Rami Kütüphanesi'nde gençlerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gençlerin yüzündeki tebessümün kendisini mutlu ettiğini belirterek, "Herhalde müjdeler veriyorsunuz değil mi?" ifadesini kullandı.
Erdoğan, gençlerin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik ederek, "Cumhuriyet'imizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere Milli Mücadele'mizin tüm kahramanlarını rahmetle yad ediyorum. Semalarımızda yankılanan ezanlarımızın hiç dinmemesi, nazlı bayrağımızın hep dalgalanması, vatanımızın istiklali, milletimizin istikbali uğrunda mücadele eden şehitlerimize, gazilerimize, kahramanlarımıza Rabb'imden rahmet ve mağfiret diliyorum. Aynı kutlu idealler için bir asırdır mücadele eden güvenlik güçlerimize, devlet ve siyaset insanlarımıza, kendi alanında Türkiye'ye katkı vermek için çalışan herkese ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
Gençlerle bir araya geldiği için mutlu olduğunu belirten Erdoğan, bu sevincin gençlerle paylaşılmasının kendisine ayrı bir güven verdiğini vurguladı.
"Rabb'ime, bana sizler gibi genç, dinamik, yürekli, gözleri ışıl ışıl, vatan millet kokan yol arkadaşları lütfettiği için ayrıca hamdediyorum." diyen Erdoğan, bugünlere gençlerin yoldaşlığıyla geldiklerini ifade etti.
Erdoğan, Türkiye'yi gençlerin katkılarıyla Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma ve demokrasi hamleleriyle tanıştırdıklarına dikkati çekerek, "Eskinin o köhne düzenini değiştirerek farklı, modern bir Türkiye'yi inşa etmenin altyapısını oluştuk. Mutlu, müreffeh ve güçlü yarınlarımızı da inşallah yine sizlerle el ele, omuza omuza inşa edeceğiz. Bunun için sizlerden hayallerinize sıkı sıkıya sarılmanızı özellikle istiyorum. Kimsenin sizinle hedefleriniz arasına girmesine, sizi ideallerinizden koparmasına müsaade etmeyin. Çeşitli mecralardan kasıtlı olarak yayılan umutsuzluk dalgalarına asla prim vermeyin. Özellikle geçmişinde ülkeye ve millete hiçbir hayrı dokunmamış kişilerin sizleri kendi dipsiz karanlıklarına çekme çabalarına karşı uyanık olun. Bunlar koltuklarını korumaktan, siyasi ömürlerini biraz daha uzatmaktan başka hiçbir gayesi olmayan kifayetsiz muhterislerdir." değerlendirmesini yaptı.
"Gençlerin her alanda yolunu açmanın gayreti içinde olduk"
Gelecek vizyonu ortaya koymak yerine kendi beceriksizliklerini, başarısızlıklarını örtmeye çalışan müflis siyasetçilerin gençlere örnek olamayacağını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye, daha önce bu tarz siyasetçi profilleri görmüş ama hepsi eninde sonunda unutulup gitmiştir. Şimdi onları kimse hatırlamıyor, kimse hayırla anmıyor, eserleri yok. Ziya Paşa'nın güzel bir beyti var, 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.' Eserleri yok ki anılsınlar, böyle bir durumdalar. Biz ise siyasi hayatımızın tamamında gençlerimize güvendik, gençlerimize inandık, sizlerin her alanda yolunu açmanın gayreti içinde olduk. Bunu da öyle birileri gibi lafta bırakmadık. Seçilme yaşı biliyorsunuz 30'du, bunu önce 25'e, daha sonra 18'e biz indirdik. Niye bunlar yapmadı? Çünkü bunlar gençlerine güvenmiyordu ki. Bize aynen şunu söylediler, 'Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacaksınız?' Ama bunlar bilmiyordu ki bizim ecdadımız Fatih, 18 yaşında bir çağ kapatıp bir çağ açtı. Benim ecdadım bunu yaptıysa demek ki torunları olarak bizler de bunu yapabiliriz ve yapmalıyız. Düşünün İstanbul'un fethi böyle gerçekleşmiş. Öyleyse bunu biz de yaparız, yapmamız lazım. Yaptık mı? Yaptık. Çünkü gençlerimize güvendik, inandık. İnandığımız için onlarla da yolları yürüdük ve yürüyoruz. İşte pazar günü seçimlerin sonuçlarına göre 28'inci dönemde Meclis'e giren en genç 5 milletvekilinin 4'ünün bizim partimizden olması bunun ispatıdır. Meclis'te 30 yaş altı en çok milletvekili bulunan, grup yaş ortalaması en düşük olan parti de yine biziz. Gençlik kolları başkanımı, 28 yaşında, İzmir'de bölgesinde ilk sırada aday göstererek bu konudaki kurumsal tavrımızı da ortaya koyduk. CHP Genel Başkanı ise asla böyle bir adım atmadı, atamaz. Niye? Bu yürek ister yürek. Zihinsel devrimi gerçekleştirmediğiniz sürece bu işi gerçekleştiremezsiniz. Ve biz şu anda bu zihinsel devrimi gerçekleştirmenin gayreti içerisindeyiz. Bu zihinsel devrimi sizinle gerçekleştireceğiz."
