Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya, Manisa'da dün akşam meydana gelen depremden dolayı vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileterek başladı.
Geçen hafta, ülkenin birçok sıkıntıyla boğuşurken birilerinin ısrarla FETÖ'nün siyasi ayağı ve bununla bağlantılı bir şekilde yeni darbe teşebbüsü tartışması açmasının gerisindeki silsileye dikkat çektiğini anımsatan Erdoğan, "Maalesef aynı tartışmanın hala sürdürülmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu ülkede FETÖ meselesinin çok uzun ve derin sosyal, siyasi, kültürel kökleri olduğunu bilmeyen kimse yoktur. AK Parti'den önce olduğu gibi AK Parti döneminde de Türkiye bu süreci yaşamıştır." diye konuştu.
FETÖ'nün, diğer pek çok sivil toplum örgütü gibi toplumun ve hukukun meşru kabul ettiği sınırlar içinde faaliyet yürütürken tehdit ilan edilmediğine dikkati çeken Erdoğan, "Herhalde Sayın Ecevit'in CHP'nin veya DSP'nin Genel Başkanı olduğunu bilmeyen yoktur ve aradaki muhabbeti bilmeyen de yoktur. Ne zaman ki bu yapının eğitim, hayır, dayanışma sınırlarını aşıp devleti ele geçirmeye çalışan bir örgüt olduğu netleşmiştir, işte o zaman karşısında bizi, milletimizi ve hukuku bulmuştur. Türkiye'de FETÖ'nün serpilmesinde, büyümesinde güçlenmesinde herkesin payı olabilir ama bu ülkede FETÖ'yü terör örgütü olarak ilan edip ona savaş açan şahsım ve AK Parti'dir." değerlendirmesini yaptı.
"Erbakan Hoca'mızdan nefret ederdi"
"Bu süreçleri iyi bilen birisiyim. FETÖ'nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider var, o da merhum Erbakan Hoca'mızdır. Erbakan Hoca'mızdan nefret ederdi." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
" Hiçbir zaman bir araya da gelmemişlerdir ama şimdi Erbakan Hoca'mla beraber olduğunu iddia eden malum zat, ne yazık ki onun müritleriyle, onunla beraber dirsek temasında olanlarla beraber yürüyor. Onları herhalde ismen zikretmeme gerek var mı? İsraf olur.
Her gün birileri çıkıp FETÖ konusunda ahkam kesmeye çalışıyor. Halbuki bu ülkede vesayet güçleri yıllarca FETÖ'ye en küçük bir şekilde dokunmamıştır. Tam tersine 'Allah' diyen 'kitap' diyen, namaz kılan, eşi başörtülü kim varsa onları tasfiye etmenin yollarını aramışlardır. İrtica ile mücadele kisvesi altında din düşmanlığı yapılmasına elbette biz de milletimiz de rıza gösteremezdik. Başbakanlığım boyunca Yüksek Askeri şuralarda önüme tek bir FETÖ'cünün dosyası gelmedi. Gelen dosyalar hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi. Çünkü takiyeyi bir hayat biçimi haline getiren FETÖ'nün hiçbir mensubu dinle, diyanetle ilgili bir görüntü vermiyordu. Milletin değerleriyle uğraşmaktan kendi bünyelerini habis ur gibi saran FETÖ tehdidini görmeyenlerin bugün bizi suçlaması aslında kendi gafletlerini saklama çabasından başka bir şey değildir."
Yıllarca siyasi alanda insanları değerlendiren, ibadetlerinden, kıyafetlerinden dolayı onlara saldıranların durumlarının da aynı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunlar FETÖ tehdidi ortaya çıktıktan ve mücadele başladıktan sonra birden karşımıza en büyük FETÖ savunucusu olarak çıkarak, aslında ne kadar omurgasız olduklarını göstermişlerdir. Demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet söylemlerini FETÖ ile mücadeleyi sulandırmak, FETÖ tehdidini hafifletmek için kullananlar, bu millet için en az FETÖ zihniyeti kadar tehlikelidir. Bu kesimlerin, PKK için de ülkemize adeta savaş açmış her türlü iç ve dış odak için de aynı tutumu göstermeleri, zihniyet bozukluğunun konjonktürel değil yapısal olduğunun işaretidir. Bizim bu zırvalara cevap vermemizin tek sebebi ise milletimize olan saygımızdır.
