Erdoğan'ın, dün Batman'da Şehit Şenay Aybüke Yalçın İl Halk Kütüphanesi'nde gerçekleştirdiği gençlerle buluşma programının görüntüleri paylaşıldı.
Sözlerine kütüphaneye adı verilen şehit Şenay Aybüke Yalçın'ı rahmetle yad ederek başlayan Erdoğan, millete hizmet ederken bölücü terör örgütü tarafından alçakça katledilen tüm kamu görevlilerine, güvenlik güçlerine, Mehmetçiklere Allah'tan rahmet diledi.
"Şehitlerimizin uğrunda canlarını feda ettikleri, vatana, bayrağa, istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz." diyen Erdoğan, bunu son 19 yılda olduğu gibi yine ülkeye yeni hizmetler, eserler kazandırarak yapacaklarını söyledi.
Batman'da müstesna bir gün geçirdiklerini, ülkenin gurur abidelerinden Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali'ni hizmete almanın heyecanını yaşadıklarını anlatan Erdoğan, ülkenin en büyük 4. hidroelektrik yatırımı olan Ilısu Projesi'nin Batman'a çok yakıştığını dile getirdi.
Erdoğan, üreteceği 4 milyar 120 milyon kilovatsaat enerji ile ekonomiye yıllık 3 milyar lira katkı sağlayacak bu yatırımın hayırlı olmasını diledi.
Daha sonra hükümetlerinin ve özel sektörün şehre kazandırdığı hizmetlerin toplu açılış törenine iştirak ettiklerini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şöyle düşünüyorum; 20 yıl önce ben Batman'a mitinglere gelmiştim ve Batman'da o zaman yaptığım mitinglerle o günkü Batman ve bugünkü Batman. Mukayesesi kabil değil. O günkü Batman nere, bugünkü Batman nere. Şimdi sizler zaten 20 yaş civarındasınız. O günkü Batman'ı zaten sizin hatırlamanız mümkün değil. Ben tabii o günleri çok iyi hatırlıyorum. Yaş 67 tabii. 30 yaşlarında falan bir genç olarak buralarda mitinge geldim. O günden bugüne bu Batman nasıl bu hale geldi? 19 yılda 20 yılda biz bu Batman'ı hamdolsun inşa ettik. Eğitim sistemi, üniversite filan yok. Şu anda Batman'da üniversite var. Hastane filan yok, biz hastanemizi yaptık. Şimdi de 500 yataklı yapıyoruz ve değişik ilçelerde de yaptığımız hastaneler var. Bütün bunlarla beraber yollar. Batman'da o zaman bölünmüş yol olarak sadece 30 kilometre yol vardı ama biz bunun üzerine 149 kilometre daha bölünmüş yol inşa ettik. Hepsini geç bir tarafa Batman'da o zamanlar böyle bir havalimanı yoktu. Ha vardı. Ne vardı biliyor musunuz? Sadece bir NATO pisti vardı. NATO pistinin yanında da şöyle bir tente vardı, terminal değil. O tentenin altından uçağa binersiniz. Böyle bir durum vardı. Şu anda Batman'ın altyapısıyla üstyapısıyla düşünün hiçbir şeyle mukayese edilemez."
TOKİ'nin yaptığı konutlar ile Ilısu'da inşa ettikleri villalardan bahseden Erdoğan, "Bunların yapılmaması için neler yapmadılar ki, durdurmak için neler yapmadılar ki. Fakat biz azmimizden zerre kadar taviz vermedik. Onu da bir kenara biliyorsunuz oradaki tarihi eserleri yerlerinden aldık ve şu andaki yeni yerlerine taşıdık. Hele hele bir de o Küçük Saray. Küçük Saray'ı 6 metre yükseltmek suretiyle yeni yerine naklettik." dedi.
"Yaptığımız mitinglerin en muhteşemini bugün yaptık"
Erdoğan, yaptıkları işlerin sıradan olmadığını, akıl, zeka ve bütün imkanları seferber etmeyi gerektirdiğini dile getirdi.