"Eski Türkiye'yi tanımadığınız zaman bugünle mukayesesini yapamazsınız"
Erdoğan, Rami Kütüphanesi'nin geçmişi itibarıyla meşhur Rami Kışlası olduğunu hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:
"Fakat daha sonra ne oldu? Burası Rami Gıda Çarşısı oldu. Ben gıda çarşısında çalıştım, halini bilirim buranın. Daha sonra burasının farklı bölgelere taşınma süreci oldu, Bayrampaşa'ya vesaire. Ondan sonra Kültür Turizm Bakanımla burayı konuştuk ve sağ olsun işi eline aldı ve şu mezbelelik olan yeri şu anda gördüğünüz hale getirdi. Tabii şimdi eski Türkiye ve bugünkü Türkiye olarak mukayesesini yapabilmek için eski Türkiye'yi tanımak lazım. Eski Türkiye'yi tanımadığınız zaman bugünle mukayesesini yapamazsınız. Biz tabii eski Türkiye'yi biliyoruz. Ben İstanbul'un belediye başkanlığını yaptım. İstanbul susuzdu, çöp, çukur, çamurdu. İstanbul'u o susuzluktan 'başkanınız' kurtardı. Tabii ben şimdi size sorsam, desem ki 'Ya siz Haliç'in o eski halini bilir misiniz?' Sizin tamamınıza yakını Haliç'in o eski halini bilmez, o kokusundan geçilmeyen Haliç'i bilmez. Pislik, rezillik... Yüzmek falan öyle bir şey yok orada. Balık falan yaşayamıyordu, öyle bir hal vardı orada. Cumhurbaşkanınız, o zaman belediye başkanı olarak ilk işim oranın bütün o pis suyunu, her şeyini Alibeyköy'deki bir taş ocağına, 9,5 kilometre, adeta petrol boru hattı gibi boru döşedik ve oranın kirli suyunu Alibeyköy'deki o taş ocağına aktardık. Ve orada yine bir tülbent gibi pisliği, tülbendin üzerinde bırakarak suyunu tekrar geri göndermek suretiyle Haliç'e döndürdük ama o çamur tabaka nerede kaldı? Alibeyköy'deki o taş ocağında kaldı. Yaklaşık 600 bin metrekare orada biz şimdi bir oyun parkı yaptık. 'Vialand' denilen Alibeyköy'deki o oyun parkının olduğu yer oydu. Bu hale dönüştürdük orayı. Ama ne oldu? Haliç'in o pis kokusundan çevreyi kurtardık ve boğazın suyunu yine bir tünel hattıyla Haliç'e gönderdik. Haliç'e gönderdiğimiz bu su ile de Haliç'in suyunu temizledik."
Mezbahacıların bulunduğu bölgeyi de temizleyerek Haliç Kongre Merkezinin adımlarını attıklarını aktaran Erdoğan, görevi kendisinden devralan Kadir Topbaş'ın da katkılarıyla Haliç Kongre Merkezinin bugünkü haline kavuştuğunu söyledi.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, "Ya sizin İstanbul'da böyle bir eseriniz var mı?" diye seslenerek, "Yaptınız mı böyle bir şey? Bu CHP'lilere sorun, 'Ya ne yaptınız?' Ben şu anda iki örnek verdim. Bizim Türkiye genelindeki durumumuz bu değil. Susuzluk diyorum, Istranca Dağları'ndan, 110 kilometreden İstanbul'a su getirdik. Veysel (Eroğlu) Bey'i İSKİ'nin başına getirmiştim, oradan İstanbul'a su getirerek İstanbul'un susuzluğunu giderdik. Onun için ben CHP'yi üç şeyle tanımlarım, çöp, çukur, çamur. Ve çöp dağlarını kaldırdık, çukurları yok ettik, çamurlarımızdan İstanbul'umuzu kurtardık ve susuzluğunu giderdik. Doğal gaz noktasında o zaman 50 bin eve, benden önce CHP vardı malum, 50 bin eve doğal gaz vermişlerdi. Ben görevi bıraktığımda 1 milyon 250 bin eve biz doğal gazı getirdik. Aradaki fark bu." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin, gençleri özellikle seçilme ihtimali olmayan yerlerden ve sıralardan aday gösterdiğini söyledi.
