suriye Milli Ordusu var. Onlar da 160-170 civarında şehit verdi ve beraber yürüyerek bu mücadeleyi veriyorlar. Onlar için ana muhalefet 'terörist' diyor. Ya onlar o toprakların sahibi ve o topraklarda onlar bizim Mehmedimizle beraber yürüyorlar. Nasıl oluyor da sen onlara terörist diyorsun? Çünkü onlar teröristlerle beraber yürüdüler. Bay Kemal, teröristlerle beraber yürüdü, PKK ile beraber yürüdü, PKK'nın destekleriyle beraber yürüdü ve bu gerçekler belgelerle, filmlerle her şeyiyle elimizde."
"Teröristlerle Kürt kardeşlerimi birbirine karıştırmayalım"
Türkiye'nin son 6 yıldır ardı ardına maruz kaldığı saldırıların gerisinde gücünün kırılarak, kazanımlarının sınırlandırılarak hedeflerine ulaşmasının önüne geçme gayesi olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sokaklarımız bunun için karıştırılmak istendi. Ama artık terörü Güneydoğu'da, Doğu'da büyük oranda hallettik. Ne diyorlar? Kürtler... Kardeşim öyle bir şeye getiriyorlar ki, YPG ile PYD'yi 'Kürt' diye tanımlıyorlar. Şimdi bu bir defa benim Kürt vatandaşlarıma saygısızlıktır. YPG ile PYD'yi 'Kürt' diye tanımlamak saygısızlığın daniskasıdır, onlar teröristtir. Teröristlerle Kürt kardeşlerimi birbirine karıştırmayalım. Hep söylüyorum, benim şu anda parlamentodaki grubumun içerisinde 50 Kürt milletvekilim var. Bizim böyle bir ayrımımız yok. Niye yok? Çünkü biz Kürt'üyle, Türk'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abhazı'yla velhasıl yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdik. Biz de böyle bir ayrım yok."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güney sınırları boyunca terör koridoru kurma girişiminin Türkiye'yi kendi içine hapsetme projesinin ürünü olduğuna dikkati çekerek, bu saldırı dalgasının tamamını kararlılıkla ve cesaretle boşa çıkardıklarının altını çizdi.
"Kimse Türkiye'nin bileğini bükemez"
Sadece bununla kalmadıklarını, tehditleri Türkiye sınırlarının dışında bertaraf edecek adımlar attıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizi kendi içimize hapsetmeye çalışanlara cevabımızı her alanda bölgemizde ve dünyada gücümüzü daha çok hissettirerek verdik. Tabii bu uzun soluklu bir mücadeledir. Ülkemize yönelik saldırıların, önümüze kurulan tuzakların, maruz kaldığımız haksız baskıların bir süre daha devam edeceği anlaşılıyor ama şu gerçeği de herkes görüyor. Türkiye bu tür ucuz numaralarla tehditlerle baskılarla kuşatmalarla teslim olacak bir ülke ve millet değildir. Bu ülkenin gerisinde binlerce yıllık bir devlet geleneği, kadim bir medeniyet mirası vardır. Bu ülkenin gücünün kaynağı dünyanın dört bir yanında etkisi hissedilen zengin kültür birikimiyle her bireyinin gönlüne ve zihnine nakşolmuş sağlam tarih bilincidir. Biz bu vasıflarımıza sıkı sıkıya sahip çıktığımız sürece Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle kimse Türkiye'nin bileğini bükemez, kimse ülkemize dik çöktüremez. Suriye'de, Irak'ta, Doğu Akdeniz'de, Libya'da, Afrika'da, Balkanlar'da verdiğimiz mücadele, dünyanın dört bir yanında yürüttüğümüz çalışmalar bunun en açık ispatıdır. Başaramadılar, başaramayacaklar."
Rabia işareti yapan Erdoğan, "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Çünkü biz Türkiye'yiz, çünkü biz Türk milletiyiz. Çünkü bizim arkamızda yüz milyonlarca kardeşimizin duası bulunuyor. Yeter ki 82 milyon bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Dünyada böyle bir gücü teslim alacak ne silah ne teknoloji ne para ne siyaset yoktur." dedi.
Türkiye'ye silahlı ve silahsız insansız hava aracı verilmediğini anımsatan Erdoğan, şimdi insansız hava aracı ve akıllı bombayı yaptıklarını, ürettikleri Akıncı'nın yüksek irtifa uçabilen, beşinci nesil, çok ileri bir silahlı insansız araç olduğunu ve Türkiye'nin terörle mücadelede en büyük gücü olacağını vurguladı.
Erdoğan, açılışını yaptıkları sosyal güvenlik merkezlerinin hayırlı olması dilediğinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının ardından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak ile sosyal güvenlik merkezlerinin açılış kurdelesini kesti. Erdoğan, yanına gelen 10 yaşındaki Ayşenur Akkaya'ya ile bir süre ilgilendi, ona sarıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışın ardından beraberindekilerle merkezi gezdi.
AA