Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, hayalet gemilerin oluşturduğu tehlikeler nedeniyle 618 sayılı limanlar kanununun 7. maddesinde değişiklik yaptı.
Hayalet gemilerin uzun süre açıklarda kalmasının deniz trafiğini ve çevreyi tehdit etmesi nedeniyle yapılan kanun değişikliği sayesinde, 140 geminin 57´sinin haciz işlemlerinin sona erdirilmesi, onarılması ve diğer yöntemler yoluyla deniz trafiğini ve çevreyi tehdit etmesi engellenmiş olacak. Deniz trafiğine kazandırılamayacak durumdaki 32 gemi ise hurda olarak satışa çıkarıldı.
‘BÜYÜK RİSK OLUŞTURUYORDU’
Türk Boğazları Emekli Baş Kılavuz Kaptanı Saim Oğuzgülgen, “İstanbul Boğazı ve çevresi de deniz trafiği yönünden çok yoğun olduğu için, çok batık bulunuyordu. Bunlar zaman içinde terk edilmiş gemiler haline de gelmişlerdi. Her ne kadar sahipleri olsa bile, konu mahkemelere intikal ettiği için ve mahkemelerde de olaylar çok uzun sürdüğünden dolayı artık terk edilmiş gemiler haline geliyordu. Bu hem gemilerin seyir emniyeti hem de çevre emniyeti yönünden, çevre kirliliği yönünden de büyük risk oluşturuyordu” dedi.
“SEYİR VE ÇEVRE GÜVENLİĞİ İÇİN ÖNEMLİ BİR HİZMET”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 618 sayılı limanlar kanunun 7. Maddesinde yaptığı düzenleme ile ilgili olarak Oğuzgülgen, şunları söyledi:
“İstanbul Boğazı ve çevresi de deniz trafiği yönünden çok yoğun olduğu için, çok batık bulunuyordu. Son zamanlarda da devletimiz, 618 sayılı limanlar kanunundan aldığı güç ile, bir yasal düzenleme ile bunların çıkarılması ve bulundukları yerden sökülerek o bölgenin temizlenmesi yönünde ilgili liman başkanlıklarına yetki verdi. Bu yetki doğrultusunda da bu gemiler, liman başkanlıklarının tasarrufları ile yerlerinden çıkarılarak hem çevre kirliliğinin önlenmesi hem de seyir emniyetinin sağlanması konusunda gereken girişimler yapıldı.
Örneğin İstanbul´da bu tür işleme tabii olan 3 tane gemimiz vardı. Bunlardan biri ‘Bereket’ Yedikule taraflarında, ikincisi ‘Tallas’ Zeytinburnu taraflarında, üçüncüsü ise Maltepe´de bulunan ‘Mina 1’ isimli gemi bu tasarruf ile yerlerinden sökülerek temizlendi ve hem yasal düzenlemenin gereği olan, hem de gemilerin diğer gemilere tehlike oluşturmaması için seyir ve çevre güvenliği yönünden çok yararlı bir hizmet sağlanmış oldu.”
“İSKENDERUN´DAN HOPA´YA KADAR YÜZLERCE GEMİ BULUNABİLİR”
Türkiye genelinde ve özellikle İstanbul Boğazı’nda yüzlerce terk edilen geminin olabileceğini fakat hepsinin tehlike arz etmediğini ifade eden Oğuzgülgen, “Şimdi Türkiye çevresinde İskenderun´dan Hopa´ya kadar yüzlerce gemi bulunabilir. Sayısını bilmiyorum.
Ama bildiğim kadarıyla, ben İstanbul Boğaz´ında 30 yıl kadar kılavuz kaptanlık ve baş kılavuz kaptanlık yaptım. Dolayısıyla İstanbul Boğazı´nı, Çanakkale Boğazını ve Marmara Denizi´nin güzergahını karış karış bilmesi gerekenlerdenim. Mesela Kandilli açıklarında Rabinson 18 gibi, Rumelihisarı açıklarında
Papa gibi, Beşiktaş-Üsküdar arasında Kefeli isimli gibi bir çok gemi batık vaziyette bulunmaktadır. Ama bunların bulunduğu yerdeki konumları ve üzerlerindeki su derinliği bu bölgeden geçen gemilere herhangi bir risk oluşturmadığı için, böyle bir işleme gerek duyulmamaktadır” dedi.
“ARMATÖR VE DONATANLAR GEMİLERİ TERK EDİYOR”
Terk edilen gemilerin uzun süre denizlerde kalması ve müdahale edilmemesi konusunda ise Oğuzgülgen, “Mahkemelerde, gemilerin üzerindeki alacak ve maliklik konuları hukuki çözümler ile gerçekleşiyor. Dolayısıyla hangi hukuki sorunun ne kadar sürede çözülebileceğini biz denizciler bilemeyiz ama biliyoruz ki bu tür olaylarda süreç inanılmaz oluyor. Hatta biliyoruz ki, bazen gemilerin armatörleri veya donatanları gemilerini terk edip gidiyorlar. O bakımdan bu tür sahipsiz gemilerin, üzerinde işlem yapmak çok zor olduğundan dolayı, bana göre çok yerinde bir yasal düzenleme. Liman başkanlıklarına yetki verildi ve liman başkanlıkları da bu yetkiyi kullanarak gemileri ihale ile satıyor. Gemilerin emniyeti ve çevre kirliliğinin önlenmesi için bana göre çok güzel bir görev inha ediliyor” şeklinde konuştu.