12 Eylül darbesinin hayattaki aktörleri, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya için anayasal düzeni bozmaktan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Savcı Selçuk Kocaman 18 sayfalık mütalaasında Evren ve Şahinkaya'nın TSK'dan atılarak rütbelerinin de sökülmesini talep etti. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Evren ve Şahinkaya bulundukları hastaneden görüntülü olarak bağlandı. Davaya Başbakanlık avukatının da aralarında bulunduğu müdahiller ve sanık avukatı katıldı. Mahkeme, savunmaların yapılması için 21 Aralık'a ertelendi. "12 Eylül 1980 öncesi terör olaylarınıntoplumu kaosa, iç çatışmaya sürükleyerek ülkeyi yönetilemez hale getirip, askeri darbeye zemin hazırlamak ve yönetimi ele geçirmek isteyen devlet içindeki derin yapıların yönlendirmesi ve kurgulamasıyla çıkarıldığı" ifade edilen mütalaada şunlar kaydedildi: "Devlet içindeki etkili güçlerin, olaylarda güvenlik güçlerinin etkin olarak görev yapmasını engellediği, güvenlik güçlerinin bazı olaylarda kullanıldığı, bu kadar organize ve geniş çaplı olayların devlet içinde örgütlenmiş illegal güçlerin planlaması ve iştiraki olmadan yapılamayacağı, sanıkların darbe yapmaya yaklaşık bir yıl önceden karar verdikleri, her halükârda ülke yönetimini cebren ele geçirmek niyetinde oldukları, yapılacak askeri darbenin halkın gözünde meşru görülebilmesi için terör olaylarının üzerine bilerek gitmedikleri, müdahale etmedikleri veya tertiplenen olay amacına ulaştıktan sonra müdahale ettikleri, sanıkların darbe yapmak için bir yıl şartların olgunlaşmasını bekledikleri, darbe için fırsat kolladıkları anlaşılmıştır."
"35. MADDE YETKİ VERMEZ"
Askeri darbenin Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesindeki yetkiye dayanılarak yapıldığı belirtilen görüşte, "İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi hiç kimseye demokratik düzeni ortadan kaldırarak diktatörlük kurmaya yol açacak bir askeri darbe yapma yetkisi vermemektedir" denildi. Mütalaada Başbakana muhtıra gönderilmesinin tehdit niteliğinde olduğu belirtilerek, "Aynı zamanda bu tehdit manevi cebir niteliğindedir" ifadesi de yer aldı.
Mütalaada şu ifadeler de yer aldı:
DARBE İNSANLIK SUÇU
"Darbe bir insanlık suçudur. Uluslararası hukukun kabul ettiği bu kural birçok Avrupa ve Latin Amerika ülkesinde darbeciler ve insanlığa karşı suç işleyenler hakkında yapılan yargılamalarda temel dayanak noktası olmuştur."