'Dijitalleşme global rekabette stratejik öncelik olarak görülmeli'

C2FO Türkiye Direktörü Serden Keçecioğlu, dijitalleşme yönünde atılması gereken ilk adımın, şirket sahiplerinin dijitalleşmeyi global rekabette stratejik bir öncelik olarak görmeleri olduğunu söyledi.

C2FO (Collaborative Cash Flow Optimization) Türkiye Direktörü Serden Keçecioğlu, dijitalleşme yönünde atılması gereken ilk adımın, şirket sahiplerinin dijitalleşmeyi global rekabette stratejik bir öncelik olarak görmeleri olduğuna dikkati çekerek, "Şirketin sınırlı işletme sermayesini sabit teknoloji yatırımlarına yönlendirmek verimsizlik yaratabiliyor. Bunun yerine, sürekli kendisini geliştiren dış çözüm ortaklarından yararlanmak daha etkili bir yöntem olacaktır." dedi.

Keçecioğlu, AA muhabirinin salgın süreciyle birlikte işletmelerin dijitalleşmesi ve nakit ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin sorularını yanıtladı.

Salgınla beraber önem kazanan dijitalleşme sürecinin erken adımları olarak, Türkiye’de birçok firmanın web sitesi oluşturma ve satışlarını e-ticarete taşıma yolunda önemli adımlar attığına değinen Keçecioğlu, "Süreç gösterdi ki, hammadde tedariğinden satış sonrası hizmetlere, müşteri deneyiminden veri güvenliğine kadar, işletmenin tüm iş süreçlerinin sürdürülebilir ve ölçeklenebilir bir dijital mimari ile tasarlanması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Keçecioğlu, dijitalleşme bakımından C2FO örneğinde büyük ölçekli şirketlere, tek bir platform üzerinden dünyadaki bütün tedarikçileriyle, fatura büyüklüğü ve para birimi farketmeksizin, finansal bir iş birliği geliştirme imkanı sunduklarını kaydederek, şunları söyledi:

"Şirketin sınırlı işletme sermayesini sabit teknoloji yatırımlarına yönlendirmek verimsizlik yaratabiliyor. Bunun yerine, sürekli kendisini geliştiren dış çözüm ortaklarından yararlanmak daha etkili bir yöntem olacaktır. C2FO olarak tedarikçilere ve distribütörlere, internete erişebildikleri her noktadan sadece iki tuşa dokunarak alacaklarını ve borçlarını aktif bir biçimde yönetme hizmeti sunuyoruz. Muhasebeden lojistiğe, satın almadan müşteri deneyimine, şirket içi iletişimden, kalite kontrol sistemlerine kadar pek çok farklı dikeyde iş birliği yapılabilecek teknoloji odaklı çözüm ortakları var. Şirketlerimizin bu tür iş birliklerinden faydalanmaları ve sadece yarattıkları değere odaklanan çevik bir kadro ve yönetim anlayışıyla global oyuncu olmak yolunda ilerlemeleri gerekiyor."

"Risk odaklı kredi KOBİ'ye çözüm değil"

Kovid-19 ile mücadeleye teknolojiyi kullanarak, şirketlerin nakit akışını hızlandırarak ve özellikle KOBİ’lerin bu süreçte ayakta kalmasına yardımcı olarak destek vermeye çalıştıklarını belirten Keçecioğlu, şunları söyledi:

"Pandemi sürecinde daha önce görülmemiş ölçüde likidite piyasaya sürüldü ve bankacılık sektörünün bu kaynağı ihtiyacı olan ve geri ödeyebilecek kanallara aktarması beklendi. Ancak burada iki sorun var, ilki risk odaklı bir kredi yaklaşımı ile milyonlarca KOBİ’nin ihtiyacına süratle çözüm üretmek mümkün değil. Maalesef, ancak 20-30 gün yetecek kadar işletme sermayesi olan küçük işletmeler bu gecikme nedeniyle kepenk kapattılar. İkincisi ise, ucuz faizle kredi alma imkanı olan işletmeler açısından da yakın gelecekte bir borç krizi riski oluştu."