"Peki neden?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü bu zat (Kılıçdaroğlu) gençlere güvenmiyor. Bu zat, gençlerin Meclis'te olmasını, tecrübe kazanmasını, ülkeye ve millete hizmet etmesini istemiyor. Gençlerimizin ümitvar olmasından, öz güven sahibi olmasından rahatsızlık duyuyor. Aslında bu şahıs gençleri kendisine en büyük rakip olarak görüyor." diye konuştu.
Gençlerin karar mekanizmalarında yer almasına tahammül dahi edemeyenlere en iyi cevabı yine gençlerin vereceğine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii 28 Mayıs'ın bir önemi daha var. 28 Mayıs'ta bu cevabı verirseniz, ertesi gün 29 Mayıs. (İstanbul'un fethi). Çok önemli. İlk defa oy kullanan 5 milyonu aşkın genci yok sayan aynı zat, gitti toplam oyları yüzde 1'i bile bulmayan partilere 40'a yakın vekil hediye etti. Bir de ne diyor. 'Hesap uzmanıyım.' diyor. Bunun hesap uzmanlığına şaştım. Nasıl hesap uzmanısın ki bu partilere bunları dağıttın? Onun için gençler sizin üzerinizde önemli bir görev daha var. Ne biliyor musunuz? Bunu siyaseten mezara gömmek için işte 28 Mayıs'ta kararı ona göre verin. Bu zaten hesap uzmanlığından emekli olmuştu, gelin siyasetten de emekli edin." ifadelerini kullandı.
"Milletin sinir uçlarıyla oynayanları sizlerin desteğiyle siyasetten emekli edeceğiz"
"CHP'de siyaset yapan, Gazi'nin hürmetine CHP'ye oy veren gençlerimize ben bu neticeyi bırakıyorum.'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Gençlerimizin diğer pek çok şeyle birlikte 28 Mayıs'ta bunun hesabını da sandıkta soracaklarına inanıyorum. Sadece bununla kalmayacak, 28 Mayıs'ta aynı zamanda ben gençlerimizi kendi başarısızlıklarına ortak etmeye çalışanlara da esaslı bir dersin verileceğine inanıyorum. Siyasi ömürlerini 3-5 gün daha uzatmak için milletin sinir uçlarıyla oynayanları inşallah sizlerin desteğiyle siyasetten emekli edeceğiz. Çirkinleşen ve hatta çirkefleşen bir siyaset dilinin sahiplerinden bu ülkeyi hep birlikte kurtaracağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 şehrin deprem bölgesinde yer aldığını hatırlatarak ''Deprem bölgesindeki insanlara bu denli hakaretler edilir mi? Sen kalkıp bunlara gönderdiğin 3-5 kuruşun çirkin bir şekilde propagandasını yapmaya kalkıyorsun. Otellerden onları kovuyorsunuz." dedi.
Bu sırada bir gencin, 'Herkes kendine yakışanı yapar.'' demesi üzerine Erdoğan, "Eyvallah. Eyvallah da bunları göreceğiz. Buna göre de haftaya pazar gereken dersi bunlara vereceğiz." diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile deprem bölgesindeki 4 ili bu hafta sonu, 2 ili ise salı günü ziyaret edeceklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ki ne sıkıntı varsa bu sıkıntıları hep birlikte giderelim istiyoruz. Çünkü oralarda yaşayan insanlar bizim kardeşlerimiz, canımız ciğerimiz. Biz, 'Buralarda yok bize az oy çıktı, yok şöyle oldu böyle oldu.' diyemeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
"İkballeri uğruna sizleri kullanmak isteyenlere gençlerimizin 'Artık yeter' diyeceğinden şüphe duymuyorum"
Hazreti Peygamberin 'İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır.' şeklindeki hadisini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz buradan hareketle, ayrıma tabi tutmadan insanların en hayırlısı olmaya azmettiysek en çok faydalı olan olmak durumundayız. Bunun için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. 14 Mayıs seçimlerinde özgür iradelerine sahip çıkan gençlerimiz, daha büyük bir başarıyı inşallah 28 Mayıs'ta da sergileyecekler. Koltuklarını koruyabilmek için sizi korkutmaya çalışanlara, sizi karamsarlığa sürmek isteyenlere, hayallerinizi elinizden alma peşinde koşanlara yani kendi ikballeri uğruna sizleri kullanmak isteyenlere gençlerimizin 'Artık yeter.' diyeceğinden şüphe duymuyorum. Rabb'im yolumuzu, bahtımızı açık etsin." ifadelerini kullandı.
Programda daha sonra AK Parti'nin ilk kez veya yeniden seçilen genç milletvekilleri tanıtıldı.
Ankara Milletvekili Zehranur Aydemir, TBMM'nin yeni ve en genç üyesi olduğunu belirtti.
