Ankara
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm Müslümanların muharrem ayı ile 1444 hicri yılbaşını tebrik etti.
İnanç ve medeniyetlerinde önemli bir yeri olan muharrem ayının 10'unun aynı zamanda Aşura Günü olduğunu anımsatan Erdoğan, "Aşura Günü, tüm İslam dünyasında öncesi ve sonrasında tutulan oruçlarla, yapılan ibadetlerle temizlenmenin, tazelenmenin vesilesi olarak görülür. Hazreti Hüseyin efendimizin Kerbela'da şehit ediliş tarihi olması hasebiyle bu mübarek gün aynı zamanda hepimiz için bir hüzün ve matem günüdür." diye konuştu.
Divan şairi Fuzuli'nin "Mah-ı Muharrem oldu meserret haramdır / Matem bugün şeri'ate bir ihtiramdır / Her medd-i ah kim çekilir Ehl-i Beyt için / Miftah-ı bab-ı ravza-i darüs's-selamdır / Şad olmasın bu vakı'adan şad olan gönül / Bir dem bela vü gussadan azad olan gönül" mersiyesi ile Ehl-i Beyti ve tüm şehitleri rahmetle yad eden Erdoğan, "Muharrem ayının milletimizle beraber tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diliyor, Rabb'im birliğimizi, dirliğimizi, muhabbetimizi daim eylesin diyorum." ifadelerini kullandı.
Son Kabine Toplantısının ertesi günü Tahran'da Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 7'nci toplantısı ile Astana süreci kapsamındaki Türkiye-Rusya-İran üçlü zirvesini gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, her iki toplantının da oldukça verimli geçtiğini söyledi.
"Sürecin sağlıklı bir şekilde devamı için her türlü gayreti gösteriyoruz"
Rusya ve Ukrayna taraflarıyla da her seviyede görüşmeleri sürdürdüklerini belirten Erdoğan, "Dünyanın yakından izlediği tahıl krizinin aşılması konusunda atılan adımın tamamen ülkemizin gayretlerinin ürünü olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Öyle ki son olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres bunu şükranlarıyla ifade etti, Türkiye'ye teşekkürleriyle ifade etti. Ve artık bugün adım atıldı ve gemiler de yola çıktı. İstanbul'da 22 Temmuz'da imzalanan anlaşmalar dünyanın neredeyse üçte birinin tahıl ihtiyacını karşılayan Rusya ve Ukrayna pazarlarındaki düğümün çözümü bakımından tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye-Rusya-Ukrayna ve Birleşmiş Milletler'in iş birliğiyle yürüyen bu sürecin sağlıklı bir şekilde devamı için her türlü gayreti gösteriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, süreci takip edecek Müşterek Koordinasyon Merkezi'nin 23 Temmuz'da İstanbul'da faaliyete geçtiğini hatırlatarak, "Tahıl yüklü ilk gemi bugün Ukrayna'nın Odessa Limanı'ndan hareket etti. Bu gemi İstanbul Boğazı'na ulaştığında Rusya-Ukrayna-Türkiye ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından kontrol edilecek, ardından da yükünü indireceği limana doğru yolculuğunu sürdürecek. Diğer gemilerin de belirlenen şartlar çerçevesinde tahıl ve diğer gıda ürünlerini taşımaya devam edeceğine inanıyoruz. Her ne kadar muhalefet idrak edemese de ülkemizin öncülüğünde başlatılan bu çalışma insani ihtiyaçların karşılanmasına yönelik önemli bir diplomatik başarıdır. İnşallah benzer diplomatik çalışmaları enerji başta olmak üzere diğer alanlara da teşmil edebiliriz." diye konuştu.
Rusya-Ukrayna savaşının her iki taraf açısından adil bir barışla neticelenmesi için de çok gayret sarf ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "İstanbul ve Antalya'da yapılan toplantılarda ortaya çıkan olumlu hava maalesef sahadaki müessif gelişmelerle akamete uğradı. Şayet bir gün taraflar yeniden barışa yönelirlerse bunu bizim kolaylaştıracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın." dedi.
"Ülkemize yeni eserler ve hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu'nun temmuz ayı toplantısında terörle mücadeleden NATO zirvesine, Yunanistan'ın iyi komşuluk ilişkileriyle uyuşmayan tavırlarından Kıbrıs'a kadar pek çok meseleyi enine boyuna değerlendirdiklerini söyledi.
