Dolmabahçe'deki görüşme trafiğinin ardından Adalet Bakanlığı, Ergenekon ve Balyoz davaları ile ilgili tartışmada, özellikle Balyoz Davası'na yönelik çözüm olabilecek formülü gündemine aldı. Formüle göre, "kanun yararına bozma" yönteminin kullanım koşulu değiştirilecek. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309'uncu maddesindeki mevcut düzenlemeye göre, Adalet Bakanlığı, sadece ya temyiz edilmeksizin kesinleşen kararların ya da "yerel mahkemelerin üst mahkemelerine yapılan itirazın reddi" yoluyla kesinleşmiş kararların kanun yararına bozulmasını isteyebiliyor. Yargıtay'da temyiz sürecinden geçerek kesinleşen hükümler içinse kanun yararına bozma yoluna gidilemiyor. Bakanlığın gündemine aldığı çözüm yöntemine göre, Bakanlığa; Balyoz kararı gibi, Yargıtay'daki temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen hükümlerin de kanun yararına bozulması için Yargıtay'a taşınması hakkı tanınacak. Bunun için, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309'uncu maddesindeki "Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay tarafından bozulması istemini yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazılı olarak bildirir" hükmündeki "...ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin..." ibaresinin yasa metninden çıkarılması yeterli olacak. Böylelikle Adalet Bakanlığı, hükmün Yargıtay'dan geçerek temyiz yoluyla mı yoksa yerel mahkemelerin üst mahkemesine yapılan itiraz yoluyla mı kesinleştiği fark etmeksizin, verilmiş olan bir kararı Yargıtay'a taşıyabilecek. Adalet Bakanlığı'nda şekillenen 309'uncu madde formülü, bakanlık temsilcileri ile Türkiye Barolar Birliği'nin bugün başlatması beklenilen çalışmada öncelikle ele alınacak. Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, önceki gün Başbakan Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede, "özel görevli mahkemelerce verilmiş olan ve henüz Yargıtay aşamasında bulunan mahkumiyet hükümlerini, Yargıtay'ın takdirine yer bırakmayacak şekilde görev yerinden bozulmasını emreden bir kanun değişikliği" önermişti. Hazırlanacak yasa taslağının TBMM'den bu formülü de içerek şekilde geçmesi halinde, süreç şöyle işleyecek: CMK'daki Yargıtay'da temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen hükümlerin Adalet Bakanlığı'nca kanun yararına bozma yoluyla yeniden Yargıtay'a getirilmesinin önündeki engel kalkmış olacağından, Yargıtay'da onanan Balyoz davası, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma yöntemiyle yeniden Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi'nin önüne getirilebilecek. 9'uncu Ceza Dairesi, bu durumda, son dönemde tartışmalı hale gelen Balyoz davası delillerini yeniden inceleme olanağı bulacak.
YARGITAY YOLU BÖYLE AÇILACAK!..
Adalet Bakanlığı'nın Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi'ne Balyoz davasını yeniden götürmesinin trafiği de şöyle işleyecek: Balyoz davası sanıklarının avukatları, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne başvurarak, yargılama sırasında sahte delillerin yeterince incelenmediği iddiasında bulanacak, bakanlıktan kanun yararına bozma hakkının kullanılmasını isteyecek. Ceza İşleri Genel Müdürlüğü de yapacağı inceleme sonunda, "Kanun yararına bozma başvurusu" hazırlayarak, dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderecek. Başsavcılığın bu durumda "Kanun yararına bozma talebini ilgili daireye göndermiyorum" deme hakkı bulunmuyor. Başsavcılık sadece bakanlık ile 9'uncu Ceza Dairesi arasında "aracılık" yaparak, bir görüş belirtecek ve dosyayı iletecek. Daire, bakanlığın talebini yerinde görürse, kararı kanun yararına bozacak. Bu durumda Balyoz davası sanıkları için tahliye yolu da açılmış olacak. Yargıtay, bakanlığın talebi doğrultusunda kanun yararına bozma kararı verirse, İstanbul 10'ncu Ağır Ceza Mahkemesi, bu karara uymak zorunda olacak. Çünkü CMK'da kanun yararına bozma kararı verilmesi halinde yerel mahkemelerin bu kararlara direnemeyeceği açık hükmü bulunuyor..(sabah)