-DARBELER, MUHTIRALAR VE GÜMRÜKLER-
Mersin Gümrüğü ve Langırt Davası
BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ'NDE CAM ÇERÇEVE KALMADI!..
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu çalışmalarını bitirdi. Çalışma esnasında siyaset arenasından işadamına, medya patronundan eğitimcisine kadar birçok tanınmış sima komisyona çağırılarak bilgisine başvuruldu. Gözler şimdi komisyonun hazırlayacağı rapora çevrildi. Komisyon TBMM bünyesinde Türkiye’nin karanlık günlerine neden olan darbeleri şimdilerde enine boyuna ve tanık ifadeleriyle bir kez daha inceleyip kamuoyunu bilgilendirecek.
Gümrükler de masaya yatırılmalı!..
Ama bence bir şey eksik kaldı. Sevgili okurlarım, komisyon üyelerinin bence o dönemin gümrüklerini de incelemesi gerekliydi. Çünkü o dönemde gümrüklerde yaşananlar tam bir skandaldı! ‘Çok mu biliyorsun’ derseniz evet çok iyi biliyorum. Keşke o dönemin gümrükleri de masaya yatırılsaydı, ben veya benim gibi insanların da bilgisine başvurulsaydı. Ama ben ümidimi kaybetmiyorum. Türkiye’nin o karanlık yıllarını aydınlatmaya çalışan komisyon eminim ki yalnız bu çalışmayla kalmayacak yeni çalışmalara yelken açacaktır.
Tehdit ve baskı gördüler
Bakın o dönemlerden, o karanlık yıllardan bir örnek vereyim sizlere. 28 Şubat sürecinde, Refah-Yol hükümetinin iktidardan uzaklaştırılmasından ardından siyasi bir hareketlilik başladı. DYP içerisinden bazı milletvekilleri iddiaya göre, zorla ve şantajla istifaya zorlanarak önceden hazırlığı tamamlanan Hüsamettin Cindoruk’un partisi Demokrat Türkiye Partisi’ne geçti. TBMM’de grup oluşturan bu parti Mesut Yılmaz’ın kurduğu hükümete ortak oldu. Bu parti o dönemlerde çok önemli bakanlıkları da aldı. Bunlardan bir tanesi, Gümrük Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Devlet Bakanlığı idi.
Bu bürokratlar dikkatle incelenmeli!!
O dönemde bu bakanlığa atanan kişinin, üst düzey bürokratlarının dinlenmesi bence darbe ve muhtıraların anlaşılması, darbe ve muhtıralarda neler yaşandığının bilinmesi açısından oldukça önemli. Bunun nedenini ise, şu örnekle verebilirim. Bakın o dönemde İzmir’de Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü yaparken bir iş ziyareti için geldiği Ankara’da şüpheli bir trafik kazasına kurban giden başmüdür Mehmet Yıldırım ölümünden önce eski gümrük başmüfettişi ve başmüdürlerinden olan NECATİ CAN’a çok önemli açıklamalar yapmıştı.. Yıldırım açıklamalarının bir tanesinde, İzmir Gümrüğü’ne SEYLAN ÇAYI diye O (SIFIR) gümrüklü PARAGUAY ÇAYI soktuklarını ve bu işinde arkasında çok önemli kişilerin olduğunu iletmişti. İddiaya göre, bu açıklamanın hemen ardından Mehmet Yıldırım Ankara’ya çağırılarak dönemin bakanı tarafından yoğun bir baskı görmüştü. Hatta iş öyle bir boyuta gelmiştir ki Yıldırım’a ‘böyle bir ifade vermedim’ veya ‘Ben bu ifadeleri Necati Can’a vermedim’ diye telkin etmelere kadar gitmiştir.
O karanlık günler de aydınlatılmalı..