İstanbul'un ilçelerinden Eyüp Sultan'da 22 Temmuz'da belediye tarafından tamamlanan eser ve hizmetlerin açılışına katıldıklarını anımsatan Erdoğan, "Bu vesileyle İstanbul'un manevi muhafızı Eyüp Sultan Hazretlerini bir kez daha rahmetle, tazimle yad ettik. Aynı gün İstanbul Arkeoloji Müzelerimizdeki sergilerin açılışını da gerçekleştirerek her köşesi buram buram tarih, kültür ve sanat kokan İstanbulumuzun zenginliğini bir kez daha hatırladık." dedi.
Programları el verdiği sürece hafta sonları bir şehri ziyaret ederek hem vatandaşlarla hasret giderdiklerini hem de tamamlanan eser ve hizmetlerin resmi açılışını yaptıklarını anlatan Erdoğan, önceki hafta sonu Kayseri'de kamu, belediyeler ve özel sektörün Kayseri'ye kazandırdığı 30 milyar liralık yatırımı hizmete açtıklarını, 24 milyar liralık Ankara-Yerköy-Kayseri Hızlı Tren Hattı Projesi'nin de temelini attıklarını ifade etti.
Kendilerini coşkuyla karşılayan Kayserililere selamlarını ileten Erdoğan, 24 Temmuz'da da İbn Haldun Üniversitesi'nin ilk mezuniyet töreninde öğrencilerin sevinçlerine ortak olduklarını bildirdi.
Cumartesi günü Ordu'da toplu açılış törenine katıldıklarını, Toprak Mahsulleri Ofisinin fındık alım fiyatını açıkladıklarını ve Ordulularla hasret giderdiklerini söyleyen Erdoğan, halkın ilgisinin ayrı bir heyecan vesilesi olduğunu dile getirdi.
İki haftalık süre boyunca çok sayıda kabul, toplantı ve görüşmeyle milletin kendilerine tevdi ettiği sorumlulukları yerine getirmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, "İnşallah bu hafta sonu cumartesi günü de Kocaeli'de yine Kocaeli'deki tüm halkımızla, kardeşlerimizle hem toplu açılışlar hem de bir bütünleşmeyi birlikte yaşayacağız. Allah ömür ve milletimiz de destek verdikçe büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda gece gündüz çalışmayı, mücadele etmeyi, ülkemize yeni eserler ve hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz." diye konuştu.
"Ayağımızdaki geri kalmıştık prangasını söküp attık"
Türkiye'nin son 20 yılda demokrasi ve kalkınma yolunda katettiği mesafenin önemini karşılarına çıkan her bölgesel ve küresel krizde bir kez daha gördüklerini söyleyen ve "Peki son 20 yılda ne yaptık?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sadece başlıklarıyla ve birer cümleyle ifade edecek olursak son 20 yılda ülkemiz demokrasisini vesayetin cenderesinden kurtararak her kesimden insanımızın asırlık hak ve özgürlük beklentilerini karşıladık. Temel hizmetlere ilişkin altyapımızı, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden spora kadar her alanda tamamlayarak ayağımızdaki geri kalmıştık prangasını söküp attık. Terör örgütleriyle mücadelemizi sınırlarımız dışına taşıyarak, mafyatik yapılara göz açtırmayarak 81 vilayetimizin tamamında insanlarımızın huzur içinde hayatını sürdürebileceği bir güven iklimini tesis ettik. Türkiye'nin siyasi, ekonomik, diplomatik gücünü dost, düşman herkese kabul ettirerek haklarımızı ve çıkarlarımızı en etkin şekilde savunabileceğimiz bir devlet konumuna geldik. İmkanları artmış, potansiyeli genişlemiş, altyapısı tamamlanmış, özgüveni güçlenmiş bir ülke olarak her alanda hedeflerimizi büyüttük. Velhasıl gelecek bir ayımızı, bir yılımızı bile göremediğimiz bir yerden Allah'a hamdolsun bugün 2053 vizyonunu inşa etmeye başlamış bir ülke durumuna geldik."