"Niye yapıyorsunuz ya. Başka işiniz yok mu" diyenlerin olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Yapıyoruz. Çünkü, kültür ve turizm noktasında burası bir çekim alanı haline gelecek. Bununla birlikte burası bir çekim alanı haline gelecek. Nasıl olsa havalimanımız da var bütün bunlarla beraber gelip buraları görmek isteyenler olacak. Bu barajın içinde bu işi nasıl yaptılar, bunları nasıl inşa ettiler. O köprüler vesaire. Bunlar nasıl yapıldı? Bütün bunların hepsi bir aşk işidir gençler. Neşet Ertaş 'Aşk ile koşan yorulmaz' diyor. Ben de aşk kişinin sevdiğinde yok olmasıdır diyorum. Öyle lafla peynir gemisi yürümüyor. Batmanlı kardeşlerimizin bugün yollara, meydanlara sığmayan sevgisine mazhar olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bugün meydan bambaşkaydı ve gerçekten bugüne kadar yaptığımız mitinglerin en muhteşemini bugün yaptık. Bugün bir kez daha bizi aşkla bağrına basan tüm Batmanlı kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Rabbim uhuvvetimize daim eylesin."
Erdoğan, hiçbir ayrım yapmadan, kökenine, diline, inancına bakmadan vatandaşların hepsini aynı samimiyetle sevdiklerini, 84 milyonun tamamının bir, eşit ve aynı hürmet ve hizmete layık olduğunu aktardı.
"İstismar siyasetine prim vermedik"
İktidarda 19 yılını tamamlamış bir kadro olarak hep bu anlayışla hareket ettiklerini, bölgecilik yapmadıklarını, batı, doğu diye bir ayrımda bulunmadıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz batıya hangi yatırımı yaptıysak doğuya da güneydoğuya da aynı yatırımları yaptık. Eğitimde, sağlıkta aynı, yollarda aynı. İnsanımızı ayrıştırmadık. Yolları yaparken oralarda çalışan bütün o mühendisleri, mimarları oraları zindan eden bu HDP değil mi, bu PKK değil mi? Bunlar oralarda bizim bu kardeşlerimizi şehit etmediler mi? Benim Aybüke öğretmenimin ne günahı vardı ya. Burada Kürt yavrularımızı eğitmiyor muydu? Şehit ettiler. Necmettin Hoca'nın ne günahı vardı. Genç yaşta öğretmen olarak buralara geldi ve burada şehit ettiler. Aynı şekilde nice kaymakamları onlar şehit etmediler mi? Dolayısıyla yapacak çok işimiz var. İstismar siyasetine prim vermedik ama onlar verdi. Kutuplaştırmanın değil kucaklaştırmanın peşinde koştuk. Bölmenin değil birleştirmenin gayreti içinde olduk. Fitneyi değil kardeşliğimizi güçlendirmek için çalıştık. Türkiye tüm renkleriyle hepimizin ortak vatanıdır dedik. Gölgesinde huzur bulduğumuz bayrak hepimizin ortak bayrağıdır. Günde beş vakit semalarımızı süsleyen ezanlar hepimizin ortak değeridir dedik. 'Korkma' diye başlayan İstiklal Marşımız 84 milyonun ortak hissiyatının sembolüdür. Peki HDP için öyle mi? Parlamentoda İstiklal Marşı okunurken onlar İstiklal Marşı'nı okumuyorlar. Bunları çok çok iyi öğrenmeli ve anlatmalıyız. Adeta duru suya bir taş atarsınız, dalga dalga böyle kenara doğru gider ya işte şimdi sizler de bu duru suya atılan o taş gibi bütün her yere, tüm genç arkadaşlarınıza bunları anlatmanız lazım."
Erdoğan, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Arap'ı ile herkesin aynı iklimin veya aynı kilimin deseni olduklarını vurguladı.
"Sizlerden tek beklentimiz, devletinize güvenmeniz"
"Yüreğinde memleket sevdası olan, bu topraklara dair hayalleri ve hedefi bulunan, Türkiye merkezli düşünen herkesin, hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun başımızın üstünde yeri vardır." ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye belli kalıplara, belli ideolojik bağnazlıklara hapsedilemeyecek kadar büyük, zengin, özgün bir ülkedir. Özellikle gençlerimizin dinamizmini heyecanını kendilerini, ülkelerini ve dünyayı tanıma azimlerini birçok kıymetli buluyoruz. Gittiğimiz her yerde onların coşkusuna şahit oluyoruz. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde üç beş yıl öncesine göre gerçekten farklı bir atmosfer mevcut. Türkiye bölücü terör örgütünün baskı, şiddet ve zulmünden kurtuldukça yatırımlar hız kazanıyor. Terörün gölgesi üzerimizden kalktıkça gençlerimiz geleceğe çok daha güvenle, umutla bakıyor. Tek parti faşizminin bölgedeki kardeşlerimizin gönlünde ve zihninde açtığı yaralar kapandıkça kardeşliğimiz de güçleniyor. Bölgemizde güvenliğin ve huzurun tesisiyle turizmden istihdama kadar her alanda tarihi bir yükseliş yaşanıyor. İşte Diyarbakır işte Mardin işte şimdi Ilısu... Buralara İnşallah turizm ciddi manada yüklenecek. Yine bir zamanlar teröristlerin kestiği yollarda artık insan ve yük taşımacılığı aralıksız sürüyor. Bölgemize hakim olan bu kalkınma, özgürlük ve kardeşlik iklimini inşallah daha da tahkim edeceğiz. Gözaydınlığımız olan siz gençlerimizin hayallerinizi gerçekleştirmeniz için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan çalışmayı sürdüreceğiz."