24 yaşında, endüstri ve bilgisayar mühendisi olduğunu aynı anda iki bölüm okuduğunu kaydeden Aydemir, savunma sanayisi firmalarından birinde yazılım mühendisi olarak çalıştığını ve AK Parti'nin gençlik kollarında genel başkan yardımcısı olduğunu söyledi.
Aydemir, 21 yıl önce, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda 24 yaşında bir vekilin konuşmacı olarak katılmasının mümkün olmadığını dile getirerek "Ama siz ve yol arkadaşlarınız bizlere duyduğunuz güven ve gençliğe alan açma arzusuyla milletvekili seçilme yaşını 30'dan önce 25'e, ardından 18'e düşürdünüz. Bunu yaptığınız zaman 'Gençlere siyaset ve milletin temsili emanet edilemez, siyaset ciddi bir iştir, gençlerin siyasetin merkezinde olmasına lüzum yok.' dediler. Bu paradigmalarda, ön yargılarda siz gençlerin önünü açtınız. Bugün ülkemizde bürokraside, siyasette ve her alanda gençlerin sayısı arttığı gibi biz gençlerin en önemli noktalarda memleketin geleceği için sorumluluk alacak öz güvene sahip olduğunu görüyoruz. Güçlü ve kararlı duruşla Türkiye'nin gençlerine bunu aşıladığınız ve gençliğin birilerinin hapsetmek istediği kalıplardan çıkmasına vesile olduğunuz için şahsım ve ülkemin tüm gençleri adına çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Bursa'dan programa katılan 18 yaşındaki Elif isimli genç de ilk oyunu kullandığını kaydederek "Dedem 70 yaşında fanatik CHP'li. Ben de sizin tarafınızdayım çok şükür. Dedemi 'Bizim tarafa geç.' diye ikna ettim. Dedem de ilk defa sizin için oy kullandı.'' dedi.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç kızdan, dedesine selam söylemesini istedi.
İmam Şafii'nin, ''Hakla batılı nasıl ayırırız?' diye sorduklarında, 'Batılın oklarına bakın, o size hakkı gösterecektir.' dediğini kaydeden genç kız, "Ben de bu sözden çok etkilendim. Baktığımızda terör örgütleri, FETÖ, Avrupa'daki İslamofobik ülkeler hepsi 'Tayyip Erdoğan'ı indirmemiz gerekiyor.' diyor. Eğer onlar bunu diyorsa demek ki hak olan karşımızda. Sizi Abdülhamit'in yalnızlığına bırakmayacağız. Asım'ın nesli olarak bize inanın. Her zaman yanınızdayız." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun üzerine "Rabb'im, bana sizler gibi uyanık, şuurlu yol arkadaşları lütfettiği için hamdolsun." diye konuştu.
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü 1. sınıf öğrencisi Murat Eril, ilk kez oy kullandığını ve oyunu Erdoğan'a verdiğini belirterek, "Seçim sürecinde ve akşamında gördük ki Millet İttifakı, sanki kendileri çok daha heyecanlıymış gibi ve kendileri çok daha fazla seçime konsantre olmuş gibi gösterdi. Halbuki durum bize tam aksini gösteriyor. AK Parti'li seçmenler suskun kalmış gibi gösterdiler. Ama biz sandıkta gerekeni yaptık, cevabımızı verdik. Millet İttifakı'nın bu algı operasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusunu yöneltti.
Bunun üzerine Erdoğan, "Millet İttifakı, tabii her şeyi kendi lehine çevirebilmek için ne gibi yanlış, yalan yöntemlere başvurabilir, hep bunun üzerinden oynadı. Hatırlayın, seçim akşamı 'Biz öndeyiz. Kılıçdaroğlu seçimi kazandı.' gibi yalan yanlış algı operasyonlarıyla biz çok çok önde olduğumuz halde onlar bununla halkı aldatmaya ve kendi tabanlarını da tatmin etmeye çalıştılar. Sonra ne oldu? 5 puan farkla biz işi önde bitirdik. Yani yarım puan daha alabilseydik biz o akşam işi bitiriyorduk ve düşünün yine yaklaşık 2 milyon 600 bin oy farkla biz öndeyiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, şimdi bunu da yeterli bulmadıklarını dile getirerek, "Şimdi ikinci turda Allah'ın izniyle büyük bir gayret ortaya koyacaksın. Bir Marmara Üniversiteli olarak da çok daha gayretli olalım ve inşallah haftaya pazar zaferle çıkalım." ifadesini kullanması üzerine Eril, "Her zaman arkanızdayız." karşılığını verdi.