"Oyunları artık işe yaramıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sürecin her adımında elde ettikleri kazanımların yanında büyük bedeller de ödediklerini vurgulayarak, "Son dönemde verdiğimiz mücadelede de enflasyonun sembolü olduğu bedeller ödemeye devam ediyoruz. Bugüne kadar her başarımızı gayrete, sabra ve azme borçluyuz. İnşallah mevcut sıkıntılarımızın üstesinden de çok çalışarak, sabrederek ve azmederek geleceğiz. Önümüzdeki fırsatların ödediğimiz bedellerden çok daha büyük olduğunu bilerek kararlılıkla hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz. Geçmişte özellikle ülkemizi siyasi istikrarsızlıklarla, sosyal gerilimlerle, ekonomik yıkımlarla, yeri geldiğinde darbelerle kendi istedikleri çizgide tutanların oyunları artık işe yaramıyor." dedi.
Türkiye'yi bu tür oyunlarla sömürerek geri kalmışlığa mahkum edenlerin artık kendi güvenlik ve refah düzenlerini korumakta bile zorluk çektiklerine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tablonun ilk önemli işareti 2008 küresel finans krizinde görülmüştü. Bir sağlık krizi olarak başlayıp genişleyen koronavirüs salgınıyla gelişmiş ülkelerin üzerine titredikleri sırça köşklerin camlarında çok daha derin çatlaklar oluştu. Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği küresel ekonomik kriz ise makyajları iyice dökmüş, ardındaki gerçek yüzü ortaya çıkarmıştır. Dünya siyasi ve ekonomik olarak kaçınılmaz bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Türkiye olarak bu tarihi dönüşümü asırlardır dışlandığımız küresel yönetim sisteminde hak ettiğimiz yeri almanın bir fırsatı olarak görüyoruz. Ülkemizi uzunca bir süredir küçük sorunlar, küçük aktörler, küçük krizler, küçük ödüller üzerinden oyalayanların bu fırsatı değerlendirmemize engel olmalarına müsaade etmeyeceğiz. Artık bu ülkeyi terörle, darbeci sivil ve askeri bürokrasiyle üretmek yerine rantiyeyle beslenen iş dünyasıyla, kifayetsiz siyasetçilerle oyalama devri bitmiştir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık devlet ve millet olarak tüm bu hakikatlerin farkında olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ülkemize yapılan dış ve iç dayatmaları reddediyoruz. Kendi vizyonumuzdan ve hedeflerimizden zerre taviz vermiyoruz, sorunlarımızı çözecek imkana ve dirayete sahip olduğumuz gerçeğinden hareketle yolumuzda kararlılıkla yürüyoruz. Bu anlattıklarımın hiçbiri hikaye değildir, senaryo değildir, muhal bir geçmiş değildir, tam tersine yaşı 35-40'ın üzerinde olan her vatandaşımız filmi şöyle bir geriye sardığında bu sürecin kendi hayatındaki izlerini rahatça görecektir. Eski Türkiye'yi yaşamamış gençlerimiz ise hem büyüklerinden sorarak hem de bilgiye erişmenin bu kadar kolay olduğu bir dönemde basit bir araştırmayla aynı gerçeklere ulaşabilecektir. Doğruyu eğriden ayırmazsak hele bir de unutursak aynı felaketleri tekrar yaşama ihtimalimize karşı bu tür hatırlatmaları zaman zaman yapıyoruz."
"İstismarcıların kötü niyetlerini ellerinde patlatmakta kararlıyız"
Erdoğan, ülke olarak pek çok alanda verdikleri istiklal ve istikbal mücadelesinin ekonomideki yol ayrımında hükümet olarak bir tercihte bulunduklarını söyledi.
"Ya faiz kur enflasyon denklemine uygun şekilde finansal sıkılaştırmaya gidip bu arada belki 10 milyon vatandaşımızın işsiz kalmasına yol açacaktık ya da istihdam odaklı yeni bir yola girecektik. Bir ara 26,5 milyona kadar gerileyen istihdamın ekonomik ve sosyal maliyetlerini en iyi biz biliyoruz." diyen Erdoğan, bunun için tercihlerini istihdamdan, yani vatandaşların işinden, aşından, huzurundan, geleceğinden yana kullandıklarını belirtti.