Erdoğan, gençlerin kanı üzerinden kendilerine ikbal devşirmeye çalışanlara son 19 yıldır fırsat vermediklerini, bundan sonra da fırsat vermeyeceklerini ifade etti.
Göreve geldiklerinden 76 olan üniversite sayısını 207'ye çıkardıklarını, tüm illerde üniversite olduğunu anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Batmanlı genç üniversite için buradan kalkıyor, nereye gidiyordu? Ya Ankara'ya ya İstanbul'a. Yani batıda herhangi bir yere gidiyordu. Şimdi biz üniversiteyi Batmanlı gencin ayağına getirdik. Bunu yaptık. Sizlerden tek beklentimiz var; devletinize güvenmeniz, kendinize inanmanız, büyük bir milletin evladı olduğunuzu asla unutmamanızdır. Yeter ki siz birlik ve beraberliğinizden taviz vermeyin, yeter ki siz aranıza fitne tohumlarının ekilmesine müsaade etmeyin. Yeter ki siz ağızlarını her açtıklarında millete karamsarlık aşılayan şeamet tellallarına itibar etmeyin. Gerisi muhakkak gelecektir.
Hasankeyf'te yapılan çalışmaların sorulması üzerine Erdoğan, Hasankeyf'in çalışmalar öncesi elden çıkmak üzere ve bitmiş durumda olduğunu, dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'na tarihi zenginliği kurtarma talimatı verdiğini anımsattı.
Köprüler, camiler, kervansaraylarıyla Hasankeyf'in bulunmaz bir zenginlik olduğunu vurgulayan Erdoğan, buranın sular altında kalma tehdidi ve tehlikesi olduğuna işaret etti.
Hasankeyf'te hidroelektrik santral kaynağı, kültür kaynağı ve su kaynağı olmak üzere 3 kaynak olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bunların en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda buranın özellikle sadece su itibarıyla yıllık bizim buradan gelirimiz yaklaşık yılda 4 milyar civarında bir kaynak. Ama hepsinden öte tabii kuraklıkların olduğu bir dönemde, sulamadan elde edeceğimiz fayda, imkan çok çok önemli. Diğer taraftan elektrik enerjisi noktasında, herkesin 'Enerji de ciddi sıkıntılar var' dediği bir dönemde, biz buradan ciddi bir enerji kaynağını da ülkemize kazandıracağız. Özellikle de 5 şehrimiz buradan ciddi istifade edecek. Benim en çok üzerinde durduğum şey, özellikle kültür noktasındaki bu tarihi eserleri kazandık. 6 metre yükseltmek suretiyle Küçük Saray'ı kazanmak bizim için gerçekten bu dönemde çok büyük bir başarı. Diğer taraftan camiler, kervansaraylar bütün onların hepsini kazandık. Bundan sonra buraya turistler gelecek. Yapılması gereken, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın atacağı adımlarla, kampanyalarla buraya turist çekmek. Bölgede Mardinimiz var. O da bizim için önemli bir çekim alanı. Diyarbakır da bir çekim alanı. Siirt damadı olduğum için söylemiyorum, oranın da kendine has özellikleri var. Batman da sürekli olarak gelişiyor. 3 yıl, 3,5 yıl önceki Batman ile bugünkü Batman tartışılmaz. Buraya artık gelmek zor bir şey değil. 1 saat 45 dakika İstanbul'dan Batman'a uçakla seyahat. Bütün bunlar işi kolay kılıyor. Bundan sonrası zaten turizme yönelik adımlar ki bu adımlar çok daha işimizi kolaylaştıracak. Bir de Batman, Siirt bunlar da artık birbiriyle iç içe. Şu anda Hasankeyf'teki bu eserler çok ciddi çekim alanı oluşturacak. Buradan tabii sizin gayretlerinizden de istifade edeceğiz. Arkeolojik adımlar ve bir de zemin artı bir olmak üzere yaptığımız villalar burada yaşayan insanların konforunu artırdı. Çünkü benim Batmanlı, Mardinli kardeşime artık bu yakışır dedik ve orada zemin artı bir konutları yaptık. Orada yaşayanlara bunları da verdik."