Ankara'da üniversiteye hazırlanan Rizeli 18 yaşındaki Yaren Kutanoğlu, kendisini tanıttığı sırada Erdoğan'ın yönelttiği "Oy kullandın mı? sorusunu, "Kullandım tabii." diye yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tanıştığında 2 yaşında olduğunu, Erdoğan'ın 8 yaşındayken kendisini miting otobüsüne çağırdığını anlatarak, tekrar burada bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden Kutanoğlu, daha önce hatıra fotoğrafı çektirdiklerini belirterek, şimdi de hatıra kalması için Erdoğan'dan imza istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu isteğe "İşi bitirelim de ondan sonra." şeklinde karşılık verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bir gence "sevdiği kızı isteme" sözü
Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü 2. sınıf öğrencisi Necati Işık'ın, aynı zamanda plastik enjeksiyon firmasında maaşlı olarak çalıştığını, bu bilginin önemli olduğunu ve birazdan kullanacağını söylemesi üzerine Erdoğan, "Yalnız çok fazla kullanma ha." dedi. Işık da "Tamamdır." diyerek gülümsedi.
Işık, "Bu şarkı burada bitmez" albümünü çok sevdiğini, telefondan dinlediğini belirterek, "Tabii sizin favoriniz 'Zindandan Mehmed'e mektup' onu biliyorum, kimseye vermiyormuşsunuz." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun üzerine, "Hepsi de favorim. Çünkü 10 şiir, onları bayağı seçerek yaptık. Cezaevine girmeden önce onu yapmıştık. Yani o şiirlerin hepsi hakikaten severek, inanarak okuduğum şiirlerdi ve hala da severim. Burada da tabii 'Zindandan Mehmed'e mektup' benim favorilerimden bir tanesi. Çünkü Üstad'ın şiiri olur da favori olmaz mı?" diye konuştu.
Albümden "Sana, bana, vatanıma, ülkemin insanlarına dair" şiirini sevdiğini söyleyen Işık'a, Erdoğan "O da güzel." dedi.
Işık'ın, Erdem Beyazıt'ın şiirin sonunda "Can kuşum, umudum, canım sevgilim." dediğini hatırlatması üzerine Erdoğan, "Orası çok duygulu." yorumunu yaptı.
Bunun üzerine, "Evet çok duygulu. Ben de duygulu bir yere geleceğim. 150 bin liralık evlilik paketi vaadiniz var, malum. Vadesi de güzel, ödemesiz olması da güzel." diyen Işık'a, Erdoğan "Bekarsın galiba." sorusunu yöneltti.
Bekar olduğunu söyleyen Işık, "Sayın Cumhurbaşkanım, hayır işte de acele etmek lazım. Ben Meclis'teki güven oyu alındıktan hemen sonra bunun acilen çalışılmasını arz ediyorum. Az önce de dedim ilk başta siz bana desteği verirseniz maaş var, oradan ben devam edeceğim. Bir de bizim müstakbel kayınbaba sizi çok seviyor. Yani onu, bu garibi sevindirir de bir isterseniz." diyerek, Erdoğan'dan sevdiği kızı babasından istemesini talep etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "İsteriz be. Gökten ne yağar ki yer kabul etmez." sözleriyle karşılık vererek, "Hani bir yanlış yapmaz değil mi?" diye sorduğu Işık, "Yapmaz efendim. Ordulu, sizi çok seviyor. Karadenizli, ben de Konyalıyım. İki taraf da zaten ziyadesiyle muhabbetli efendim." diye konuştu. Erdoğan da "İnşallah hayrolsun bakalım." dedi.
Genç kızdan Erdoğan'a başörtüsü için teşekkür
İbn Haldun Üniversitesi Psikoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisi Melike Ayşe isimli genç, Erdoğan'ın kadınlara ne kadar değer verdiğini bildiğini belirtip, bu vesileyle tesettürlü kadınlar adına kendisine teşekkür etti.