Meydanı, demokrasinin kendilerine sunduğu zemini, yalanları ve iftiralarıyla milleti zehirlemek için kullananlara asla bırakmayacağız. Türkiye'nin terörle mücadeleden ekonomiye kadar her alanda tarihinin en büyük mücadelelerinden birini verdiği şu dönemde, ülkenin ve milletin dikkatini dağıtmak, enerjisini heba etmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Bu meseleyi izah edecek, ithamları cevaplandıracak, iftiraları atanların yüzlerine çarpacak ve yaşananları tarihe havale edeceğiz."
"FETÖ ile gerçek anlamda amansız bir savaşa tutuşan biziz"
Erdoğan, FETÖ'yü bi terör örgütü olarak tanımlayıp mücadeleyi başlatırken karşılarındaki sorunun büyüklüğünü az çok bildiklerini, tahmin edemedikleri hususun ise CHP'nin ve yıllarca zahirde bu gibi yapılara karşı gözüken çevrelerin bir anda karşılarına en büyük FETÖ yandaşı olarak çıkmaları olduğunu söyledi.
Bu yapıyla en başından beri hem meşrebi hem itikadi sorunlarının bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "Ama hükümetlerimiz döneminde ülkede bizim gibi düşünmeyen, hareket etmeyen herkes gibi bunlara da hukuk ve hakkaniyet sınırları içerisinde yaklaştık. Doğru, ben de görüştüm. Bunu kaçırmama gerek yok. Ama Erbakan Hocamın bunlarla ilişkisinin olmadığını ifade ettim. Liderler içerisinde zaten ilişkisi olmayan sadece o idi. Demirel'in, Ecevit'in, Erdal İnönü'nün görüşmüşlüğü vardır, şu andaki beyefendinin aynı şekilde, hepsinin bunlarla görüşmüşlüğü vardır. İrtibatları ileri derecededir." şeklinde konuştu.
"Vesayet tüm gücüyle üzerimize gelirken hem bu işin arkasındaki FETÖ gölgesini hem de örgütün bürokratik ve toplumsal işgal projesini fark edip gereken tedbirleri 10 yıl öncesinden almaya başladık. Sene 2010. Zaten süreç 2010'da başladı." diyen Erdoğan, ilk zamanlar bu yapının oluşturduğu tehdidi kendi çevrelerine bile anlatmakta zorlandıklarını kabul ettiğini dile getirdi.
MİT kumpasının, bu yapının gerçek niyetinin şüpheye mahal bırakmayacak şekilde anlaşılmaya başlanmasını sağladığını belirten Erdoğan, hem siyasette hem bürokraside hem de nazlarının geçtiği sivil toplum yapılarında bildikleri, teşhis ve tespit ettikleri FETÖ'cüleri süratle tasfiye etmeye başladıklarını anlattı. Erdoğan, "FETÖ'nün devlet ve toplum hayatımızın kılcal damarlarına kadar sızmasının tarihi eskidir ve müsebbipleri çoktur. Ama FETÖ ile gerçek anlamda amansız bir savaşa tutuşan tektir; 2010 itibarıyla o da biziz." dedi.
