Erdoğan: Lice Olayının Dayandığı Yer Esrar Olayıdır

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lice'de meydana gelenlerin olayların esasının esrar ve Hint keneviri ticareti ile ilgili olduğunu açıkladı!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lice'de meydana gelenlerin olayların esasının esrar ve Hint keneviri ticareti ile ilgili olduğunu açıkladı. Erdoğan, "Hem siyaset yapıyorum diyeceksin, hem demokrasi mücadelesi yapıyorum diyeceksin. Öbür taraftan da kalkacaksın esrar, eroin, silah her türlü insan kaçırmaya varıncaya kadar bunları da yapacaksın. Lice olayı sıradan bir olay değildir. Lice olayının da, dayandığı yer yine esrar olayıdır, Hint keneviri olayıdır. Kalekol, karakol bunların hepsi hikaye." dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'deki AK Parti Haftalık Grup Toplantısı'nda konuştu. Devlet olarak terör eylemleri olduğunda, terör örgütleri baskı ve şiddet uyguladığında, illegal eylem ve faaliyetler devam ettiğinde amansız bir şekilde hiç geri adım atmadan sonuna kadar bunlarla mücadele edeceklerini söyleyen Erdoğan, "Terörün olduğu, silahın olduğu, şiddetin olduğu bir ortamda çözüm olmaz, çözüm konuşulmaz, fikirler öne çıkmaz, çıkamaz. 'Silahlar sussun, terör, şiddet son bulsun, fikirler konuşsun, öneriler konuşulsun' diyor ve en başından beri bunun mücadelesini veriyoruz. Sonuna kadar da bu anlayışı muhafaza edeceğiz. Sonuna kadar şiddetsiz bir ortamda çözüm mücadelesinin peşinde olacağız." ifadelerini kullandı.

Son dönemlerde sadece esrar veya Hint keneviri gibi bu tür olaylarda 100 trilyonu aşkın hint kenevirinin imha edildiğinin altını çizen Erdoğan, "Şimdi bundan rahatsız olan çevreler var. Niye rahatsız oluyorlar? Çünkü terörün en önemli parasal kaynağı buydu. Bundan bizim taviz vermemiz mümkün değil. Bununla bitmiyor. Bakıyorsunuz bu işin içerisinde bunun yönetimini yapanlar ne yazık ki şu anda siyasetin içinde olanlarla da bağlantılı. Bunların hepsini ifşa edeceğiz açıklayacağız." diye kaydetti.

LİCE SIRADAN BİR OLAY DEĞİL

Erdoğan, şöyle devam etti: "Hem siyaset yapıyorum diyeceksin, hem demokrasi mücadelesi yapıyorum diyeceksin. Öbür taraftan da kalkacaksın esrar, eroin, silah her türlü insan kaçırmaya varıncaya kadar bunları da yapacaksın. E, şimdi bunlara müsaade etmek, devlet yönetimi olarak bizi de onları görmemek suretiyle suçlu durumuna düşürmez mi? Buna müsaade edemeyiz. Lice olayı sıradan bir olay değildir. Lice olayının da, dayandığı yer yine esrar olayıdır, Hint keneviri olayıdır. Kalekol, karakol bunların hepsi hikaye."

Devam eden karakol ve kalekol inşaatlarını savunan Başbakan Erdoğan, "Biz çok karakolu kaldırıyoruz, ama şunu unutmayın ki daha güvenlikli karakolları da yapmak durumundayız. Niçin? Ülkemizin güvenliği için. Bunun için de bazı siyasi partilerden veya örgütlerden izin alacak halimiz yok. Ülkemizin güvenliği için bunlara ihtiyacımız var. Sınır güvenliğinde de bunu yaparız, içerdeki güvenlik için de yaparız. Ülkemizde vatandaşımızın huzuru, mutluluğu için bunu yapmak zorundayız. Bu karakollar bunu sağlamak için var. Başka bir şey için değil. Gönül arzu eder ki, bunlara ihtiyaç olmasın. İnşallah o günleri de görürüz."