Bu sayede dünya küçülürken Türkiye'nin üreterek büyüdüğünü, ihracatın 250 milyar dolar sınırına geldiğini dile getiren Erdoğan, "Yine bu sayede dünyada istihdam azalırken biz 31 milyon sınırına dayanarak tarihimizin en yüksek rakamına ulaştık. Geçtiğimiz yıl elde ettiğimiz yüzde 11'lik büyümeyle G20 ülkeleri içinde ilk sıraya yerleştik. Her ne kadar birileri bu politikanın başarısını gölgelemek için yalan üstüne yalan uyduruyorsa da uluslararası değerlendirmeler tam tersini gösteriyor." dedi.
Geçen günlerde IMF'nin dünyanın büyüme rakamını aşağı yönlü, Türkiye'nin büyüme rakamını ise yukarı yönlü güncellediğine işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Pek çok faktörün bir araya gelmesiyle yaşanan enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki dengesizlikler elbette bizi de etkiliyor. Bu gelişmeler, küresel ticaretin hacmini daraltmış, işleyişini zorlaştırmıştır. Petrol fiyatlarında bir ara 128 dolara kadar varan artışların, ülkemizdeki pompa fiyatlarını 30 liraya kadar yükseltmesi, bu dalgalanmanın bir sonucudur. Fiyatı neredeyse 11 kat artan doğal gazda yaptığımız yüzde 80'i geçen sübvansiyon sayesinde vatandaşlarımızın olabilecek en düşük maliyetle evlerini ısıtmalarını sağlıyoruz. Küresel fiyatlardaki dengesizliği istismar edenlerin, otomobilden konuta, gıdadan elektroniğe kadar içeride pek çok alanda yaptıkları manipülasyonlarını yakından takip ediyoruz. Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle bu istismarcıların kötü niyetlerini ellerinde patlatmakta kararlıyız."
"Turizmde sevindirici gerçekleşmeler"
Erdoğan, ABD ve Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin küresel ekonomik krize verdikleri tutarsız tepkilerin, sorunu çözmek yerine daha da ağırlaştıracak neticeler doğurduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Biz ise yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla ülkemizi büyütme esasına dayanan Türkiye Ekonomi Modeli'nden taviz vermeyerek, krizden pozitif ayrışma stratejimizi dikkatle uyguluyoruz. Bugüne kadar hayata geçirdiğimiz yapısal reformlar sayesinde, klasik dayatmaların dışında kalan bu programı başarıyla sürdürüyoruz. İhracattaki başarılı performansı, turizmdeki sevindirici gerçekleşmelerle tahkim ederek hedeflerimize ilerliyoruz. Yılın ilk yarısındaki gerçekleşmeler, 2022'yi 47 milyon turist ve 37 milyar dolar turizm geliriyle hedeflerimizin üzerinde bir seviyede kapatacağımıza işaret ediyor. İnşallah ilerleyen tarihlerde bu rakamları da aşacağımıza inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel piyasalardaki gelişmeleri değerlendirmek için bir yandan kapasite büyütme bir yandan yeni pazarlar arayışında olan ihracatçıların gayretlerini yakından takip ettiğini dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Ordu'da fındık fiyatlarını açıkladık, Bay Kemal rahatsız oldu. Söylediği ne? 'Ben 72 söylemiştim', 'Ben 72 düşünüyordum' diyor. Ya sen düşünmeye yine devam et. Senin sırtında küfe yok. Bak sen hala tahminlerden düşünüyorsun, düşünce aleminden bahsediyorsun. Biz icraattan bahsediyoruz Bay Kemal, icraattan. Senin icraatın var mı? Yok. 72 düşünüyormuş, yavru ortağı da 75 düşünüyormuş. Bunların hepsi tahminlerle konuşuyorlar ve bunların hepsi cek, cak bunlarla konuşuyorlar. Biz ise icraat ve 1 dolardan 3 doların üzerine fındık fiyatlarını nasıl getirdik, ona bakın. Biz orada vatandaşımızla da gittik, evinde, bahçesinde sohbet ettik. Evinde bahçesinde sohbet ederken kendilerine sordum, beklentiniz nedir, düşündüğünüz nedir? Hepsi samimiyetle beklentilerini söyledi. Ya vatandaşın dili başka, vatandaşın gönlü başka ve vatandaşın dilinden ve gönlünden geçeni biz ne yaptık, meydanda açıkladık. O zaman da tabii meydan patladı. Vatandaşla hemhal olmak başka bir şey. Vatandaşı aldatmak başka bir şey. Biz vatandaşımızla beraberiz. Beraber olmaya da devam edeceğiz."