Namık Kemal Üniversitesinden bir öğrencinin "Necmettin öğretmenlerin, Aybüke öğretmenlerin, Yasin Börülerin, Muhammet Fatih Safitürklerin adını ağzına alamayanlar her hafta 'Selahattin Demirtaş neden içerde' diye hesap sormaya çalışıyor. Bizler Kürt gençleri olarak bu ikiyüzlülüğün hesabını sandıkta soracağız. Siz bu ikiyüzlülük hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Bu ikiyüzlülük değil, çok yüzlülük." dedi.
Erdoğan, bir Kürt kızı olarak böyle bir şuurda olmasının önemine işaret ederek, şunları söyledi:
"İdrak çok önemli. Bir siyasi partinin başında da olsan, kahvaltı için geleceğini haber veriyor. Bu ülkede bu kadar insana rağmen terör örgütünden bizim Yasin Börü gibi yavrularımızın ölümüne neden olan bir adamla ilgili, onu ziyarete gitmekten daha büyük gaflet olur mu? İster ana muhalefetin başı ol ister diğer muhalefetin başı ol veyahut da PKK terör örgütü ile müşterek hareket eden bir partinin başı ol, eş başkanı ol, ne olursan ol. İnşallah 2023 Haziran...Yoğun çalışacağız, genç arkadaşlarımızla bu işleri çok iyi masaya yatıracağız. Biliyorsunuz şimdi Z kuşağı, Y kuşağı falan diyorlar ya, ben sizi Teknofest kuşağı olarak görüyorum. İnşallah sandığa gömer miyiz?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Kürtçe olarak "Sayın Cumhurbaşkanımız, hoş geldiniz, sefa getirdiniz. Sizi canı gönülden çok seviyoruz. Allah sizden razı olsun." şeklinde selamlayan bir kız öğrenci de eskiden evlerinde Kürtçe konuşmaktan korktuklarını, bugün ise Cumhurbaşkanı'nın karşısında dillerini konuşabildiklerini, müziklerini özgürce dinleyebildiklerini söyledi ve Erdoğan'a teşekkür etti.
Bir başka öğrenci de Erdoğan'a "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, '15 Temmuz'da darbe girişimini, göğüs gererek beraber atlattık' demişti. Fakat 15 Temmuz darbe gecesi bir evde televizyon izlerken görüntüleri sızmıştı. Geçen günlerde Kandil Tezkeresi hakkında hayır oyu verdi. Fakat açıklamalarında 'Kandil'i yerle yeksan edeceğim' dedi. Evet bu açıklamalarından sonra biz gençler kendi ile ters düşmesine gülüyoruz. Sizin konu hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyoruz." sorusunu yöneltti.