Çözüm önerilerinin, kredinin ikincil bir tedbir olması ve ilk etapta alacakların hızlandırılması için çalışma yapılması olduğunu belirten Keçecioğlu, "Büyük ölçekli şirketlerin, vadeli faturaları erken ödemesi, nakdin ekonominin kılcal damarlarına akmasını sağlayacak en etkin yöntem. Bu nedenle, eğer bir kredi paketi oluşturulacaksa, büyük şirketlere yönelik bir kredi imkanı olmalı ve kredinin konusu, ticari borçların derhal ödenmesi olmalı. Şu anda nakdin hızlı dönmesi, piyasaların birinci önceliği." dedi.

Keçecioğlu, Amerika’da Ford ile sadece 28 gün içinde gerçekleştirdikleri implementasyon örneğini vererek, "Binlerce Ford tedarikçisinin finansmana erişimini kolaylaştırdık. Hollanda’nın en önde gelen süpermarket zincirlerinden biri, nisan ayı süresince herhangi bir iskonto geliri talep etmeden tedarikçilerine erken ödeme yoluyla kaynak aktardı. Sağlık ekipmanları alanında dünya devi olan bir müşterimiz, Kovid ile mücadeleye katkı sağlayan tedarikçileri için özel programlar devreye aldı. Bu örnekler çoğaltılabilir ve ortak özellikleri, alıcılar ile satıcılar arasında, teknolojiyi kullanarak üst düzey bir finansal iş birliği imkanı yaratılmış olması." diye konuştu.

"KOBİ'ler tedarik zinciri finansmanından aktif yararlanamıyor"

Keçecioğlu, günümüzde uygulanan modelde büyük şirketlere mal satabilmek için uzun vadeyi kabul eden KOBİ’lerin tedarik zinciri finansmanından aktif yararlanamadığını söyledi.

C2FO modelinde ise, mevcut vade yapısında hiçbir değişiklik olmadan, tedarikçilerin ihtiyaç duydukları anda kullanabilecekleri ve finansman alternatifleri doğrultusunda en uygun iskonto maliyetini teklif edebildikleri bir yapı sunduklarını aktaran Keçecioğlu, "KOBİ ve mikro ölçekli işletmelerle tek tek temas kurup, ihtiyaçları olduğunda kullanabilecekleri platformumuz anlatılıyor. C2FO’yu kullanan tedarikçilerin yüzde 90’dan fazlası KOBİ ve mikro işletme statüsünde firmalardan oluşuyor ve hiçbir ücret ödemeden sisteme dahil olarak işlem yapmaya başlayabiliyorlar." şeklinde konuştu.

Keçeçioğlu, müşterilerinin C2FO’yu kullanarak tedarik zincirlerinin ESG kriterlerini geliştirmeleri, yani daha sürdürülebilir bir tedarik zinciri için kendi nakit ya da kredi güçlerini bir teşvik unsuru olarak kullanmalarının en çok önemsedikleri konu olduğunu belirtti. 

"Sürdürülebilir büyüme için nakit akışları herkesçe iyi yönetilmeli"

Sürdürülebilir bir büyüme için, büyük ölçekli işletmelerin sadece kendilerinin değil, vadeli mal aldıkları tedarikçilerinin ve vadeli mal sattıkları müşterilerinin nakit akışlarının da iyi yönetilmesi gerektiğine işaret eden Keçecioğlu, "Serbest nakit gücü yüksek ya da çok ucuz finansmana erişim imkanı olan büyük şirketler, C2FO’nun sunduğu dijital çözüm sayesinde, kendi tedarik ekosistemlerinin nakit akışını destekleyebilir duruma geliyor. Böylelikle, tüm paydaşlar için hem maddi bir kazanç doğuyor hem de sürdürülebilir güçlü bir finansal iş birliği altyapısı kuruluyor." şeklinde konuştu.

Yılda 1,5 trilyon doların üzerinde faturanın yüklendiği, 180 ülkeden 1 milyonu aşkın tedarikçinin kullandığı ve bugüne kadar 110 milyar doların üzerinde kaynak aktarımına ev sahipliği yapan bir platform olduklarına değinen Keçecioğlu, "Elbette bankalarla yakın bir ilişki içindeyiz. Müşterilerimizin talep etmesi halinde, tedarikçilere erken ödemelerin bankalar tarafından yapıldığı modeli de sunuyoruz. Alacaklarını erken tahsil etmek isteyen ihracatçı müşterilerimiz için, bankalarla iş birliği halinde alacak finansmanı çözümlerimiz mevcut. Pek çok müşterimiz, alacaklarını erken tahsil edip, elde ettikleri nakit ile erken ödeme yaparak tedarikçilerini destekliyorlar." dedi.

AA