"Mevcut kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanmaya davet ediyorum"
Erdoğan, dış ticarette ortaya çıkan açığın en önemli sebebinin, enerji ithalatının bedelinde 3 kata varan artış ile sanayi üretiminde kullanılan diğer emtia maddelerinin fiyatlarındaki ciddi yükseliş olduğunu vurgulayarak, "Şayet özellikle enerji fiyatlarındaki bu dengesizlik olmasaydı, Mayıs ayı itibarıyla 12 aylık cari işlemlerde 34,5 milyar dolar fazla verecektik. İnşallah hiç endişe etmeyin o günleri de göreceğiz. Bu vesileyle küresel enerji darboğazına karşı vatandaşlarımızı mevcut kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanmaya davet ediyorum." dedi.
2018'de ilan ettikleri Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile bina ve hizmetlerin enerji verimliliğini teşvik edecek yatırımları desteklediklerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yapılan hesaplamalar, geçtiğimiz yıl enerji verimliliği için yapılan 1,3 milyar dolar yatırımın karşılığında 372 milyon dolarlık tasarruf elde ettiğimizi gösteriyor. Bu yatırımlar aynı zamanda, yol açtığı sera gazı azaltımıyla, iklim değişikliğiyle mücadelemize de katkı sağlıyor. Geçtiğimiz yıl 50 milyar dolarlık enerji ithalatı yapan, bu yıl aynı faturanın 2 katına çıkması ihtimali olan bir ülke durumundayız. Tasarruf ve verimlilik tedbirleriyle bu rakamda yüzde 10 düşüş sağlamamızın, ülkemize 10 milyar dolarlık katkısı olacağı açıktır. Vatandaşlarımızın her birinden, dışa bağımlı olduğumuz enerji kaynaklarını, basit tedbirle daha verimli kullanmak suretiyle, hem aile bütçelerine hem de milli bütçeye katkı sağlamalarını istiyorum."
Hanelerdeki ısı yalıtımı çalışmaları için vatandaşlara daire başı 50 bin liraya kadar uygun şartlı kredi imkanı sunduklarını hatırlatan Erdoğan, enerji yalıtımı konusunda eksiği olan tüm vatandaşları bu imkandan istifade etmeye çağırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel krize rağmen bütçe dengesinde herhangi bir bozulmaya meydan verilmemesinin de bir diğer önemli ve sevindirici gelişme olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Yılın ilk 6 ayında 94 milyar liraya yakın fazla veren bütçemiz, mali disiplinden asla geri adım atmadığımızın en somut ispatıdır. Üstelik bu görünüme, işçilerimize, memurlarımıza, emeklilerimize ve sosyal kesimlere verdiğimiz desteklere yaptığımız yüksek oranlı artışlara rağmen ulaştık. Asgari ücrette tarihi artışlar yaparken, tüm ücretlerin bu seviyedeki kısmından gelir ve damga vergilerini kaldırarak, herkese ilave kazanç sağladık. Çiftçimizden esnafımıza kadar, kendi hesabına çalışan tüm kesimlere de pek çok imkan sunduk. Gelir vergisini kaldırarak 3 milyon çiftçimizi desteklerken, basit usule tabi 850 bin esnafımızın kazançlarını da vergiden istisna tuttuk. Gıdadan temizlik maddelerine kadar çok sayıda üründe yaptığımız KDV indirimleriyle hem vatandaşlarımızın fiyat artışlarından etkilenme seviyesini düşürdük hem de sistemi sadeleştirdik. Sadece 2022 yılında, vatandaşlarımızı enflasyona karşı güvence altına alma çabalarımıza destek için vergi indirimleriyle vazgeçtiğimiz kamu geliri 251 milyar lirayı bulacaktır."