BU SÜRECE YÜREĞİMİZİ KOYDUK

Aylar önce çözüm sürecine farklı bir boyut kazandırıldığında, adının bile Türkiye'nin tamamında farklı bir iklim oluşturduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, "Adımlar atıldıkça somut gelişmeler yaşandıkça Türkiye'de umut atmosferi oluştu. Çok güzel olaylara, gelişmelere şahit olduk. İnsanlar, yıllardır sorun yaşadıkları köylerinde normal yaşamlarına döndüler. Yıllardır çıkamadıkları, yaylalara çıktılar. Cudi'nin eteklerinde piknikler yapıldı. Ege'den Marmara'dan Karadeniz'den insanlar bölgeye gittiler, kardeşleriyle kucaklaştılar, o kardeşleriyle hasret giderdiler. Bölgede çözümün adı dahi yetti. Kepenkler açık kaldı, ticaret canlandı. Yatırımcılar, işveren örgütleri, bölgeye ardı ardında iş kadınları, iş adamları ziyaretler düzenlemeye başladı. Böyle bir iklimi atmosferi bozmaya kimsenin hakkı yoktur, olamaz. Terör bu ülkeye millete özellikle de Kürt kardeşlerime acıdan kandan yoksulluktan başka hiçbir şey vermedi. Türk kardeşime acıdan hüzünden başka bir şey vermedi. Biz tüm vatandaşlarımızı bu hüzünden kurtarmak durumundayız." değerlendirmesinde bulundu.

'76 milyonu acıya, kana, gözyaşına, yoksulluğa iteklemeye hiç kimsenin hakkı yoktur, olamaz.' diyen Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:"Sürecin zor olduğunu hassas olduğunu sabır ve çelik gibi irade gerektirdiğini defalarca ifade ettik. Bu sürecin sabotaj tahrik ve provokasyonlara açık olduğunu, her daim hedef alınabileceğini söyledik. Süreci sabote etmek isteyen, bu iklimi bozmak isteyen bunun sorumluluğundan kara lekesinden vicdan azabından asla kurtulması mümkün değil. Biz bu sürece yüreğimizi koyduk, sadece elimizi bedenimizi değil canımızı koyduk. Hiçbir sabotaj, provokasyon bizi bu kutlu yolculuktan alıkoyamaz, bizi çözümden vazgeçiremez. Biz Türkiye'nin geleceğini bu çözümde görüyoruz. Millet artık gerilim değil sükunet, çatışma değil huzur istiyor. Gerilimi, şiddeti ve kaosu teşvik edenler bu sürece de bu millete de ihanet etmiş olurlar. Taviz vermeyiz, ilkelerimizden vazgeçmeyiz, yasaların dışına çıkmayız, milletin değerlerini şehitlerin aziz hatırasını çiğnemeyiz ve çiğnetmeyiz. Ama mutlu sona ulaşmak için de var gücümüzle canla başla çalışmaya devam ederiz."

ÇÖZÜM SÜRECİ DİYE İLLEGAL EYLEMLERE GÖZ YUMMAYIZ

Süreci akamete uğratmak isteyen her kim olursa olsun, hangi siyasi parti olursa olsun bunun sorumluluğunu ve vebalini taşıyamayacağını savunan Başbakan Erdoğan, "Şark kurnazlığına başvurmadan küçük hesapların peşine düşmeden miletin umutlarını heba etmeden miletin basiretini küçümseyen hareketler içine girmeden herkes sorumlu davranmalıdır." dedi.

Erdoğan ardından da şu uyarıyı yaptı: "Çözüm sürecindeyiz diye, hassas bir süreçteyiz, diye acaba illegal eylemleri gayrimeşru girişimleri görmezden mi geleceğiz? Çözüm sürecindeyiz diye illegal gösteri yapanları, molotof atanları, haraç toplayanları, adam kaçıranları, zehir ticareti yapanları görmezden mi geleceğiz? Böyle bir beklenti içinde olanlar kusura bakmasınlar, hukuksuzluğa asla göz yummayız. Çözüm demek hukukun üstün olması demektir, demokratik yol ve yöntemlerin güç bulması demektir. Hukuksuzluğu, baskı ve şiddeti adet edinenlerin süreci zehirlemesine müsamaha göstermeyiz."

KALEKOL SADECE BAHANE, ALERJİ NEDEN KAYNAKLANIYOR?

Lice'deki gösterilerin nasıl tahrik edildiğini, farklı yerlere çekildiğini, nasıl bir oyuna çevrilmek istendiğini herkesin gördüğünü kaydeden Erdoğan, "Lice'deki olaylar üzerinden mesaj vermeye çalışanların, Lice'nin, Diyarbakır'ın bu tehlikeli oyuna itibar etmediğini görmeli, mesajı kendileri almalı. Karakol sadece bir bahanedir. Bir devlet ihtiyaç hasıl olduğunda sınırlarını korumak, vatandaşını korumak için gereken altyapıyı hazırlar. Karakol vatandaşı tehdit etmek için değil, özellikle AK Parti iktidarları döneminde vatandaşı korumak, onun güvenliğini huzurunu sağlamak, sınır güvenliğini tesis etmek için inşa edilir. Karakollar savunma noktalarıdır, karakolların korunaklı hale getirilmesinden kim neden rahatsızlık duyar? Barajlar bölge insanının menfaati huzur ve selameti için yapılıyor; okul hastane havalimanı bu amaçla inşa ediliyor. Bu karakollara kalekollara yönelik alerji neden kaynaklanıyor? Bu barajlara havalimanlarına okullara yönelik alerji neden kaynaklanıyor. Terör dönemlerinde bundan rahatsızlık duyanlar bugün de aynı kafa yapısını sürdürüyorlarsa burada bir terslik var demektir. Acaba işin içinde başka işler olabilir mi?" diye sordu.