Ülkenin yönetimini devraldıklarında güya bu konuda en hassas kurumlar olan ordunun, emniyetin, yargının, akademinin kritik noktalarının zaten örgüt tarafından işgal edildiğinin altını çizen Erdoğan, "CHP dahil olmak üzere yıllarca irticayla mücadele bahanesiyle cadı avına çıkar gibi Müslüman avına çıkanların tek bir gün bile gerçek anlamda FETÖ'cüleri hedef aldıkları görülmemiştir. Çünkü dosyaları hazırlayanlar kimlerdi? Silahlı kuvvetlerin içindeki FETÖ'cülerdi, emniyet içindeki FETÖ'cülerdi, devletin kurumları içindeki FETÖ'cülerdi. Her yerde bunları rahatlıkla görebilirsiniz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anlattığı bu durumlara dikkati çeken bir görseli de salondakilere göstererek, "Aynen ekranda da bunları görüyorsunuz. Kimlerle, nasıl, nerelerde bir araya geliyorlar? Terörist başının ismi ve örgütün rumuzu şimdi daha iyi anlıyoruz ki kasıtlı bir şekilde Müslümanlara karşı yürütülen saldırıların maskesi olarak kullanılmıştır. Milli Güvenlik Kurulunda biz bu meselenin üzerine gidene kadar alınan kararların hepsinin de gerisindeki gizli niyetin FETÖ ile mücadele değil, toplumsal reaksiyonu tetikleyerek FETÖ'yü koruma olduğunu görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, salondaki duvara yansıtılan fotoğrafları da göstererek, şöyle devam etti:
"İşte buyur, FETÖ'cü danışmanlar Bay Kemal'in yanında. Akıl hocaları onlar. Sadece onlar değil, İP'in de danışmanlarında yine onlar var. Tam bir istila hareketi. Arkadaki gerçek oyunun ortaya çıkmaması için kurulan bu tezgahın yıllarca başarıyla yürütüldüğünü teslim etmemiz gerekir. Kasım Gülek'ten Ecevit'e kadar, namlı CHP'lilerden 12 Eylül ve 28 Şubat darbecilerine kadar herkes bu oyunda üzerine düşen rolü oynamış, FETÖ'ye figüranlık yapmışlardır. Bu oyunun son perdesinin başrolü de Kemal Kılıçdaroğlu'na verilmiştir."
15 Temmuz gecesi FETÖ'nün şahsından bakanlara, bürokratlardan medya temsilcilerine kadar iktidarıyla, muhalefetiyle pek çok milletvekiline kadar herkesin peşine düştüğünün altını çizen Erdoğan, "Bir tek kişi FETÖ'nün özel ilgisine, himayesine, korumasına mazhar olmuştur; o da Kemal Kılıçdaroğlu'dur." dedi.
Erdoğan, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda FETÖ'cülerin tanklarıyla burun buruna gelen bir genel başkanın önünde bir anda tüm yolların açıldığını söyledi.
"Kılıçdaroğlu'nun kaçış videosu"nun da izlenilmesini isteyen Erdoğan, "Görüyorsunuz tankların arasından VIP nizamiyesinden uğurlanan kim? Bay Kemal. Kılıçdaroğlu. Tabii burada ilginç olan bir şey daha var. 'Haberim olsaydı ben de beklerdim.' diyor. Bütün milletin haberi oldu, on binler havalimanında ama Bay Kemal'in kulağı var, duymadı. O geldi Bakırköy'e, Belediye Başkanı'nın evinde televizyondan süreci izledi, kahvesini orada içti." ifadesini kullandı.
"Ey Kılıçdaroğlu, sen hala milleti aldatmakla meşgulsün"
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın Kılıçdaroğlu, biz tankların karşısındaydık. Biz F16'ların, helikopterlerin altındaydık, milletimle beraber biz havalimanındaydık ama sen Bakırköy'de, Başkan'ın evinde kahve yudumluyordun. Şahsımı öldürmek için helikopterle, uçakla, tankla, özel yetiştirilmiş timlerle arayanlar, Marmaris'ten Atatürk Havalimanına kadar, Kemal Kılıçdaroğlu'na bu şefkati ne için gösterdiler? İnsan, bu şahsın evinin ve cüzdanının en gizli köşesinde 1 dolarlık bir banknot saklayıp saklamadığını da merak etmiyor değil.