"Sosyal amaçlı harcamaları 146 milyar liraya yükselttik"
Erdoğan, devletin imkanlarını her kesimden vatandaşla paylaşarak, sosyal adaleti ve gelir dağılımındaki dengeyi koruma hassasiyetinden taviz vermediklerinin altını çizerek, "Sosyal amaçlı harcamaların bütçe içindeki payını bu yıl yüzde 5'in üzerine çıkartarak, 146 milyar liraya yükselttik. Artık sosyal yardımları sadece mutlak yoksullukla sınırlı tutmayıp, gelişen ve büyüyen Türkiye'nin imkanlarının adil dağıtımı aracı olarak kullanıyoruz. Bu kapsamda doğumdan ev onarımına, eşi vefat eden kadınlardan öksüz yetimlere kadar 49 farklı düzenli yardım programımız için ayırdığımız bütçeyi de neredeyse 2 kat artırarak, 11,5 milyar liraya çıkardık." bilgisini verdi.
Tüm bu adımları atarken, enflasyonun insanların günlük hayatında yol açtığı sıkıntılarla mücadele için ilave tedbirler de geliştirdiklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyanın, enerji ve emtia fiyatlarındaki mevcut yükü uzun süre taşıyamayacağı açıktır. Nitekim, yavaş yavaş fiyatlarda durulma eğilimi başlamıştır. Bu durum, ülkemizdeki enflasyonun küresel fiyatlarla ilgili kısmında da bir iyileşme başlayacağı anlamına gelmektedir. Hatırlarsanız bir dönem ayçiçek yağı üzerinden öyle bir fırtına kopartılmıştı ki tüm insanlık 5 litrelik bir yağ bidonunun içinde boğulacak endişesi ortaya çıkmıştı. Şimdi, hem ithalat kanallarının açılması hem yerli üretimin artmasıyla bu konu gündemimizden kalkmıştır. Stratejik tüm gıda ürünlerinin tedarikleri ve üretimleriyle ilgili benzer tedbirleri alarak, milletimizin bir daha böyle endişelere kapılmasının önüne geçiyoruz."
Erdoğan, bugün Türkiye'nin, tüm Avrupa'da, herkesin dışarıdan aynı fiyatla aldığı petrol ürünlerini en uygun rakamla vatandaşlarına sunan ülke durumunda olduğunu vurgulayarak, "Bu imkanı vatandaşlarımıza, akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükünü önemli ölçüde azaltarak sunduk. Elektrik tarifelerinde yaptığımız benzer bir vergi indirimiyle de faturaları düşürdük." ifadelerini kullandı.
"Enflasyonun belirgin bir düşüş trendine gireceğini ümit ediyoruz"
Dünyanın her yerinde etkisi görülen enflasyon ve döviz kuru kaynaklı sorunlara karşı aldıkları makroekonomik tedbirleri, bankacılık uygulamalarıyla desteklediklerini vurgulayan Erdoğan, "Milli paramızla tasarrufu teşvik için başlattığımız kur koruma mevduat ve katılım hesapları çok büyük ilgi gördü. Kredileri yatırımı, istihdamı ve üretimi teşvik edecek alanlarda olabildiğince genişletiyor, buna karşılık enflasyona ve döviz kuruna olumsuz etki edecek alanlarda da sınırlandırıyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılın 7 aylık döneminde Türk lirası ticari kredi rakamının 2,7 trilyon liraya yükseldiğini, ekonomiye dinamizm sağlayan KOBİ'lere kullandırılan kredilerdeki artışın ise 384 milyar liraya ulaştığını aktardı.
Ziraat Bankası vasıtasıyla çiftçilerin kullandığı kredi miktarının yüzde 85'i sübvansiyonlu olmak üzere 152 milyar liraya ulaştığını belirten Erdoğan, "Ticari kredilerde ilk sırayı imalat sanayi alıyor. Amacımız, tüm kesimleri yaşanan küresel şoklara karşı destekleyerek, istihdamın ve üretimin kesintisiz artışını sağlamaktır. Önümüzdeki süreçte bu amaçla hayata geçireceğimiz arz güvenliğiyle fiyat istikrarını birlikte gerçekleştirecek, tüm ihtimalleri hesaba katan yeni adımların hazırlıklarını da sürdürüyoruz. İnşallah yeni yılın ilk aylarıyla birlikte enflasyonun belirgin bir düşüş trendine gireceğini ümit ediyoruz." şeklinde konuştu.