BU OYUNA GELMEYİZ

Kalekol inşaatlarına duyulan alerjinin, kaçakçılıktan özellikle uyuşturucu kaçakçılığından dolayı olup olmadığını sorgulayan Erdoğan, "Son dönemde güvenlik güçlerimiz uyuşturucu imaline ve kaçakçılığına yönelik başarılı operasyonlar gerçekleştirdiler. Milletin evlatlarını zehirleyen özellikle Avrupa'nın gençliğini zehirleyen uyuşturucu ticaretine ağır darbeler vuruldu. Başarılı operasyonlar karşısında birilerinin milyonlarca dolarlık kirli kazançlardan mahrum kaldığını herkes biliyor. Bu kanlı ticareti zehirli ticareti gösterilerle örtmek gösterilerin kılıfı altında bir demokratik hak talebi gibi sunmak en hafif tabiriyle ahlaksızlıktır, vicdansızlıktır. Bu oyuna gelmeyiz ve gelmeyeceğiz." şeklinde konuştu.

Doğuda ya da batıda toplumsal hareketlerin ve toplumsal gösterilerin ne anlatmak istediğini çok iyi bildiklerini, çok iyi gördüklerini söyleyen Erdoğan, "Biz milletle irtibatını hiçbir zaman koparmayan partiyiz. Biz milletin diliyle konuşuruz. Milletin kendisiyiz. Milletin bir talebi varsa bunu duyarız bunu görürüz ve derhal gereğini yaparız." diye konuştu.

Son 1 ay içerisinde, mayıs ayında ülkemizde çok ciddi bir sıçramanın olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, "Böyle bir dönemde bu yapılanlar acaba ne adına yapıldı? Olay bir ağaç mıydı, artık herkes görüyor ki hayır değildi, dert başkaydı. 10 yılda ücretlerinde nereden başlayıp nereye gelen bir ülke var. Sosyal politikalarda nereden başlayıp nereye gelen bir ülke var. Eğitim sisteminde nereden başlayıp nereye gelen bir ülke var. Altyapıda nereden başlayıp nereye gelen bir ülke var. Enerjide ülkemizde adeta karanlıklar içerisinde yaşayan bir ülke iken hamdolsun artık karanlığın olmadığı aydınlığın egemen olduğu bir ülke haline geldik. Kişi başına enerji kullanımında hiçbir dönemle mukayese edilemeyecek bir dönemi yaşıyoruz. Bütün bunların yanında bu güç ülkemizde 81 vilayette üniversitelerin açılması, göçün büyük ölçüde engellenmiş olması bir yerleri ciddi manada rahatsız ediyor." şeklinde konuştu.

CHP GERÇEK YÜZÜNÜ ORTAYA ÇIKARDI

CHP'nin üçüncü köprü projesini Danıştay'a götürmesine de değinen Erdoğan, "İşte CHP gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Nedir? Üçüncü havalimanına ilişkin Danıştay'a durdurulmasına yönelik müracaatta bulunacakmış. İşte CHP budur. CHP hiç bir zaman bu ülkede hizmetin adresi olmamıştır. Her zaman yatırımları engellemenin adresi olmuştur. Bu onlardan bir tanesidir. Fakat şunu bilelim. Biz attığımız adımları yere sağlam basarak atıyoruz. Üçüncü havalimanı evvelallah gerçekleşecektir. Bunu engellemeye onların gücü yetmeyecektir." dedi.