Görüyorsunuz değil mi? Anlatmak istediğim kısaca şu: 28 Şubatı sorgularken o dönemdeki gümrükte yaşananların, yapılan atamaların da mercek altına alınması gerekir. İstanbul’a hem gümrüğe hem de muhafazaya atanan üst düzey bürokratların nasıl atandığını, bu atamaların arkasında kimlerin olduğunun da bilinmesi gereklidir. İki başmüdür döneminin masaya yatırılması ve atamalarının nasıl yapıldığı gün ışığı gibi ortaya çıkarılmalıdır. İşte o zaman bakın neler öğreneceğiz neler. Ben umudumu kaybetmedim. Eminim ki, yüce meclis altında kurulan bu komisyon bir gün gelecek gümrüğün o karanlık günlerini de aydınlatacaktır.
İLK YAZIM, BOTAŞ YOLSUZLUĞUDUR!
Yukarıdaki cümleleri okuduğunuzda bana diyebilirsiniz ki,“Aykut bey, yoksa artık siyasi yazılara mı başladınız?” Evet! Ben siyasi yazılar da ekonomi yazıları da yazarım. Ancak değişmeyen tek şey, tek çizgim dürüstlüktür! Türkiye’de yapılamayan bir şeyi yapıyorum. Başta gümrük olmak üzere tüm yolsuzlukları korkusuzca işliyorum. Yazılarımı takip eden okuyucularımdan bazıları köşemde yalnızca gümrükleri yazdığımı düşünebilir. Ama benim bu meslekteki ilk yazım, BOTAŞ YOLSUZLUĞU’DUR. Tüm ayrıntılarını yazdığım bu yolsuzlukla ilgili olarakta Ankara’da 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandım; neden mi? Gizliliği ihlalden! Ama sonunda beraat ettim.
Ömrüm yettiğince yazacağım
Allah sağlık ve sıhhat verdikçe, ömrüm yettiğince başta gümrük yolsuzlukları olmak üzere yolsuzlukları, rüşvet çarklarını, kaçakçılıkları her zaman yazacağım. Davet aldığım sürece televizyon programlarına katılacağım. Bazı televizyon kuruluşlarından aldığım teklifleri de değerlendirme aşamasındayım zaten.. Duyurulur!
Yine MERSİN’den başlayalım!
Yeni yazımızın ilk konusuna Mersin’den giriş yapalım. Adana’da bir firma ile Mersin Gümrüğü’nün ilginç bir mahkemesi sonuçlandı. Şimdi bizim meşhur Mersin Gümrüğü’nden halen ithal edilemeyen masa topu (langırt) ile ilgili olarak bir okurum tarafından gönderilen 16.10.2012 tarihli Mersin 1. İdare Mahkemesi’nin bir kararı elimde.. Bu kararı ve davayı aşağıda sizinle paylaşmak istiyorum.
Davacı firma: Fırat elektronik bil. Bil. Aks. Eğ. İhr. İth. Ltd. Şti.
Davalı: Mersin Gümrük Müdürlüğü.
Bu eşyayla ilgili olarak MERSİN GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ’nün savunması şöyle: Serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın 1072 sayılı yasa kapsamında ithali yasaklanan oyun makineleri olarak değerlendirildiği işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır denmektedir. Kararı veren Mersin 1. İdare Mahkemesi de, bu konuyla ilgili olarak dava dosyasındaki bilgi ve belgeleri inceleyerek kararını verir.
1072 sayılı yasada langırt adlı oyun aletinin, rulet ve tilt gibi tamamı ile baht ve talihe dayalı oyun aletleri ile anıldığı, günümüzde langırt veya masa futbolu adıyla anılan oyunun ise kişisel beceri ve tecrübeye dayalı olarak oynanan yaygın bir oyun olduğu, bu oyunun uluslar arası federasyonunun da bulunduğu, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile de masa futbolunun vergiye bağlandığı dolayısıyla yasal olduğu 1968 yılında yürürlüğe giren 1072 sayılı yasada rulet ve tilt ile birlikte anılan langırtın masa futbolu ile aynı nitelikte olduğu kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda davacının ithal etmek istediği eşyanın 1072 sayılı yasa kapsamına giren langırt vb. baht ve talihe bağlı oyun aleti mi yoksa 2464 sayılı kanunun 20. maddesine göre işletme vergisine tabi kılınan ve bu nedenle suç teşkil etmeyen dolayısıyla ithali yasak olmayan masa futbolu diye adlandırılan alet mi olduğu incelemesi yapılmadan söz konusu eşyaların ithaline izin verilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır
Bu mahkeme kararının sonunda ise, işlemin iptaline avukatlık ücretinin mahkeme masraflarının Gümrük Müdürlüğü’nce ödenmesi de karara bağlandığı bana gönderilen belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.
