27 Mayıs’ın açtığı yoldan
12 Mart müdahalesine,
12 Eylül darbesine,
28 Şubat’a ve
15 Temmuz kanlı darbe girişimine ulaştık.
27 Mayıs’ta seçilmiş Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanını darağacına çekenler,
12 Mart’ta Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını,
12 Eylül’de ise 50 gencimizi idam ettiler
27 Mayıs; seçilmiş başbakan ve iki bakanını idam ettik. Yargı bağımsızlığı, hak, adalet yok sayıldı. Mahkeme Başkanı Salim Başol, ‘sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor’ diyerek adaletin nasıl iğfal edildiğini anlattı.
12 Mart müdahalesi; Demokrasi adına, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını astık.
12 Eylül darbesi; sağ görüşlü, sol görüşlü dedik 50 genci idam ettik.
28 Şubat müdahalesi; Türk Milliyetçiliği yerine ‘Atatürk Milliyetçiliği’ diye bişey uydurdular. Gazi Mustafa Kemalin bizzat kendisi ‘ben Türk Milliyetçisiyim’ demiş olmasına rağmen, Atatürk’ün yanlış anlaşılmasına müdahale etmedik.
28 Şubat’ta, Demokrasi havarisi geçinen Süleyman Demirel, bir Yassıada travması yaşamamak için ‘benim vatandaşım, benim köylüm’ dediği halkın inançlarına pranga vurulduğunda sessiz kaldı.
15 Temmuz baş kaldırması/darbe girişimi. Zaten ne olduğunu ilkokul çocukları bile biliyor artık. Bir şey anlatmaya gerek yok…
Dikkat edilirse ‘hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir denilirken, birileri ‘HALKA RAĞMEN AMA HALK İÇİN DEMOKRASİDEN ÖDÜN VERİLİR’ mantığıyla ya darbe yaptı ya da baş kaldırdı. Faturasını ise halka kesildi.
27 Mayıs’ın acı günlerini yaşayanlar bilir. O günleri yaşamayanlar, inandıkları yazarların yazdıklarına inanırlar.
O acılı günleri anımsatan birkaç kare koydum. Bir de bugüne kadar hiçbir yerde yayımlanmayan mahkemenin (Yüksek Adalet Divanı) karar dosyasından Adan Menderes’in şahsi ve hukuki durumunu anlatan metin ile Milli Birlik Komitesinin iki tebliğini.
ŞİMDİ SİZE SORUYORUM. “HALK İÇİN HALKA RAĞMEN DEMOKRASİDEN ÖDÜN VERİLİR Mİ?” Açık sözlüyseniz yorumunuzu yazın, yorum yapamıyorsanız soru işareti (?) gönderin. Soru işareti de gönderemiyorsanız, lütfen aynaya bakarak kendinizi sorgulayın…
Sağlıkla kalın, evde kalın.