KILIÇDAROĞLU'NA: CELLADINA YARANMAK, ZENCİLİKTEN BEYAZLIĞA GEÇMEK İSTİYOR

Erdoğan, Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin de şu değerlendirmede bulundu: "İstanbul'da ağaç, çevre ve park gerekçesiyle ortaya çıkan tüm Türkiye'de vandallığa şiddet hareketlerine dönüşen gösterileri ibretle takip ettik. Burada siyasi tarihimizin en ahlaksız en terbiye yoksunu açıklamalarını da paylaşmak istiyorum. Bu olaylar sırasında Kabataş'ta bir kızımız yanında bebeği ile çok çirkin bir saldırya maruz kalıyor. Polise gidiyor, şikayette bulunuyor ifade veriyor, olayı anlatıyor. Raporlarıyla her şeyiyle…Ancak CHP'nin Genel Başkanı çıkıyor, ahlaktan uzak, edep dışı bunun bir yalan olduğunu söylüyor. İnanın 1940'ların 1950'lerin CHP'si, zulümde ve çirkinlikte bugünkü CHP'nin yanında artık masum kalıyor. Zira bugün CHP'nin başında bir işbirlikçi var, celladına yaranmak isteyen, celladına yaranmak zencilikten beyazlığa geçebilmek için her türlü çirkinliği meşru ve mübah gören bir genel başkan var. Kıyafeti, siyasi tercihleri ne olursa olsun bir kadına, yanında 6 aylık bebeği ile dolaşan bir kadına yapılan bu saldıryı görmezden gelen, yalan olarak niteleyen bir genel başkan CHP'nin de siyasetin de yüz karasıdır. CHP'nin kadın milletvekillerinden bir ses, bir tepki beklerdim. Üniversite kapılarında ikna odalarında kız öğrencilere işkence yapan malum CHP milletvekilinden dahi 'artık bu kadar da olmaz' diyerek insani vicdani bir tepki beklerdim. Vicdanı kurumamış olan herkesten her örgütten bu saldırı karşısında insanca haysiyetli bir duruş bir tavır beklerdim."

KABATAŞ'IN FAİLLERİ BULUNACAK

Kabataş'taki bu olayların faillerini bulacaklarını ve yargıya teslim edeceklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Ama bu olayların failleri kadar onlara sahip çıkan sırtını sıvazlayan, onlara hamilik yapanların da hayatları boyunca bu kara leke ile yaşayacaklarından endişe duymuyorum. Milletim endişe etmesin, hangi inançtan olursa olsun inançlı kardeşim endişe etmesin. Mağdur edilen vatandaşım zarara uğrayan esnafım endişe etmesin. Bu vandallığın barbarlığın çirkinliğin hesabını soruyoruz, sormaya devam edeceğiz. Kimsenin işlediği suç yanına kar kalmayacak." ifadelerini kullandı.

LEVENT KIRCA'YA YARGI YOLU

Konuşmasında Gezi Parkı olayları sırasındaki eylemleri ve açıklamalarından dolayı Levent Kırca'ya da göndermede bulunan Erdoğan, "Birisi gitmiş Londra'da İstanbul'un artık kurtarıldığından bahsediyor, orada açıklamalar yapıyor. Bütün bunlarla ilgili hukuk yollarını çalıştıracağız. Bu da sözde sanatçı. E bunlara karşı bizim bu adımları atmak da hukuki görevimizdir. Bu adımları atacağız. Almış eline megafonu orada sanatını icra ediyor. E bunun hesabını vermesi lazım. Masum gerekçelerin arkasına sığınıp suç işleyenler asla cezasız kalmayacak. Millet iradesi ucuz değil, milletin iradesini gasp etmek o kadar kolay değil." dedi.

MUHALEFETE: NEDEN SANDIKTAN BAŞKA YOL ARIYORSUNUZ?

Demokratik parlamenter hukuk sistemi içerisinde iktidar olmanın tek yolunun sandıktan geçtiğinin altını çizen Erdoğan, "Bu ülkede siyaset yapmak isteyenler, partilerini kurarlar, milletin huzuruna sandıkla çıkarlar. Sandık yürü diyorsa yürürler. Şimdi CHP'ye, MHP'ye BDP'ye de sesleniyorum: Siz niçin kendinize bu yollardan başka yol arıyorsunuz? Çalışın sizin de olsun. Biraz daha gayret edin, halkı kucaklayın. Bu millet size de yürü diyebilir."

GELENEĞİNİ BİLMEYEN GENÇ GELECEĞİNİ BULAMAZ

Son olarak gençlere de seslenen Erdoğan, "Ben şunu özellikle arzuluyorum. Biz bu gençliğe geleneklerini öğretemedik, kazandıramadık. Burada hatamız var. Geleneğini bilmeyen genç, geleceğini bulamaz. Sıkıntı burada. Bunu başarmamız lazım. Bu geleneklerimiz iyi kavramamız gerekiyor. Gelenekten geleceğe bir yürüyüşü hep birlikte başarmamız lazım. Ve biz milletin iradesine değerlerine sahip çıkarak bu günlere geldik, o iradeye o değerlere uzanan ellerle hukuk dairesinde mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. TBMM'de Gezi olaylarını araştırma komisyonu kurulması teklifini de verdik. Meclis boyutuyla da bu olayların iç yüzünü ortaya çıkaracağız." diye kaydetti.
CİHAN