Mersin’le ilgili daha aktaracağım o kadar çok şey var ki, ileriki yazılarımda siz değerli okurlarımla bu sütunlarda tekrar paylaşacağım.
Şimdi gelelim İstanbul’a..
Biliyorsunuz Ambarlı Gümrüğü’nde seccade olarak beyan edilen konteynırlarda, emniyet milyonlarca liralık kaçak sigara ele geçirmişti! İthalatçı firma yurt dışından getirdiği seccadeleri ithal etmekten vazgeçtiğini ve bunu mahrecine yani geldiği ülkeye geri göndereceğini beyan etmiş ancak muayene aşamasında iki konteynırda Mehmetçiğin katili PKK’nın yeni para kaynağı kaçak sigaralar çıkmıştı.
Kaç seccade geçti acaba?
Benim ki sadece bir gazetecilik dürtüsü. Merak ediyorum hem de çok. Acaba diyorum programa katıldığım HRT AKDENİZ Televizyonu’nda söylediğim gibi ‘seccade diye kaç konteynır Halkalı Gümrüğü’nden ithalat gerçekleştirildi? Acaba bu tip eşyalar gümrüklerden nasıl geçiyor? Kimler aracılık ediyor, kimler yol gösteriyor?’ Son zamanlarda yakalamalardan dolayı yakalayanları da buradan tebrik ediyorum. Ama bir de bu işin aması var. Bugüne kadar gidenlerin hesabını kim verecek? Bu konuyla ilgili olarak teftiş kurulu harekete geçti mi? Araştırması benden sevgili okurlar.
CAM ÇERÇEVE YERLERDE….
İstanbul Gümrükleri’nde özellikle de Ambarlı Gümrüğü’nde dillerden dile dolaşan bir olayı, bir kulis bilgisini anlatmak istiyorum sizlere.. İddiaya göre; kısa bir süre gümrük müdürlüğü yapan adı bende olan bürokrat İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün birinci katından bölge müdürünün odasının olduğu kata kadar ne cam bırakır ne çerçeve. Bu kişi yalnız cam çerçeveyle kalmaz üstlerini de tehditler savurur. Olay güçlükle kapatılır ama camın çerçevenin sesi taaa Ankara’dan duyulur. Dürüst ve namuslu bir bürokrat olarak tanıdığım bu müdürün bu davranışı takdir edersiniz ki dikkatimi çekmiştir. Yaptığım araştırmada, o müdürün bu denli çıldırmasının nedeninin hiçte haksız olmadığı yönündedir. Bu konuyla ilgili eğer gerekli bilgilere ulaşırsam önümüzdeki yazımda tüm detayları ile sizlere yazmak istiyorum.
-YAZARIN NOTU-
- Bu haftaki HRT AKDENİZ TV’deki konuk olarak katılacağım programda, geçen hafta bir bölümünü aktardığım sigara kaçakçılığının yani MERSİN ROMANYA ABHAZYA’YA yapılan sigara kaçakçılığını mahkeme evraklarıyla-belgeleriyle birlikte açıklayacağım.
- Esendere Gümrüğü’nde büyük çaplı bir hayali ihracat olayını soruşturan gümrük müfettişlerinin soruşturma yetkilerinin alındığı, Rehberlik Ve Teftiş Başkanlığı bünyesinde oluşturulan 3 ayrı çalışma grubundan birinde görevlendirildikleri kulağıma gelen bilgiler arasında... Bu konuyla da ilgili sizlerle bir takım yazılar paylaşacağım ve bazı konuları çok yakında gündeme taşıyacağım. Bilginize..