Benim orada korumalarım gazi oldu, hanım korumalarımız aynı şekilde gazi oldu. Bay Kemal, senin bunlardan haberin var mı? Aradan bunca zaman geçti, bu harekatın içerisinde olanlar hep yakalandı. O SAT komandoları yakalandı, bir kısmı Yunanistan'a kaçtı. Bana da adaya gitmemi tavsiye edenler oldu. Ben de o kardeşimize dedim ki ben bu topraklarda doğdum, bu topraklarda öleceğim. Eğer 10-15 dakikalık bir gecikme olsaydı o zaman bunlar bizi oralarda vuracaklardı. Ama 10-15 dakika farkla helikopterimiz kalktı ve oradan Dalaman'a, Dalaman'dan da İstanbul'a ulaştık. Ey Kılıçdaroğlu, sen hala milleti aldatmakla meşgulsün. 'Kontrollü darbe...' Doğru, kontrol sizde ama başaramadınız. Şimdi buradan soruyorum; şayet 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı ertesi gün Kemal Kılıçdaroğlu milletin karşısına acaba hangi sıfatla çıkartılacaktı? Darbe girişimini kurgu diyerek önemsizleştirmeye çalışan darbeciler için adalet yürüyüşü yapan, danışmanından milletvekiline etrafındaki nice kişi FETÖ'den hapse atılan böyle bir siyasetçinin örgütle hiçbir ilişkisi olmadığına nasıl inanabiliriz?"
"Başbakanlığım boyunca YAŞ'larda önüme tek bir FETÖ'cünün dosyası gelmedi"
Erdoğan, "Başbakanlığım boyunca YAŞ'larda önüme tek bir FETÖ'cünün dosyası gelmedi. Gelen dosyalar hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi." ifadelerini kullandı.
"Kontrol sizde ama başaramadınız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "'Kontrollü darbe...', doğru kontrol sizde ama başaramadınız." dedi.
Erdoğan, "Yargının FETÖ'nün tasallutundan kurtarılabilmesi için verilen mücadeleyi değersiz hale getirmeye ve hatta tam tersi göstermeye çalışan herkes hükmen FETÖ'cüdür." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan,"FETÖ'nün, 40 yıllık birikimini riske atarak başlattığı 15 Temmuz darbe girişiminin sebebi bizim kararlılığımız değil midir? Tespit ettiğimiz her yerde ve her durumda örgütün tepesine bine bine muvazenelerini bozduk." diye konuştu.
"Gezi olayları devleti, milleti hedef alan alçak bir saldırı"
Gezi olaylarının, tıpkı askeri darbeler, muhtıralar, terör örgütlerinin saldırıları, FETÖ'nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri gibi devleti, milleti hedef alan alçak bir saldırı olduğunu dile getiren Erdoğan, "Gezi olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolar iken dolaylı maliyeti ise 100'lerce milyar doları bulmuştur." ifadelerini kullandı.
"Gezi'nin ve bu kalkışmanın önünde yer alanların hükmü asla değişmeyecek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Her kim Gezi olaylarını masum bir çevre hareketi olarak tanımlıyorsa ya gafildir ya da taammüden bu ülkenin ve milletin düşmanıdır. Hukukun her kararına elbette saygımız vardır ama bizim ve milletimizin gözünde Gezi'nin ve bu kalkışmanın önünde yer alanların hükmü asla değişmeyecektir."
"Avrupa Birliği'nin Libya ile ilgili karar alma yetkisi yok"
Avrupa Birliği'nin Libya ile ilgili olarak herhangi bir karar alma yetkisinin olmadığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şayet uluslararası toplumun da dahil olduğu görüşmelerden adil bir anlaşma çıkmazsa ki şu anda Trablus'un meşru yönetimi masadan çekilmiştir ki olumlu bir karardır, haklı bir karardır, isabetli bir karardır. Çünkü tezgah farklı dolaşıyor. Farklı yöne doğru gidiyor. Meşru Trablus yönetimini ülkenin tamamında hakimiyet kurması için destekleyeceğiz."
"İdlib'i güvenli bir yer haline dönüştürmekte kararlıyız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne pahasına olursa olsun İdlib'i hem Türkiye hem de bölge halkı açısından güvenli bir yer haline dönüştürmekte kararlıyız." dedi.
"Fatih ve Yavuz'un ardından üçüncü sondaj gemimizi aldık"
Erdoğan, "Fatih ve Yavuz'un ardından üçüncü sondaj gemimizi aldık. 11 bin 400 metre derinliğe inebilen altıncı nesil ultra deniz sondaj gemisidir." ifadelerini kullandı.
AA