Tesettür geçmişte annesinin, ablalarının, teyzelerinin önüne eğitimde ve kamusal alanda engel olarak konulmuşken, bugün tesettürle lisans eğitimini yüzde 100 burslu bir şekilde tamamlamak üzere olduğunu söyleyen Melike Ayşe, "Allah nasip ederse yüksek lisans için de yurt dışından kabul aldım, doktorada da devam etmek ve tesettürümü gururla taşımak istiyorum. Ben bu zulmü bizzat yaşamamış olsam da annemin hikayesini ve size ne kadar dua ettiğini biliyorum. Sizden Allah razı olsun. Nesillerin maruz kaldığı haksızlıktan bizi muhafaza ettiniz. Çok teşekkür ederim." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun üzerine şunları anlattı:
"Tabii bu sıkıntıyı ben ailede yaşadım. Benim iki kızım imam hatip öğrencisiydi. Düşünün, imam hatip öğrencisi oldukları halde başörtülü olarak okuma şansları yoktu ve mecburen kızlarımdan bir tanesini oradan alarak benim bir sınıf arkadaşımın müdür olduğu okula göndermek durumunda kaldım. Dedim 'Göndereyim mi, ne yaparsın?' 'Sen endişe etme, gönder, burada ev bark, her şeyi hallederim.' dedi. Kızımı oradan aldım ve Trabzon'a gönderdim, orada bitirdi. İmam hatipte başörtülü okumanın adeta yasaklandığı bir dönem. Kendi ülkemde adeta 'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.' oldular. Ben de tabii bunları -elhamdülillah- kaldırdığımız için mutluyum. Ama bay bay Kemal, yalan üstüne yalan söylüyor. Şimdi alıyor diyelim bir tane kızımızı veya bayanı karşısına, ona bir CHP rozeti takıyor. Ondan sonra da kendisinin başörtüsüne karşı olmadığını söylüyor. Ya sizin bir defa Anayasa Mahkemesine başörtüsüyle ilgili yaptığınız başvurular var. Biz sizin ne noktada olduğunuzu, karakterinizi A'dan Z'ye biliyoruz. Bu milleti nasıl aldatacaksınız ya mümkün mü? Onun için eşeği sağlam kazığa bağlayalım, ondan sonra Allah'a emanet edelim. Güvenilmez, akşam yalan, sabah yalan. Onun için 28'i akşamı 'bay bay Kemal' yapalım."
Erdoğan, gençlere "Asım'ın nesli" şiirini okudu
İstinye Üniversitesinde Aşçılık Sanatları Bölümü 1. sınıf öğrencisi olan Elif Azra Şenyurt, annesinin Erdoğan ile anısını, "Annem sizin davanıza, hepimizin davasına sevdalı bir Türk kadını. Siz onu gördüğünüzde annem hamileymiş. 2004 senesi, benim doğum yılım. Annemin karnındaymışım. Siz de annemi gördüğünüzde, 'Allah yolunu, bahtını açık etsin. Vatana, millete hayırlı bir evlat eylesin.' demişsiniz." sözleriyle anlattı.
Şenyurt'un 18 yaşında olduğunu söylemesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, oy kullanıp kullanmadığını sordu. Şenyurt, "Oy kullandım Sayın Cumhurbaşkanım. 'İlk oyum Erdoğan'a.' dedim." ifadesini kullandı.
Vatana, millete hayırlı bir evlat olmak için çabaladığını belirten Şenyurt'un, "Devlet büyüklerinin de duaları kabul olurmuş." demesi üzerine Erdoğan, "Rabbim inşallah gönlünden geçeni nasip etsin." şeklinde dua etti.
Şenyurt, Türkiye Yüzyılı'nda atılan hızlı adımları yakından takip ettiğini, savunma sanayisine ilgi duyduğunu dile getirerek, Erdoğan'dan gençler için bir şiir okumasını rica etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yani bizi zor bir yere doğru sürdün. Ezberimde o olduğu için onu okuyayım ben yine de. Akif'ten. Asım'ın neslini tanıtıyor. Asım'ın nesli nasıl, kim?" diyerek, şu dizeleri okudu:
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem/ Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem/ Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım/ Boğamazsam da hiç olmazsa yanımdan kovarım/ Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam/ Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam/ Doğduğumdan beridir aşıkım istiklale/ Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale/ Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum/ Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum/ Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim/ Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim/ Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım/ Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım/ Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu."
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu 25 yaşındaki Sevde Betül Ağzıkara, vefat eden dedesinin evinde bulduğu ve Milli Selamet Partisi'nin 1977 seçimlerinden önce dağıttığını düşündüğü bir çay bardağını hatıra olarak Erdoğan'a hediye etti.
Ağzıkara'nın, İstanbul il gençlik kolları başkanlığına denk gelen o dönem hakkında anılarını paylaşmasını istemesi üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Siyasette, şu andaki bulunanlar veya bay bay Kemal, yani onun böyle siyasete gençlik kollarından girme, oralardan gelme gibi bir geçmişi yok. Siyasette şu anda bulunanlarda da benim durumumda olan yok. Çünkü ben gençlik kollarından itibaren siyasetin içinden yetişmiş, siyasetin içinden gelmiş ve siyasette 40 yılı aşkın bir dönemim var. İstanbul gibi bir şehrin gençlik kolları başkanlığını yapmış birisiyim. Oradan itibaren bugünlere geldik. Tabii, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Refah Partisi'nden sonraki süreç ve o süreç içinde yaşadığımız birçok sıkıntılar vesaire, bütün bunlarla beraber özellikle de belediye başkanlığı sürecim... Belediye başkanlığı sürecim de tabii 4,5 yıl falan idi, cezaevine giriş ve cezaevinden çıktıktan sonra da AK Parti'yi kuruşumuz."