Erdoğan, öğrencinin sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Bu zatın hayatı yalan. Bir defa o gece, kendisi tüm kayıtlar da var zaten, o gece 23.15 gibi geliyorum. Oradan o Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine geçiyor ve biz oraya geldiğimizde tabii on binler havalimanındaydı. Adam sormaz mı ya, 'Bu kadar kişi burada niye bekliyor?' Ama o FETÖ'cülerin ona hazırlamış olduğu tankların arasından çekti oraya gitti ve oradan da kahvesini yudumlayarak, gelişmeleri izledi. Diyorum ya hayatı yalan. Bütün yaptığı açıklamalarına bakıyorsunuz akşam, sabah hep yalan. Burada biz onun yalanlarına cevap vermekten bıktık. Bir defa dürüst ol, doğru ol. Şu anda mesela enteresandır adına Millet İttifakı dedikleri bu ittifakın içerisinde 3'lü olarak yerlerini alıyorlar. Peki kim bu? Terör örgütünün adeta parlamentoya sızmış bir grubu var değil mi? HDP. Şu anda İYİ Parti son dönemde onlara karşı bir tavır içine girdiğini söylüyor. Ne derece samimidir onu tabii bilemiyoruz. Ama Siirt'te filan bazı şeyler kendilerine söyleniyor. Farklı yerlerde söyleniyor ve o da onlara karşı olduğunu ifade ediyor. Onlara karşı olduğunu ifade etmen için bir defa seçimde üçlü bir koalisyon halinde girdiniz. İşte önümüzdeki seçim için de ne olacağını göreceğiz. Tabii Millet İttifakı olarak CHP, İP ve öbür tarafta HDP, şimdi bazı işte yeni kurulan partilerden küçükler var. Onlar da herhalde katılacak öyleye benziyor. İrili ufaklı bir koalisyon kurmaya çalışıyorlar. Bizim de şu anda Cumhur İttifakı olarak bir ittifakımız var. Biz de Cumhur İttifakı olarak yolumuza devam ediyoruz. Cumhur İttifakı'nda da AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi olarak şimdilik üç yapı söz konusu. Bunla yolumuza inşallah devam ediyoruz. Biz gençlerimize bakıyoruz. Biz gençlerimizle beraber inşallah yolumuza devam edeceğiz ama çok çalışacağız. Kendimize inanıyoruz, yaptıklarımıza inanıyoruz. Ortaya eser koyduk, eserlerimize inanıyoruz."
Şanlıurfa'dan bir üniversite öğrencisi, yıllar önce Güneydoğu'da yaşanan güvenlik sorunlarını, bölge halkının seyahat edemediğini ve akşamları mahallelerinde dahi dolaşamadığını hatırlatıp, sorunun nasıl çözüme kavuştuğunu sorması üzerine Erdoğan, güvenlik noktasında atılması gereken adımları en ufak taviz vermeden attıklarını söyledi.
Polisin, askerin, jandarmanın ve güvenlik korucularının tavizsiz şekilde bu süreci işlettiklerini ifade eden Erdoğan, İçişleri Bakanından diğer bakanlara varıncaya kadar hep birlikte bir kararlılık içinde bu işi yürüttüklerini, Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve Jandarma Genel Komutanının da burada hiçbir şeyden taviz vermediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bütün bunların hepsi sonuçta yani bir senfonidir, kakafoni değil. Dolayısıyla bu senfoniyi oluşturduğunuz zaman neticeyi de alabiliyorsunuz ve böyle oldu. Sonunda da hamdolsun bu netice alındı. Yapacağımız daha çok işimiz var. Bunları da inşallah hem yurt içinde hem yurt dışında biliyorsunuz; yani terörle mücadele sadece içeride değil, Suriye'de olsun, Irak'ta olsun buralarda da devam ediyor ama kararlı bir şekilde buralarda da yolumuza devam ediyoruz, hiçbir taviz vermeden. Bakın bir zamanlar bizim İHA'mız yoktu, SİHA'mız yoktu, Akıncımız yoktu, zırhlı taşıyıcılarımız yoktu ama yüzde 20'si yerli olan bir yapı vardı ama şimdi yüzde 80'e ulaştı bu yapı."
"Çok açık söylüyorum, onlar terörden besleniyorlar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır Anneleri'nin iki yıldan bu yana verdiği mücadeleye muhalefetin niçin destek vermediğine ilişkin bir soru üzerine, "Onların tabii böyle bir derdi yok, yani onların bir defa terörden beslendiklerini çok açık söylüyorum, onlar terörden besleniyorlar." dedi.
Terörden beslenenlerin kalkıp da Diyarbakır Anneleri'ne, Van'a, Muş'a gitmeyeceğini söyleyen Erdoğan, "Onlar bizim kardeşlerimiz, onların canının yanması bizim canımızın yanmasıdır. Dağlara kaçırılan bu 13-14-15 yaşındaki çocuklardan bunlar besleniyor ya bu kadar ahlaksız olur mu? Ve bu çocuklarla ilgili bunları oradaki babaları yaşındaki o büyük teröristler onları taciz ettiklerine dair elimizde belgeler var. Bunlar böyle ahlaksız, böyle edepsiz ve bütün bunlar ortadayken Batı, Diyarbakır Anneleri'ni ziyarete geldi mi, Batı da gelmedi ama Batı, onlardan birileri burada olmuş olsa hepsi koşa koşa onları ziyarete gelir. Gelseler de gelmeseler de ben Diyarbakır Anneleri'ni, babalarını özellikle tebrik ediyorum, kucaklıyorum, onlarla övünüyorum. Çünkü onlar kış, yaz demeden o kapının önünde durdular ve hepsi de biz hala onların diğerlerinin de geleceğini bekliyoruz inancıyla duruşlarını devam ettiriyorlar, mesele bu. Rabbim inşallah onlara o günleri de gösterecek ve temennimiz odur ki tümü yavrularına inşallah kavuşsun. Biz de o günlerin mutluluğunu yaşayalım." değerlendirmesinde bulundu.