Erdoğan, vatandaşları enflasyona ezdirmeme sözlerini, diğer alanlarla birlikte konut sektöründe de yerine getirecek yeni projeler geliştirdiklerini, son 20 yılda Türkiye'de en büyük değişimleri gerçekleştirdikleri alanlardan birinin de şehircilik olduğunu, TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 170 bin vatandaşı, çevre düzenlemeleri ve sosyal donatılarıyla ev sahibi yaparak ekonomik, sağlıklı ve güvenli konut üretiminde dünyada eşi benzeri olmayan bir başarı ortaya koyduklarını, yaklaşık 1,5 yıl önce 100 bin sosyal konut inşası için çıkılan çağrıya 10 katından fazla talep alındığını hatırlattı.
"Projeyle ilgili hazırlıklar bitmek üzeredir"
Türkiye'nin tüm illerinde hız kesmeden toplu konut projelerini sürdürdüklerini aktaran Erdoğan, pek çok ilde şehir içinde kalan sanayi alanlarını dışarıya taşıdıklarını, bu konudaki talepleri de süratle yerine getirdiklerini anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi de Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz. İlk kez ev sahibi olacak vatandaşlarımızın sabırsızlıkla beklediği bu projeyle ilgili hazırlıklar bitmek üzeredir. Vatandaşlarımızı kira öder gibi taksitlerle, yerel ve yatay mimari anlayışına göre inşa edilmiş konut projeleriyle ev sahibi yapacağız. Sıfır atık uyumlu, enerji verimli, iklim dostu malzemelerle yapılacak bu konut projelerinin tamamında yenilenebilir enerji sistemleri kullanılacaktır.
Amacımız, salgın döneminde daralan konut arzını hızla artırarak, hem inşaat sektörünü canlandırmak, hem de insanımızın erişebilir şartlarda ev sahibi olmasını temin etmektir. Bu adım, son dönemde ciddi şikayet konusu olan kiraların da düşmesine yol açacaktır. Her zaman olduğu gibi bu projede de şehit yakınları ve gazilerimiz ile emeklilerimize özel bir kontenjan ayıracağız. Ayrıca ilk defa evlenen gençlerimiz de bu projede kota sahibi olacaktır. Önümüzdeki ay bir tanıtım toplantısıyla tüm detaylarını milletimize duyuracağımız bu konut kampanyasının şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Projenin yürütücüsü olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ile TOKİ'yi tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum."
"Seyahatsever uygulamasında yaş aralığını 18-30'a yükselttik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan Gençlik ve Spor Bakanlığının Türkiye'yi gezmeye çıkan gençlere yurtların kapılarını açan "Seyahatsever" uygulamasına oldukça fazla talep geldiğini belirterek, "Gençlerimizin bu imkandan daha fazla katılımla istifadesini sağlamak için onlardan gelen istekler doğrultusunda yaş aralığını 18-25'ten, 18-30'a yükselttik. Böylece 1 Eylül tarihine kadar gençlerimizin yurtlarımızda konaklayarak diledikleri gibi ülkemizi gezmelerine imkan sağlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Sporda başarı çıtasının her geçen gün daha yükseğe çıkartıldığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Konya'da 9-18 Ağustos tarihleri arasında ev sahipliği yapacağımız 5'inci İslami Dayanışma Oyunları'nın hazırlıklarını önemli ölçüde tamamladık. Bu oyunlar için 56 ülkeden 4 bin 200 sporcu ve heyet üyesi ile on binlerce sporsever Konya'ya gelecek. İslami Dayanışma Oyunları için Konyamıza kazandırdığımız tesisler daha sonra hem şehirdeki gençlerimize hizmet edecek hem de benzer organizasyonlar için kullanılacaktır. Dünya çapında ses getireceğine inandığım bu oyunlar için ülkemizde misafir edeceğimiz kafilelere şimdiden hoş geldiniz diyor, sporcularımıza başarılar diliyorum."
Erdoğan, Manş Denizi'ni aşan en genç Türk yüzücü Aysu Türkoğlu'nu kutlayarak, "Kızımızı şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu bir rekor, bizler için de ayrı bir gurur vesilesi aynı şekilde ailesini ve hocalarını kutluyorum." ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
AA