Dünya AİDS Günü
1 Aralık Dünya AIDS günü... Bugün ile başlayan bu hafta, hastalığın daha ayrıntılı işlendiği bir hafta olarak anılmaktadır. Dünya için giderek ciddi bir tehlikeye dönüşen bu hastalık, ülkemizde de derinlemesine araştırılmaya devam etmektedir..
AIDS hastalığı, 1980’lerde ortaya çıktı. Önceleri bir çeşit homoseksüel hastalığı olarak bilinen AİDS’in kökeni, Afrikalılara veya Haitililere dayanmaktadır. AIDS, bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Mikrobu, HIV adı verilen virüstür. HIV girdiği vücudun, mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayan bağışıklık sistemini etkileyip yok eder. Direnci azalan vücutta, HIV'in etkisinin yanı sıra, çeşitli mikroplar da hastalıklara neden olur. HIV bulaştıktan sonra, AIDS hastalığı belirtileri kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre, 3–15 yıl, hatta bazen daha uzun bir süre sonra ortaya çıkar. HIV bulaştığı vücutta çeşitli hücrelere, özellikle kan hücrelerine yerleşerek çoğalır. Zarar gören hücreler giderek azalır ve bunun sonucu olarak vücudun bağışıklık sistemi yıkıma uğrar. Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlanan uçuk, pamukçuk, yara ve lekeler, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük, tüberküloz, akciğer hastalıkları gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtilerin ancak birkaç tanesinin bile, kişide bir arada bulunmasında hemen kesin tanı için anti-HIV testi yapılmalıdır (aidsdernegi.org.tr).
Günümüzde HIV/AİDS’in tedavisinde olumlu gelişmeler de hızla yaşanmaktadır. Özellikle de kadınları ve gençleri tehdit eden AİDSle ilgili olarak bugüne kadar bulunan ilaçlarla, HIV pozitif kişilerin kaliteli ve uzun bir yaşam sürebilmeleri sağlanmıştır. Ancak, tespit edildiği 1981 yılından bu yana 47 milyon kişinin yakalandığı AİDS, 29,6 milyon kişinin ölümüne neden olmuştur. Halen dünyada 40 milyon kişinin HIV (+) pozitif olduğu ve %95’inin gelişmekte olan ülkelerden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Geçen yıl 1 milyon 830 bin Afrikalı ve 99 bin Amerikalı bu virüsten öldü. Bağışıklık sistemi bir kez yıkıldığında ise, zatürree ve benzer hastalıklarla mücadele etmek imkânsızlaşıyor. Önlem olarakta, ilaç tedavisi virüsün yeni hücrelerini ele geçirmesini durdurmasında işe yarıyor. Böylece beyaz hücre sayısı enfeksiyonlarla savaşacak kadar fazla kalıyor..
AİDS; terör kadar tehlikelidir. Dolayısıyla çağın vebası sayılan AİDS'in; dünya güvenliği açısından terörizm kadar tehlikeli olduğu BM’nin raporunda da belirtilmiştir. Küreselleşmenin yayıldığı günümüzde, gelişmiş ülkelerin gelişmemiş ülkelerden gelebilecek salgın riskinden korunmuş olmadıkları belirtilmiştir. Ancak, gelişmemiş ülkeler halen bu ciddi tehlikeyle karşı karşıyadır. AİDS’le mücadeleye devam edilmesine rağmen, bu hastalıktan tam olarak insanlık kurtulamamıştır. Bunun içindir ki; hepimiz bu illetten kurtulmak adına üzerimize düşeni yapmalı ve 1 Aralık Dünya AIDS Günü’yle de bu hastalığı bir kez daha tüm dünyaya duyurarak, onunla olan savaşımızı başarıyla sonuçlandırmalıyız!!