"Kazandığımız tazminatları öğrencilere burs olarak verme kararı aldık"
Isparta'dan programa katılan bir gencin, kısa süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na açtığı manevi tazminat davasını kazandığını hatırlatılması üzerine Erdoğan, buradan kazandıkları tutarı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesindeki öğrencilere burs olarak verme kararı aldıklarını ve avukatına da bu yönde talimat verdiğini belirterek, "Ne kadar gelirse ister oradan, ister başkasından, hepsini de inşallah oraya aktaracağız." diye konuştu.
Erdoğan, Batman Üniversitesinden bir öğrencinin her ile üniversite açılmasının eleştirildiğine yönelik sorusu üzere, "Tilkinin hikayesini biliyorsunuz değil mi? Yetişemediği üzüme ne dermiş, koruk. Biliyor musun bunu? Şimdi bunlar da yetişemedikleri üzüme koruk diyorlar. Şimdi sen eğer burada üniversite olmasaydı ne yapacaktın? Ya üniversite olmadığı için kalacaktın, üniversiteye gitmeyecektin veyahut da İstanbul-Ankara buralara gitme yollarını arayacak. Onun için bu konuda bunların dikili ağacı yok." dedi.
"Sana ne ya ne demek nereden buldun"
Kendilerinin yatırım üstüne yatırım yaptıklarını, bu yatırımların ve üniversitelerin bunları çıldırttığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bak biz şimdi şehir hastaneleri yapıyoruz değil mi? Bu şehir hastaneleri bile bunları rahatsız ediyor. Diyor ki bunun parasını nereden buldun? Sana ne ya ne demek nereden buldun? Bizim 'yap-işlet-devret' diye bir prensibimiz var. Pazarlığımızı yaparız, 15 sene, 20 sene belki daha fazla, bu şehir hastanesini yaparlar, işletirler ve bu yaptığımız anlaşmaya göre de 15 sene sonra, 20 sene sonra hastaneyi nereye bırakırlar, devlete bırakırlar ve bizim cebimizden de bir kuruş çıkmaz. Bu aslında kaynak oluşturmanın yollarıdır. Ben ekonomistim, siz ne kadar kaynak oluşturursanız, devletin kasasından da bir kuruş çıkmaz, yaptığımız bu ama bay Kemal'in kafası bu işlere basmaz, anlamaz bu işlerden. Diğerleri zaten hiç anlamaz. Birisi terörle uğraşıyor, öbürü de farklı şeylerle uğraşıyor. Şimdi biz bu hastanelerle Türkiye'de bir devri inşa ediyoruz."
Gençlere İstanbul ve Ankara'daki şehir hastanelerini gezmeleri tavsiyesinde bulunan Erdoğan, Ankara Etlik'te inşa edilen şehir hastanesinin yıl sonu itibarıyla biteceğini belirterek, "Şimdi bu ne demek biliyor musunuz? Başkentte iki tane şehir hastanesi, İstanbul'da üç tane şehir hastanemiz var. Birisi Çam Sakura ve bir diğeri yine Avrupa yakasında yaptığımız 1006 odalı, birisi Anadolu Yakası'nda o da yine aynı şekilde. Ve bunları 45 günde bu hastaneleri yaptık, 45 günde. Niye, eğer bunlar olmasaydı bizim şu koronavirüs belası ile mücadelemiz çok sıkıntılı olurdu. İşte Avrupa'nın hali ortada, Amerika'nın hali ortada. Hastalarını yatıracakları yer bulamıyorlar. Biz de aynı duruma düşerdik. Anlatabildim mi? Üniversitelerin durumu da aynı." ifadelerini kullandı.