Erdoğan, AK Parti'yi kurduktan 16 ay sonra tek başlarına iktidar olduklarını, bunu çok kısa bir zamanda yakaladıklarını, yüzde 34 gibi bir oyla da parlamentoda birinci parti olduklarını anlattı.
Birinci parti olmakla kalmayıp, Türkiye'nin yeniden dönüşümüne parlamentodaki bu güçleriyle yol verdiklerini söyleyen Erdoğan, "Gerçekten bu, AK Parti'nin çok çok güçlü bir gelişini doğurdu ve bu güçlü geliş nereye dayanıyordu; işte ta Milli Selamet Partisi'ndeki o gençlik dinamizmine, oradan aldığımız siyasi tecrübeye, bu şekilde tabii buralara geliş oldu." dedi.
"AK Parti'yle Türkiye'de yeni bir değişim, dönüşüm yakalandı"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin çok farklı bir performans ortaya koyduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"AK Parti'yle beraber de Türkiye'de yeni bir değişim, dönüşüm yakalandı. Bunu da başarıyla temsil ettiğimize inanıyorum. 21-22 yıl, bu kadar kısa zamanda buralara tırmanmış olmak çok çok önemli. Bu dönem içinde de gerek başbakanlık gerek cumhurbaşkanlığı ve gerekse şu anda geldiğimiz nokta... Tabii bize maalesef ihanet edenler de oldu. Bizden bırakıp ayrılıp maalesef gidenler de oldu. Ama bizimle yol arkadaşlığını sürdürenler de oldu. Onlarla beraber yolculuğumuza devam ediyoruz. Şimdi bütün mesele 28'inin akşamını 29'a farklı bağlamak. İşte buna hazır mıyız? Yani, 28 Mayıs akşamı, özellikle İstanbul'dan ben şunu beklerim; 29 Mayıs İstanbul'un fethi yıl dönümüdür. İnşallah İstanbul farklı bir fethe çıkmaya hazır mı? Ben şu anda gençlerimizin gözlerinde, 'Evet biz hazırız.' diyorsunuz, bunu okuyorum."
Erdoğan, Sevde Betül Ağzıkara'ya çay bardağı hediyesi için teşekkür etti.
Edirne Keşan'dan gelen Ezgi isimli bir gencin, "Seçimden önce sosyal medyaya, televizyonlara, anketlere baktığımızda, kesinlikle seçimi kazanamayacağınızı düşündüm, böyle bir algıya kapıldım. Ancak seçimden sonra sonuçları çok farklı olarak gördük. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu sosyal medya, benim hiç inanmadığım bir medya grubudur. Eğer yalan arıyorsanız sosyal medyaya bakın. Halbuki biz hiç de sosyal medyanın ifade ettiği şekilde bir seçim görmedik. Benim gittiğim illerdeki hava çok çok farklıydı, çok çok güzeldi. Hatta her gittiğim yerde resmi rakamları alırım, benim öyle bir huyum var. Ne demek o? Yani emniyetten, valilikten resmi rakamları... Bakıyorum ki resmi rakamlarda biz gümbür gümbür geliyoruz."
"Depremzede kardeşlerimize bütün desteğimizi vermeye devam edeceğiz"
Daha sonra söz alarak, depremin merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık'tan geldiğini aktaran Hacer Özgün, devlet ve millet olarak yanlarında oldukları için Erdoğan'a teşekkür etti. İlk kez oy kullandığını ve böyle bir lidere oy verdiği için gururlu, mutlu olduğunu söyleyen Özgün, oy kullanma sürecinden sonra, 15 Mayıs sabahı sosyal medya platformlarından depremzedelere hakaretler yapıldığını ifade etti.
Bu konudaki düşüncelerini dile getiren Özgün, "Onlar yeri geldiği zaman aşırı özgürlükçü, aşırı çağdaş, aydın ve insanlara hak, hukuk tanıyan kişiler olduklarını belirtiyordu. Bize aslında insanlık için yardım ettiklerini düşünüyorduk. Ama onlar bize oy için yardım etmiş, aşırı üzgünüm." diye konuştu.
Erdoğan gibi bir lidere oy verdiği ve Türkiye Yüzyılı'nı başlatılacağını bildiği için çok gururlu hissettiğini aktaran Özgün, "Hiç kimse kötülüğe kapılmasın, deprem bölgelerindeki seçmenler de asıl kimi seçmeleri gerektiğini en güzel şekilde gösterdiler. 'Yardım yok.' demek doğru değildi. Bu acıyı, felaketi yaşayan insanlar seçtiysek, biz biliyoruz da gördük seçim günü. Herkes de 28 Mayıs günü tekrar görecek, buna eminim. Biliyorum ki siz milletimizin yanındasınız biz de bu hak davada sizin yanı başınızda olacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Özgün'e teşekkür ederek, şöyle konuştu:
"Her şeyden önce bunlardan bir tanesi malum tutuklandı, sonra serbest bırakıldı fakat daha sonra itiraz üzerine tekrar tutuklandı. Şundan bir defa emin olacaksınız; onlar isteseler de istemeseler de Erdoğan iş başında olduğu süre içinde biz AFAD'ımızla, her şeyimizle bu depremzede kardeşlerimize bütün desteğimizi vermeye devam edeceğiz. Bu süreci aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz ve bunu mümkün olduğunca daha da üst seviyelere çıkarmanın gayretindeyiz."
"Depremzedelerimize konutları yapıp, teslim edecek iradeye, güce sahibiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgelerinde köy evlerini dağıtmaya başladıklarına, bunun yanında bir taraftan da söz verildiği gibi TOKİ olarak konutları hızla yaptıklarına değinerek, şöyle devam etti:
"Çünkü bir yıl içinde TOKİ olarak zemin+3, zemin+4 kat olmak üzere, bu binalarımızı da yapıp inşallah teslim etmenin gayreti içinde olacağız. Buralardan taviz vermek yok. Hızla devam edeceğiz. Biz kararlıyız ve devletimiz muktedir. Bunların hepsinin adımlarını atıp inşallah depremzedelerimize bu konutları yapıp, teslim edecek iradeye de güce de sahibiz. Örneğin, biz şimdi Defne'de bu hastaneyi yaptık, hemen muhalefetten bir tanesi çıktı, terbiyesiz, ahlaksız, '3 ayda neyi yapıyorsun?' dedi. Ahlaksız. Biz, Kovid döneminde Yeşilköy Havalimanı'nda 45 günde Prof. Dr. Murat Dilmener Hastanesini bitirdik. Ve 1006 odayla bitirdik. İçinde, aklımda kaldığı kadarıyla 18 ameliyathanesi olan bir hastaneyi biz Yeşilköy Havalimanı'nda yaptık. Niye orada yaptık? Yurt dışından da herhangi bir hasta vesaire geldiği zaman, hemen havalimanına inecek uçak ve 5 dakikada hemen hastaneye gelsin diye. Aynı şekilde Anadolu Yakası'nda da Sancaktepe'de yaptık. O da aynı, 45 günde. Ya bunları biz ispatlamışız. Biz bunları yaparak konuşuyoruz, bilerek konuşuyoruz. Sen ne yaptın ya? Sizin referansınız var mı? Bizim referansımız var."
Erdoğan, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesini, Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesini, Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesini kendilerinin yaptığını ve bunların referansları olduğunu vurgulayarak, "Peki siz ne yaptınız? Sizin, 'Referansımız. Ben de şunu yaptım.' diyebileceğin bir eserin var mı? Yok. Bunlar akşam yalan, sabah yalan bunu söylüyorlar. Biz tabii eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, tarımda, enerjide... Biz şimdi şurada doğal gazı çıkardık, inanmadılar. 'Bir ay ücretsiz.' dedik. Biz şimdi bir ay ücretsiz olarak doğal gazı veriyoruz. Biz bunları yaptık. Siz ne yaptınız? Hiç. Onun için şu 28 Mayıs çok önemli. 28'inde bunların şöyle hepsini gelin birlikte bir emekli edelim." diye konuştu.
Gençlik Kolları üyesi gencin doğum günü kutlandı
Erdoğan'ın gençlerle sohbetinin ardından söz alarak kendisine teşekkür eden AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Eyyüp Kadir İnan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son 2,5 senede 43 kere gençlerle bir araya geldiğini söyledi.
Bu buluşmalarda AK Parti Gençlik Kolları MKYK üyelerinin emeğinin geçtiğini anlatan İnan, bu üyelerden Ayşe Şirin'in doğum gününü kutlamak istediklerini dile getirdi. Bunun üzerine Erdoğan'ın yanına gelen Şirin, "Beyler ülke yönetiyoruz, ülke." yazılı pastanın mumlarını üfledi.
Programın sonunda, Sakarya'dan gelen Ömer Dağlı'nın, seçimlere ilişkin yaptığı, "Seçimde buradaki arkadaşlarımız ve sizin umduğumuz bir sonuç elbette ki olmadı ama açıkçası sizin yüzde 50'yle kazanmanıza gönlüm razı olmazdı. Yüzde 50, 50,5'la Recep Tayyip Erdoğan'ın kazanmasına benim gönlüm razı olmazdı. Ama 28 Mayıs'ta inşallah yüzde 55'le sizi kazandıracağız." değerlendirmesi üzerine, salondaki gençler alkış tuttu.
AA