"Topraktan geldik, toprağa gideceğiz"
İzmir'den katılan bir gencin, "gençlerin toprakla buluşması mümkün mü?" sorusu üzerine, zamanın en önemli meslek alanlarından birinin tarım ve ziraat olduğunu, kendisine danışanlara da bu alanda çalışmaları için tavsiyede bulunduğunu, hayvancılıkla da uğraşmanın önemine inandığını söyleyen Erdoğan, "Bunlarla beraber zaten topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Şimdiden ona hazırlık yapmak lazım." dedi.
Trabzon'dan programa katılan bir gencin, Başbakan olduğu dönemde ilk Güneydoğu'ya geldiği gün ile şimdiki gelişine ilişkin neler hissettiğini sorması üzerine Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ben zaten şimdi Güneydoğu'nun damadıyım ve gençlik yıllarımdan itibaren Güneydoğu, Doğu, bütün buraları tanıyan birisiyim, gelen birisiyim. Devamlı geldim, gittim, yani salon sosyetesi olmadım hiçbir zaman. Tam aksine buraları tanıyan, buralara gelen giden, buralarda teşkilatlar kurma noktasında çalışmalar yapan birisiyim ama bilin ki Rabbimin lütfuyla biz 20 yılda Güneydoğu'yu, Doğu'yu, buraları biz ayağa kaldırdık. Bugünün eğer yollarında güzellikler varsa havalimanlarımızla çok farklı bir konumdaysak, düşünün biz göreve geldiğimizde 26 havalimanımız vardı, bu havalimanı sayısını 56'ya çıkardık. Bu ne demektir? Yani artık hemen hemen her yere uçakla gitme şansını yakaladık, bu hale geldik. Şimdi modern yaşamın koşulları ne, işte bunlar ve bizler eğer insanımıza modern yaşamı getireceksek, moderniteyi getireceksek her şeyden önce dünyanın koşullarını vatandaşımıza hazırlamamız lazım. Niye bunu bizden öncekiler yapamadı da biz yaptık. Şu anda Türkiye bu koşulları yaşıyor mu, yaşıyor. Türkiye'nin neresine gidersen git bugün hamdolsun uçakla gidebiliyorsun, çok kısa zamanda Ağrı'ya gideceksen uçak var, gidiyorsun. Kars'a uçak var, gidiyorsun. Bütün bunlarla zamanla adeta yarışıyorsun, bu imkanlar var. Mardin öyle, Diyarbakır öyle, hepsi ve yollarımız zaten muhteşem. Trabzon, Samsun'dan aldık ta sınıra kadar yollarımızı yaptık mı, yaptık. Bu bir azmin, bir gayretin neticesi. Bu azim, bu gayret olmamış olsa o dağları delemezsiniz. Sen tabii şu anda Armelit Dağı'nı bilmezsin. İşte o Armelit Dağı, eskiden burunlu otobüsler vardı, yani şu andaki otobüsler gibi değil, burunlu. Virajı alamaz, oradan şöyle aşağı doğru bakmaya korkarsın. Acaba nereden düşeceğiz, ne olacak filan diye ama biz ne yaptık, bütün Armelit Dağı'nı tünellerle, 12 tane tünel açtık oraya. Ve şimdi her taraf orada yemyeşil, gayet hoş, gayet güzel ve sahilden bastırıyorsun doğru Trabzon. Bunları biz yaptık da."
"Çok güçlü bir gençliği bizim yetiştirmemiz lazım"
Mardin Nusaybin'den bir gencin "Tüm bunları yapmanızın ardındaki motivasyon nedir?" sorusuna, "Siz" cevabını veren Erdoğan, gençler tarafından alkışlandı. Bunun üzerine Erdoğan, "Çünkü çok güçlü bir gençliği bizim yetiştirmemiz lazım, çok güçlü bir gençlik için de bizim çalışmamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Daha sonra Nusaybinli genç Cumhurbaşkanı Erdoğan'a program esnasında kendisinin portresini yaptığını, yayın öncesi de Erdoğan'ı annesi Tenzile Erdoğan ile birlikte çizdiğini söyleyerek, resimleri gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da resimleri izleyicilere göstererek tebriklerini iletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gençlerle buluşması Diyarbakır Kayapınar Belediyesi Müzik Topluluğu'nun konseriyle sona erdi. Erdoğan, gençler ve davetlilerle Türkçe ve Kürtçe seslendirilen türküleri dinledi.
Programın sonunda şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın bir programda söylediği "Mağusa Limanı" türküsünün videosu ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve izleyicilere duygulu anlar yaşattı.
AA